(bkz: cin)
çok güvendiğiniz birilerinden kazık yediğinizde, dünyanızın tersine dönmesi sonucu devreye giren durum.
eğitmenler adlı alman-avusturya yapımı filmde sisteme karşı çıkan gençlerin geceleri çok zengin insanların evlerine girerek estirdikleri terör sonucu hissettirdikleri mesaj.yaptıkları şeyse gayet basit ve zekice.eşyaların yerlerini değiştirip üst üste yığmak ve onları garip bir şekilde kompoze ederek geriye çeşitli notlar bırakmak.sonuç:bolluk ve rafah içinde olmasına rağmen kendini güvende hissedemeyen insanlar ve başarılı bir terör örneği...
erkin korayın yağmur adlı şarkısını çağrıştıran belirtili isim tamlaması örneği
şöyle ki;
yağmurun sesine bak
aşka davet ediyor
cama vuran her damla
beni harab ediyor ...
şöyle ki;
yağmurun sesine bak
aşka davet ediyor
cama vuran her damla
beni harab ediyor ...
islam dininde heykelin yasaklanması heykellerin ve sembolize ettikleri şeylerin putlaştırılarak inancın yön değiştirmesine sebebiyet vermesinden kaynaklanır.sembolize edilen şey soyut bile olsa putta kısırlaştırılmış bir hal alır.bu da insanların onlara bakış açısının daralmasına ve dinin içerdiği anlamların bozulmasına yol açar.bu duruma karşı olan şahıs ben putun somutuna da soyutuna da inanmam. cümlesini sarf edebilir.
(bkz: sanat için soyunmak)
nüden çalışan ressam veya heykeltraşlara modellik yapmak amacıyla soyunmak.
sembolik olarak ölümü ve ölümlülüğü işaret eder.momento mori sözü bu sembolün dile getirilmiş halidir.
kitap oburu, kitap kurdu olarak da düşünülebilecek, kitaplarına gözü gibi bakan hatta okurken ellemeya bile kıyamayan, kitaplarını baş tacı eden kişiye denir.bu kişiler kimseye kitap ödünç vermez.onları itinayla düzenler ve saklar.edebiyat hocalarının ballandıra ballandıra anlattıkları,yerinde olmaya özendikleri kişilerdir.aslında zararı yoktur bibliyoman olmanın.sadece, kitaplarını dostlarından bile esirgemeleri çevresindekileri, garip oldukları kanısına vardıran bir duruma sokar.
kızlar sek votka içemez şeklinde söylenmesi nispeten daha mantıklı olan bir söylemdir.
bilinçaltının istenilmeyen şeyleri reddetmesi durumu istem dışı olarak kafadan silmesi.bu durumda istenilen şeylerin unutulması gibi bir vaka söz konusu olamaz..
her şeyin bir nedeni olduğu gibi yalanın da nedenleri vardır.önemli olan içinde barındırdığı niyettir.(bkz: empati)bu kişinin yalan söylemekte haklı olduğu anlamına gelmez ama ne olursa olsun olaylara tek taraflı bakmamak gerekir.
dışarıdan karmaşık gözüken ama kendi içinde belli bi düzeni ve mantığı olan.
uzağa giden birinin bir şekilde ölüp dönememesi ya da dönse bile döndüğünde ardında bıraktıklarını ölüm sonucu bulamaması durumudur.
edip cansevere ait dokunaklı bir şiirin adıdır.şiir de şöyle:
tapınırken bulduk kendimizi
o sonsuz geceye
gece mi, değil mi, bir gece hayaleti mi belki
dolaştı durdu bizimle
bütün gün dolaştı durdu ve
sindi
büyülenmekten arta kalan bir bitkinliğe.
sahi, o ölen kimdi.
ilkel bir acı gibi
düşüverdi ilk bakış gözlerinden
kaskatı. ve belirdi sanki yüzünde
görünürdeki tek şey; daa sonra da olmak
çıkardı birden şapkasını ve çıkardı şapkasını, şapkasını
şapka mı, değil mi, bir şapka hayaleti mi belki
bir bira içti ve vurup gitti kapıyı ardından
yürüdü, geçti, kuru otlar
yapraklar yakılan bir caddeyi.
peki, o ölen kimdi.
tam o sırada bir dolu bardak cin istemiştin sen
bir dolu bardak cin, öğle üzeri
damıtılmış gündüzden
cin, cin!
seni bir daha kendine gömen, bir daha
kendine gömdükçe de bir önceki acı yenisinden
elbette ki güzeldir
insanın insana verebileceği en değerli şey
yalnızlıktır.
cin bitti.
tapınırken bulduk kendimizi
o sonsuz geceye
gece mi, değil mi, bir gece hayaleti mi belki
dolaştı durdu bizimle
bütün gün dolaştı durdu ve
sindi
büyülenmekten arta kalan bir bitkinliğe.
sahi, o ölen kimdi.
ilkel bir acı gibi
düşüverdi ilk bakış gözlerinden
kaskatı. ve belirdi sanki yüzünde
görünürdeki tek şey; daa sonra da olmak
çıkardı birden şapkasını ve çıkardı şapkasını, şapkasını
şapka mı, değil mi, bir şapka hayaleti mi belki
bir bira içti ve vurup gitti kapıyı ardından
yürüdü, geçti, kuru otlar
yapraklar yakılan bir caddeyi.
peki, o ölen kimdi.
tam o sırada bir dolu bardak cin istemiştin sen
bir dolu bardak cin, öğle üzeri
damıtılmış gündüzden
cin, cin!
seni bir daha kendine gömen, bir daha
kendine gömdükçe de bir önceki acı yenisinden
elbette ki güzeldir
insanın insana verebileceği en değerli şey
yalnızlıktır.
cin bitti.
5 yaşındayken, annesinin tüberkülozdan ciğerlerinin kanayarak ölmesine birebir şahit olan edward munchun, bu olayın etkisini üstünden atamaması sonucu ortaya koyduğu başyapıttır.resimde kırmızı rengin baskın oluşu, dehşet içindeki ifade ve başın ellerle kavranılışı yaşadığı psikolojik durumun dışavurulmuş halidir.
islam ülkelerinde sadece islami değil, islami olmayan ilimlerin de okultulduğu eğitim-öğretim kurumlarına verilen addır.kurulmasındaki amaç hızla yayılmakta olan şiiliğe karşı sünniliği korumaktır.selçuklularda yatılı öğretim müesselerinde öğrenci odalarının ve dershanelerin birleşmesinden meydana gelen medreselerin ilk yapılmış olanları eyvanlı tiptedir.büyük selçuklular zamanında yapılan büyük camilerde geniş avlulu medrese cami tipi benimsenmiştir.
bir de bu sözcüğün çağrıştırmış olduğu bir söz vardır ki alay yoluyla söylenen bir kalıptır bu.içinden çıkılamayan boş tartışmaların konusu olmak anlamına gelir.(bkz: medreseye düşmek)
bir de bu sözcüğün çağrıştırmış olduğu bir söz vardır ki alay yoluyla söylenen bir kalıptır bu.içinden çıkılamayan boş tartışmaların konusu olmak anlamına gelir.(bkz: medreseye düşmek)
2002 yılı, fransız-alman yapımı bi filmdir.bir seri katilin yakalanması üzerine kurulu olan filmde seri katilin ardında bıraktığı tek ipucu kurbanlarının derilerini yüzmüş olmasıdır.bunun nedeni japon bir dövme ustasının çalışmalarını toplayan bir fetişist olmasıdır.yüzülmüş derilerin, koleksiyoncu şahsın galerisinde sergileniyor olduğu sahneler dövmenin de bir sanat olduğuna işaret etmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?