kesinikle enstrumantal muzigin bir numarasi. latin ritimleriyle jazz yapicak kadar kendini asmis gitar virtiozu.
tek basina 3 gitarlik parcalari doldurabilen bir adam, bir efsaneye gore sol elinin serce parmagiyla bir kup sekeri tuzla buz edebilmektedir.
paco de lucia
26.02.2014 tarihinde hayata veda etmiş usta..
zamansız çingene ruhumu açığa çıkaran flemenko mühendisi, şu dünyada canlı dinleyemedim ya ona yanarım. yaşaması safi zarar olan insanlar hala nefes alırken, güzel insanlar bırakıp gidiyor.
üzgünüm
zamansız çingene ruhumu açığa çıkaran flemenko mühendisi, şu dünyada canlı dinleyemedim ya ona yanarım. yaşaması safi zarar olan insanlar hala nefes alırken, güzel insanlar bırakıp gidiyor.
üzgünüm
(bkz: tuana)
ispanya´nın halk kahramanı.
8 temmuz 2004 tarihinde 11. uluslararası istanbul caz festivali kapsamında cemil topuzlu açıkhava sahnesinde konser vermiştir.
kaçmayacak konserlerdendir, kaçmamıştır.
bence burhan öçal paco de lucia´nın perkusyoncularına pek ayak uyduramamıştır.
8 temmuz 2004 tarihinde 11. uluslararası istanbul caz festivali kapsamında cemil topuzlu açıkhava sahnesinde konser vermiştir.
kaçmayacak konserlerdendir, kaçmamıştır.
bence burhan öçal paco de lucia´nın perkusyoncularına pek ayak uyduramamıştır.
flamenko tarzı müziğin en baba sanatçısı. tam bir gitar virtüözü. web sitesine bakmak için:
http://www.pacodelucia.org
tıklayınız...
http://www.pacodelucia.org
tıklayınız...
(bkz: lights and shades)
flamenkonun en büyük gitaristlerinden paco de lucia, ya da gerçek adıyla francisco sanchez gomez, 21 aralık 1947de ailesinin 5. erkek çocuğu olarak ispanyanın güney endülüs bölgesindeki bir liman kenti olan algecirasda dünyaya geldi. amatör bir gitarist olan babası antonio sanchez, pacoyu ve kardeşlerini genç yaşta teşvik etti ve paco 5 yaşında sıkı bir çalışma içine girdi. sahne adını annesi lucia gomezin anısına de lucia olarak değiştiren paco, ilk performansını 1958de yerel bir radyo olan radio algecirasda kardeşi pepenin söylediği şarkılara eşlik ederek gerçekleştirdi. ertesi yıl jerez de la fronterada prestijli bir gitar yarışmasını kazandı ve 1961de ilk kaydını yaptı.
1963de, dansçı jose greconun grubuna girdi ve değişik ülkelerde konserlere katıldı. new yorkda kendisini niño ricardo ve mario escudero gibi etkileyenlerden biri olan virtüoz gitarist sabicasla tanıştı. ispanyaya dönüşünün ardından 1964de ailesiyle birlikte madride taşındı; ertesi yıl ricardo modrego ile 2 albüm yaptı ve "festival flamenco gitano" festivaline katıldı. 1966da gitarist kardeşi ramon de algeciras ile 3 albüm yaptı.
1967de ilk solo albümü “la fabulosa guitarra de paco de lucia”yı çıkardı. 1968de 2. solo albümü "fantasia flamenca" ile kendi stilini yansıttı. 1970de ünlü carnegie hallda çaldı ve 1972de etkileyici gelişimine "el duende flamenco" ile devam etti ve ertesi yıl fuente y caudal albümü özellikle "entre dos aguas" parçası ile uluslararası anlamda dikkat çekti. 1976da almoraima ile çığır açarak yoluna devam etti; 70lerin sonlarında jazz fusiona ilgi duymaya başladı ve al dimeolanın 1977deki “elegant gypsy” albümündeki performansı saf-flamenkocuların tepkisini çekti.
paco de lucia ateşli bir flamenko hayranı olan klasik besteci manuel de fallanın anısına, jorge pardo ve rubem dantas tarafından kurulan dolores grubu ile bir albüm kaydetti. ertesi yıl fusion gitarist john mclaughlin ve larry coryell ile birlikte akustik bir trio albüm olan “castro marin”i kaydetti.
paco de lucia en geniş amerikan dinleyici kitlesine 1980de, başka bir virtüoz üçlü olarak john mclaughlin ve al dimeola ile friday night in san francisco albümü ile ulaştı. daha sonra 1982de çıkardığı passion, grace and fire ile caz hayranları arasında popüler oldu. aynı yıl chick coreanın touchstone albümünde bulundu. caz dünyasına bu dalışına ek olarak, vokalde kardeşi pepe de lucia, gitarda yine kardeşi ramon de algeciras, elektrik bas gitarda carlos benavent, flütte jorge pardo ve perküsyonda rubem dantas ile bir altılı oluşturdu. bu çığır açıcı grup 1984de “live...one summer night” albümüne imza attı.
1986da juan manuel canizares ve josé maria banderas ile bir üçlü oluşturdu ve 1990a kadar onlarla çaldı. 1987de kariyerini tanımlayan albümü olan ve kendi stilini özetleyen “siroco”yu kaydetti. 1990da endülüs ve kuzey afrika arasındaki müzikal bağları ortaya çıkaran “zryab” albümü için, oluşturduğu altılıyı tekrar canlandırdı.
paco de lucia, klasik müziğe ani bir hamle ile girerek rodrigonun efsanevi concierto de aranjuezini itinayla öğrendi ve 1991de "the orquesta de cadaques" ile kaydını yaptı. kayıtlar sırasında rodrigo da yer almış ve paconun performansı için "hiç kimse bestemi bu kadar tutku ve yoğunlukla çalmamıştı" demiştir.
1993de “live in america”, lucianın altılısını tarihe geçirdi. 3 yıl sonra john mclaughlin ve al dimeola ile yeni bir albüm olan “guitar trio” ve dünya turu için tekrar bir araya geldi. 1998de altılı grubunu yediliye genişletti ve annesinin anısına luzia albümünü kaydetti.
babasının ve kardeşi ramon de algecirasın paco de lucia üzerinde çok önemli etkisi olmuştur. "bir flamenko gitaristinin eğitim zemini çevresindeki müziktir, gördüğünüz insanların yaptığı müziktir, müzik yaptığınız insanlardır. müziği ailenizden öğrenirsiniz, arkadaşlarınızdan öğrenirsiniz. sonra teknik üzerine uğraşırsınız... anlamalısınız ki bir çingenenin hayatı bir anarşi hayatıdır. bu yüzden flamenkonun yolu disiplin olmayan bir yoldur. biz varolanları aklımızla organize etmeye çalışmayız, keşfetmek için okula gitmeyiz. sadece yaşarız.... müzik hayatımızın heryerindedir." diyor efsane gitarist.
flamenkonun en büyük gitaristlerinden paco de lucianın keşifleri sayısız; pek çok geleneksel formun sınırlarını melodik, armonik, ritmik ve teknik bakımdan geliştirmesiyle pek çokları tarafından modern flamenkonun babası kabul ediliyor. bir caz gitaristin seviyesiyle kutsanmış virtüozluğu ile lucia, bu aleme ender akınlardan birini yaptı ve aynı zamanda pek çok müzikal formu kendi stiline dahil etti. buna ilaveten de lucia flamenkoda enstrümantalistin rolünün değişmesine yardım etmiş oldu; önceleri yalnızca birkaç gitarist eşlik ettikleri şarkıcı ya da dansçıların yanında ikinci bir role sahip oldular, fakat de lucia flamenkonun bir orkestra ile icra edilebileceği fikrine yardım etti ve popülerleştirdi.
geleneksel formları zorlayarak kuralların dışına çıkarmasındaki cesareti ispanyada saf-flamenkocular tarafından tepkiyle ve düşmanlıkla karşılandı, fakat yeni nesil flamenko hareketinin müzisyenleri üzerinde çok büyük bir etkisi oldu.
paco de lucia, kökünü kaybettiği ve flamenkonun özüne ihanet ettiği yolundaki şikayetlere kulak asmadı. bir keresinde şöyle demişti: "müziğimdeki köklerimi hiçbir zaman kaybetmedim, yoksa kendimi kaybederdim. yapmaya çalıştığım şey; bir elimin gelenekte olması, diğerinin de flamenkoya yenilikler katmak için başka yerleri kazmasıydı. kendimi kaybettiğimi düşündüğüm bir zaman oldu, ama şimdi değil. şunu farkettim ki, eğer isteseydim bile, başka bir şey yapamazdım. ben bir flamenko gitaristiyim. başka herhangi bir şey çalsaydım bile, çaldığım şey yine flamenkoya benzeyecekti."
1963de, dansçı jose greconun grubuna girdi ve değişik ülkelerde konserlere katıldı. new yorkda kendisini niño ricardo ve mario escudero gibi etkileyenlerden biri olan virtüoz gitarist sabicasla tanıştı. ispanyaya dönüşünün ardından 1964de ailesiyle birlikte madride taşındı; ertesi yıl ricardo modrego ile 2 albüm yaptı ve "festival flamenco gitano" festivaline katıldı. 1966da gitarist kardeşi ramon de algeciras ile 3 albüm yaptı.
1967de ilk solo albümü “la fabulosa guitarra de paco de lucia”yı çıkardı. 1968de 2. solo albümü "fantasia flamenca" ile kendi stilini yansıttı. 1970de ünlü carnegie hallda çaldı ve 1972de etkileyici gelişimine "el duende flamenco" ile devam etti ve ertesi yıl fuente y caudal albümü özellikle "entre dos aguas" parçası ile uluslararası anlamda dikkat çekti. 1976da almoraima ile çığır açarak yoluna devam etti; 70lerin sonlarında jazz fusiona ilgi duymaya başladı ve al dimeolanın 1977deki “elegant gypsy” albümündeki performansı saf-flamenkocuların tepkisini çekti.
paco de lucia ateşli bir flamenko hayranı olan klasik besteci manuel de fallanın anısına, jorge pardo ve rubem dantas tarafından kurulan dolores grubu ile bir albüm kaydetti. ertesi yıl fusion gitarist john mclaughlin ve larry coryell ile birlikte akustik bir trio albüm olan “castro marin”i kaydetti.
paco de lucia en geniş amerikan dinleyici kitlesine 1980de, başka bir virtüoz üçlü olarak john mclaughlin ve al dimeola ile friday night in san francisco albümü ile ulaştı. daha sonra 1982de çıkardığı passion, grace and fire ile caz hayranları arasında popüler oldu. aynı yıl chick coreanın touchstone albümünde bulundu. caz dünyasına bu dalışına ek olarak, vokalde kardeşi pepe de lucia, gitarda yine kardeşi ramon de algeciras, elektrik bas gitarda carlos benavent, flütte jorge pardo ve perküsyonda rubem dantas ile bir altılı oluşturdu. bu çığır açıcı grup 1984de “live...one summer night” albümüne imza attı.
1986da juan manuel canizares ve josé maria banderas ile bir üçlü oluşturdu ve 1990a kadar onlarla çaldı. 1987de kariyerini tanımlayan albümü olan ve kendi stilini özetleyen “siroco”yu kaydetti. 1990da endülüs ve kuzey afrika arasındaki müzikal bağları ortaya çıkaran “zryab” albümü için, oluşturduğu altılıyı tekrar canlandırdı.
paco de lucia, klasik müziğe ani bir hamle ile girerek rodrigonun efsanevi concierto de aranjuezini itinayla öğrendi ve 1991de "the orquesta de cadaques" ile kaydını yaptı. kayıtlar sırasında rodrigo da yer almış ve paconun performansı için "hiç kimse bestemi bu kadar tutku ve yoğunlukla çalmamıştı" demiştir.
1993de “live in america”, lucianın altılısını tarihe geçirdi. 3 yıl sonra john mclaughlin ve al dimeola ile yeni bir albüm olan “guitar trio” ve dünya turu için tekrar bir araya geldi. 1998de altılı grubunu yediliye genişletti ve annesinin anısına luzia albümünü kaydetti.
babasının ve kardeşi ramon de algecirasın paco de lucia üzerinde çok önemli etkisi olmuştur. "bir flamenko gitaristinin eğitim zemini çevresindeki müziktir, gördüğünüz insanların yaptığı müziktir, müzik yaptığınız insanlardır. müziği ailenizden öğrenirsiniz, arkadaşlarınızdan öğrenirsiniz. sonra teknik üzerine uğraşırsınız... anlamalısınız ki bir çingenenin hayatı bir anarşi hayatıdır. bu yüzden flamenkonun yolu disiplin olmayan bir yoldur. biz varolanları aklımızla organize etmeye çalışmayız, keşfetmek için okula gitmeyiz. sadece yaşarız.... müzik hayatımızın heryerindedir." diyor efsane gitarist.
flamenkonun en büyük gitaristlerinden paco de lucianın keşifleri sayısız; pek çok geleneksel formun sınırlarını melodik, armonik, ritmik ve teknik bakımdan geliştirmesiyle pek çokları tarafından modern flamenkonun babası kabul ediliyor. bir caz gitaristin seviyesiyle kutsanmış virtüozluğu ile lucia, bu aleme ender akınlardan birini yaptı ve aynı zamanda pek çok müzikal formu kendi stiline dahil etti. buna ilaveten de lucia flamenkoda enstrümantalistin rolünün değişmesine yardım etmiş oldu; önceleri yalnızca birkaç gitarist eşlik ettikleri şarkıcı ya da dansçıların yanında ikinci bir role sahip oldular, fakat de lucia flamenkonun bir orkestra ile icra edilebileceği fikrine yardım etti ve popülerleştirdi.
geleneksel formları zorlayarak kuralların dışına çıkarmasındaki cesareti ispanyada saf-flamenkocular tarafından tepkiyle ve düşmanlıkla karşılandı, fakat yeni nesil flamenko hareketinin müzisyenleri üzerinde çok büyük bir etkisi oldu.
paco de lucia, kökünü kaybettiği ve flamenkonun özüne ihanet ettiği yolundaki şikayetlere kulak asmadı. bir keresinde şöyle demişti: "müziğimdeki köklerimi hiçbir zaman kaybetmedim, yoksa kendimi kaybederdim. yapmaya çalıştığım şey; bir elimin gelenekte olması, diğerinin de flamenkoya yenilikler katmak için başka yerleri kazmasıydı. kendimi kaybettiğimi düşündüğüm bir zaman oldu, ama şimdi değil. şunu farkettim ki, eğer isteseydim bile, başka bir şey yapamazdım. ben bir flamenko gitaristiyim. başka herhangi bir şey çalsaydım bile, çaldığım şey yine flamenkoya benzeyecekti."
bir gece oturursun içersin, sonra gaza gelip alırsın gitarı eline başlarsın bir şeyler tıngırdatmaya, ama çok akıcı gider tınılar adeta ruhunu okşar, ulan inanılmaz beste oldu işte hayatımın bestesi bu dersin. ve mutlu halde yatağa girersin lakin kulağında hala çaldığın o beste vardır.
sabah olur bi bakarsın o seni kendine aşık eden beste paco de lucia ya ait. işte paco böyle bir adam adam. yapılmadığını zannetiğin şeyleri çok önceden yapmış bir gitarist hatta sanatçı.
sabah olur bi bakarsın o seni kendine aşık eden beste paco de lucia ya ait. işte paco böyle bir adam adam. yapılmadığını zannetiğin şeyleri çok önceden yapmış bir gitarist hatta sanatçı.
flemenko gitarist.
sevdiğim parçaları :
entre dos aquas (rumba)
zyrab
almoirama
sevdiğim parçaları :
entre dos aquas (rumba)
zyrab
almoirama
zyrab isimli albümü pek güzeldir. tavsiye ederim...
solo queiro caminar müthiş bir parcasıdır, ki insanın bu parçayı dinlemeden paco hakkında yargılama yapmaması rica olunur.
ayrıca bir yerlerde sol elinin küçük parmağıyla bir adet kesme şekeri ezebildiğini okumuştum, bilmem ne kadar doğru.
ayrıca bir yerlerde sol elinin küçük parmağıyla bir adet kesme şekeri ezebildiğini okumuştum, bilmem ne kadar doğru.
paco de lucia ustadır. gitarı yalamış yutmuş bitirmiş bir kişidir. coşkuludur, hüzünlüdür, duygulu, içten, samimidir, kendine güveni tamdır. her türlü atışmaya girer ve çıkar. hızlıdır, bazen anlayamadığımız işler yapar, çok zor bir partisyonu sanki çok kolaymış gibi çalar. özellikle friday night in san francisco albümünde mc laughlin ve al di meolanın penayla atarken zorlandıkları soloları paco usta iki parmağıyla atar. bıraksanız saatlerce devam edecekmiş gibi attığı sololar hiç bitmesin diye dua edersiniz. sondur, uç noktadır gitarın, bittiği yerde oturur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?