okadar cok seyden bahsediliyor ki ekşi sözlükte o bizim klonumuz bu bizim klonumuz diye, artık rastladığımızda "hangimiz değiliz ki" demekten kendimi alamadığım cümle olmuştur. bir ekşi klasiğidir, tek gerçek onlardır, kalan her şey klondur. merhaba dünyalı biz dostuz edasıyla yaklaşmakta oldukları "geri kalan dünya" için bu bakış açısına biraz daha derece katsalar belki sağı solu görürler diye düşünmekten alamıyor insan kendisini..
geçen konuşmaların başlık olarak sözlüğe dönmesi, çalan şarkıların ilham kaynağı olup entry girmeye sebebiyet vermesi, çalan şarkıları hatırlayıp altlarına yorum yazılması, tam yazarken dj değişmesi sebebiyle şarkının yarıda kesilip sinirin bozulması, orada sohbete dalıp sözlüğün unutulması ilk etapta aklıma gelenler.
bir türk cezalandırma yöntemi olarak tabir edilebilecek, her bozulan cihaza tekma tokat girişerek çalıştırma denemesi. askeri bir mantık ile "alet edevata ceza vermek" hissiyatlı, kendini rahatlatma işlemi.
"no free stream point available. please retry later" yazısı ile "yayında hakkaten kim var" sorusunu gündemlere taşımış radyo sıkıntısıdır..
"aramazsan bulamazsın" gibi bir anlam taşıdığı düşünülse bile, daha çok aranan şeyin bulunması zor olduğu anlatılmak için kullanılan cümledir. anneler tarafından "aldığın şeyi aldığın yere koymuyorsun ondan sonra on saat ara ki bulasın" şekli ile cümle içerisinde kullanımı caizdir.
herkes unutulur, ben seni kaç kere sevdiğimi unuttum şeklinde sözler ile devam eden türkçe sözlü hafif müzik parçasının bir kısım sözü.
her şey biter mi peki?
ölüm allahın emri, ayrılık olmasa demiş şair..
her şey biter mi peki?
ölüm allahın emri, ayrılık olmasa demiş şair..
show has been finished şeklinde vuku bulmakta ve tam son şarkının ortasında cart diye karşınıza çıktığında sinir bozmakta olan radyo sonu hali..
tunalı hilmi caddesindeki cin fikirli dükkan isimlerine örnek teşkil edebilecek dönercinin ismi. aynı zamanda janjanlı tabir ettiğimiz kumaş türü için de kullanılan tabir.
(bkz: yanar döner)
bilincimi kaybettim hükümsüzdür, kendimi kaybettim hükümsüzdür gibi örneklerle de çoğaltılabilecek, kaybın şahsiliğinden mütevellit, bahsi geçen kaybı bulan olursa kullanmasın diye açılmış başlıktır.
inanabileceği pek çok seçeneği arasından en işine gelenin ya da doğru olanın hangisi olduğuna karar verememek halinde yaşanan zor durum.
ing. kulak
ear nose throat üçlemesinin kısaltmasıdır ve türkçe karşılığı kbb olan kulak burun boğaz hastane departmanının ingilizce kısa adıdır.
ingilizce hali ent olan kısaltma.
carpediem ile (ya da sayesinde demeli) tahminimden çok iyi zaman geçirdiğim, çok güzel müzik dinlediğim, çok teşekkür ettiğim, sözlüğün kendi varlığından öte şu ana dek bana en sevindirici gelmiş gelişmesi..
