oryantalizm

darwen
bati’daki entellektuel kitlenin kendi gozuyle dogu’ya bir anlam yuklemesi sonucu kult haline gelen ve bilimsel olamayacak olan dal.
seyhmerat
batinin degerlerinin dogu’ya dayatilmasidir, dogu’yu bati degerlerine benzetme cabasidir, herkese nike ayakkabi giydirme, hamburger yedirme cabasidir.
7doors
batı’daki ressamların doğu’ya gidip doğu’nun kültüründen etkilenerek ortaya koydukları eserler yoluyla ortaya çıkan sanat akımıdır.oryantalizm’de kadın önemli bi yer tutar.bu, müslüman ülkelerde, girilmesi yasak olan, kutsal olan yer anlamına gelen harem olgusunun gizemliliğine ilişkin bi durumdur.oryantalist ressamlar hareme girememelerinden dolayı yazılı kaynaklardan ve müslüman olmayan modellerden faydalanmışlardır betimleme konusunda.tabii sadece harem konusu ele alınmamıştır.saraylar, konaklar, çöller, halk, pazarlar, köle pazarları, hayvanlar, hamamlar, doğu’yu kötüleme yolunda savaş ve vahşet sahneleri de işlenmiştir.doğu yaşantısını batı gözünden anlatan oryantalizm resimde olduğu kadar edebiyatta da kendini gösteren politik bi hareket olmakla birlikte sanat adına iyi işlerin ortaya konması açısından değer taşıyan bi akımdır da.
sumpago
yakın ve uzak doğu toplum ve kültürleri, dilleri ve halklarının incelendiği batı kökenli ve batı merkezli araştırma alanlarının tümüne verilen ortak ad.
edwardd
batının doğu algılayışlarıdır. köken olarak çok eskilere gitmekle beraber, akademik/entelektüel bir disiplin olarak 19.yy fransa’sında sağlamlaştırılmıştır..ancak asıl tartışma 1978 senesinde edward said’in abd’de "oryantalizm" adlı eserini yayımlamasından sonra olmuştur..said bu eserinde batının nasıl da hayali ve kurgusal bir coğrafya olarak "doğu" denen bir yer icat ettiğini ve kenisini nasıl da ondan daha üstün gördüğünü çarpıcı biçimde analiz etmiştir...batı eleştirisine giriş için, çalınacak ilk kapıdır.
pinhan
elif safak’in ironik anlatimiyla;

(bkz: nazar sozlugu)

oymalı kapıların, tahta kafeslerin, incecik peçelerin ardında saklanan doğulu kadınlardan biriyle bir kez sevişebilmek için yanıp tutuşurmuş batılı seyyah. süzülebileceği açık bir kapı bulabilmek ya da rüzgârın azizliğine uğramış bir çarşafın altındakileri dikizleyebilmek ümidiyle hep ara sokaklardan yürürmüş.
ülkesine döndüğünde, hiç dokunmadığı doğulu kadınların hiç görmediği sütbeyaz tenlerini, kılsız apış aralarını, etli dudaklarını, sanki görmüş ve dokunmuş gibi ballandıra ballandıra anlatırmış arkadaşlarına. her sene muhakkak gelirmiş doğu’ya.
seneler sonra nihayet hayali gerçek olmuş. doğulu kadınlardan biri arzusuna arzuyla karşılık vermiş. seyyah kadının evine vardığında, bir de bakmış ki dış kapı onun için ardına kadar açık bırakılmış. kendi kendine açıklayamadığı bir sebepten ötürü hiç mi hiç hoşlanmamış bundan. içeri girdiğinde, doğulu kadının soyunmaya başladığını görmüş. telaşla atılmış. "ne yapıyorsun? çıkarma. sakın ha çıkarma üstündekileri." kadın şaşkınlıkla yüzüne bakınca, kaçarcasına oradan ayrılmış seyyah.
memleketine döndüğünde, doğulu kadınlarla yeni gönül maceralarını dinlemeye can atan arkadaşlarını etrafına toplamış.her sene olduğu gibi bu sene de onlara anlatacak çok şeyi varmış.
angelus
batının doğu zenginliğini görüp ele geçirmeye karar verdiği günden beri önemle üstünde durduğu bir konudur.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol