sadece msn de tanıyanlar tarafından nasıl bir insan olduğu anlatılan kişidir ancak daha sözlüğe hiçbir katkısını göremedim neredeyse çoğu entrysine baktım öyle bir şey göremedim.
muque
kendisine yapılan en ufak bir eleştiriden rahatsız olan bir yapısı vardı müqüe’nin. nitekim daha önce de eleştirildiğinde de "gidiyorum" deyip, sonra geri gelmişti. bir insan, hayatta her zaman kendisi hakkında olumlu düşünceler beklentisi içinde olmamalıdır kanımca. eleştirildiği zaman da bu eleştirileri olgunlukla karşılayabilmelidir. üstelik bu eleştiriler yapıcı eleştiriler ise bunun önemi daha da artmaktadır. işte bu yapıcı eleştirilerden yola çıkarak hatalarını düzeltmelidir. kendisine güzel ve keyifli bir yaşam diliyorum. umarım bundan sonraki hayatında kendisine yöneltilecek eleştirileri olgunlukla karşılayabilecek düşünce tarzına erişir.
bahtın açık olsun...
bahtın açık olsun...
göreceli bir insan evladı çoğu zaman...siyahla beyazın dayanılmaz zıtlığı gibi...ya sevildi ya sevilmedi...griye yer vermediler onu tanıyanlar...umutsuzluğunu yüklediği anlarda çantasına,göç etmekten başka çare bulamadı...gerçeklerden kaçmanın ilke edinildiği topraklarda türk olarak doğdu...öğretilenleri kafasına mıh gibi işledi ama çoğunu uygulamadı... derler ya; "bir yerden sonra daha az acır" diye...o hep daha az acısın diye bekledi.ama hiç bir adım atmadı iyileşmek adına...onla anlaşmak yapamayacağı şeyi başarmanın mutluluğunu verdi bazı insanlara...hayatı izledi, hayatı yaşadı...kimi zaman anne, kimi zaman kadın, kimi zaman çocuk,kimi zamanda küçük bir kız oldu varlığını ite kaka kabul ettirdiği küçük dünyasında...tek istediği balonlu rüyalar görmekti...o hala yaşıyor ve galiba bu biraz daha sürecek.
son derece itici bir nicke sahip olan yazar...
böylesine kısa sürede hissedilebilecek ve adına "dost" denilen soyutluğu anlatsalar güler ve geçerdim. yaşamak lazımmış . sana olan sevgimizi burada soğuk bir makinanın klavye tuşlarında ifade edebilmek çok güç! ama buna ihtiyacımız da yok sanıyorum, sen zaten bizi anlıyorsun yüreğimizin her atışının sende bir karşılığı var bunu da biliyoruz.. seni bizde vazgeçilmez kılan şeylerin başında "laçkalaşmamış duruşunla ,onur duyulacak dostluğunla, bu boktan dünyanın riyakar ve insan suretine bürünmüş hayvansal duygularıyla kendi emelleri için, insanlıklarını henüz kaybetmemiş onurları için mücadele eden insanları üç kuruşa satan fahişe yürekli mahlukların içinde temizliğinle , iyi yüreğinle, güzelliğinle , istikrarınla, değer yargılarınla ve kaybetmediğin o insani duygularınla , çöl ortasında güneşe susuzluğa aldırış etmeden ve dikenli kaktüslerin içinde dimdik ayakta durabilen bir çiçek gibi olman" geliyor...
kızgınlıklarımız ölüm çığlığı gibi, kuduz bir çello sesi gibi benliğimize işlediği vakit durmadık, durulmadık ama arkamıza bile bakmadan çekip gitmedik oysa sen ifade engelli bitkisel hayattaki bir beden gibi sessizce kaybettin kendini belkide bu farklı olduğunu ispatlama iç güdüsüydü ama böyle olmamalıydı ve sırası gelmişken anlatmalıydın.. herneyse çocuk! git demedik, dön diyoruz!
kızgınlıklarımız ölüm çığlığı gibi, kuduz bir çello sesi gibi benliğimize işlediği vakit durmadık, durulmadık ama arkamıza bile bakmadan çekip gitmedik oysa sen ifade engelli bitkisel hayattaki bir beden gibi sessizce kaybettin kendini belkide bu farklı olduğunu ispatlama iç güdüsüydü ama böyle olmamalıydı ve sırası gelmişken anlatmalıydın.. herneyse çocuk! git demedik, dön diyoruz!
bir gün hemide yağmurlu bir gün,beni göztepe bp önünde sevgilisi goetica ile elele verip ekmiş,donuma kadar ıslanmama neden olmuş insan,ama ben unutmadım yaptığınızı muque ve goetica.buradan diyorum ki islanan donumu büyüterek evimin duvarina astim;bilinki her baktığımda kulaklarınızı çınlatıyorum.
hani aklın takılmışken saga sola,bir soru gelir bir yerlerden.o an anlamadığını sanar yeniden sorarsın ama soru tekrarlanana kadar sen soruyu cevaplarsın.sadece birkaç saniyede gelişir bu olay.o an başka şeyler umarsın hayattan,oysa kendini bir şemsiye altında gözlerinin içi parlayan biriyle bulursun.artık rüzgar bedenine üfler her fısıltıda,kelime öbekleri aşkın gücünden nasır tutarcasına yıpranır,taşınan agır yük dönem dönem acıtır ama uzun soluklu güzel hayaller beklenir.
(bkz: evlenin de düğün görelim)
(bkz: evlenin de düğün görelim)
sefalar getirdin çocuk..
isminin altından birçok entrynin silindiğini gördüğüm yazardır,dostumdur. ne normaldir, ne gerçektir şu anormallikler, yalanlar topluluğunda sadece “nick” olan kişilerin entrylerini sildiğini görmek hiç hiç ama hiç şaşırtmamıştır şahsımı.eminim onu da şaşırtmamıştır.. çünkü muquem sadece nick değildir. o insan olmanın her lütfuyla burada paylaşmıştır dostluğunu, üzüntüsünü, sevincini, kızgınlığını, aşkını…sadece nick olanlarsa ego tatmini yapmaktan başka bir bok yapmamışlardır.bunu en tepeden en aşağı herkes görür,izler,mideleri 4 odacıklı olan kişiler ise izlemeye devam eder. aslında ne gereksizdir burada, sadece harflerden oluşan kişilere bunları anlatmak…ama muquem işte, masum yüreklim koydu hepinizi kalbinde bir yere…burayı çok sevdi çok ama çok sevdi…çoğunuza ütopik gelir, çünkü kalp size göre sadece rastlantısal olarak doğanın bir armağanıdır ve kan pompalar,yaşamı sağlar vs vs birçok biyolojik hadise . bana ütopik gelmez çünkü muque nin kalbi kocamandır. yaratılmış, yaratılan, yaratılacak her şeyi içine alacak kadar kocamandır…şaşırdınız dimi belki de inanmadınız oda normal oda normal...rabbin ona en güzel lütfudur bu minicik ama kocaman kalp…ama diyorum ya burada çoğu nick bilmez bile bunun ne anlama geleceğini ya da; dimağı almaz bünyesine fazla gelir.çünkü o kadar inanırlar ki sandıkları şey olduklarına, sonunda hiç olarak kalacaklardır… burada kim varsa kardeşim dediği, dostum dediği, aşkım dediği, sevdiğim dediği, sildim dediği, anca onun kalbinde yaşarsınız bunları!başkası yalan olur, çünkü tek “gerçek” dostumdadır, onun kalbindedir, onla var oldunuz onla bitersiniz… bittiniz…
ve muque ler giderler ama geri gelmezler!
demek simdi gidiyorsun;
yazdigimiz son siir oyle yarim kalacak!.
demek simdi gidiyorsun;
kuslarimiz acikacak, saksilarimiz artik sulanmayacak!.
****
-oy benim yaralim-
demek simdi gidiyorsun;
****
gitmek istiyorsun, git...
bir savasci asla vedalasmaz!.
durma git!
****
kimseye kiymamistik oysa, masumduk..
rahatsiz ediyordu bizi bu "yalanci tarih!"
yirtilan bir pankart gibi
sehirlerin ortasina cig dusurduyse ofkemiz;
-oy benim yaralim-
****
artik bitti diyorsun, git..
kirilsin kapi - cerceve, kirilsin bu cam..
sorma git!
disarisi panik.. disarisi izdiham!
biliyorum, seni vuracaklar bu aksam...
****
her gelen olum yazmis,
her giden ayrilik islemis bu talihsiz gergefimize...
kendini ariyorsun, git..
****
"yine bir tek "ben" olurum sana parcalanan... "
demek simdi gidiyorsun;
haydi git...(alıntıdır/yusuf hayaloğlu)
****
"herkesin herşeyi bildiğini sandığı bu gerçeklikte bıraktığın tek dostluk öper gecenin kalbinden!"
"yine bir tek "ben" olurum sana parcalanan... "
ve muque ler giderler ama geri gelmezler!
demek simdi gidiyorsun;
yazdigimiz son siir oyle yarim kalacak!.
demek simdi gidiyorsun;
kuslarimiz acikacak, saksilarimiz artik sulanmayacak!.
****
-oy benim yaralim-
demek simdi gidiyorsun;
****
gitmek istiyorsun, git...
bir savasci asla vedalasmaz!.
durma git!
****
kimseye kiymamistik oysa, masumduk..
rahatsiz ediyordu bizi bu "yalanci tarih!"
yirtilan bir pankart gibi
sehirlerin ortasina cig dusurduyse ofkemiz;
-oy benim yaralim-
****
artik bitti diyorsun, git..
kirilsin kapi - cerceve, kirilsin bu cam..
sorma git!
disarisi panik.. disarisi izdiham!
biliyorum, seni vuracaklar bu aksam...
****
her gelen olum yazmis,
her giden ayrilik islemis bu talihsiz gergefimize...
kendini ariyorsun, git..
****
"yine bir tek "ben" olurum sana parcalanan... "
demek simdi gidiyorsun;
haydi git...(alıntıdır/yusuf hayaloğlu)
****
"herkesin herşeyi bildiğini sandığı bu gerçeklikte bıraktığın tek dostluk öper gecenin kalbinden!"
"yine bir tek "ben" olurum sana parcalanan... "
gene gelmi$ ba$imizin belasi.
(bkz: evlerden irak)
(bkz: evlerden irak)
can ucara nasıl olsa muzık calıyor ,kalk su bılgısayarın basından da iki entry kasayım deme cesaretini gösterebilmiş bilgictir .. helal olsun ..
welcome to the jungle!!!!!
analiz;
kayıp kıta mudaki insanların oluşturduğu ekmek kuyruğu.
kayıp kıta mudaki insanların oluşturduğu ekmek kuyruğu.
evet müqüe hanım..gelelim en ba$lara..me$hur tanı$mamızın ve dala$mamızın ba$langıç sahnesine..
bazı kişilerin kavga etmek amacıyla yaptıkları şey.kaşımak lazımdır bu gibi durumlarda.
(goetica 01.03.2006 00:03)
#200367
meali:ka$ınıyorsun hatun fazla ayak altında dola$ma,ka$ırlar..
5.kızılcık sopası ile karşılık verilebilecek argoda dayak talebi.
<bkz cami duvarına işemek>
(müqüe 01.03.2006 00:04 / 01.03.2006 00:05)
#200369
meali:beni ka$ıyanı sağ bırakmam,ben de ka$ırım,senden korkan senin gibi olsun..
ve gelelim gunumuze..
ka$ınan insan evladına uygulanması farz olan eylem.
