vaktiyle thessalia’nın iolkos şehrini, pelias
adında, katı kalpli, zalim bir prens idare etmekte idi. halbuki krallık hakkı bu prensin değildi, krallık ağabeyi olan olan aison’un hakkı idi. pelias zorbalıkla prenslik hakkını ağabeyinin elinden aldı.
aradan yıllar geçti, krallığı elinden alınan aison’un bir oğlu oldu, ona iason adını koydular. pelias , ileride tehlike yaratacağını düşünerek çocuğu öldürtmek istedi. bunu anlayan anne ve baba çocuklarını khıron adındaki kentaur’a ( alt tarafı at, üst tarafı insan olan yaratıklar) sundular. khiron bu yavruya tanrıya saygıyı, adaleti, doktorluğu, askerliği ve musikiyi öğretti.
bu arada kral pelias vicdan azabı çekmeye başladı ve tanrılara daha ne kadar krallıkta kalacağını danıştı. tanrılar, ona -
ayağının tekinde sandal olan bir genç, senin karşına çıktığı zaman bil ki , tahtını elinden alacak adam odur.
dediler.
aradan zaman geçti, kral pelias, tanrı poseidon şerefine deniz kenarında eğlenceler düzenledi ve kim olduğunu bilmeden iason’uda bu eğlencelere davet etti.
bu daveti duyan iason yola çıktı, yolda üzerinde köprü bulunmayan bir akarsuyu geçerken eline aldığı sandallardan birini suya düşürdü ve önemsemeden yoluna devam etti. iason şölen yerine ulaşınca bu kişiyi gören kral pelias, iason’a yaklaşarak ;
- delikanlı, eğer tanrı apollon sana eğlenceye davet ettiğin adamlardan biri seni öldürecek deseydi ve sen de kral olsan ne yapardın
- o davetliyi <gbz:altın postu> aramaya gönderirdim.
- şu halde bu kişi sensin...git bana altın postu bul ve getir. krallığımı sana vereceğim.
iason bu teklifi kabul etti ve kendine gönüllü arkadaşlar aramaya başladı. o zamanın en cesur ve güçlü prensleri herakles ve orphesus ile birlikte elli cesur savaşçı bu maceraya gönüllü olarak katıldılar. iason ilk önce argos adında çok biçimli ve dalgalar üzerinde kayarak giden bir gemi yaptırdı.
geminin yapımında athena bizzat uğraştı. yelkenlerini dokudu ve gemide direk olarak kullanılmak üzere dodona ormanlarından uğurlu bir meşeyi keserek iasona verdi.
gemi hazırlandıktan sonra elli savaşçı iasonu şef olarak seçti ve kurban keserek iolkos limanından yola çıktılar. maceralı yolculuk bir fırtına ile başladı ve gemiyi lemnos adasına çıkarmak zorunda kaldılar.
adaya çıktıklarında kendilerine ihanet eden kocalarını öldüren yüzlerce genç, güzel ve azgın kadınlarla karşılaştılar ve bu adadan iki yıl ayrılamadılar.
argonautlar ve şefleri iasos bu kadınların kulu kölesi olmuş ve altın postu unutmuşlardı.
sonunda herakles’in uyarıları ile kendilerine gelerek bir gece aniden adadan ayrıldılar.
geminin ikinci durağı marmara denizindeki kyzikos oldu. burada gemilerini demirlediklerinde argonatların bir kısmı tanrıların anasına ait olan bir dağa kurban kesmeye gittiler.
herakles ve bazı argonautlar gemide kaldılar. bu arada dağlardan inen altı kollu devler gemiye saldırdı ancak herakles yayını gerip oklarla bir kaçını vurunca devler kaçtılar.
bundan sonra argonautlar thrakia sahillerinde bulunan salmydessos’a vardılar.
burada bahtsız phineus ile karşılaştılar. phineus tanrıların sırlarını açıkladığı için zeus tarafından gözleri kör edilmiş ve kadın yüzlü, akbaba vücutlu harpyi’lere verilerek cezalandırılmıştı.
argonautlar harpyilerin işkencesinden phineus kurtardılar, oda bu iyiliğe karşılık argonautlara altın posta giden yoldaki tuzakları anlattı ve oraya varmadan önceki tehlikeli bir boğazdan karadeniz boğazı bahsetti. bu öğütleri dinleyen yiğitler yeniden marmara denizinde yol almaya başladılar. bu tehlikeli boğazdan bir çok tehlikeler atlatarak geçen argonautlar, pontus euxınus kolkhis’e vardılar.
buranın başkenti aia’ya vararak kral aietes’in huzuruna çıkıp geliş nedenlerini anlattılar ama kral buna çok kızdı.
>gbkz:zeus>un altın postlu koçundan aldığı bu değerli eşyayı vermek istemedi ve iason’a sonu mutlak ölüm olan bir görev vererek
-benim ağzından ateşler çıkaran iki vahşi boğam var, onlarla 20 kilometre karelik bir alanı süreceksin ve oraya buğday yerine vereceğim dişleri ekeceksin. bunlar dev ve ifrit olarak doğacaklar, bunları öldüreceksin. bu işi de bir günde yapacaksın. eğer başarırsan sana altın postu vereceğim dedi..
bu görevi kabul eden ianos’u gören ve deli gibi aşık olan aietes’in kızı medea, tüm sihirleri ve hünerlerini iasona öğreterek bu işi başarı ile bitirmesini sağladı.
daha sonra iason altın postun yanına giderek medea’nın yardımı ile altın postu bekleyen ejderhayı öldürdü.
altın postu alan argonautlar krala gözükmeden argos’a ulaştılar ve denize açıldılar.
yanlarına kralın kızı medea’yı ve kardeşi absyrtos’u alan argonautlara kral aietes çok kızdı ve peşlerine düştü. medea babasının gemilerinin argos’a yetişeceklerini anlayınca kardeşini parçalara ayırarak denize attı. kral çok sevdiği oğlunun parçalarını toplamak için durunca argonautlar rahatça kaçabildiler.
karadenizi geçerek tuna nehrinin denize döküldüğü yere ulaştılar ve argos’u nehir boyunca yürüterek sardunya denizine ulaştılar. burada sicilya veya kapri adaları arasında oturan sirenler güzel sesleri gemicileri büyüler ve kayalara çarpmalarına neden olurlardı. bu tehlikeye mahruz kalan argonautlar trakyalı orphesus’un büyülü lirinin sesi ile buradan da kurtuldular. mağlup olan sirenler de taşa dönüştüler.
nihayet argonautlar ilk çıktıkları limana thesalie’ya döndüler. iason gemisi argos’u tanrılara emanet etti. tanrılar bu değerli geminin kaybolmasına razı olmadılar. argos’u gökyüzüne kaldırdılar ve değerli bir takım yıldıza çevirdiler. işte argonautlar yüzyıllardır bu yıldızların altında kamp atar ve gökyüzüne özlemle bakarlar.
argos takım yıldızı
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?