hayallerin de yeter bana benden uzak olmasın..
gömleğimin omuzunda gözyaşların kalsın..
kendinden vazgeçmek
bir anlık yılgınlıktır, hayata pes etmektir. ama genelde geçicidir bu duygu. bileklerini kesenler, köprüden atlayanlar, kutu kutu ilaç yutanlar bu duyguyu daha derin yaşamışlar herhalde.
insan bir anlık karşındakini daha fazla düşünmeye başlar. kendisine verdiği değerin ne kadar büyük olduğunun farkına varır. bırakıp gidecektir bir yerlere ama sırf bu yüzden, kalbindeki acıyı dindiremeyeceğinden susar, pısar, köşesine çekilir ve hiç bir yerlere kımıldamaz.
öyle bir ağır gelirki aslında bu kalmak gitmeden öylece bir kenarda fark edilmeden oturmak, egoistlikten başka hiçbir şeyi olmayan insan için felaketlere, iç buhranlara, yitip gitmelere sebebiyet verebilir. fırtınalar kopar içinde insanın gayri düşünmemektedir kendini artık. unutmuştur yüzünün şeklini gülerken ne güzel bir hal aldığını. veyahutta o gülüşe kurban olabilecek kişileri. hep içinde bir hüzün vardır; "gitmeliyim! buralardan" düşüncesini başından atamamamaktadır. gidipte ne ile ve ya nasıl bir şeyle karşılacağını bilmese bile veyahut şuanki halinden daha kötüsü olabileceğini bile varsaysa genede uzaklaşmak ister bir an önünde geçen bütün güzelliklerden. bir çırpıda her şeyden uzaklaşmak ister. ortam artık sıkıcı gelmektedir. ona yarar sağlayan her şeyi elinin tersi ile itip kendisini dinlemek ister. ama unutulanlar vardır ki o da insan yanlız kaldığında; kendisini dinlemeye başladığı zamanda daha çok başı ağrıcaktır daha çok tarifsiz kederlere gark edicektir kendini. ya da unutacaktır belki her şeyi. yaşanmış kötülükleri, yapılan "arkadan vurmaları", çekip gitmeleri, yüze gülerken arkadan konuşmaları.
nihayetinde umutları ve hayalleri varsa vazgeçmeyecektir hiçbir şeyden hiçbir şekilde. kötülükten arınıp elbet gelecektir geriye daha temiz, daha akıllı, daha zeki bir şekilde.
bir insan vardı orda bi yerde
kırılan bir kalbide vardı
üzülüyordu birçok şeye
gidecekti kimseye sölemeden
bir yerlere...
tutmalıydı biri onu
vermemeliydi gitmesine
izin...
vardı onunda hayalleri
ulaşmalıydı hepsine
tek tek...!
öyle bir ağır gelirki aslında bu kalmak gitmeden öylece bir kenarda fark edilmeden oturmak, egoistlikten başka hiçbir şeyi olmayan insan için felaketlere, iç buhranlara, yitip gitmelere sebebiyet verebilir. fırtınalar kopar içinde insanın gayri düşünmemektedir kendini artık. unutmuştur yüzünün şeklini gülerken ne güzel bir hal aldığını. veyahutta o gülüşe kurban olabilecek kişileri. hep içinde bir hüzün vardır; "gitmeliyim! buralardan" düşüncesini başından atamamamaktadır. gidipte ne ile ve ya nasıl bir şeyle karşılacağını bilmese bile veyahut şuanki halinden daha kötüsü olabileceğini bile varsaysa genede uzaklaşmak ister bir an önünde geçen bütün güzelliklerden. bir çırpıda her şeyden uzaklaşmak ister. ortam artık sıkıcı gelmektedir. ona yarar sağlayan her şeyi elinin tersi ile itip kendisini dinlemek ister. ama unutulanlar vardır ki o da insan yanlız kaldığında; kendisini dinlemeye başladığı zamanda daha çok başı ağrıcaktır daha çok tarifsiz kederlere gark edicektir kendini. ya da unutacaktır belki her şeyi. yaşanmış kötülükleri, yapılan "arkadan vurmaları", çekip gitmeleri, yüze gülerken arkadan konuşmaları.
nihayetinde umutları ve hayalleri varsa vazgeçmeyecektir hiçbir şeyden hiçbir şekilde. kötülükten arınıp elbet gelecektir geriye daha temiz, daha akıllı, daha zeki bir şekilde.
bir insan vardı orda bi yerde
kırılan bir kalbide vardı
üzülüyordu birçok şeye
gidecekti kimseye sölemeden
bir yerlere...
tutmalıydı biri onu
vermemeliydi gitmesine
izin...
vardı onunda hayalleri
ulaşmalıydı hepsine
tek tek...!
depresyondaki kişilerin içine düştüğü durum.
resimlere bak, mektubumla avun şarkılar tut
kendinden vazgeç, yastığına sarıl, korkular tut
dagılsın kalbin, öl hatta orda
lanetler yağdır, beni hatırla
bu şarkının da ana fikridir. olay bunun etrafında gelişiyor, adamdan götü kaybetmesi isteniyor ayşegül aldinç tarafından. adam da.. ya bi film vardı türk filmi midir tam hatırlamıyorum, adamın birine acı biber sokuyolar adamın burnundan duman çıkıyo önce, sonra bi başlıyo koşmaya ki süpermenden hızlı gidiyo. bi vukuat mı oldu? bi tehlike mi var? hemen bu adama sokuyolardı yeşil biberi adam tabanları yağlıyodu ve adamın hızından faydalanarak problemi hallediyorlardı. adam karşıya çıkıyo kıçına biber sokulmasına ama bazen hatır gönül ilişkisi bazen de sevgilisinin ricasını kıramayıp razı oluyordu buna. eğer yerli bi filmse başrolünde kesin sadri alışık yada öztürk serengil olması gerek, yabancı bir filmse herhangi bi fikrim yok
kendinden vazgeç, yastığına sarıl, korkular tut
dagılsın kalbin, öl hatta orda
lanetler yağdır, beni hatırla
bu şarkının da ana fikridir. olay bunun etrafında gelişiyor, adamdan götü kaybetmesi isteniyor ayşegül aldinç tarafından. adam da.. ya bi film vardı türk filmi midir tam hatırlamıyorum, adamın birine acı biber sokuyolar adamın burnundan duman çıkıyo önce, sonra bi başlıyo koşmaya ki süpermenden hızlı gidiyo. bi vukuat mı oldu? bi tehlike mi var? hemen bu adama sokuyolardı yeşil biberi adam tabanları yağlıyodu ve adamın hızından faydalanarak problemi hallediyorlardı. adam karşıya çıkıyo kıçına biber sokulmasına ama bazen hatır gönül ilişkisi bazen de sevgilisinin ricasını kıramayıp razı oluyordu buna. eğer yerli bi filmse başrolünde kesin sadri alışık yada öztürk serengil olması gerek, yabancı bir filmse herhangi bi fikrim yok
çoğu durumda üzüntünün ne denli olduğunu belirtmek için kullanılır.elde olan herşeyden sahip olunan tek(belkide en değerli) şeyden; kendinden,isteklerinden, hayallerinden vazgeçmiş, caymış olma şeklidir.
(bkz: ben seni sevmeye başladığımda önce kendimden vazgeçtim)
(bkz: ben seni sevmeye başladığımda önce kendimden vazgeçtim)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?