(goetica 14.10.2006 03:21)
#378326
2.olur olmaz anlarda eskileri hatırlatıp göz yaşartan insan evladı eylemi.hala ve ısrarla;
<bkz kızılcık sopası> *
(müqüe 14.10.2006 03:22)
2 insan evladı bu kadar mı aynı kalır?
evet!
(bkz: ka$ınma hatun)
bazı kişilerin kavga etmek amacıyla yaptıkları şey.kaşımak lazımdır bu gibi durumlarda.
(goetica 01.03.2006 00:03)
#200367
meali:ka$ınıyorsun hatun fazla ayak altında dola$ma,ka$ırlar..
5.kızılcık sopası ile karşılık verilebilecek argoda dayak talebi.
<bkz cami duvarına işemek>
(müqüe 01.03.2006 00:04 / 01.03.2006 00:05)
#200369
meali:beni ka$ıyanı sağ bırakmam,ben de ka$ırım,senden korkan senin gibi olsun..
ve gelelim gunumuze..
ka$ınan insan evladına uygulanması farz olan eylem.
(goetica 14.10.2006 03:21)
#378326
2.olur olmaz anlarda eskileri hatırlatıp göz yaşartan insan evladı eylemi.hala ve ısrarla;
<bkz kızılcık sopası> *
(müqüe 14.10.2006 03:22)
2 insan evladı bu kadar mı aynı kalır?
evet!
(bkz: ka$ınma hatun)
ukde verme sırasında ilk 5 te bulunup sürekli kazık ukde vermesi ve ulan allahsız hiç mi bişey bilmiyosun sen dedirten ukdeci bilgiç
kendime haince hazırladığım, ince ince dokuduğum yıkım başlıyor.
gerçeklik bu gece, bu odayı kapatıyor.
(minicik, körpe bir kız. benden bile minik... gözleri yanıyor daha mavi mavi... heyecanında işin...
bizim gibi, kaderin sokaklarında tanışıyorum onunla. kemancı kız o...)
bir mevsim geldi, geçti.
(süzülerek yürüyen bir kız. bu simayı tanıyorum. yanımıza geliyor. gözleri beni tanımıyor ilk bakışta. “iyi misin?” diyorum...)
yaklaşık sebepler bizi buraya getiren... insan kendine acı çektirirken çok bencil midir, yoksa fazla fedakâr mı? dibe vurmak için verdiğimiz bu çaba sonuçlanınca, pamuk kalbimiz vicdan azabı çekmez mi?
derin... çok derin...
hayatta belki de bir defa edinebilecek bir deneyim.
kan sızdırıyor, işlemeyi düşündüğüm günahlarım...
parmaklıklarımın ardında suretim; köşeye sıkışmış, korkmuş, başını korumaya çalışıyor darbelerden... gerektiği gibi cezasını çekmiyor daha.
maskelerim eskidikçe eskiyor.
hepsi farklı bir intiharın sürücüsü.
biriktikçe birikiyor.
tanımakta zorluk çekiyorum kendimi.
tastamam oturuyorlar suratıma.
yüzüm canlı canlı yanmakta...
(“kendine ne yaptın sen! annelerimizin bizi korumak için anlattığı korkunç hikâyeler gerçek oldu bak! “
bir hal gelmiş üstüne. sert rüzgârlarda onu en son gördüğümde çocuktu. yüzü yine asıktı, sarılmıştım ayrılırken... aşk ona iyi davranmıyordu. şimdi küçük dev kadın olmuş. dokunduğum anda, damarlarındaki duygu akımının kıvılcımıyla irkildim. gözü seyirdi, yere çevirdi bakışlarını hemen...
