"anlatırken tut elimi uykuya dalıp gitsem bile,bırakıp gitme sakın beni" diye şarkılar söylerdim babama. ben öyle dedikçe hiç gitmeyeceğini düşünürdüm.
bir gün o gitti, ben büyüdüm.
ben küçükken çok salaktım
4-5 yaşlarındayken komşu çocuklarının gazına gelip kafamı demir parmaklıklardan dışarı çıkarmıştım.tabiki geri sokamadım.evet koca kafalıydım.
akşam yayınlanacak bir filmin fragmanı verildiğinde ingilizce konuşan oyuncuları görünce: daha türkçeye çevirmemişler derdim. sonra saate bakar, acaba yetiştireceklermi, nasıl yetiştirecekler diye düşünürdüm. trt iyi çalışıyomuş o zamanlar demek ki, film söylendiği saatte hem de türkçe karşımızda olurdu.
ansiklopedi’yi heceleyerek söylerdim. ikinci hecesini daha bi vurgulu.
edit: o zaman tokat yerdik, şimdi berbat alıyoruz. belki ben değil ama memleket baya mesafe almış. keşke o zaman da, sana berbat oyu veriyorum deselerdi. ya şimdi tokat yeseydim. aman aman
edit: o zaman tokat yerdik, şimdi berbat alıyoruz. belki ben değil ama memleket baya mesafe almış. keşke o zaman da, sana berbat oyu veriyorum deselerdi. ya şimdi tokat yeseydim. aman aman
amca, kuzen ve bir misafirleriyle evde oturmaktayken; kuzene, büyüyünce ne olacaksın diye sordu misafir amca. ona fırsat bırakmadan namussuz olacak diye atladım.
efendim yasemin yalçın’ın o sıralar kanal d’de yayınlanan yasemince adlı programında, bir alican karakteri vardı. işte bu alican’a birgün öğretmeni, büyüyünce ne olacaksın diye soruyor, alican’da namussuz olcam cevabını veriyordu. apışan öğretmeni şoku atlattıktan sonra neden diye soruyor ve şu cevabı alıyordu: "babam gazete okurken; vay namussuz yat aldı, vay namussuz kat aldı, vay namussuz köşeyi döndü diyo. ben de namussuz olcam istediğim herşeyi alcam."
bu espriyi hep bir yerde kullanmak istemiştim. evet kullandım, ama amcam ve misafir amca dişlerini sıkıyorlardı gülmemek için. kuzen de bana ters ters bakıyor... tek gülen ben oldum. birşey duymamış gibi muhabbete devam ettiler.
efendim yasemin yalçın’ın o sıralar kanal d’de yayınlanan yasemince adlı programında, bir alican karakteri vardı. işte bu alican’a birgün öğretmeni, büyüyünce ne olacaksın diye soruyor, alican’da namussuz olcam cevabını veriyordu. apışan öğretmeni şoku atlattıktan sonra neden diye soruyor ve şu cevabı alıyordu: "babam gazete okurken; vay namussuz yat aldı, vay namussuz kat aldı, vay namussuz köşeyi döndü diyo. ben de namussuz olcam istediğim herşeyi alcam."
bu espriyi hep bir yerde kullanmak istemiştim. evet kullandım, ama amcam ve misafir amca dişlerini sıkıyorlardı gülmemek için. kuzen de bana ters ters bakıyor... tek gülen ben oldum. birşey duymamış gibi muhabbete devam ettiler.
keşke ben de "ben küçükken çok salak(t)ım" diyebilsem..
allah kahretsin ben hala salakım...
allah kahretsin ben hala salakım...
(bkz: sen küçükken çok salaktın)
küçükken, turgut özal cumhurbaşkanı olduğu sıralar tv de sürekli özal aşağı özal yukarı sadece soy ismi söyleniyordu.bende çok zekiyimya babamada şebeklik yapacağım baba özalın adı ne dedim,-"turgut oğlum" dedi. doğal olarak göt oldum ve sustum.
küçükken uzun saçlı erkekleri kız zannederdim.
küçükken yanımda annemler birinin öldügünden bahsedip;
- 32 yasinda daha, çok genc öldü... dediklerinde çok sasırırdım.
32 yasındaymış, daha ne olsun diye gecirirdim icimden.
simdi aynı yaşlara 4 kaldı, ölmeli mi acep!
- 32 yasinda daha, çok genc öldü... dediklerinde çok sasırırdım.
32 yasındaymış, daha ne olsun diye gecirirdim icimden.
simdi aynı yaşlara 4 kaldı, ölmeli mi acep!
ben küçükken çok salaktım. annemle babam herkesin yanında her şeyi söylediğim için birilerinden bahsederken kimden bahsettiklerini hiç söylemezlerdi. kimden bahsediyorsunuz diye sorunca da hep "hayrinüsa hanimla hüsamettin bey" derlerdi. bir gün gerçekten hüsamettin diye biriyle tanıştık. adama gidip "ay hüsamettin amca annemler de hep sizden bahsediyorlar" dedim.
ben kucukken salakmiydim? diye sordugunda annen evet diyorsa uzulme.yani bu simdi salak deyilsin demek.hayir diyorsa uzul,cunki bu sen aslinda simdi daha salaksin demek.
atatürk ün bizleri gördügüne o kadar inanmıştım ki 19 mayıs günü stadyumda istiklal marşı okundugu zaman ben de evde ayaga kalkıp hazır ol pozisyonunu alıp stadyumdakilere eşlik etmiştim.sonra da atam izindeyiz diye haykırmıştım.
monapoly oyununda kullanılan paraların gerçek olduklarını zannederdim ve onlarla leblebi tozu almaya çalısırdım.
ağzıma leblebi tozu doldurup dakikalarca ıslık çalmaya çalışırdım. ama nafile ... çalamayacağımı bildiğim halde ben ve bir kaç salak arkadaşım daha dakikalarca uğraşırdık.
herhalde en salak olan benimdir.tv de ki çizgi filmlerin nasıl yapıldığına az kafa yormaadım yıllarca düşündüm acaba bu hayvanları nasıl oynatılolar acaba para veriolar mı ama baksana kızım resim gibi bişey bu nasıl oluo acaba die acı gerçeği öğrenince anladım ki ben harbi salakmışım.
dayımın kızına:
-bak $imdi bahar, benim anneannem senin babannen ya?
+evet?
-ha i$te, benim babannem de senin anneannen oluyo.
+yok canım?
-aynen öyle.
-bak $imdi bahar, benim anneannem senin babannen ya?
+evet?
-ha i$te, benim babannem de senin anneannen oluyo.
+yok canım?
-aynen öyle.
(bkz: şimdi akıllandın mı bari) sorusunu akıllara getiren söylem.
"küçükken salak oldugunu kabullenecek kadar akıllı olmak" söylemini akıllara getiren ba$lık.
(bkz: büyüyünce geçer)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?