öğretmenden gelen çocuklar serbestsiniz komutu

epikuros
lisedeyken idarelik olmama sebebiyet vermiş komuttur. osman adında gözlüklü sevimsiz bir ingilizce hocamız vardı. bizim derse, ingilizce değil de başka bir dersten giriyordu. sınıfa pek hakim biri olmadığından sık sık otoriteyi kaybedip bağırır, çağırır, saçma sapan hareketler yapardı. hem dersin önemsizliği hem hocanın titrek manda hareketleri kimsenin derse ilgi göstermesine olanak vermiyordu. hoca da mecburen ara sıra serbest bırakırdı.

gene böyle bir gündü. hoca serbest bıraktı. ben de en arka sırada oturmuş, elimdeki kitabı yüzüme kadar kaldırmış, kafamı da kitaba gömmüş vaziyette sesim ne kadar çıkıyorsa o kadar yüksek sesle bağırarak okuyorum. hocaya da acayip gıcığım. fetocu tipli, imam bıyıklı bir adam. o arada dış dünyayla irtibatı kesip kitaba yoğunlaştığımdan hocanın yanıbaşıma kadar geldiğini fark etmemişim bile. arkadaşların dediğine göre, hoca ceketini çıkarmadan ceketin kolunu dirseğine kadar sıyırıp benim karnıma yumruğu indirmesiyle benim ayağa kalkmam ve hocanın saçını başını bir tarafa gözlüğünü bir tarafa savurmam bir olmuş. arkadaşlar araya girdi, hocayı elimden alıp beni tuvalete itelediler. peşimden tuvalete giren hergeleler "çak olum çak çak" diyerek yaptığımı zafermiş gibi kutlamak istediler. kırmadım, hepsine çaktım.

doğal olarak hoca disipline verdi beni. allah’tan bu osman hoca idarece de pek sevilen biri değildi. herkeste bir imam bıyığı alerjisi vardı galiba. müdür yardımcısı ertesi dersi boşaltıp, sınıftaki herkese tek tek olayı anlattırdı. örgütlediklerim(yani erkekler) hep aynı ağızdan "hoca durup dururken epiye vurmaya başladı. epi de kendini korumaya çalıştı hocam" dediler. örgütleyemediklerimin(yalaka kızlar tabiki) bazıları "ben önde oturuyordum, olay nasıl başladı görmedim. arkama dönüp baktığımda epi’nin yumrukları havada uçuşuyordu" dediler. kaç yıllık arkadaşlarını sattılar 2 günlük hocaya.

müdür yardımcısı beni seven bi adamdı, hey gidi lütfü hoca. senden böyle bir şey beklemezdim dedi. ben de ben de hocam dedim, biraz ağlama numarası yaptım bu diyaloğun üzerine ama kesinlikle osman hocanın kendisinden özür dilemedim. pişmanlığımı lütfü hocaya belirttim. osman hoca, yıl sonu yaklaştığından ve yıl sonunda okuldan ayrılacağından ve sevilen biri olmamasından olay daha fazla büyütülmeden üstü örtüldü.

bu hikayeyi sadece çok samimi arkadaşlarıma ve en son 9 yıl önce bir başka kimseye anlattığımdan değerini bil sözlük. senin de böyle ucuz kahramanlıkların varsa anlat bana sözlük.
armour
nasıl bir mesaj içeriyorsa artık, çocukları çıldırtan bir şey bu. hele ders beden eğitimi ise; ilköğretim öğrencilerini izliyorum bazen bahçede tek sıra dizilmişler, çıt yok, sonra öğretmen "serbestsiniz çocuklar" diyor ve film kopuyor. sanki saniyeler önce orada mum gibi dikilen çocuklar onlar değil. dağılma hızlarına yetişemiyor insan. öyle.
rumuz pilis tiray egen
böyle bir komut gelmişti evet hatırlıyorum... mart aylarıydı, gökte yalancı bir güneş vardı.. okuduğumuz lise deniz kıyısında olduğundan denizle hep haşır neşirdik, fakat o gün girdiğim salakça bir iddiaa yüzünden ve sırf manitalara rezil olmamak adına ceza olarak kıyafetlerle denize girmek ve o şekilde derse girmeyi kabul etmiştim. evet girdim denize, kızlar çok güldü.. işte o gün anladım ki kadınlar güldüren erkekten hoşlanmıyolardı.
bendis
bi arkadaş vardı sınıfta bu komuttan sonra çılgınlar gibi bağırıp sıranın üstünden atlar bahçeye fırlardı hayır bu hareketi bizi de gazlıyordu sonra hep beraber öğretmenden ceza al. özleniyor be çocukluk.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol