wuhan virüsü

0 /
redleader
dalga dalga geldiği / geleceği iddia edilen bir salgın vürüsü. tabi bize söylemedikleri şey, bu hastalığı yenerken bazı ülkelerin tur bindireceği.

"nalaka lan" demeyin - yeni zelanda ülkede tekrar sıfır aktif vakaya düştüklerini açıkladı. biz diyoruz "türkiye şu an ikinci dalgada", amerikalılar dalga geçiyor "biz daha birinciyi bitirmedik ehe ehe" diye.

yeni zelanda'yı daha önce de yazmıştım, hem de gene bu başlıkta (#1163972). 0 vaka ile 102 gün geçirdikten sonra, tekrar hasta çıkmıştı. çıkmıştı derken, yoktan peydah olmuştu diyorum.

eylül ortasındaki haberlere göre, yeni vaka sayıları günlerce üstüste sıfır çıktı. şu anda yeniden 3-5 bir şeyler çıkıyor, o yüzden "acaba biraz kısıtlasak mı insanları" diyorlar.

dalgalar farklı farklı vuruyuor. bunun sebebi tabi önlemlerin farklılığı, nüfus bilmemne. ama gelin başka bir şey göstereyim. aşağıda, dünya çapında günlük yeni vaka ve aktif vaka sayıları grafikleri var (kaynaklı filan).





çizdiğim noktalardan biri, bu korku pompalamasının en yoğun olduğu, nisan ortası dönemleri. hatırladınız mı, "hepimiz ölcez" diye haberlerin bağırdığı, "flatten the curve (eğriyi düzleştirelim)" dedikleri dönemler.

o dönemlerdeki hastane görüntülerini hatırlıyor musunuz peki? yoğun bakımda aynı makineye dört kişi bağladıkları, ağlayan hemşireleri, yorgunluktan bayılmış doktorları? bize evden çıkmayın diye yalvaran tom hanks'i, bill amcayı, bütün o ünlüleri?

şu anda o dönemden 3 katı kadar yeni vaka çıkıyor, 3 katından fazla ise aktif vaka var. nerede lan bu videolar? ağlayan hemşireler? hani "lütfen evde kalın" diyen keanu reaves?

yukarıda dalga dalga yayıldığından bahsetmiştim, bazı ülkeler daha iyi daha kötü diye. şu anda rusya, hindistan yıkılıyor virüsten (hiç görüntü bulamıyorum ama hadi güvenelim). aktif ve yeni vakalara sadece amerika için bakalım bir de madem:





gördüğümüz gibi, gene 3-5 kat yüksek rakamlar. tekrar soruyorum, nerede lan bu görüntüler?

benim görebildiğim kadarıyla iki tane ihtimal var. birincisi, başımızdakiler kafalarını kuma gömüyorlar / bizden bilgi saklıyorlar. ikincisi ise, bu virüs artık "eski haber". o kadar tık getirmiyor, o yüzden normalden 3 katı fazla hasta olmasına rağmen, haber değeri taşımıyor. yani bu adamlar ya yalancı, ya çıkarcı, ya da ikisi birden.

peki, bu adamlar yalancı ve çıkarcı ise.
bu virüsle ilgili diğer söyledikleri herhangi bir şeye nasıl güvenebiliyoruz ki?

bir de bonus vereyim. amerikanın aktif vaka sayıları döneminde, george floyd protestolarının etkisini görebiliyor musunuz? mayıs sonunda protestolar başlıyor, haziran ortası-sonu gibi (yani kuluçka dönemi sonrası) vakalar atağa kalkıyor.

halbuki o zamanlar "yani protestoya gitmek için çıakbilrsiniz ama işe gidemezsiniz" bile demişlerdi.
meekma
bu sabah kızımı parka götürdüm.

kendi yaşında bir arkadaş buldu. oynamaya başladılar. o küçük kızın annesi de vardı yanlarında. küçük kız maske takmıyordu. benim kızım hiç takmıyor zaten. sevindim en azından annesi bile isteye çocuğunun nefes alma hakkını elinden almıyor diye..

fakat kadın takıyordu çomar maskesini. siz sürekli takıyor musunuz diye sordum. evet dedi bana mesleğini de söyledi.

avrupa'da kimsenin maske takmadığını, isterse kendi gözüyle de görebileceğini, tek yapması gerekenin aklına gelen herhangi bir avrupa kentinin adını youtube'da yazıp filtrelerden bugün ya da bu hafta gibi bir şeyi seçmesi olduğunu söyledim.

bana cevap olarak şunu söyledi "ülkelerin farklı sağlık politikaları olabiliyor"..

ülkelerin farklı sağlık politikaları olabilir olmasına da virüs hangi ülkede olduğunu, orada geçerli sağlık politikasının ne olduğunu filan da mı biliyor artık... diye sormadım elbette..

bir süre sonra biz ayrıldık yanlarından.

soru şu... tahmin edin bakalım bu hanımefendinin mesleği nedir?

soruya verdiğiniz cevap aynı zamanda "birileri neden ortadoğu birileri neden avrupa?" sorusunun da yanıtı olacak..
meekma
21 haziran'da istanbul'da açık havada bile maske takmak zorunlu oldu..

(bkz: #1163806)

o günden beri de tüm vilayetlerde maskesiz sokağa çıkmak yasak.. oohhh mis gibi özgürlük.. teşekkür ediyorum size şuursuz ekrem ve panik mansur beyler.. çok iyi yaptınız .. ne güzel yaptınız.. siz çok özgürlükçüsünüz.. sizi yalamak istiyorum..

neyse soktuk lafımızı devam edelim..

o gün 5000 küsur ölü varmış bu götten uydurma virüs yüzünden.. bugün sayı 8000 küsur..

soru basit.. bu 3000 kişiden kaç tanesi düzenli maske takıyormuş.. normalde hepsinin olması lazım da hadi yasağı masağı siklemeyen insanlar var diyelim.. var yani arkadaşım ekolünden biliyorum ben..

o zaman doğal olarak soru bu: 3000 kişiden kaç tanesi maske takmış.. bu çok temel, ölçülebilir, önemli ve son derece bilimsel bir veri.. en basitinden maske işe yarıyor mu yaramıyor mu sorusunun cevabına ışık tutabilir. maskenin sizi zehirlemekten başka bir işe yaradığı yok bu arada.. lafın gelişi soruyorum.

açıklama? yok tabi.. tabi demişken... mesela bilimsel paçozluğun dip noktası, sayın apocu türk teletabiler birliğinin böyle bir sorusu var mı? yok elbette.. çünkü bu insanlar dostunuz değil..

bu korona palavrasında en ufak bir iyi niyet olmadığından, bu işin başından sonuna bir iblis planı olduğundan adım gibi emin olduğum için bu kadar basit bir soruya bile cevap verilmeyeceğini de biliyorum.

ama olsun yine de soralım.. çünkü çok basit bir soru. 21 haziran'dan bugüne kadar iddia edilen virüsten öldüğü iddia edilen 3000 kişinin kaç tanesi düzenli maske kullanıyormuş...
meekma
apar topar sümenaltı edilen bu işi hatırlayan var mı?


"herkesten özür dileyerek bir flood paylaşmak, içimi dökmek, hakkımı aramak ve insanlarımızı uyarmak istiyorum. sesimi duyurmama yardımcı olursanız çok sevinirim.

10 ağustos tarihinde covid 19 testi pozitif çıkan aile bireylerim, ev karantinasina alındı ve anneannem de teyzem de bu hastalığı evde gayet sağlam bir şekilde geciriyorlardi.

birkaç gün sonra kronik şeker hastaligi olan anneannem sadece "önlem amaçlı" ve şekerini dengelemek düzenlemek için halk sağlığı merkezi tarafından evden alınarak ankara şehir hastanesi'ne yatırıldı.

ilk iki gün her şey yolunda gidiyordu fakat daha sonra anneannem güç bela yemek yiyemedigini su vermediklerini bu yüzden su içemediğini anlattı. doktorları hastaneyi defalarca aradık, telefonlarımızı bir allah'ın kulu açmadı .

kronik şeker hastaligi olan, her gün en az iki buçuk litre su içmesi gereken bir kadını, hastane odasına attınız, gece bir serum verdiniz, sabaha kadar uğramadiniz ve o kadın sabah tuvalete gidebilmek için kendi serumunu kendi çıkarttı.

karantina sebebiyle evden çıkıp hastaneye gidemedik başka insanları riske atamadık kimseye bulaştırmak istemedik. ama son telefonunda son gücüyle anneannem serumunu bile kendisinin çıkarttığını anlatabildi. zaten bu son konuşması oldu.

yine de çıktık geldik, ayaklarıyla gülerek hastaneye giren anneannemi konusamaz, yiyemez içemez, bitmiş bir halde bulduk. ağzına damla damla damlattigimiz suları bile icemedi cunku günlerdir bir kişi bile ona su icirmeye yemek yedirmeye çalışmadı. özel hastaneye yatırmak istedik

hiçbir özel hastane anneannemi almadi. covid 19 testleri iki kez üst üste negatif çıkan anneannemi maalesef açlık ve susuzluktan kaybettim ben. daha iyi olsun sağ salim çıksın diye bıraktığımız hastaneden ölüsünü aldık.

benim hastam o kapıdan ayaklarıyla girdi, gülerek. covid 19 testi negatif çıktığı halde ölüm raporuna bulaşıcı hastalık yazdınız ve biz onu covid mezarlığına defnettik. cenazesinde 10 kişi bile yoktuk. tabutuyla, üzerine toprak atamadan gönderdik anneannemi.

