attila ilhan

4 /
tiryaki
işte kendi ölümünü anlattığı,bir zamanlar ahmet kaya’nın da seslendirdiği cok güzel bir şiiri:

an gelir,

paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski, o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet.
şarkılar susar heves kalmaz
şataraban ölür.

şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar, tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür.

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan.
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır
kaf dağı’ nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar baki
çeşmelerden akar sinan
an gelir
la ilahe illallah
kanuni süleyman ölür.
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa korkudan ölür
tahrip gücü yüksek
saatli bir bombadır patlar
an gelir
attila ilhan ölür.
firambogaz
eserleri

şiir:
duvar (1948)
sisler bulvarı (1954)
yağmur kaçağı (1955)
ben sana mecburum (1960)
bela çiçeği (1962)
yasak sevişmek (1968)
tutkunun günlüğü (1973)
böyle bir sevmek (1977)
elde var hüzün (1982)
korkunun krallığı (1987)
ayrılık sevdaya dahil (1993)

roman:
sokaktaki adam (1953)
zenciler birbirine benzemez (1957)
kurtlar sofrası (1963/64)
bıçağın ucu (1973)
sırtlan payı (1974)
yaraya tuz basmak (1978)
fena halde leman (1980)
dersaadet’te sabah ezanları (1981)
haco hanım vay (1984)
o karanlıkta biz (1988)

gezi-deneme-eleştiri:
abbas yolcu (1957)
hangi sol (1971)
gerçekçilik savaşı (1980)
hangi atatürk (1981)
batı’nın deli gömleği (1982)
ikinci yeni savaşı (1983)
sağım solum sobe (1985)
yanlış kadınlar yanlış erkekler (1985)
ulusal kültür savaşı (1986)

ödülleri
1946 chp şiir yarışması birinciliği
1974 türk dil kurumu şiir ödülü tutuklunun günlüğü ile
1975 yunus nadi roman armağanı sırtlan payı ile
yaramyan the sun of art
büyük ama çok büyük bir adamdı, düşüncelerine en çok ihtiyaç duyulan zamanda değeri bilinmeden göçtü bu fani dünyadan. aşk şiirlerinin üstadı olmasının yanında adeta cumhuriyet’in öğreticisiydi gençler için. reis paşa ve gazi paşa romanları okunasıdır.
cakirkeyf
babamın izlemesinden dolayı bizimde zamanında anlamadan trt2 de seyrettiğimiz tonton aslında olmasada o kıvamda seyredilen yamuk sapkalı sirin bi adam.
cebinde nazım hikmetin şiirini taşıdığı için 2 ay hapis yatan gazateci yazar vs bi sürü özelliiği olan ancak artık aşiyan mezarlığında yatan saygı değer kişilik.
reddevil
attila ilhan 15 haziran 1925’te menemen’de doğdu. ilk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü izmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı kentlerde tamamladı. izmir atatürk lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza nazım hikmet şiiri göndermesi nedeniyle 1941’de tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. üç hafta gözetim altında kaldı. iki ay hapiste yattı.


chp şiir armağani’nda ikincilik ödülünü kazandi
türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve istanbul işık lisesi’ne yazıldı. lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı chp şiir armağanı’nda cebbaroğlu mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü kazandı. 1946’ta mezun oldu.


istanbul hukuk fakültesi’ne kaydoldu. üniversite yıllarında yığın ve gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı duvar’ı yayınladı.


1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken paris’e gitti. fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. türkiye’ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. bir kaç kez gözaltına alındı.


1950’li yillarda adini duyurdu
1951 yılında gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar paris’e gitti. fransa’daki bu dönem attilâ ilhan’ın fransızca’yı ve marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları istanbul - izmir - paris üçgeni içerisinde geçiren attilâ ilhan, bu dönemde ismini türkiye çapında duyurmaya başladı.


yurda döndükten sonra, hukuk fakültesi’ne devam etti. ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar. 1957’de askerliğini yaptıktan sonra sinema çalışmalarına ağırlık verdi. ali kaptanoğlu adıyla onbeşe yakın senaryo yazdı.


’yasak sevişmek’ ve ‘aynanin içindekiler’
1960’ta paris’e geri döndü. babasının ölmesiyle birlikte izmir’e döndü. sekiz yıl izmir’de kaldığı dönemde, demokrat izmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. aynı yıllarda, şiir kitabı olarak yasak sevişmek ve aynanın içindekiler serisinden bıçağın ucu yayınlandı. 1968’te evlendi, 15 yıl evli kaldı.


1973’te bilgi yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek ankara’ya taşındı. sırtlan payı ve yaraya tuz basmak’ı ankara’da yazdı. 81’e kadar ankara’da kalan yazar fena halde leman adlı romanını tamamladıktan sonra istanbul’a yerleşti.


‘sekiz sütuna manşet’, ‘kartallar yüksek uçar’ ve ‘yarin artik bugündür’
istanbul’da gazetecilik serüveni milliyet ve gelişim yayınları ile devam etti. bir süre güneş gazetesinde yazan attilâ ilhan, 1993-1996 yılları arasında meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından beri köşe yazılarını cumhuriyet gazetesi’nde sürdürmekteydi. 1970’lerde türkiye’de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber attilâ ilhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. sekiz sütuna manşet, kartallar yüksek uçar ve yarın artık bugündür senaryosunu yazdığı dizilerdi.


türk edebiyatının usta kalemi attila ilhan, 80 yaşında hayatını kaybetti. ()

reddevil
an gelir
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür




şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür


an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür


son umut kırılmıştır
kaf dağı’nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür


görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attila ilhan ölür

darla
emperyal oteli

ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez
otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul’u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı
emperyal oteli’nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi’nde insanlar geziyordu
tepebaşı’ndaki küçük yahudiler
asmalımesçit’teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç’e bir avuç kan dökülmüştü
emperyal oteli’nde üç gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı’nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun .... kanıma girdin ..... kabulümsün

unutamayacağımız bi şair o...
era
ben sana mecburum yağmur kaçağı
böyle bir sevmek görülmemiştir

tut ki gecedir
korkunun krallığı kurulur
/ ayrılık sevdaya dahil

üçüncü şahısım ölüm ve sana
sisler bulvarında yüzün
ayrılık girdi araya
hicrana düştüm bugün

birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün
elde var hüzün
ayseyi sevmez oldum
olumun din kulturu ogretmeninden su sekilde ogrendim
hoca bi konu anlatıyor neyse olay haber degeri tasıyan seylere geldi hoca soyle bi laf etti
:cocuklar simdi sakıp sabancı oldu desek haber olur mu ama attila ilhan oldu dersek olur
ben bunu duydugumda yanımdaki arkadasıma donup "oldu mu oglum attila ilhan" dedim arkadasım "oldu tabi lan" dedi
uzuldum ve hala uzuluyorum
ah kaptan ah keske benim icin bir sairden cok daha fazlasını hatırlattıgını bilseydin senin icin onemsiz olurdu ama benim icin hayatım olurdu
felaketim oldu agladim
ankakusu
vefat ettikten sonra bir sey dikkatimi cekmisti. herkes edebi yonunden bahsetti bu buyuk adamin. hayir, hayir edebiyat yonu zayif oldugundan demiyorum bunu. kafama takilan bu adam vefat ettikten sonra, siyasi kimliginden niye kimse bahsetmedi, ne oldu onun o siyasi kimligine? isinize gelmedi degil mi?.. sizler gibi dar kafali solcu olmadigi icin yazamadiniz onu degil mi?..

(’siz’den kasit medyadir.)
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol