çok küçükken okumuştum doğal olarak bu kitabı ama lise yıllarında bir arkadaşımın hediyesiyle tekrar hatırlamıştım.
herkese böyle arkadaşlar ver tanrım.amin.
küçük prens
ne kadar "ay ben hisliyim" vari tribinde olan kız varsa hepsinin ekmek yemeye doyamadığı yegane kahraman.
film versiyonu: amelie
film versiyonu: amelie
----spoiler----
-peki insanlar nerede? insan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.
-insanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan, “arada pek fark yoktur.
----spoiler----
-peki insanlar nerede? insan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.
-insanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan, “arada pek fark yoktur.
----spoiler----
ayakkabılarımın desenidir. kendisiyle geziyoruz gezegenler üstünde.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
insan evcille$tirilmeyi kabul etti mi, biraz gozya$ini da goze almali...
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
insan evcille$tirilmeyi kabul etti mi, biraz gozya$ini da goze almali...
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
eğer büyüklere, "güzel bir ev gördüm, kırmızı tuğlalı: pencerelerinden sardunyalar sarkıyor, damında ise kumrular var" derseniz, nasıl bir evden söz etmekte olduğunuzu bir türlü anlayamazlar. ne zaman ki onlara, "yüz milyonluk bir ev gördüm" dersiniz, işte o zaman size, "oo, ne kadar güzel bir evmiş!" derler gözlerini koca koca açıp.
...
hala her göz attığınızda içinde sizi etkileyecek şeyler sunan bir kitaba çocuk kitabı demek ne büyük haksızlık...
...
hala her göz attığınızda içinde sizi etkileyecek şeyler sunan bir kitaba çocuk kitabı demek ne büyük haksızlık...
tekmeleye tekmeleye gezegeninden atmak gereken prenstir.
siz benim gülüme hiç mi hiç benzemiyorsunuz. şimdilik değersizsiniz. ne sizi evcilleştiren olmuş, ne siz kimseyi evcilleştirmişsiniz. tilkim eskiden nasıldı, öylesiniz.
"küçük prens, sevgili küçük prens, bu gülüşünü çok seviyorum!"
"işte bu benim armağanım. yalnızca bu suyu içtiğimiz zamanki gibi olacak."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlar bütün insanların," diye yanıtladı. "ama her insan için aynı değiller. yolcular için, yıldızlar yol gösterici. ötekiler için yalnızca gökyüzündeki pırıltılar. bilim adamları için hepsi birer problem. işadamı için zenginlik. ama bütün yıldızlar sessiz. sen... yalnızca sen yıldızlara herkesten farklı sahip olacaksın..."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. ben gülüyor olacağım bir tanesinde. ve geceleyin gökyüzüne baktığında bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak... yalnızca senin gülen yıldızların olacak!"
sonra yine güldü.
"ve üzüntün hafiflediğinde (zaman bütün acıları hafifletir) beni tanımış olmak hep seni mutlu edecek, dostum olarak kalacaksın. benimle gülmek isteyeceksin. bunun için de arada bir pencereni açacaksın... dostların gökyüzüne bakıp bakıp güldüğünü görünce çok şaşıracaklar! onlara ’yıldızlar hep güldürür beni!’ diyeceksin. deli olduğunu düşünecekler. sana nasıl bir oyun oynadığımı görüyorsun..."
sonra yine güldü.
"sanki sana yıldızlar yerine gülmesini bilen bir sürü küçük çan vermişim gibi olacak..."
ve yine güldü. sonra birden yüzü ciddileşti.
"bu gece... biliyorsun... gelme."
"seni bırakmayacağım," dedim.
"acı çekiyormuş gibi bakacağım. biraz da ölüyormuşum gibi... evet, öyle. bunu görmeye gelme. görmeye değmez."
"seni bırakmayacağım."
unutulmuş ruhunuzun yol göstericisidir küçük prens, büyüklerin dünyasındaki gereksiz karmaşıklığa atılmış bir çiçek destesidir. gün geçtikçe yorulan, yoruldukça da hissizleşen ruhların kendilerini bulmasına yardımcı olmaktır en hakiki görevi. bir çağrıdır, gezegenine dönmeden sizin unuttuğunuz o güzel çocukluğunuzun, kulak verin ona iyice dinleyin dediklerini...
seni bırakmayacağım! diyin siz de ona ve sizin de güzel yıldızlarınız olsun göğe baktığınız zaman.
"işte hepsi bu..."
biraz daha durakladı, sonra ayağa kalktı. bir adım attı. ben kımıldayamadım.
ayak bileğinin dibindeki sarı bir parıltıdan başka hiçbir şey görülmedi. bir an hareketsiz kaldı. çığlık atmadı. bir ağaç gibi yavaşça devrildi. kuma düştüğü için hiç ses çıkmamıştı.
"işte bu benim armağanım. yalnızca bu suyu içtiğimiz zamanki gibi olacak."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlar bütün insanların," diye yanıtladı. "ama her insan için aynı değiller. yolcular için, yıldızlar yol gösterici. ötekiler için yalnızca gökyüzündeki pırıltılar. bilim adamları için hepsi birer problem. işadamı için zenginlik. ama bütün yıldızlar sessiz. sen... yalnızca sen yıldızlara herkesten farklı sahip olacaksın..."
"ne söylemek istiyorsun?"
"yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. ben gülüyor olacağım bir tanesinde. ve geceleyin gökyüzüne baktığında bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak... yalnızca senin gülen yıldızların olacak!"
sonra yine güldü.
"ve üzüntün hafiflediğinde (zaman bütün acıları hafifletir) beni tanımış olmak hep seni mutlu edecek, dostum olarak kalacaksın. benimle gülmek isteyeceksin. bunun için de arada bir pencereni açacaksın... dostların gökyüzüne bakıp bakıp güldüğünü görünce çok şaşıracaklar! onlara ’yıldızlar hep güldürür beni!’ diyeceksin. deli olduğunu düşünecekler. sana nasıl bir oyun oynadığımı görüyorsun..."
sonra yine güldü.
"sanki sana yıldızlar yerine gülmesini bilen bir sürü küçük çan vermişim gibi olacak..."
ve yine güldü. sonra birden yüzü ciddileşti.
"bu gece... biliyorsun... gelme."
"seni bırakmayacağım," dedim.
"acı çekiyormuş gibi bakacağım. biraz da ölüyormuşum gibi... evet, öyle. bunu görmeye gelme. görmeye değmez."
"seni bırakmayacağım."
unutulmuş ruhunuzun yol göstericisidir küçük prens, büyüklerin dünyasındaki gereksiz karmaşıklığa atılmış bir çiçek destesidir. gün geçtikçe yorulan, yoruldukça da hissizleşen ruhların kendilerini bulmasına yardımcı olmaktır en hakiki görevi. bir çağrıdır, gezegenine dönmeden sizin unuttuğunuz o güzel çocukluğunuzun, kulak verin ona iyice dinleyin dediklerini...
seni bırakmayacağım! diyin siz de ona ve sizin de güzel yıldızlarınız olsun göğe baktığınız zaman.
"işte hepsi bu..."
biraz daha durakladı, sonra ayağa kalktı. bir adım attı. ben kımıldayamadım.
ayak bileğinin dibindeki sarı bir parıltıdan başka hiçbir şey görülmedi. bir an hareketsiz kaldı. çığlık atmadı. bir ağaç gibi yavaşça devrildi. kuma düştüğü için hiç ses çıkmamıştı.
burak kutun bir albüm ismi
kutu içindeki koyununun, gülünü yiyip yemediğini hala merak ettiğim, sorduğu soruyu hiçbir zaman unutmayan kahraman.
(bkz: insanlar içinde de yalnızdır insan)
(bkz: asteroid b 612)
(bkz: insanlar içinde de yalnızdır insan)
(bkz: asteroid b 612)
orijinal adı le petit prince olan herkesin okuması gereken bir kitap.
çocuk ya da büyük herkesin okuması gereken,insanlara okuma alışkanlığı kazandıracak kadar güzel ve okuması cok zevkli olan kitap.keşke bütün insanlar küçük prens gibi olsa dedirtir.
aslında çocuklar için değil de büyükler için olduğunu, her paragrafta kelimelerin ardında çok derin anlamlar olduğunu ancak 20 yaşına geldikten sonra anladığım saint exupery kitabı.
başladıktan sonra elinizden bırakamadığınız ve bitirdikten sonra da yüzünüzdeki tebessüme engel olamadığınız şahane bir kitap...
çocuk kitabı olmayan fakat çocukların da okuması gereken, her cümlesi her kelimesi ayrı dolu ve güzel olan kitap. okudukça insanın içinde bir şeyler kıpırdıyor gerçekten, dönem dönem açılıp okunmalı hatta başucu kitabı yapılıp yatmadan önce herhangi bir kaç satırı okunmalı ve daha bir huzurlu uyunmalı.
daha dün okuduğum ve gözyaşlarımı en sonunda tutamadığım kitap.
sonra pencereme yağmurlar düştü.damlamadı,düştü.çıtçıt sesler çıktı,çıktım baktım kafama düştü.
gökyüzünde tek bi yıldız yoktu daha da üzüldüm.
biliyorum ki, mutlu düştü yere o.
türevleri mi.onlar için;
(bkz: martı)
(bkz: charlie nin çikolata fabrikası)
(bkz: küçük kara balık)
(bkz: momo)
sonra pencereme yağmurlar düştü.damlamadı,düştü.çıtçıt sesler çıktı,çıktım baktım kafama düştü.
gökyüzünde tek bi yıldız yoktu daha da üzüldüm.
biliyorum ki, mutlu düştü yere o.
türevleri mi.onlar için;
(bkz: martı)
(bkz: charlie nin çikolata fabrikası)
(bkz: küçük kara balık)
(bkz: momo)
(bkz: kucuk penis)
kesinlikle bir cocuk kitabi olduguna katilmadigim bir kitaptir. "cocuklar da okusun" diye yazilmistir ancak yasi buyumus kendi cocuk kalmis bunyeler icin ilac gibidir. araliklarla yeniden okunmasi gereken, her okundugunda ayri bir tat veren ve tam da bu sebeple bir klasik olan kitaptir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?