yine söylüyorum covid 19 testi iki kez negatif çıkan anneannemi..iki kez negatif..benim anneannem önlem amaçlı götürüldüğü hastanede aclik ve susuzluktan seker komasina girerek öldü.

siz istediğiniz kadar ölüm raporuna bulaşıcı hastalık yazın. gerçekleri biz biliyoruz ve bu acıyı biz yaşıyoruz. geride bizler kaldık. gideni geri getiremiyoruz ama hiç kimse bu şekilde ölmeyi hak etmez.

anneannemi kaybettigimiz gün açıkladığınız verilerde o günkü ölüm sayısı 19du, muhtemelen içine anneannemi de kattınız ama değil, benim anneannem covidden ölmedi. istediğiniz kadar onu o mezarlığa tabutla törensiz gömün, biz her şeyi biliyor ve bu acıyla yanıyoruz.

geçen sene kardeşi vefat ettiğinde cenaze ne kadar kalabalıktı,ne çok seveni varmış ,beni de böyle gönderin diyen anneannemi düzenlediğiniz, gerçekleri yazmadiginiz o ölüm raporu yüzünden sadece 10 kişi gönderdik, üzerine toprak atamadık, başında ağlayamadık.

bu acı bize ölene kadar yeter, ama artık kimsenin canı yansın istemem. ciğeri yanan bir torun olarak ciğeri yanan annemi toparlamak düşüyor bana. annem aç susuz öldü diye yemek yemeyen su içmeyen annemi toparlamak düşüyor. rabbim hiçbirinize boyle bir acı yaşatmasın.

derseniz ki sağlık calisanlari tükendi hastalara bakamıyor, annesi babası sağlık çalışanı bir evladım. covid 19 a yakalanan annem iyileşir iyileşmez işine döndü. her gün çalıştı, çalışmaktan tükenmedi. başkalarının hayatını kurtarırken annesini kaybetti. bunun acısı bambaska."

https://cdn.eksisozluk.com/2020/8/22/j/jhwpjnpf.png
https://cdn.eksisozluk.com/2020/8/22/5/593efz79.png
https://cdn.eksisozluk.com/2020/8/22/3/3vwj4488.png
https://cdn.eksisozluk.com/2020/8/22/d/dz2y4s70.png


https://eksisozluk.com/entry/111943295


bir de bu arkadaş var.. anlattıkları doğruysa annesinin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiş ama hala virrus virrus diye sayıklıyor..

https://eksisozluk.com/entry/114568224

allah hidayet versin. başka ne diyebilirim.


götten uydurma virüsten öldüğü iddia edilen binlerce insanın nasıl öldüğü ortaya çıkacak.. er ya da geç... o güne kadar hastaneye filan düşecek olursanız ... düşmeyin.
meekma
tırnak içinde "virüs teorisi" denen şey doğruysa eğer kendinizi asemptomatik hastalar diye bir efsane için üzmenize lüzum yok.

virüslerin çoğalma mekanizmasına bakalım


https://s3-us-west-2.amazonaws.com/courses-images/wp-content/uploads/sites/1223/2016/12/13222713/OSC_Microbio_06_02_lyticcycle-1024x420.jpg

1 virüs bir hücreye yapışıyor.
2 genetik materyalini içeri gönderiyor.
3 hücrenin genetik materyalini parçalıyor..
4 hücrenin parçalanmış genetik materyalini kullanarak kendi kopyalarını oluşturuyor
5 hücre zarı parçalanıyor, kopyalar hücre dışına çıkıp başka avlar aramaya başlıyorlar.

bu kadar.. bütün yaşam döngüsü bu.

tırnak içinde "virüs teorisine" göre "virüs" denen canlı, eş kovalamaz, çiftleşmez, yiyecek aramaz, yiyecek sindirmez. hücreye girer kopya oluşturur hücreyi patlatıp yoluna devam eder. tek yaşamsal fonksiyonu budur..


geride bıraktığı şey de doku yıkımıdır.. buraya kadar anladıysak devam edelim.


akciğerleriniz en hassas organlarınızdır.. sigara dumanı, biber gazı gibi şeylere karşı çok duyarlıdır.. aşırı hassas insanlar çamaşır deterjanlarını değiştirince bile öksürmeye başlar.. bütün bunlarda akciğerde bir doku yıkımı bile gerçekleşmiyor.. akciğer sadece yabancı gelen bir maddeye tepki veriyor.. çünkü akciğerleriniz en hassas organlarınızdır.. burası da tamam mı? tamam..

bir virüs akciğere yapışmış ve yaşamsal fonksiyonlarına başlamışsa bunun anlamı tektir: akciğer dokunuz yıkıma uğratılıyor..


böyle bir şey olduğunda akciğerleriniz çok şiddetli tepki verir. vücudunuzdaki bütün alarmlar ötmeye başlar.. yani öyle asemptomatik filan kalamazsınız.. akciğerlerin hücre hücre parçalanıyor ama sen öksürmüyorsun bile.. yok öyle bir durum..

"asemptomatik hasta" saçmalığı korona operasyonunu yürütebilmek için uydurulmuş bir efsaneden ibaret.

hastalık nettir.. hastaysan hastasındır, hasta değilsen sağlıklısındır.. kimseye virüs mirüs de yaymazsın.. virüs nedir meselesine sonra geliriz.

pcr testi denen şeyde ne aranıyor sorusunun cevabını öğrendiğinizde "asemptomatik hasta" saçmalığının da ne olduğunu zaten çakarsınız.. vakit olmadığı için başka güne.


hastaneye gitme kararınız konusunda dikkatli olmanızı öneririm..

birkaç örnek atmaya çalıştım, yakın zamanlı entirilerden
(bkz: #1164331)


öksürüğe neden olan tek şey "virüsler" değildir, bakteriler de zatürreye neden olur.. ama dünyanın mevcut anormal şartları altında basit bir antibiyotik + vitamin takviyesi + dinlenmeyle çözülecek bir bakteriyel pnomoni için 10 gün boyunca saçma sapan tedaviler uygulanabilir.. o arada da büyük kaybeden siz olursunuz...


sağlığınızla ilgili kararları gerçekten güvendiğiniz bir doktora danışarak alın.. yanlışlıkla adım atacağınız bir korona macerası hayatınıza mal olabilir..

daha önce bir soru sormuştum

+++++++
neden hasta oluyoruz?

cevap basit di mi? mikroplar, pakteriler, vürüşler falan felan.. pek düşünce olmadı.. bugüne kadar ne duyduysak o..

o zaman soruyu şöyle sorayım

neden bazı insanlar hasta olmuyor?
+++++

doğru cevap: bağışıklık sistemi

bağışıklık sisteminiz zayıf olduğu için hasta olursunuz, bağışıklık sisteminiz güçlü olduğu için sağlıklı kalırsınız.. denklem bu kadar basit.

uyku düzeninize dikkat edin, gerekirse vitamin takviyeleri alabilirsiniz, bol su, güneş, temiz hava, doğal yiyecekler sizi korur..

ille de bir şeylerden korkmak istiyorsanız size bu dünyada en çok korkmanız gereken mikroorganizmanın adını vereyim.. küf

hayatınızın hemen her alanında karşılaştığınız küf veya mantar sizi gerçekten çok hasta edebilir.. küfe ve mantara dikkat edin.. son kullanma tarihi geçmiş yiyecekleri kesinlikle tüketmeyin. tezgahınızda yiyeceklerin temas ettiği yerleri iyi silin. yüzeylerde kalabilecek bir mantar sporu kısa sürede bir koloni oluşturacaktır..


en başa dönelim. o ilk resimdeki "virüsler" vardı ya


o aslında virüs değil.. bakteriyofaj.. bambaşka bir canlı..

çok kısa süre öncesine kadar eğitim kitaplarında kullanılan temsili "virüs" resmi buydu.. bizi hasta eden korkunç virüsleri bakteriyofaj görüntüsüyle öğretiyorlardı öğrencilere..

yalan dünya...

soru sorayım: bakteriyofaj ne yapmaz?

cevap: bakteriyofaj insan hücrelerini enfekte etmez.

bakteriyofaj .. bakteri ve faj kelimelerinin birleşimidir. faj (phage) dediği şey ise "yemek".. yani bakteriyofaj bakteri yiyen demek.. sizi enfekte etmediği gibi tam tersi sizi enfekte edebilecek şeyleri yiyen bir canlı.. sizi annenizden daha çok seven biri varsa o da bakteriyofajdır yani öyle söyleyeyim.

üstelik virüslerin aksine varlığı yokluğu hakkında en ufak tartışma olmayan bir canlı.

kısa bilgi için


daha uzun uzun yazmak isterdim ama vaktim bu kadar.. başka zamana..

korkularınızı ve stresinizi yenin. yoksa onlar sizi...
redleader
bu virüsle alakalı bin kere at izi it izine karıştı gibi cümleler kurdum. artık bu izleri birbirinden ayırıyorum, size yaşadığımız her şeyi nokta nokta açıklıyorum. başlamadan önce uyarı, bunları okurken açık bir kafayla yaklaştığınız sürece anlam ifade edecek bir yazı olacak; yani radyasyon kelimesini görünce kaçmak yok. ayrıca daha önce farklı yerlerde incelediğim konuların hepsini de gerekli yerlere link olarak bırakacağım, ama onları okuyup devam etmenize gerek yok - sadece kafanıza takılan ya da aklınıza yatmayan yerleri okursanız yeterli.

başlayalım. arkaya müzik:


tıp bilimi, günümüzdeki haliyle en azından, üç aşamadan geçer.

1) hastalanma. burada "asemptomatik" bir yalandır, bunun tıptaki adı en fazla "taşıyıcı"dır. eskiden, eğer bir semptomunuz yoksa, doktorlar size siktir çeker ve "hastalanınca gel" derlerdi haklı olarak. yani bu aşamada kastettiğimiz şey aslında vücudunuzda ters giden ve bunu dışarıdan görebileceğimiz koşullar - hapşırmaktan tut parmağınız kesilmesine kdar hepsi birer semptom olarak geçer. "ben bıçak yarası taşıyıcısıyım" cümlesi ne kadar saçmaysa, virüs ya da bakteri taşıyıcısına "hasta" demek için aynı ölçüde saçmadır.

2) teşhis. doktorlar çeşitli testler yaparlar, semptomlarınızı incelerler ve derler ki "sende şu rahatsızlık var". burada dr.house gibi bir hasta geldi de kanser semptomu gösterip aslında gizli gizli boya yalıyormuş gibi şeyler gerçek hayatta karşılığı olmayan şeyler. teşhis konması da, "senin hastalığın şu" demektir; diplomasını hakeden hiç bir doktordan "sen şu şu şu hastalıklara sahip değilsin" diye bir teşhis duyamazsınız.

3) tedavi. bu noktada artık o hastalığın ya da vücuttaki o tersliğin giderilmesi için gerekli adımlar uygulanır. parmağınıza dikiş atmak da bir tedavidir, antibiyotik kullanmak da. hipokrat yemini etmiş hiç bir insan, gereğinden fazla tedavi uy-gu-la-ya-maz. çünkü yeminin ilk cümlesi şudur: "öncelikle zarar verme". bir örnek verelim; misal parmağınız morarmaya başladı ve doktor bunun nedeninin kangren olduğundan 100% emin değilse, o parmağı kesemez. bakın 99.999% demiyorum; çünkü öbür türlü hastaya zarar vermiş oluyor.

şimdi gelin bu wuhan illeti konusunda, kasım 2020 itibariyle, bu üç aşamanın nasıl işlediğine bakalım. bu kısımla ilgili size tablolar hazırladım. her bir tabloda; bize medya ve yöneticiler tarafından pompalanan seçenek, ve benim kafama yatan en olası alternatifi koyacağım (radyasyon). size demiyorum ki "alternatif gerçek olandır, doğrudur", dediğim gibi bana en olası gelenle kıyasladım. tek amacınız medya kolpasını çözmekse, o kısımlara bakmanıza gerek bile yok.

1) hastalanma
tablo 1: hastalık aşamasındaki olası seçenekler.


eğer bu virüsü kapmışsanız bunun semptomları radyasyon zehirlenmesi ile birebir aynı farkındaysanız. taşıyıcılık imkanı, eğer bu virüs ise, tabi ki var - ama sizin taşıyıcı olmanız hasta olduğunuz anlamına gelmiyor. bu cümle çok önemli. hasta olmanız için, hastalığın semptomlarını göstermeniz gerekiyor, taşıyıcı birine hasta diyemezsiniz. o bir taşıyıcıdır. ben değil, tıp diyor bunu.

ama bakın şimdi ikinci aşamamız; teşhis aşamasında ne yapıyor bu puştlar.

2) teşhis
tablo 2: teşhis yöntemleri ve olası sonuçları


bu aşamada işlerin boku çıkmaya başlıyor. daha önce pcr testini, ve antikor testinin ne anlama geldiğini yazmıştım. bu yapılan testlerin pozitif ya da negatif çıkması, sizde o virüsün var olup olmadığı konusunda yazı tura atmaktan farksız. pozitif çıkıp sizde hastalık semptomları da olmayabilir, virüs vücudunuzda kalmamış bile olabilir. negatif çıkarsanız sonrasında grip olabilirsiniz, vücudunuzdaki virüsü bulamamış olabilirler.

bu teşhis aşamasında biri gelip size iki şey diyebilir arkadaşlar:
1) ben hasta oldum
2) benim testim pozitif çıktı

ve bu ikisi aynı şey değil. şimdi medya orospularının gözümüze gözümüze soktuğu "covid olmuş ünlüler"in, nasıl açıkladıklarına bakalım. kendi twitleri videoları duruyor zaten.
ekrem imamoğlu: "covid testim pozitif çıktı"
boris johnson: "covid testim pozitif çıktı"
donald trump: "covid testim pozitif çıktı"
tom hanks: "covid testim pozitif çıktı"

ve böylece uzar gider. e neydi, testin pozitif çıkması bir şey ifade etmiyordu. bu adamlar da "hastayım ben" demiyor, çünkü değiller ulan. testleri pozitif çıkıyor. gene, neydi? hastalık olması için semptom olması ge-re-ki-yor.

3) tedavi:
tablo 3: uygulanan tedavi yöntemleri, ne yaptıkları, ve yan etkileri


bu tablodaki bilgiler, adamların kendi araştırmaları ve bize sunduğu bilgiler. clexane için şurayı (bkz: #1164402), hastaneye yürüyerek gelip boğazına tüp sokunca ölenler için şurayı (bkz: #1164348) okuyabilirsiniz. peki dikkatinizi çekti mi, bu clexane denen ilacın yan etkileri covid-19 semptomları! şok şok şok.
peki hasta olmayan birine bu ilaçları verirseniz ne oluyor, o kişi kovik semptomları göstermeye başlıyor.
pekii hasta olan birine bu tedaviyi uyguladığınızda virüsü öldürüyor mu, hayır; semptomları gideriyor.

*****

buraya kadar, her aşamada medya ve yöneticilerin nasıl ve ne boyutta basiretsiz davrandığını görebilirsiniz. basiretsiz diyorum, ama bence kötü niyet. her ikisi de insanlığın ya da senin-benim hayrıma olacak şeyler değil.

yazının son kısmı da, sen-ben-biz hakkında sevgili okuyucu. ortada dolaşan bir "şey" var, ve bizim başımıza gelebilecek ihtimalleri yazıyorum. ki zaten iki tane ana kol var: hastasınızdır ya da değilsinizdir.
1) nefes darlığı, ishal, tat-koku kaybı şikayetleri çekmeye başlarız.
2) hiç bir şikayetimiz yoktur.

bu iki ihtimalden birincisnde doktora gidersiniz, ikincisinde gitmezsiniz. tıp bilimi açısından, siz ilk aşamadasınızdır ya da değilsinizdir. eğer hasta değilseniz, gerçek doktorlar size teşhis koymaz, tedavi etmeye hiç başlamaz.

veeee işte burası zurnanın "zıııırrrsikicem yapacağınız işi" dediği nokta. siz hasta değilsiniz, ama ne oluyor:
1) çevrenizde birinin testi pozitif çıkıyor
2) "filyasyon" yapıyorlar ve geçen hafta otobüs durağındaki güzel kızın / yakışıklı çocuğun covid olduğunu söylüyorlar.

e sizde bir şey yok, ama şu anda ya kendinizi 14 gün karantinaya alacaksınız, ya da "şanslıysanız" kovid testi yaptıracaksınız. yoksa ceza, yoksa sopa. evde karantinada geçirirken başka bir filyasyon raporu geldi, ve siz sonsuza kadar ev hapsindesiniz böyle böyle.

test yaptılar, ve pozitif çıktınız (ki çıkacaksınız; çünkü (bkz: #1164581) ). geçmiş olsun, siz bir hastasınız. tıp bilimine göre değil, pandemi korku pornosuna göre.

siz hasta mısınız? geçmiş olsun, şu 16 tane hapı alacaksınız, boğazınızdan içeri tüp sokacağız. ilacın yan etkisinden ateşiniz mi çıktı, ishal mi oldunuz, öksürüyor musunuz? tüpü çok derine sokmuşuz da ciğeriniz hasar mı gördü?

eee biz demiştik siz zaten govik hastasısınız diye, bak. neyse ki asimptomatik iken yakaladık hastalığı.

******

şu kadar yazdım, elimden geldiğince objektif ve bilimsel yaklaştım. bu son kısım biraz kişisel yorumum, ilgilenirseniz. ben ortada insanların sağlığını etkileyen bir şeyler olduğunu düşünüyorum. buna 5g diyen var, radyasyon diyen var (ben: (bkz: #1163973), gerçekten virüs sanan var, varoğlu var.

ama bu adımdan sonraki kalan her şey, medya orospularının korku pompası ve yöneticilerin insanlığın tamamını ev hapsinde ve kontrolünde tutma çabası. teşhis koymasından tedavisine, maske kullanımından filyasyon çalışmalarına tamamı.

en önemlisi ise şu: korkmayın bu hastalıktan. başımızdaki satanist köpeklerin en çok korktuğu şey, aklını kullanan yetişkin bir insan. ve bunların kolpasına inanmayan, yalanlarına karşı gülebilen tek birimiz bile bu adamların bütün planlarını bozmaya yeter.

ben yukarda kendi sorgulamamı, ve neden böyle düşündüğümü yazdım. siz de düşünün, ve isterseniz bambaşka sonuçlara varın. biraz düşünüp incelediğiniz zaman farkedeceksiniz ki, gerçeğin ne olduğunu saklamaya çalışıyor olabilirler; ama kendi söylediklerinin gerçek olmadığı net.

güvenli kalın, dikkat edin kendinize.
redleader
kaynak: ekşisözlük'te zaharoff isimli yazarın "pandemi" başlığına, 27 nisan 2019 tarihli entirisi. aynen alıntıyorum gerekli kısımları.

amerika'da türk bir ilaç şirketinin yönetiminden öğrendiğim kadarıyla çok yakında dünya çapında ölümcül büyük bir salgın gerçekleşecek. salgını yapacak olan kişilerse aralarında bill gates gibi zenginlerin bulunduğu, dünya nüfusunu azaltma projesinin mimarları olan bir grup. hatta daha bu salgın hastalık dünyaya yayılmamışken aşılarını bile üretime geçirdiler. “kulağa çok komplo teorisi gibi geliyor” dediğinizi duyar gibiyim. ama değil malesef. hatta türkiye cumhuriyeti olarak yaklaşık 2 hafta önce bunun hazırlıklarını başlattık.

konuyla alakalı cumhurbaşkanlığı'nın resmi gazete'de yayınladığı 2019/5 sayılı genelge

yanı başımızda bulunan yunanistan'da bu salgın hastalık küçük çapta denenmekte. ve yunanistan'da ani ölümler gerçekleşmekte.
bu olayın türk medyasında yer bulmaması ise işin ilginç tarafı. internette arattığımda haberi sadece haber türk'ün şubat ayında verdiğini gördüm.

haber türk ilgili haberi (bu link artık ölmüş, bulabilirsem ekleyeceğim)
meekma
mutasyon şutasyon yok.. orospu evlatlarının dayattığı faşizme karşı protestolar var


aşağıdaki çirkinlik abidesi boris gibi bill gates köpekleri halkı baskılamak için her zamanki gibi götlerinden bilimimsi palavralar fırlatıyorlar



bu işin sonunda kan var.. bir tarafın kanı dökülecek. kaçarı yok.

independence
güncel veriler;

Son 24 saatte, 77 bin 722 yeni vaka tespit edildi. Böylece Sağlık Bakanlığı verilerine göre, şimdiye kadar tespit edilen en yüksek günlük vaka sayısına ulaşılmış oldu.

Bugün 42 bin 573 kişi de sağlığına kavuşurken corona nedeniyle bugün 145 kişi hayatını kaybetti.
independence
güncel veriler:

Son 24 saatte, 63 bin 967 yeni vaka tespit edildi. Bugün 52 bin 16 kişi de sağlığına kavuşurken corona nedeniyle bugün 177 kişi hayatını kaybetti.
redleader
20 yaşında, bilinen hiç bir hastalığı olmayan birini öldürmüş.

20 gün kadar önce grip belirtisiyle hastaneye gidiyor. testi pozitif çıkıyor ve ilaç tedavisi başlıyor. 13-14 gün sonra durumu ağırlaşıyor, hastaneye kaldırıyorlar. 1 hafta sonra da hastanede ölüyor.

13-14 gün ilaç kullandıktan sonra durumu ağırlaşmış demek. ne kadar faydalı bir ilaçmış.
redleader
google'a "fatih altaylı yalan" yazdım aradım.

24 mart: fatih altaylı, galatasary klübünde 4 kişinin wuhan virüsü kaptığını söylüyor. ümit davala ertesi gün yalanlıyor, yapmayın böyle şeyler diyor.

30 mart: habertürk'te 4 tane wuhan virüsü vakası olduğuna dair haberlere fatih diyor ki "yok öyle bir şey" - kendi çalışanları "hayır bu adam yalan söylüyor" diyor.

işine gelince birileri koronya işine gelmeyince değil di mi fatih?

şu video, zaman: 30. dakika 17. saniye.



hangi bakan aradı seni fatih? ne konuştunuz?

bu adamın yalancı olduğunu biliyoruz. benim anlamadığım, bu konuda neden yalan söylediğini düşünmüyoruz? ya da, fatih altaylıya bu cesaret nereden geldi diye niye sormuyoruz?

redleader
sonunda devletin bize kendi işine geldiği gibi rakam sunduğunun kanıtıyla geldim. devletin işine gelen herkesin korkudan ölmesi ya, hadi bakalım. aşağıdaki hesaplamaların tamamı, kendi sundukları verilerden elde edilmiştir.

özet: şu anda sokağa çıkıp karşılaştığınız herkesi yalasanız bile bu virüsü kapma olasılığınız çok düşük. bir milyon yedi yüz bin toplam vaka demelerinin sebebi sizi korkutmak. aktif vaka sayısı 85 bin filan. ama size bunu söyleseler evinize kapanır, işinizden ve sevdiklerinizle görüşmekten vazgeçer miydiniz?

onlar da bu soruya cevabınızı çok iyi biliyor. o yüzden bir milyon küsür.

****

hesaplanmayan bir metrik var. bu da "günlük net hasta sayısı değişimi". bu şöyle hesaplanıyor:
net değişim = yeni hastalar - iyileşen hastalar - vefat edenler

bu net değişim, bize o günkü aktif vaka sayısını hesaplatabiliyor, ki hesaplayacağız. öncesinde, verimiz 4 nisan 2020 tarihinden başlıyor - çünkü o gün iyileşen hasta sayısını vermeye başlamış devletimiz.

4 nisan tarihindeki veriler: Toplam vaka sayısı 23.934, toplam iyileşen sayısı ise 786, toplam vefat sayısı 501. biz, 22.700 diyelim. o tarihte ülkede "hasta" olan bu kadar kişi var yani.

aşağıdaki tablo, günlük net hasta sayısı değişimini gösteriyor.


grafikteki ani sıçrama ve düşüşler, tuhaf tuhaf hareketlerin olduğu günler. o hareketleri sıralasak çok uzayacak, ve konumuz onlar değil. hatırlarsanız başladığımız tarihte 22.7 bin hasta vardı değil mi? haydi gelin bu hastaların, günlük net değişim sonrası durumlarına bakalım. yani "aktif hasta sayısı".



bu sayı son iki gün hariç 100 bin kişi bile değil. ama gelin size nasa tadında açıklayayım;
- ismail cinel "hepimiz ölücez yoğun bakımlar bitmiş" dediği tarihte 83.000 aktif vaka varmış. asemptomatik filan fıstık hepsi dahil, yoğun bakımlık değil yani. aynı ismail martta benzer sayıda aktif vaka varken açıklama yapmış mı; yok.
- imamoğlu'nun "bizi eve kapatın, bulaşıcıdan insanlar ölüyor" dediği tarih, grafiğin sonundaki yukarı ivme. ölüm sayıları ise gene aynı tarihte artmaya başlamış. yani ölüm sebebini yanlış sayarsınız eyvallah biliyoruz da, bu kadar bariz yapmayın bari.
- devletin yasakları başladıktan sonra aktif vakalarda ne gibi bir değişiklik olmuş? artmış mk. yasak koydukça bu sayının artması mantıklı mı?

son matematik: diyelim 100 bin aktif vaka vardı aylardır (ki yok, 20 binin altına bile düşmüş). bütün koronalılar fıldır fıldır ortada geziyor, hiç önlem almıyorlar da diyelim; böyle bir "distopya".

sokakta karşılaştığınız her bin kişiden sadece bir tanesi korona. günlük ortalama 20-25 kişiyle muhatap oluyorsunuz diyelim. sıradan bir günde korona hastası biriyle karşılaşma ihtimaliniz en fazla %2.5 idi. ki ne kadar uçuk varsayımlar yaptığımızı da gördünüz.

*****

tekrar söylüyorum, korkmayın bu vürükten. sizi korkuya sürükleyenlerden de uzak durun.
independence
güncel veriler;

Son 24 saatte, 17 bin 956 yeni vaka tespit edildi. 22 bin 648 kişi de sağlığına kavuşurken corona nedeniyle bugün 182 kişi hayatını kaybetti.
independence
Güncel verilere göre, bin 193 yeni vaka tespit edilirken 10 kişi hayatını kaybetti. Öte yandan son bir günde 1 bin 354 kişi sağlığına kavuştu.
redleader
adı sanı o kadar çok değişti ki, orijinal çıkış yerini unuttuk bu virüsün. şimdi bahsetmişken de bir bakalım vakalar ne alemde.

bulabildiğim en güncel kaynak mikipediye göre, bu şehirdeki toplam vaka sayısı 50 bin.
çindeki toplam vaka sayısı ise 83 bin civarı. dünyadaki vaka sayısı 16 milyon.

bu boktan meretin başlangıç tarihini taaa kasım-aralık'a bağlayanlar da varken, bu sayılarla kimi yiyorlar bilmiyorum.


meekma
"The Johns Hopkins Center for Health Security in partnership with the World Economic Forum and the Bill and Melinda Gates Foundation hosted Event 201, a high-level pandemic exercise on October 18, 2019, in New York, NY."

http://www.centerforhealthsecurity.org/event201/

johns hopkins health security, world economic forum ve insanlardan tiksinen bill gates kardeşimiz tarafından düzenlenen bir pandemi simülasyonu, event 201.

uzun uzun teori kasmaya gerek yok. ne olduğu kabak gibi ortada zaten

virüs paniğinin ilk pazarlama yüzlerinden tom hanks beyin insta paylaşımı

https://www.instagram.com/p/B92X8mjh159/


Hey folks. Good News: One week after testing Positive, in self-isolation, the symptoms are much the same. No fever but the blahs. Folding the laundry and doing the dishes leads to a nap on the couch. Bad news: My wife @ritawilson has won 6 straight hands of Gin Rummy and leads by 201 points. But I have learned not to spread my Vegemite so thick. I travelled here with a typewriter, one I used to love. We are all in this together. Flatten the curve. Hanx

bir hafta önce pozitif çıkmış ama işte sirkedir, kefirdir, kolonyalı mendildir atlatmış ufak tefek şeyler kalmış. vakit geçsin diye hanımıyla gin rummy oynoorlarmış. hanımı 201 puan fark atmış. avustralya'ya gelirken yanına da bir zamanlar çok sevdiği corona marka daktilosunu da almış. vay ameka!

bu kadar rastlantı filan.. bilemiyorum..

yani yapmayın demiyorum palavracı kardeşlerim ama eşeğin örekesine de su kaçırmayın.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol