an itibariyle bahçemiz boş kovan dolmuştur, bu zihniyet midir? yoksa alışkanlık mıdır? sosyolojik açıdan yaklaşacak havamda değilim ancak havaya ateş açılınca psikolojik olarak rahatlanıyor mu merak etmekteyim? ya da silah tutmak insanları aniden maganda durumuna sokunca mafya mı olunuyor?
burdan sesleniyorum silah kullanmayı öğrenmek yerine bir enstruman çalın kardeşim milleti özendirmeyin, rahatsız etmeyin, balkona çıkamıyoruz aq...
şimdiler de çömezdir hoş gelir umarım...
dördüncü nesil bilgi sözlük yazarı olarak ve eskilerden son bir kaç yazarın veda yazısına şahit olmuş biri olarak izliyorum olanları, sanki bu sözlüğün yazarı değişmişim gibi...
sürekli eskilerden dem vurulur "çok güzel ortam vardı arkadaşlıklar vardı" şeklinde entrylere rastlarım ve böyle başlar -dili geçmiş zaman cümleleri, ben bu cümleleri sürekli okurum, okurum da hala adam gibi yazan bir kaç adama neden sahip çıkılmadı merak ederim? ediyorum? revizyon’a inanıyorum mesela artık, etom’un gidişiyle de, son parçasını gerçekleştirmeye başladı…
artık ; düşüncelerini açık ve net savunan iyi de söylese kötü de söylese, söylediklerini savunan ya da karşı çıkan bir yazarımız yok, yüzüne çok şey söyledim yine olsa yine söylerim arkadan konuşamam aynı “etom gibi” çünkü, o aksi hem huysuz ve şımarık velet olması dışında arkadan konuşmaz yazacaksa erkek gibi yazardı, birikimiyle bir çok başlığa empati yaparak yazardı, sevmeyenler yine sevmez “etom gibi adamlar” diye başlarlar cümlelerine ancak açık yüreklilikle, cesurca düşüncelerini savunduğu için tebrik etmezler, insanlar çoğu yerde kendilerine dışarıdan bakmazlar, etom bunu çoğu zaman yapardı, evet bir gidişe daha şahit oldum, bunlara şahit oldukça olacakları daha net kestirebiliyorum, gidenlerin neden gittiğini anlamak zor olmuyor…
sözlük geyik yeri değildir, düzgün başlıklar da çoğu zaman söylenen cümleleri okuyarak farklı düşünmeye zorlayan, bunu kendine bir hobi olarak yapan insanlar için, düzgün adamların yazıyor olmasıyla, farklı cümlelerin yazılmasıyla, yazmaya değer başlıklarda bir çok insanı buluşturuyor olmasıyla okunur kılınıyordu… uzun bir süredir yapılamıyor bu; şöyle beyin fırtınası yaptıran, düşünmeye zorlayan entryler çok çok azaldı, bunların yerini çeşitli kesimlere şirinlik olsun diye girilen yapmacık entryler aldı maalesef, sanırım bu geyik entrylerine etom sebepti… ve gitti… etom gidince dertler bitti (!) hayırlı olsun…
sürekli eskilerden dem vurulur "çok güzel ortam vardı arkadaşlıklar vardı" şeklinde entrylere rastlarım ve böyle başlar -dili geçmiş zaman cümleleri, ben bu cümleleri sürekli okurum, okurum da hala adam gibi yazan bir kaç adama neden sahip çıkılmadı merak ederim? ediyorum? revizyon’a inanıyorum mesela artık, etom’un gidişiyle de, son parçasını gerçekleştirmeye başladı…
artık ; düşüncelerini açık ve net savunan iyi de söylese kötü de söylese, söylediklerini savunan ya da karşı çıkan bir yazarımız yok, yüzüne çok şey söyledim yine olsa yine söylerim arkadan konuşamam aynı “etom gibi” çünkü, o aksi hem huysuz ve şımarık velet olması dışında arkadan konuşmaz yazacaksa erkek gibi yazardı, birikimiyle bir çok başlığa empati yaparak yazardı, sevmeyenler yine sevmez “etom gibi adamlar” diye başlarlar cümlelerine ancak açık yüreklilikle, cesurca düşüncelerini savunduğu için tebrik etmezler, insanlar çoğu yerde kendilerine dışarıdan bakmazlar, etom bunu çoğu zaman yapardı, evet bir gidişe daha şahit oldum, bunlara şahit oldukça olacakları daha net kestirebiliyorum, gidenlerin neden gittiğini anlamak zor olmuyor…
sözlük geyik yeri değildir, düzgün başlıklar da çoğu zaman söylenen cümleleri okuyarak farklı düşünmeye zorlayan, bunu kendine bir hobi olarak yapan insanlar için, düzgün adamların yazıyor olmasıyla, farklı cümlelerin yazılmasıyla, yazmaya değer başlıklarda bir çok insanı buluşturuyor olmasıyla okunur kılınıyordu… uzun bir süredir yapılamıyor bu; şöyle beyin fırtınası yaptıran, düşünmeye zorlayan entryler çok çok azaldı, bunların yerini çeşitli kesimlere şirinlik olsun diye girilen yapmacık entryler aldı maalesef, sanırım bu geyik entrylerine etom sebepti… ve gitti… etom gidince dertler bitti (!) hayırlı olsun…
şimdiler de çömezdir kendisi, 31 hazirana kadar gelemezse sanırım beşinci nesil sözlük yazarı olacaktır.ya da dördündü nesil yazar olur bilemiyorum.
azerbaycan’a sadece biz versek bile birinci olur demek istediğim yarışmadır.
en dip not: "biz" türkiye , vermek "oy vermek" ama diğer türlüsü de doğru önermedir.
en dip not: "biz" türkiye , vermek "oy vermek" ama diğer türlüsü de doğru önermedir.
ileryen yıllar da artık teselli vermeyecek cümle olacaktır, sigara ve alkol yasakları ardarda geliyor bilindiği üzere.
şu sıralar da çömez olarak boy göstermektedir.
pckolog olmayandır.
sahilde dolaşıyorsa esmerleşmiş beyaz atleti iz yapmış adamdır, gözlükleri ile daima ileriye bakan, sizi umursamıyorum havası olan adamlardır, ayrıca köpekten korkan insanlara ukala ukala bakarlar.
mehmet ile handan aynı evi paylaşmaktadırlar. bir gün handan ve mehmet, mehmetin annesini yemeğe davet ederler,mehmetin annesi akşam yemeği süresince handanı uzun uzun süzer ve aslında handanın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu , acaba aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir boyutta bir ilişkinin mevcut olup, olmadığını merak eder.
aklını okumuşçasına mehmet annesine der ki: ne düşündüğünü biliyorum
ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok. akşam yemeğinden sonra mehmetin annesi evine döner.
aradan bir iki gün sonra handan der ki: mehmet,annen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum.
mehmet yanıtlar: annemin almış olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben
yine de kendisine bir mektup yazayım.
oturur ve yazar:
anneciğim,gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum, ama almadın da
demiyorum.fakatkonu şu ki: sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesi kayıp. sevgiler oğlun mehmet.
bir hafta sonra mehmetin annesinden mektup gelir. sevgili oğlum: handanla aranızda bişey var demiyorum, ama yok da demiyorum.fakat konu şu ki: handan kendi yatağında yatıyor olsaydı, gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu.
sevgiler annen.
aklını okumuşçasına mehmet annesine der ki: ne düşündüğünü biliyorum
ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok. akşam yemeğinden sonra mehmetin annesi evine döner.
aradan bir iki gün sonra handan der ki: mehmet,annen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum.
mehmet yanıtlar: annemin almış olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben
yine de kendisine bir mektup yazayım.
oturur ve yazar:
anneciğim,gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum, ama almadın da
demiyorum.fakatkonu şu ki: sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesi kayıp. sevgiler oğlun mehmet.
bir hafta sonra mehmetin annesinden mektup gelir. sevgili oğlum: handanla aranızda bişey var demiyorum, ama yok da demiyorum.fakat konu şu ki: handan kendi yatağında yatıyor olsaydı, gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu.
sevgiler annen.
(bkz: sarı odalar)
bünye meselesidir efendim, normal doğum yapan kadınlar da doğumla birlikte 3 kilo+gramı ve çocuğun anne karnındaki yaşam alanı, doğumla 7 kilo kadar dışarı atılmaktadır ve doğumdan önce anne degil de bebek beslendiyse yani bebek kilo aldıysa, anneye yadiğar kalan çok az bir kilo da bir süre sonra, hareketle doğumdan önceki seyrine devam etmektedir.
sezeryan ile yapılan doğumlarda kiloların kaldığı doğrudur vücudu bozulan ve göbekli kalan çoğu kadın çocukla birlikte o yaşam alanının tamamını bir şekil de dışarı atamadıkları için göbekli kalmışlardır ve hareket de etmedilerse eski hallerine nah dönerler efendim ve onu mensleri ile dışarı atmaktadırlar tabi zamanla kilo vermeye de çalışılmadıysa etliyim butluyum ben böyle de mutluyum olayı ile kılıf uydururlar.
annelik duygusunu bunun dışında tutuyorum o apayrı bir olğudur.
sezeryan ile yapılan doğumlarda kiloların kaldığı doğrudur vücudu bozulan ve göbekli kalan çoğu kadın çocukla birlikte o yaşam alanının tamamını bir şekil de dışarı atamadıkları için göbekli kalmışlardır ve hareket de etmedilerse eski hallerine nah dönerler efendim ve onu mensleri ile dışarı atmaktadırlar tabi zamanla kilo vermeye de çalışılmadıysa etliyim butluyum ben böyle de mutluyum olayı ile kılıf uydururlar.
annelik duygusunu bunun dışında tutuyorum o apayrı bir olğudur.
çok sans verilmemesine rağmen finale kalınmıştır, söylenenlere göre final de bayanların çoğunluğu dikkat çekiyormuş, erkek yarışmacılara şans verilmiyormuş.
yüz havlusuyla ayaklarını silenler için böyle bir metod geliştirilmiştir, ayak logosunu da ilk bakışta "aa bu ayak havlusu" şeklinde düşündürüp kullandırmak için yapmışlardır.
sakaryanın ilçesidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?