hasretinden prangalar eskittim şiirini ilk önce hasretinden prangalar çürüttüm olarak yazmıştır. gönül kulağına hoş gelmediği için değiştirmiştir.
ahmed arif
ve çocuk ölüleri
parçalanmışlar
daha süt kokuyorlar
ve anne ölüleri
incecikten, gencecikten
açık hepsinin gözleri.
halkım benim
askıda çığ...
parçalanmışlar
daha süt kokuyorlar
ve anne ölüleri
incecikten, gencecikten
açık hepsinin gözleri.
halkım benim
askıda çığ...
"demir kapı, kör pencere,
yastığım, ranzam, zincirim,
uğrunda ölümlere gidip geldiğim
zulamdaki mahzun resim.
görüşmecim yeşil soğan göndermiş
karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
karanfil kokuyor sigaram".
yastığım, ranzam, zincirim,
uğrunda ölümlere gidip geldiğim
zulamdaki mahzun resim.
görüşmecim yeşil soğan göndermiş
karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
karanfil kokuyor sigaram".
vurulmuşum
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun...
vurulmuşum
düşüm, gecelerden kara
bir hayra yoranım çıkmaz
canım alırlar ecelsiz
sığdıramam kitaplara
şifre buyurmuş bir paşa
vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
diyerek kürtlere yaşatılanları az sözle özetleyebilmiş büyük şair.
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun...
vurulmuşum
düşüm, gecelerden kara
bir hayra yoranım çıkmaz
canım alırlar ecelsiz
sığdıramam kitaplara
şifre buyurmuş bir paşa
vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
diyerek kürtlere yaşatılanları az sözle özetleyebilmiş büyük şair.
herşeye rağmen mücadelesinden vazgeçmemiş delikanlı bir adamdır kendisi. şiirde düzen aramaz. gereken mesajı verir ve çekilir. halk adamıdır.
haberin var mı taş duvar,
demir kapı, kör pencere,
yastığım, ranzam, zincirim,
uğruna ölümlere gidip geldiğim,
zulamdaki mahzun resim,
haberin var mi?
görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
...
bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
iki parça can.
çatladı yüreği çakmaktaşının,
ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
çağlardır boğulmuş bir su...
ağıyor yeşil.
"vatanım boylu boyunca kar altındadır."
türk şairi ahmet arif 1968 deki " hasretinden prangalar eskittim " adlı şiir kitabıyla geniş bir okur kitlesine ulaşmıştır.
1927 de doğan arif, doğu aşiret törelerinin içinde büyüdü.ortaöğretimini diyarbakır lisesinde tamamlayıp, ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi felsefe bölümü nde bir süre eğitim gördü.
1950 yılında tcknın 141.maddeye aykırı görülen siyasi görüş ve eylemleri nedeniyle iki kez tutuklandı ve öğrenimi yarıda kaldı.serbest kaldıktan sonra ankarada düzeltmenlik, teknik sekreterlik ve gazetecilik yaptı.
ahmet arif şiire lise sıralarında ahmet haşim , ahmet hamdi tanpınar , sıtkı tarancı gibi şairlerin etkisinde kalarak birtakım denemelerle başladı.bir süre sonra acemice yazılmış olan bu şiirlerin şiir olmadığına, gerçek şiirin bu kadar kolay yazılmaması gerektiğine karar verdi.
1944-48 yılları arasında inkılapçı gençlik ve meydan dergilerinde yayımlamaya başladığı şiirleriyle adını duyurdu.1950den sonra dergilerde seçilmiş hikayeler,yeryüzü ,beraber ,yeni ufuklar ,kaynaklar adlı şiirleri seyrekte olsa yayımlandı.ardından uzun bir süre siyasal baskılar nedeniyle şiirleri yayımlanamadı.
1968 yılında çıkan tek şiir kitabı " hasretinden prangalar eskittim " türkiyede en çok basılan ve okunan şiir kitaplarından oldu ve şaire haklı bir ün kazandırdı.
ölümünden sonra " kalbim dinamit kuyusu " adlı bir şiir kitabının daha olduğu yada kitaplaşmamış şiirlerinin bu adla basılacağı söylenmişse de böyle bir kitap henüz yayımlanmadı.
ahmet arif ilk şiirlerini ortaya çıkardığı sıralarda orhan veli ve arkadaşlarının şiir anlayışı ön plandaydı, diğer yandan başka bir grupta nazım hikmetin çizgisinden bir şiir geliştiriyordu.
nazım hikmetin açtığı yoldan yürümeyi tercih eden arif, ondan aldığı şiirselliği, bir anadolu özlemiyle geliştirdi.
birbirini izleyen kısa, vurucu dizeler, yinelemeler, bölümlemeler şiirine hem özü yansıtan bir ritim kazandırdı hem de imgelerini güçlendirdi.ama onda ritim sese değil söze dayandığından daha derinlere inerek büyük bir lirizmin kaynağı oldu.
bunun yanı sıra ahmet arifin birçok şiiri bestelendi, çeşitli müzik anlayışıyla değerlendirildi.
eserleri: hasretinden prangalar eskittim (1968), cemal süreyaya mektuplar (1992), yurdum benim şahdamarım (2003).
1927 de doğan arif, doğu aşiret törelerinin içinde büyüdü.ortaöğretimini diyarbakır lisesinde tamamlayıp, ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi felsefe bölümü nde bir süre eğitim gördü.
1950 yılında tcknın 141.maddeye aykırı görülen siyasi görüş ve eylemleri nedeniyle iki kez tutuklandı ve öğrenimi yarıda kaldı.serbest kaldıktan sonra ankarada düzeltmenlik, teknik sekreterlik ve gazetecilik yaptı.
ahmet arif şiire lise sıralarında ahmet haşim , ahmet hamdi tanpınar , sıtkı tarancı gibi şairlerin etkisinde kalarak birtakım denemelerle başladı.bir süre sonra acemice yazılmış olan bu şiirlerin şiir olmadığına, gerçek şiirin bu kadar kolay yazılmaması gerektiğine karar verdi.
1944-48 yılları arasında inkılapçı gençlik ve meydan dergilerinde yayımlamaya başladığı şiirleriyle adını duyurdu.1950den sonra dergilerde seçilmiş hikayeler,yeryüzü ,beraber ,yeni ufuklar ,kaynaklar adlı şiirleri seyrekte olsa yayımlandı.ardından uzun bir süre siyasal baskılar nedeniyle şiirleri yayımlanamadı.
1968 yılında çıkan tek şiir kitabı " hasretinden prangalar eskittim " türkiyede en çok basılan ve okunan şiir kitaplarından oldu ve şaire haklı bir ün kazandırdı.
ölümünden sonra " kalbim dinamit kuyusu " adlı bir şiir kitabının daha olduğu yada kitaplaşmamış şiirlerinin bu adla basılacağı söylenmişse de böyle bir kitap henüz yayımlanmadı.
ahmet arif ilk şiirlerini ortaya çıkardığı sıralarda orhan veli ve arkadaşlarının şiir anlayışı ön plandaydı, diğer yandan başka bir grupta nazım hikmetin çizgisinden bir şiir geliştiriyordu.
nazım hikmetin açtığı yoldan yürümeyi tercih eden arif, ondan aldığı şiirselliği, bir anadolu özlemiyle geliştirdi.
birbirini izleyen kısa, vurucu dizeler, yinelemeler, bölümlemeler şiirine hem özü yansıtan bir ritim kazandırdı hem de imgelerini güçlendirdi.ama onda ritim sese değil söze dayandığından daha derinlere inerek büyük bir lirizmin kaynağı oldu.
bunun yanı sıra ahmet arifin birçok şiiri bestelendi, çeşitli müzik anlayışıyla değerlendirildi.
eserleri: hasretinden prangalar eskittim (1968), cemal süreyaya mektuplar (1992), yurdum benim şahdamarım (2003).
bu, ne ayıp, ne de yasak,
öylece bir gerçek, kendi halinde,
belki, yaşamama sebep...
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
ve zehir - zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık...
öylece bir gerçek, kendi halinde,
belki, yaşamama sebep...
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
ve zehir - zıkkım cıgaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık...
anadolu nedir diye sorulursa hiç şüphe duymadan ahmed arif in şiirleridir denilebilir. 2 haziran 1991’ de aramızdan ayrılmıştır.
fonda ozenle secilmis turkulerin ezgileri esliginde, siirlerini kendi sesinden dinleyebileceginiz bir de kaset kaydi vardir. sevda dendi mi ilk akla gelen sairlerdendir.
sesine ve şiirlerine hasta olduğum şair.keşke ölmeseydide bütün şiirlerini kasete kaydedebilseydi.
dizeleriyle okurlara anadoluyu yaşatan büyük şair...
insan olan herkese kesinlikle ilham kaynağı olabilecek nadir örnek insanlardan bir tanesi.
...
rüya bütün çektiğimiz
rüya kahrım rüya zindan
nasıl da yılları buldu
bir mısra boyu maceram
bilmezler nasıl aradık birbirimizi
bilmezler nasıl sevdik
iki parça can, iki yitik hasret
...
rüya bütün çektiğimiz
rüya kahrım rüya zindan
nasıl da yılları buldu
bir mısra boyu maceram
bilmezler nasıl aradık birbirimizi
bilmezler nasıl sevdik
iki parça can, iki yitik hasret
...
kendisi diyarbakırlıdır. ikinci kitabını yayımlayamadan bu dünyadan göçüp gitmiştir. şiirlerin hemen hemen birçoğu bestelenmiştir. ölümünden sonra ikinci kitabı yayımlanmıştır.
tutuklu siirini 1951 de ankara cezaevinde yazmıstır. ki soyledir;
birden
kursun yemis gibi susar
gozbebeklerime karsi
susar da
acilip yol verir sehir
sade radyolarda bir gamli hava
"elaziz uzun carsi"
firarda gozum yok
namussuzum yok
yok pismanlik bir halim
yaslanip
bir cigara yakmak isterim
dumani cevahir deger
maglup mu desem mahcup mu
ama ikisi de degil
ben garip sen guzel
dunya umutlu
oyle bir tuhafim bu aksamustu
sevgilim
canavar goturur gibi
iki yanim
iki sungu.
birden
kursun yemis gibi susar
gozbebeklerime karsi
susar da
acilip yol verir sehir
sade radyolarda bir gamli hava
"elaziz uzun carsi"
firarda gozum yok
namussuzum yok
yok pismanlik bir halim
yaslanip
bir cigara yakmak isterim
dumani cevahir deger
maglup mu desem mahcup mu
ama ikisi de degil
ben garip sen guzel
dunya umutlu
oyle bir tuhafim bu aksamustu
sevgilim
canavar goturur gibi
iki yanim
iki sungu.
acardin,
yalnizligimda
mavi ve yesil,
acardin,
tavsan kani, kinali-berrak.
yenerdim acilari, kahpelikleri...
gitmek,
gozlerinde gitmek surgune.
yatmak,
gozlerinde yatmak zindani.
gozlerin hani?
"to be or not to be" degil.
"cogito ergo sum" hic degil...
asil is, anlamak kacinilmazi,
durdurulmaz cigi
sonsuz akimi.
icmek,
gozlerinde icmek ayisigini.
varmak,
gozlerinde varmak can tilsimina.
gozlerin hani?
canimin gizlisinde bir can idin ki
kan degil,sevdamiz akardi geceye,
siktikca cellad,
kemendi...
duymak,
gozlerinde duymak uc-agaclari
susmak,
gozlerinde susmak,
ustura gibi...
gozlerin hani?
yalnizligimda
mavi ve yesil,
acardin,
tavsan kani, kinali-berrak.
yenerdim acilari, kahpelikleri...
gitmek,
gozlerinde gitmek surgune.
yatmak,
gozlerinde yatmak zindani.
gozlerin hani?
"to be or not to be" degil.
"cogito ergo sum" hic degil...
asil is, anlamak kacinilmazi,
durdurulmaz cigi
sonsuz akimi.
icmek,
gozlerinde icmek ayisigini.
varmak,
gozlerinde varmak can tilsimina.
gozlerin hani?
canimin gizlisinde bir can idin ki
kan degil,sevdamiz akardi geceye,
siktikca cellad,
kemendi...
duymak,
gozlerinde duymak uc-agaclari
susmak,
gozlerinde susmak,
ustura gibi...
gozlerin hani?
ard-arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...
bu yasaklar,
firavun kalıntısı.
yoksun,
akdan - karadan.
gizline, canevine kurulu faklar.
gün ola, umut kesip korkunç yetinden,
murdar tutkusuna dünyasızlığın,
gün ola, düşesin bekler.
düşme!
ölürüm...
gözlerinden, gözlerinden olurum.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...
bu yasaklar,
firavun kalıntısı.
yoksun,
akdan - karadan.
gizline, canevine kurulu faklar.
gün ola, umut kesip korkunç yetinden,
murdar tutkusuna dünyasızlığın,
gün ola, düşesin bekler.
düşme!
ölürüm...
gözlerinden, gözlerinden olurum.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...
tek kitabı olan hasretinden prangalar eskittimden sonra başka kitabı yayınlanmaması üzerine gelen "tek kitapla sair olunur mu?" eleştirilerine "tek kitapla peygamber olunuyor da şair niye olunmasın" cevabını vermiştir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?