(sol gözünün mavisinden kahverengi boya sızıyor.)
benim diyarlarımda uykuya daldın mı geçer her şeyin acısı. uyandın mı zor gelir öksürmemek. aşina olduğum topraklar beni bekler, yat da gün ışısın. huzur gelsin kılcal damarlarına…
(paramparça, kayıp, küçük dev bir kadın. bir deri, bir kemik… ruhu ağırlaşmış. içim titriyor bakamıyorum. duruşundaki yenilmişlik… kimse yarışamaz artık onunla. kaybettiği için öyle bir yerdeki o artık, kimse yanaşamaz.
kalktım, tüm cesaretimi toplayıp sarıldım. “kendine dikkat et.” dedim ve kaçtım oralardan.
hayatını geri vermişler ona, “hadi sonunu biliyorsun artık baştan başla.” demişler!)
kayboldum ben. uykum kaçtı sonsuza, koşamadım bu defa peşinden…
parmak uçlarıma kadar gerçeğin karanlığı çöksün geceme.
gerçeklik bu gece, bu odayı kapatıyor.
(minicik, körpe bir kız. benden bile minik... gözleri yanıyor daha mavi mavi... heyecanında işin...
bizim gibi, kaderin sokaklarında tanışıyorum onunla. kemancı kız o...)
bir mevsim geldi, geçti.
(süzülerek yürüyen bir kız. bu simayı tanıyorum. yanımıza geliyor. gözleri beni tanımıyor ilk bakışta. “iyi misin?” diyorum...)
yaklaşık sebepler bizi buraya getiren... insan kendine acı çektirirken çok bencil midir, yoksa fazla fedakâr mı? dibe vurmak için verdiğimiz bu çaba sonuçlanınca, pamuk kalbimiz vicdan azabı çekmez mi?
derin... çok derin...
hayatta belki de bir defa edinebilecek bir deneyim.
kan sızdırıyor, işlemeyi düşündüğüm günahlarım...
parmaklıklarımın ardında suretim; köşeye sıkışmış, korkmuş, başını korumaya çalışıyor darbelerden... gerektiği gibi cezasını çekmiyor daha.
maskelerim eskidikçe eskiyor.
hepsi farklı bir intiharın sürücüsü.
biriktikçe birikiyor.
tanımakta zorluk çekiyorum kendimi.
tastamam oturuyorlar suratıma.
yüzüm canlı canlı yanmakta...
(“kendine ne yaptın sen! annelerimizin bizi korumak için anlattığı korkunç hikâyeler gerçek oldu bak! “
bir hal gelmiş üstüne. sert rüzgârlarda onu en son gördüğümde çocuktu. yüzü yine asıktı, sarılmıştım ayrılırken... aşk ona iyi davranmıyordu. şimdi küçük dev kadın olmuş. dokunduğum anda, damarlarındaki duygu akımının kıvılcımıyla irkildim. gözü seyirdi, yere çevirdi bakışlarını hemen...
(sol gözünün mavisinden kahverengi boya sızıyor.)
benim diyarlarımda uykuya daldın mı geçer her şeyin acısı. uyandın mı zor gelir öksürmemek. aşina olduğum topraklar beni bekler, yat da gün ışısın. huzur gelsin kılcal damarlarına…
(paramparça, kayıp, küçük dev bir kadın. bir deri, bir kemik… ruhu ağırlaşmış. içim titriyor bakamıyorum. duruşundaki yenilmişlik… kimse yarışamaz artık onunla. kaybettiği için öyle bir yerdeki o artık, kimse yanaşamaz.
kalktım, tüm cesaretimi toplayıp sarıldım. “kendine dikkat et.” dedim ve kaçtım oralardan.
hayatını geri vermişler ona, “hadi sonunu biliyorsun artık baştan başla.” demişler!)
kayboldum ben. uykum kaçtı sonsuza, koşamadım bu defa peşinden…
parmak uçlarıma kadar gerçeğin karanlığı çöksün geceme.
bilgisozluk ün bana verdiği en güzel şey...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?