iskender pala’nın "âh mine’l aşk" isimli kitabının sonlarında yazar, divan edebiyatı hakkında bir çok paragraf yazmış. bunlardan şahsımca en çarpıcı olanı şudur :
"derler ki: ’bu şiirin dilinde arapça ve farsça pek çok kelime var idi ve halk bunları anlamakta zorlanıyordu.’ diyelim ki böyle; peki durum, bugünkü anlı şanlı köşe kapmaca şairlerin türkçe kıtlığı içinde kıvranmalarından daha mı kötüydü dersiniz? bizce, üç yüz kelime ile konuşan bir avama dert anlatamamayı mazeret öne sürmektense, üç bin kelime içinden acaba hangisini seçsem diye kıvransaydık da kelimelerin gücünü hissetseydik, şiir geri mi giderdi; şairlerimiz gerici mi olurdu?!.."
düzenleme: 2000inci entrym bu başlığa kısmetmiş.
divan edebiyatı
(bkz: iskender pala)
üzerindeki tarih küllerini süpürdüğümüz zaman karşılaşacağımız dekor ile kişiler, hadiseler ve yargılar, bize mutlaka tanıdık gelecek, çevremizde birer temsil bulacaktır.
hiç de öyle sanıldığı ve denildiği kadar bugünden uzak ve bugünden kopuk değildir.
türk milletinin geniş bir coğrafya ve uzun bir tarihe ait çeşitli medeniyet tecrübeleri ile siyasal ve toplumsal değişimlerini aynı sistem içinde yoğurarak ortaya koyduğu edebiyat çeşididir.
türklerin islamiyeti benimsemesinden sonra ortaya çıkan üst sınıfa hitap etmesinden dolayı "yüksek zümre edebiyatı" veya "klasik türk edebiyatı" isimlerinide alabilen yazılı edebiyat.aruz ölçüsü nazım şekillerine göre farklı kalıplarda kullanılmaktadır..şair söz sanatlarını ne kadar çok kullanırsa o kadar usta sayılacağından bu edebiyat türünde söz sanatlarına çokca yer verilmektedir.
en guzel orneklerini fuzuli, baki, nedim, nefi okuyarak ogrenebilecegimiz, bugun anlasilmasi oldukca zor, kendine ozel mazmunlari, ic ahengi, mitolojisi bulunan turk edebiyatinin bir donemi. yogun olarak farsca ve arapca kullanilmasi bu cagla arasindaki ucurumun temelini olusturmaktadir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?