sihami kaza isimli eseriyle divan edebiyatinda hiciv dalinda zirve yapmis sahsiyet. ne yazik ki asilmaktan kurtulamamistir.
nefi
asil adi omer olan, divan siirinin en buyuk ustadlarindandir. kaside alaninda gelismistir ve hiciv ustasi olarak taninir. osmanli zamaninin sairlerindendir. medreselerde arapca ve farsca egitimi gordugunden dile hakimdir.
mahlasini, gelibolulu mustafa âli vermistir. camilerde mutevellik yapmis, bir sure fakir bir hayat surmus ve katiplik, muhasebecilik gibi islerle ugrasmistir. kasideleri, cok guclu oldugundan padisahlarin gonlunu ve parasini hemen kazanmistir. ozellikle de iv. murad’in gonlunu almayi basarmistir. bu yuzden iv. murad doneminde en iyi zamanini yasamistir.
gercekte overken, kendi dusmanlarina, ovdugu kisinin dusmanlarina ve halkinin dusmanlarina karsi cok sert elestiri ve hicveler kullanmistir. kendi babasina bile acimamistir. bu da onu cok unlu yapmistir ve kasidelerini cok gelistirmistir.
bir hikayeye gore, iv. murad nef’î’nin hicvelerinden birinin (sihâm-i kazâ) okunmasi sirasinda yildirim dusmustur ve iv. murad da nef’î’nin bu kadar guclu seyler yazmasini yasaklamistir. hatta nef’î, bu yasaga aldiris etmeyip bayram pasa’yi da hicvetmistir ve bunun uzerine padisah tarafindan bogdurtulmustur.
cok basarili lirik gazeller yazmistir. asil alani kasidedir. akici, suslu, abartili soyleyislerini yeni cagrisimlarla birlestirmistir. bu yontemle de kendi uslubunu yaratmistir.
sairin, turkce yazilmis divan adli bir eserinin yanisira, farsca yazilmis, yine ayni adi tasiyan, fakat cok baska olan bir eseri daha vardir. sair, ayni zamanda sihâm-i kazâ adli eserinde bolca agir elestiri ve kufur kullanmistir. cok agir kufurler kullanilan bu eserde cok zarif nukteler de bulunmaktadir.
mahlasini, gelibolulu mustafa âli vermistir. camilerde mutevellik yapmis, bir sure fakir bir hayat surmus ve katiplik, muhasebecilik gibi islerle ugrasmistir. kasideleri, cok guclu oldugundan padisahlarin gonlunu ve parasini hemen kazanmistir. ozellikle de iv. murad’in gonlunu almayi basarmistir. bu yuzden iv. murad doneminde en iyi zamanini yasamistir.
gercekte overken, kendi dusmanlarina, ovdugu kisinin dusmanlarina ve halkinin dusmanlarina karsi cok sert elestiri ve hicveler kullanmistir. kendi babasina bile acimamistir. bu da onu cok unlu yapmistir ve kasidelerini cok gelistirmistir.
bir hikayeye gore, iv. murad nef’î’nin hicvelerinden birinin (sihâm-i kazâ) okunmasi sirasinda yildirim dusmustur ve iv. murad da nef’î’nin bu kadar guclu seyler yazmasini yasaklamistir. hatta nef’î, bu yasaga aldiris etmeyip bayram pasa’yi da hicvetmistir ve bunun uzerine padisah tarafindan bogdurtulmustur.
cok basarili lirik gazeller yazmistir. asil alani kasidedir. akici, suslu, abartili soyleyislerini yeni cagrisimlarla birlestirmistir. bu yontemle de kendi uslubunu yaratmistir.
sairin, turkce yazilmis divan adli bir eserinin yanisira, farsca yazilmis, yine ayni adi tasiyan, fakat cok baska olan bir eseri daha vardir. sair, ayni zamanda sihâm-i kazâ adli eserinde bolca agir elestiri ve kufur kullanmistir. cok agir kufurler kullanilan bu eserde cok zarif nukteler de bulunmaktadir.
"bana kafir demi$ mufti efendi
tutalim ki ben diyem ona musluman
varildikta yarin ruz-i cezaya
ikimizde cikariz anda yalan"
dizelerinin sahibi hiciv ustâdi sâir...en bilinen gazeli ise:
"tûtî-i mu’cize-gûyem ne desem lâf degil" dizesiyle baslayan gazelidir...
tutalim ki ben diyem ona musluman
varildikta yarin ruz-i cezaya
ikimizde cikariz anda yalan"
dizelerinin sahibi hiciv ustâdi sâir...en bilinen gazeli ise:
"tûtî-i mu’cize-gûyem ne desem lâf degil" dizesiyle baslayan gazelidir...
1572’de, erzurum pasinler’in hasankale’sinde dünyaya gelen bu zat-ı muhterem osmanlı şiirinin en büyük kaside ve fahriye şairi imiş. kitaplarda esmer tenli, mağrur edalı; katı, çabuk öfkelenen ve ihtişama düşkün bir şahsiyet olduğu yazılır. kendisini diğer osmanlı şairlerinden tefrik eden en belirgin özelliği "kaside" denen tarzın yönünü saptırıp, mümkün olduğunca fahriyelerinde kendisi övüp olayın bokunu çıkarmış olmasıdır. hele "sözüm" redifli kasidesinde baştan sona kendisini övmüştür şairimiz:
iv. murad’ın kendisini azlettirmesiyle ilgili zamane şairlerinden birinin akıllarda yer eden bir beyti vardır:
gökden nazire indi siham-ı kazasına
nef’i diliyle uğradı hakk’ın belasına
bilindiği üzere de 27 ocak 1635 günü bayram paşa hakkında söylediği bir hiciv yüzünden iv. murad’ın izniyle veya emriyle idam edilmiş. yazık olmuş adama...
iv. murad’ın kendisini azlettirmesiyle ilgili zamane şairlerinden birinin akıllarda yer eden bir beyti vardır:
gökden nazire indi siham-ı kazasına
nef’i diliyle uğradı hakk’ın belasına
bilindiği üzere de 27 ocak 1635 günü bayram paşa hakkında söylediği bir hiciv yüzünden iv. murad’ın izniyle veya emriyle idam edilmiş. yazık olmuş adama...
nefi divan edebiyatinda bir tarzdir. herkes onun gibi yazmak ve onun basarisina ulasmak ister. suphesiz ki en iyi yaptigi hicivdir. yermeyi cok iyi yapmaktadir. bunun yaninda methiyeleri yani ovgu siirleri de vardir. hicivlerinin sonucunda 4.murat tarafindan oldurulmustur. onun bir beyitinin sadece turkcesini bilirim ki bu beyiti hicivi ve methiyeyi ne kadar guzel anlattiginin ozetidir. o beyitte nefi kendisine vahiy meleklerinin buyu ve sihir yapmayi ogrettigini, hz.musanin eliyle yaptigi mucizeleri kendisinin parmagiyla yapacabilecegini demistir. ki burda kendisini peygamberden bile ustun gormustur...
hicivde üstüne yoktur bu şairin.en bilindik kıtası, maliki mezhebine mensup tahir isminde biri kendisine kelb(köpek)demiştir de o da yapıştırmıştır ya şu dörtlüğü:
bize tahir efendi kelb demiş
iltifatı bu sözde zahirdir
malikidir mezhebim zira benim
itikadımca kelb tahirdir.
(burada tahir kelimesinin temiz anlamı üzerine sanat yaparak muhatabını çok güzel zemmetmiştir.)
bu kıtadan daha güzel bir anekdot ise şöyledir:
tahir isminde edebiyat öğretmeni lisede görev yapmakta ve o sırada bir de sadık isminde yarı cahil bir öğretmen görev yapmaktadır.edebiyata dair bildigi tek şey ise nefi nin muhatabına söyledigi bu dörtlük(kelb tahirdir)tür.bu sebepledir ki tahir ismindeki bu edebiyat öğretmenine sık sık takılır olmuş sadık bey.
-söyle bakalım hoca kelb tahir mi degil mi?der dururmuş.önceleri öğretmen saygısından bi şey demez gülümsemekle yetinirmiş yalnızca.ama bakmış susacağı yok ne zaman karşılaşsa aynı espri(!) dayanamamış tabi .yine sadık hoca:
-hoca yahu!şu kelbin tahir olup olmadıgı hala açıklık kazanmadı mı?deyince:
+vallahi kelbin tahir olup olmadığı hala tartışılıyor;ama sadık oldugunda hiç şüphe yoktur.
-!?...
bize tahir efendi kelb demiş
iltifatı bu sözde zahirdir
malikidir mezhebim zira benim
itikadımca kelb tahirdir.
(burada tahir kelimesinin temiz anlamı üzerine sanat yaparak muhatabını çok güzel zemmetmiştir.)
bu kıtadan daha güzel bir anekdot ise şöyledir:
tahir isminde edebiyat öğretmeni lisede görev yapmakta ve o sırada bir de sadık isminde yarı cahil bir öğretmen görev yapmaktadır.edebiyata dair bildigi tek şey ise nefi nin muhatabına söyledigi bu dörtlük(kelb tahirdir)tür.bu sebepledir ki tahir ismindeki bu edebiyat öğretmenine sık sık takılır olmuş sadık bey.
-söyle bakalım hoca kelb tahir mi degil mi?der dururmuş.önceleri öğretmen saygısından bi şey demez gülümsemekle yetinirmiş yalnızca.ama bakmış susacağı yok ne zaman karşılaşsa aynı espri(!) dayanamamış tabi .yine sadık hoca:
-hoca yahu!şu kelbin tahir olup olmadıgı hala açıklık kazanmadı mı?deyince:
+vallahi kelbin tahir olup olmadığı hala tartışılıyor;ama sadık oldugunda hiç şüphe yoktur.
-!?...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?