şöyle açıklayayım;
kendi duygularına bir isim aramadığın, arasan da bulamayacağından emin olduğun zamanlar vardır. sevdiğin adama söylenenleri konduramadığın, gördüğünü görmezden gelebildiğin zamanlar..hatırladıklarını unutmak, kendinden bile gizlemek istediğin zamanlar..
bu yol demiştim, bu yola geleceğim yeniden. bu yolda başlayacak bu hikayenin sonu, belki de bitmiş bir hikayenin yazılması gecikmiş sonu bu sadece. şimdi elime kalemi alınca kelimeler uçuşup gidiyor. ben miyim sebebi bilmiyorum..
tanıdığım yüzün yabancılaşıyor, sen uzaklaşıyorsun. netliği kayboluyor sesinin, seni istemeden unutuyorum yanında otururken.
hikayenin başını unutuyorum sanırım, oysa sonunu yazmalıydım.
neden olmadı?
kırpık kirpiklerinin gölgesinde bir parça huzur bulabildiğim kısacık "an"lar hatırlıyorum, anı olacak kadar bile uzun değiller. yorgunum, sana bakıyorum, "yorgunum" diyorum, "evet çok yorgunum" diyorsun. sana yorgunluğunun bir kısmını ver bana ben taşıyayım demiştim, içine battığın bu balçığın içerisinde unutarak başını dayayabileceğin bir omuz uzatmıştım ya da ben öyle sanmıştım..şimdi bu ellerimdeki kan lekeleri kim bilir hangi aşkın izleri..
o hikayenin sonu burada, peki başı nerede?
sonunu tenine kazıyorum da başlarken nereye yazmıştım, kahretsin bulamıyorum..
kendi duygularına bir isim aramadığın, arasan da bulamayacağından emin olduğun zamanlar vardır. sevdiğin adama söylenenleri konduramadığın, gördüğünü görmezden gelebildiğin zamanlar..hatırladıklarını unutmak, kendinden bile gizlemek istediğin zamanlar..
bu yol demiştim, bu yola geleceğim yeniden. bu yolda başlayacak bu hikayenin sonu, belki de bitmiş bir hikayenin yazılması gecikmiş sonu bu sadece. şimdi elime kalemi alınca kelimeler uçuşup gidiyor. ben miyim sebebi bilmiyorum..
tanıdığım yüzün yabancılaşıyor, sen uzaklaşıyorsun. netliği kayboluyor sesinin, seni istemeden unutuyorum yanında otururken.
hikayenin başını unutuyorum sanırım, oysa sonunu yazmalıydım.
neden olmadı?
kırpık kirpiklerinin gölgesinde bir parça huzur bulabildiğim kısacık "an"lar hatırlıyorum, anı olacak kadar bile uzun değiller. yorgunum, sana bakıyorum, "yorgunum" diyorum, "evet çok yorgunum" diyorsun. sana yorgunluğunun bir kısmını ver bana ben taşıyayım demiştim, içine battığın bu balçığın içerisinde unutarak başını dayayabileceğin bir omuz uzatmıştım ya da ben öyle sanmıştım..şimdi bu ellerimdeki kan lekeleri kim bilir hangi aşkın izleri..
o hikayenin sonu burada, peki başı nerede?
sonunu tenine kazıyorum da başlarken nereye yazmıştım, kahretsin bulamıyorum..
yıllardır türk erkekleri ile rus kızları arasındaki izdivacı votka tokuşturarak izlemekte olan rus erkeklerin çareyi erkek erkeğe memleketimize gelip türk kızlarına asılmakta bulması ile özetlenebilecek hadise.
bu arkadaşlar kendilerini bekleyen tehlikelerin farkında olmadıklarından "şanssız bir grup" olarak da nitelendirilebilir. öncelikle şanssızlıkları rus kızları ile türk kızları arasındaki farklılıklardan doğar elbette.
şanssızlıkları şöyle maddelenebilir;
1. türk kızı tatile birincil hedefini seks yapmak olarak belirleyerek gitmez, hele de bu tatili türkiye’de yapacaksa dejenerasyonun tavan yaptığı bu yıllarda bile öncelikle hedef eğlenmektir, bir erkek bulup yatağa atmak değil..
2. türk kızı, rus kızının beğenmediği rus erkeğini yatağa atmakta daha hevesli olmayacaktır..
3. yetiştiriliş, aile adabı vs. gibi geçmişten gelen güçler sebebiyle donu gevşek rus kızlarından farklı olarak yatağa atılması daha zor olacaktır.
4. türk kızlarını da elden ve gözden çıkarmak istemeyecek olan türk erkekleri, rus erkeklerini bekleyen en büyük tehlike olacaktır. nitekim "bizim mahallenin kızı" kültüründen gelme türk erkekleri aynı zamanda "bizim memleketin kızı" havasından da okursa rus erkekleri sek votkaya balık olmaya devam etmeye mecbur kalacaktır.
5. tamamen şahsi fikrim olarak, bir türk dünyaya bedel olmasa bile asla bir rusla değişilmez, performans farklılıkları için alim olmak gerekmez. insanların gözünde "eğer işe yarıyor olsalardı, rus kızları bizim memlekete bu kadar bayılmazdı" görüşü vardır. baştan kaybetmişlerdir..
bu arkadaşlar kendilerini bekleyen tehlikelerin farkında olmadıklarından "şanssız bir grup" olarak da nitelendirilebilir. öncelikle şanssızlıkları rus kızları ile türk kızları arasındaki farklılıklardan doğar elbette.
şanssızlıkları şöyle maddelenebilir;
1. türk kızı tatile birincil hedefini seks yapmak olarak belirleyerek gitmez, hele de bu tatili türkiye’de yapacaksa dejenerasyonun tavan yaptığı bu yıllarda bile öncelikle hedef eğlenmektir, bir erkek bulup yatağa atmak değil..
2. türk kızı, rus kızının beğenmediği rus erkeğini yatağa atmakta daha hevesli olmayacaktır..
3. yetiştiriliş, aile adabı vs. gibi geçmişten gelen güçler sebebiyle donu gevşek rus kızlarından farklı olarak yatağa atılması daha zor olacaktır.
4. türk kızlarını da elden ve gözden çıkarmak istemeyecek olan türk erkekleri, rus erkeklerini bekleyen en büyük tehlike olacaktır. nitekim "bizim mahallenin kızı" kültüründen gelme türk erkekleri aynı zamanda "bizim memleketin kızı" havasından da okursa rus erkekleri sek votkaya balık olmaya devam etmeye mecbur kalacaktır.
5. tamamen şahsi fikrim olarak, bir türk dünyaya bedel olmasa bile asla bir rusla değişilmez, performans farklılıkları için alim olmak gerekmez. insanların gözünde "eğer işe yarıyor olsalardı, rus kızları bizim memlekete bu kadar bayılmazdı" görüşü vardır. baştan kaybetmişlerdir..
"girsin" diye devam ederse muhtemelen ortalık ayağa kalkacağından en güzeli efendi gibi bir açıklama yapmaktır efendim..
şöyleki; insanlardaki code-decode hadisesi bünyeden bünyeye farklılık gösterebildiğinden, mukaddes de bir kavram olduğundan, zihinlerde ulaştığı nokta da farklıdır. kutsal sayılan şeyler birbirinden farklılık gösterir. bu durumda mukaddes kavramlara küfür eden zihniyet muhtemelen kendisi için mukaddes olmayan kavramlara küfür etmekte olduğundan kendisini çürüten bir önerme içerisinden gelmektedir, kendisi için de mukaddes olan kavramlara küfür ediyor ise de maldır..
şöyleki; insanlardaki code-decode hadisesi bünyeden bünyeye farklılık gösterebildiğinden, mukaddes de bir kavram olduğundan, zihinlerde ulaştığı nokta da farklıdır. kutsal sayılan şeyler birbirinden farklılık gösterir. bu durumda mukaddes kavramlara küfür eden zihniyet muhtemelen kendisi için mukaddes olmayan kavramlara küfür etmekte olduğundan kendisini çürüten bir önerme içerisinden gelmektedir, kendisi için de mukaddes olan kavramlara küfür ediyor ise de maldır..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?