üşengeç insanlar tarafından pek hoş karşılanmayan evdir.
eğer odalar kutu şeklinde ise, çabuk ısınır.
(bkz: ibn battuta seyahatnamesi)
hala içimde uktedir. 158. sayfadan kalanını bitirebileceğimi de sanmıyorum. "bir sıkkınlıkla bitirememenin hüznü, iliklerime işlemiş sanki" diyesim var, o kadar yani.
hala içimde uktedir. 158. sayfadan kalanını bitirebileceğimi de sanmıyorum. "bir sıkkınlıkla bitirememenin hüznü, iliklerime işlemiş sanki" diyesim var, o kadar yani.
iyi yolculuklar geçirmesini temenni ettiğim yazar.
insanın başına, o gün çok güzel şeyler gelse de, yine de hüzün ruhunu ele geçiriyormuş da, sen buna karşılık koyamıyormuşsun gibi oluyor.
kötü oluyor tabi.
kötü oluyor tabi.
her insanın farklı cevaplar vermesi muhtemel nedenlerdir.
mesela, hayatını ideallere adayıp, karşısına çıkan her şeyi ezip geçme düsturunu edinmesinden kaynaklı duygusuzluk, insanı yorar.
mesela, hayatını ideallere adayıp, karşısına çıkan her şeyi ezip geçme düsturunu edinmesinden kaynaklı duygusuzluk, insanı yorar.
hobi olarak yapılsa dahi (hayatını sol görüşe göre idame ettirmeyen, ettiremeyen), koyunluk yapmadığı için, her şeye eyvallah demediği için iyi insandır, güzel insandır.
tanım: solculuğu bir aktivite olarak gören insanın, solu hobiyle bağdaştırma durumu.
tanım: solculuğu bir aktivite olarak gören insanın, solu hobiyle bağdaştırma durumu.
eğer hala hayalleriniz varsa, oldukça safsınız önermesinden hareketle; gerçekle karıştırılmadığında varlığı güzel olan şey.
devran istirhan etti odlara sürükledi meni
aşksız nice alemlerde gezdirdi devran meni
giran-ser yoluma saba rüzgarı olmuş
mey sarhoş etmiş zevk-ü sefaya tutsak etmiş meni
yarim hüsrana uğramış anlatmakta dil-rübasını
ellerini göğe açmış şikayet ediyor meni
benim her anım şeb-i hicran
belaya müptela etmişler rüsvaya daim kılmışlar meni
ey efvahi sakın derdini söyleme bu cefa verenlere
nar-ı ney yarana tuz basarken deme sakın etmeyin şikayet meni
aşksız nice alemlerde gezdirdi devran meni
giran-ser yoluma saba rüzgarı olmuş
mey sarhoş etmiş zevk-ü sefaya tutsak etmiş meni
yarim hüsrana uğramış anlatmakta dil-rübasını
ellerini göğe açmış şikayet ediyor meni
benim her anım şeb-i hicran
belaya müptela etmişler rüsvaya daim kılmışlar meni
ey efvahi sakın derdini söyleme bu cefa verenlere
nar-ı ney yarana tuz basarken deme sakın etmeyin şikayet meni
o kadar ki, 13 ağustosta dine döneceği kendilerine bildirilmiş; rüyasında tekrar gündeme geleceğini görmüştür.
müritlerine tekila shotların yetmeyeceği, apaçık belli olan dergahtır. bedensel zevklerin ön plana fazlasıyla çıktığı aşikar fakat ruhsal yolculuğumuza çıkmadan evvel kokteylerin, viskilerin hazır bulunması gerektiğini hatırlatmak isterim.
subjektif tanımlarıyla sözlüğe zenginlik katmaktadır. böyle yazmaya devam etmesini temenni ederim.
mabudunun sevgili, ibadetinin de sevgiliye söylenen sözler olduğu bu din, kimilerini tanrılaştırdı. kimilerini kul etti. kimilerini yok etti.
bu dine mensup insanlar, ateşle pervane arasındaki ilişkiyi gördükten sonra, düşüp bayılırlar.
bu dine mensup insanlar, ateşle pervane arasındaki ilişkiyi gördükten sonra, düşüp bayılırlar.
aşk ateşine tutuştuktan sonra tekrar ölünüleceği bilinse de; kısa da olsa, tekrar yaşama isteğinin aşkla, ruha verdiği canlılık, yaşam.
yapılabilecek bir şeyin olmadığı, eğer illa bir şey yapılacaksa az konuşmanın daha faydalı olacağı durumdur.
kendine güvensizliğin bir nevi tezahürü olmalı.
kendine güvensizliğin bir nevi tezahürü olmalı.
"..." şifresiyle adam olacaklarını sanıp yalan hayatlar yaşayanların, kitap okumalarıyla yapılan ağac israfını, amazonlarda küçük su dökerek destekleyen yazar.
lockenin bilgi anlayışı, bilginin aklın ürünü olduğunu kabul eden rasyonalizme karşı çıkarak, "zihinde bulunan hiçbir düşünce yoktur ki, daha önce deneyde bulunmamış olsun"dur. eğer doğuştan bilgi olsaydı, cahil ya da budala olarak nitelendirilen insanlarda da matematik kavramlar, aksiyomlar ve tanrı hakkında bilginin olması gerekirdi. nitekim bugün, tanrı hakkında hiçbir fikri, kutsallık hakkında hiçbir düşüncesi olmayan toplumlar vardır anlayışındadır.
çekilir şey de değildir.
vilfredo paretonun seçkinlerin yükselişi ve düşüşü kitabını çöp kutusundan bulup, okuduktan sonra türk elitistlerin devleti yönetirken, asla ama asla yoksulları unutmayacağını düşünen, pollyannacı, kanmış, saf sokak çocuğudur.
sokak çocuğuyum ve diğerlerinden farklıyım diyerek kendi kendini kandırır. özgürlük benim hayatımken; şu gördüğüm insanlar özgürlüklerini şu saçma sapan yerlerde paralarını harcayarak tüketiyor diyerek kendini farklılaştırır. çoğunlukta değildir bu sokak çocuğu ve sokakta sürekli varolan tehlikelerden kendini korumaya çalışarak, kendi kararlarını kendisi alır. aklı selimdir ve kimsenin fark edemediği şeyleri fark eder.
sokak çocuğuyum ve diğerlerinden farklıyım diyerek kendi kendini kandırır. özgürlük benim hayatımken; şu gördüğüm insanlar özgürlüklerini şu saçma sapan yerlerde paralarını harcayarak tüketiyor diyerek kendini farklılaştırır. çoğunlukta değildir bu sokak çocuğu ve sokakta sürekli varolan tehlikelerden kendini korumaya çalışarak, kendi kararlarını kendisi alır. aklı selimdir ve kimsenin fark edemediği şeyleri fark eder.
sinir bozucu bir durumdur. beyinmizde, kullanılan kelimeler şekil alır, hissedilir, bir şeye bürünür. fakat bu kelimeleri açıklamaya çalıştığımızda, bunu becerememek; lanet ötesi bir şeydir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?