hayat hikayesi:
kaygusuz abdalin gercek kisiligiyle, yasamiyla ilgili bilgiler yetersizdir, birtakim soylencelerle karismistir. bu soylenceler arasindan onun gercek yanini bulup cikarmak kolay degildir, bu konuda en onemli kaynak elimizde bulunan, bir ``divanda toplanan siirleridir. kaynaklarda, bu ozgun ozanin alaiye (alanya) beyinin oglu oldugu, gercek adinin alaeddin gaybi diye bilindigi, 1341-1444 yillari arasinda yasadigi soylenir. bu bilgilerin kesinligi, acikligi sozkonusu degildir. ozellikle olumunun 1444 yilinda olmasi kolay kolay onaylanabilecek bir sav degildir. onun, bir siirinden abdal musaya baglandigi, onunla gorustugu, onun onerisi uzerine misira giderek orada bir bektasi tekkesi actigi da soylentiler arasindadir. butun bu soylenti niteligi tasiyan bilgilerin aydinlattigi biricik gercek boyle bir ozanin bulundugu, 14. yuzyilda yasadigi, birtakim etkinlikler gosterdigidir. kimi kaynaklara gore kaygusuz abdal 14. yuzyil sonlarinda misira gitmis, bir sure kerbela-necef dolaylarinda gezmis, hacca ugramis, sonra oldugu misira donmus, orada bir magaraya gomulmus, bu nedenle ona ``magarada gomulu anlaminda ``abdullah magaravi (magarada gomulu tanri kulu) denmistir. hac donusu sama ugramis, orada bir bahceyi sulamada kullanilan buyuk dolabi gormus, ondan esinlenerek ``dolabname adli siirini yazmis. bunlarin hepsi, ozana yakistirilan, onu soylence urunleriyle donatan dil urunleridir, gercek yasaminin saptanmasinda etkin belge niteligi tasimaz. yine kimi kaynaklara gore misira gitmeden filibe, yanbolu, manastir, edirne dolaylarinda bulunmus, dusuncelerini yaymaya calismistir.
yasami yeterince bilinmeyen kaygusuz abdalin dusuncelerini, adina duzenlenen ``divaninda toplanan siirlerinin incelenmesinden cikarmak, anlamak kolaydir. o, ``abdallar toplulugundandir, bir siirinde soyledigi gibi sacini, sakalini, biyigini, kaslarini kestirerek (car-darb) dolasirmis. bu islem abdallik yoluna girmenin ozelliklerinden biridir.
kaygusuz abdalin siirlerinden anlasildigina gore cok iyi bir ogrenim gormus, tasavvufu butun ayrintilariyla ogrenmis, ozellikle islam dini konusunda genis bilgi edinmistir. onun abdal musa ile iliskisini anlatan ozgun bir oyku vardir: alaiye beyinin oglu olan ozan avlanmayi cok severmis. gunun birinde ava cikinca bir geyikle karsilasmis, yayini gerip geyigi oklamis. sirtina ok saplanan geyik kacmaya baslamis, alaeddin gaybi de geyigin ardinca kosmus. geyik, sirtindaki okla abdal musa tekkesine siginmis. tekkeye geyigin ardinca giren ozan karsisinda duran abdal musadan iceri giren geyigin kendisine verilmesini istemis. abdal musa ise koltugunun altina saplanan oku cikarip gostererek ``ogul, attigin ok bu mu? diyerek kaygusuza gosterince ozan kendinden gecmis, abdal musanin ayaklarina kapanarak ondan yardim dilemis, boylece tekkeye girmis, tarikata girmis.
bu duygulu, sevecen oykunun dogrulugu, yanlisligi tartisilmaz, ozunde ilkcag anadolu dinlerinden gelen, geyigin hititlerce tanrisal bir varlik oldugunu bildiren bir soylence vardir. onun
bin batmandan olsa kazan
ustager degil mi duzen
hayranlik esince cana
bengilik de gereg olur
dortlugune dayanilarak esrar ictigini soyleyenler vardir. 14. yuzyil anadolusunda esrar icmek ``abdallar arasinda cok yaygin bir tutkuydu. ancak, mevlananin kimi siirlerinden, sems-i tebrizinin oldugu soylenen ``makalattan anlasildigina gore mevlevilerde de esrar icimi yaygindi. tasavvuf yolunu secenlerin cogunun esrara duskunlugu bilinmeyen bir olay degildir. bu tutkunun nereden kaynaklandigini bilemiyoruz, ancak yaygin bir aliskanliga donustugu aciktir, yorum gerektirmez.
urum abdallari gelir dost deyu
egnimize aba, hirka, post deyu
hastalari gelur derman isteyu,
saglar gelur sahim abdal musaya
dortluguyle baslayan kosugundan, inanca olarak abdal musaya kapilandigi, ondan el aldigi anlasilmaktadir. yukarda anlatilan geyik olayi da bu durumu kanitlar niteliktedir. baska bir kosugunda bulunan
ergenenin koprusu
susuzluktan bunalmis,
edirne minaresi
egilomis su icmege
dortlugune dayanilarak edirne yorelerini dolastigi sonucu cikarilmaktadir. burada gecen ``edirne minaresinden anlasildigina gore, o donemde edirne ilinde onemli camiler vardi, ustelik bir akarsu kiyisindaydi. kaygusuz abdal, adinin ``gaybi oldugunu ``dolabname adli uzun siirinde soyler:
alai gaybi bundan tekke kilmaz
hakin fazlidurur ancak dayagi
sabir seccadesin altina almis
tevekkulden kusanmistir kusagi
sozunu kaygusuz arife soyle
ne bilsun sukkeri dana buzagi
demek siirlerinde tapsirmasi olan ``kaygusuz ile ozel adi olan ``gaybiyi birlikte kullanmistir. onun ``sarayi tapsirmasini kullandigi siirleri de vardir. bu degisik adlari neden sectigini bilmiyoruz. ununun, yasadigi cagda bile, yayginligina karsin yasami konusunda yeterli bilginin bulunmayisini aciklamak kolay degildir. kendisi de, siirlerinde, doyurucu bilgi vermiyor. onunla ilgili kaynaklarda da guvenilir nitelikte bilgi yoktur. siirlerinin incelenmesinden cok gezdigi, cok kimse tanidigi anlasiliyor, ancak bu da bir yorum olmaktan oteye gecemez. bir yerde:
kelebek bugday ekmis
manisa ovasina
derken manisa ilini, baska bir yerde de, yine alayci, guldurucu bir tutumla:
kertenkele derilmis
dile kirim gecmege
gibi dizeler soylemesine bakarak bu yoreleri gezdigi sonucunu da cikarabiliriz ama sonuc degismez, yasaminin gercegi yine karanlikta kalir. burada arastiriciya dusen baslica gorev, bu unlu ozanin urunlerine dayanarak kisiligini, dilini, basari asamalarini, dusuncelerini aciklamaktir.
kaygusuz abdalin birkac siirinde kadindan, birisinde acikca karisindan yakindigi gorulur, buna dayanarak iyi bir evlilik gecirmedigini soyleyecek durumda degiliz; alayci, yerici, guldurucu dili kimi konularda guvenilir bir yargiya varmayi engeller. bektasilikte haci bektas veliye yorulan bir olaydan (kadincik ananin esi degil de can yoldasi oldugundan) onun evlenmedigi sonucunu cikarmak, yalniz (mucerred) yasadigi yargisina varmak da pek tutarli degildir. ... yine siirlerinde gecen yer adlarina, yore ozelliklerine dayanarak onun yasami suresince cok yer gezdigini, gezdigi yerlerin dogal konumlarini, ozelliklerini halkinin begenilerini, yemeklerini, giyim kusamlarini yansitan dizeler ilginctir. bu ozan siirlerinde adlari gecen yerleri gezmis, gormusse, dogayi seven, degisik bolge insanlarini tanimaktan, onlarla iliski kurmaktan kivanc duyan bir gezgin niteligi tasir. eski yazinimizda, ozanlarla, yazarlarla, sanatcilarla, dusunurlerle ilgili olaylari dogal olculer icinde anlatma gelenegi dogmamistir, bu nedenle uzerinde calisilmak istenen kisiyi acik gercegiyle anlama olasiligi azdir. bu konulari iceren ``tezkire adli yasamoykuleri yapitlarinda insanin ayagi topraga basmaz, hep yukseklerde, bosluklarda dolastirilir. buna bir de ``vilayetname, ``menakibname gibi soylence nitelikli yapitlar katarsak isin icinden cikilmaz, gercek olayin saptanmasi olanaksiz duruma gelir. yazar, yasamini anlatmak istedigi kisiyi, oldugu gibi degil de, dusledigi gibi anlatmayi sever, yasanmamis bir olayi yasanmis gostermekten kendini alamaz. kaygusuz abdalin durumu da az cok aynidir; yasanmis olayi yakalamak icin elimizde guvenilir belge yoktur.
ismet zeki eyuboglunun kaygusuz abdal adli kitabindan bir alintidir.
kaygusuz abdal
ademi balciktan yogurdun yaptin,
yapip da neylersin, bundan sana ne
halk ettin insani saldin cihana
salip da neylersin bundan sana ne
bakkal misin teraziyi neylersin
isin gucun yoktur gonul eglersin
kulun gunahini tartip neylersin
geciver sucundan bundan sana ne
katran kazanini dokuver gitsin
mumin olan kullar didara yetsin
emreyle yilana tamuyu yutsun
sondur su atesi bundan sana ne
sefil dustum bu alemde nacarim
kildan kopru yaratmissin gecerim
sol kopruden gecemezsem ucarim
gecir kullarini bundan sana ne
kaygusuz abdal der cennet yarattin
cehenneme nice kullari attin
nicesin ates-i ask ile yaktin
yakip da neylersin bundan sana ne
yapip da neylersin, bundan sana ne
halk ettin insani saldin cihana
salip da neylersin bundan sana ne
bakkal misin teraziyi neylersin
isin gucun yoktur gonul eglersin
kulun gunahini tartip neylersin
geciver sucundan bundan sana ne
katran kazanini dokuver gitsin
mumin olan kullar didara yetsin
emreyle yilana tamuyu yutsun
sondur su atesi bundan sana ne
sefil dustum bu alemde nacarim
kildan kopru yaratmissin gecerim
sol kopruden gecemezsem ucarim
gecir kullarini bundan sana ne
kaygusuz abdal der cennet yarattin
cehenneme nice kullari attin
nicesin ates-i ask ile yaktin
yakip da neylersin bundan sana ne
yucelerden yuce gordum erbabsin sen koca tanri
alim okur kelam ile sen okursun hece tanri
erligi ile anilir filan oglu filan deyu
anan yoktur atan yoktur sen benzersin pice tanri
kildan kopru yaratmissin gelsin kulum gecsun deyu
hele biz soyle duralim yigit isen gec e tanri
garib kulun yaratmissin derde mihnete katmissin
ani aleme atmissin sen cikmissin uca tanri
kaygusuz abdal yaradan gel icegor su curadan
kaldir perdeyi aradan gezelim bilece tanri
alim okur kelam ile sen okursun hece tanri
erligi ile anilir filan oglu filan deyu
anan yoktur atan yoktur sen benzersin pice tanri
kildan kopru yaratmissin gelsin kulum gecsun deyu
hele biz soyle duralim yigit isen gec e tanri
garib kulun yaratmissin derde mihnete katmissin
ani aleme atmissin sen cikmissin uca tanri
kaygusuz abdal yaradan gel icegor su curadan
kaldir perdeyi aradan gezelim bilece tanri
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?