budur;
sadun boro / bir hayalin peşinde
" son defa iskeledekilere ( adios ) dedik, ağır ağır limandan çıkarken constantine motorla geldi, fakat deniz bir hayli çırpıntılı ve yağmur yağıyor, vedalaştıktan sonra geri döndü. yelkenleri bastık. paraketayı koyverdik. 2 mil kadar ya açıldık ya açılmadık sert bir poyraz yelkenleri doldurdu. tekne zıbın gibi kayıyor. motoru durdurduk. bu arada santa cruz bulutların arasından sıyrıldı, güneşe kavuştu. muhakkak ki şimdi bütün tanıdıklarımız, kızlar sahilde bizi seyrediyordur. insan fena oluyor. bir yere gidiyor bir hafta, 10 gün kalıyorsun, birçok arkadaş, ahbap ediniyor, samimi oluyorsun, hususi hayatlarına karışıyorsun. derken bir gün elveda diyor ve bir daha buluşmamak üzere ayrılıyorsun, her şey ufukta siliniyor. gözlerim dolu dolu arkama baktım, şehir hayal meyal seçiliyor ve bir burnun arkasından yavaş yavaş kayboluyor.
elveda santa cruz de la palma.. adios senoritas!…
bir şehri terk etmek
yanında kendini de götürüyorsan,şehri terketmek kadar aptalca bir fikir olamaz;işe yaramaz.ama kaçtığın şey başkasıysa gözden ırak olan gönülden de ırak olur,iyi olur.
cool bir durumdur. insanın kendini şehre sığdıramayıp daha bir cesur, daha bir yeni hayata sürüklemesini salgılar. ama ne yazık ki çoğunlukla lafta kalır.
terk edilen şehir değildir asla, o şehirin bize hatırlattıklarını terk etmek isteriz, ama insan kendinden kaçamazki. hangi şehire gidersen git zamanı gelince onuda terk etmek isteyeceksin.
sık sık yapılmasını mantıklı bulduğum şey. hiçbirşeye sahip olmamakla beraber bir şehrede ait olmadığını hissedebilmeli insan.
yapıldıktan sonrası güzeldir. gitmek istiyorum dediginde gidersin. unutursun herşeyi. ne bir tanıdık ses olur etrafında ne bir tanıdık yüz. kimsecikler olmaz yanında. kıçının donacağını bile bile gidersin. en iyisini yaparsın. belki de mutluluk yalnız olmandadır.
"terk ediyorum bu şehri" diye bağırmaktan başka hiçbir tarafı güzel değildir. gidiyorum demesi güzeldir. işin "yap" kısmı keyifsizdir.
kendini de bırakmanın veya unutmanın şart olduğunu öğrenmek için bir şehir terk edilir.
eğer bilmediğiniz, kimseyi tanımadığınız şehre gidecekseniz, hayatın size getirdiklerini yeni keşfediyor demeksinizdir.
köyünüze falan gidin, şehri terk edeseniz geldiyse. veya şehir dışından arkadaşlarınız varsa, bir süre onlarla olun. anlayış göstereceklerdir elbet.
bankın üstünde kıçınız donarken bütün sevdiklerinizi kaybetseniz dahi, insanın içi farklı acır.
halbuki hayata kendinizi acındırmanın ne gereği vardır.
ev tuttunuz; hayata tutunacak gücünüz yokken; eşya alımıydı, eşyaların dizaynıydı, yemek pişirmeydi vs vs. o kadar kolay olmadığını göreceksiniz.
istanbulu terk etmek? anadolu istanbula taşınırken, istanbuldan anadoluya taşınmakta neyin nesi diye peşinize polis takılır. sorgulanırsınız. (küçük şehir kasabalarında ve küçük şehirlerde durum böyledir.)
paranız varsa, otel de kalma imkanınız varsa, terk edin. yoksa terk etmemeyi öğrenin.
hayatta farklı şeyler yaşayacağım diye "hikaye"lik yaşama heveslenen salakların, sırf deneyim yaşayayım diye kendi iç dünyasını çıkmaz sokaklarla dolduran, "hüzün verici" şeyler yaşadığını düşünüp, hayata küsen akılsız insanların varlığını sorgulamak elbette bana düşmüyor. ne yapmaları gerektiğini kendileri bilirler elbette. ne yapmamaları gerektiğini anlayacakları zaman, silah tüccarlarının veya uyuşturucu şebekesinin içinde kendilerini bulmamalarını dilerim. sadece bundan ibaret değil tabi ki.
bir şehri terk etmenin manası nedir diye sorduklarında; şehri, varsa ailesini, arkadaşlarını, akrabalarını, yaşadığı hayatı terk etmektir yanıtını vermemiz, soruya cevaben eksik kalır fakat doğrudur.
gidilen yerde somut dünyanız değişiyor sadece. soyut dünyanız, hayal gücünüzün biraz daha gelişmesiyle, sizi, terk ettiğiniz şehirde ki yalnızlığınızdan daha da yalnızlaştırıyor.
aşina olduğunuz sokaklar, caddeler, apartmanlar, insanlar yok. onların varlığını düşünüp, acaba değişiyorlar mı diye düşündüğünüz andan itibaren, geri dönmelisiniz.
somut dünyanız, sizi "bir süreliğine" iyileştirmeye yeterli gelir. tekrardan aşinalık; tekrardan içe dönüş ve ruhun çıkmaz sokaklarında çember caddelere açılan yeni yollardan farklı bir şey değildir yeni şehriniz, kasabanız vs vs.
eğer bilmediğiniz, kimseyi tanımadığınız şehre gidecekseniz, hayatın size getirdiklerini yeni keşfediyor demeksinizdir.
köyünüze falan gidin, şehri terk edeseniz geldiyse. veya şehir dışından arkadaşlarınız varsa, bir süre onlarla olun. anlayış göstereceklerdir elbet.
bankın üstünde kıçınız donarken bütün sevdiklerinizi kaybetseniz dahi, insanın içi farklı acır.
halbuki hayata kendinizi acındırmanın ne gereği vardır.
ev tuttunuz; hayata tutunacak gücünüz yokken; eşya alımıydı, eşyaların dizaynıydı, yemek pişirmeydi vs vs. o kadar kolay olmadığını göreceksiniz.
istanbulu terk etmek? anadolu istanbula taşınırken, istanbuldan anadoluya taşınmakta neyin nesi diye peşinize polis takılır. sorgulanırsınız. (küçük şehir kasabalarında ve küçük şehirlerde durum böyledir.)
paranız varsa, otel de kalma imkanınız varsa, terk edin. yoksa terk etmemeyi öğrenin.
hayatta farklı şeyler yaşayacağım diye "hikaye"lik yaşama heveslenen salakların, sırf deneyim yaşayayım diye kendi iç dünyasını çıkmaz sokaklarla dolduran, "hüzün verici" şeyler yaşadığını düşünüp, hayata küsen akılsız insanların varlığını sorgulamak elbette bana düşmüyor. ne yapmaları gerektiğini kendileri bilirler elbette. ne yapmamaları gerektiğini anlayacakları zaman, silah tüccarlarının veya uyuşturucu şebekesinin içinde kendilerini bulmamalarını dilerim. sadece bundan ibaret değil tabi ki.
bir şehri terk etmenin manası nedir diye sorduklarında; şehri, varsa ailesini, arkadaşlarını, akrabalarını, yaşadığı hayatı terk etmektir yanıtını vermemiz, soruya cevaben eksik kalır fakat doğrudur.
gidilen yerde somut dünyanız değişiyor sadece. soyut dünyanız, hayal gücünüzün biraz daha gelişmesiyle, sizi, terk ettiğiniz şehirde ki yalnızlığınızdan daha da yalnızlaştırıyor.
aşina olduğunuz sokaklar, caddeler, apartmanlar, insanlar yok. onların varlığını düşünüp, acaba değişiyorlar mı diye düşündüğünüz andan itibaren, geri dönmelisiniz.
somut dünyanız, sizi "bir süreliğine" iyileştirmeye yeterli gelir. tekrardan aşinalık; tekrardan içe dönüş ve ruhun çıkmaz sokaklarında çember caddelere açılan yeni yollardan farklı bir şey değildir yeni şehriniz, kasabanız vs vs.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?