serdar ortaç’ın mesafe adlı son albümünün bence en başarılı şarkısıdır ve sözleri aynen aşağıdaki gibidir.
aşk ayrılıktan, yaştan ibaret.
gel vakit varken kalpten firar et.
yaşadığın her şey yalanmış farzet.
gücün yeterse dayan.
çocuksu bir duygu
çocuksu bir tat.
sende oyalandım kadere inat.
kalp dilediğince yorulmuş farzet,
gücün yeterse dayan...
sustukça sözlerimi dinletemedim.
hayatta bir tek sana hükmedemedim.
nasıl bir kalbin var ki anlamıyorsun
kimin aşkını kimden yasaklıyorsun?
çıkartacaksın beni içinden
yanarsa yansın, kopsun yerinden
gittin vefasız, bittim sanıyorsun
kimin yüreğinden kimi kovuyorsun?
söz:serdar ortaç
müzik:serdar ortaç
(bkz: aramaya inanmak)
dövme yaptıran bireyin içi içine sığmaması, bu muhteşemliği birileri ile paylaşmak istemesi, neresine yaptırdıysa orasını açıp gezmesi hali..
1 sene önce yaptırdığım dövme sebebiyle ben veremedim mesela.
not:bu entryi "bilgiclerin aslında söylemek istedikleri" başlığında "dövmesini dünyaya gösterme merakı" vb. çeşitlemeler ile inceleyen yazar irdeleyen toptur, dombilidir..şimdiden söyliyeyim..
not:bu entryi "bilgiclerin aslında söylemek istedikleri" başlığında "dövmesini dünyaya gösterme merakı" vb. çeşitlemeler ile inceleyen yazar irdeleyen toptur, dombilidir..şimdiden söyliyeyim..
yunanistanın etek giyen askerlerine verilen isim.
(bkz: dervis zaim)
fikri ile zikri birbirini tutan insanlar.
bu durumda tam istendiği gibi ya göründükleri gibi oldukları ya da oldukları gibi göründükleri söylenebilir.
bu durumda tam istendiği gibi ya göründükleri gibi oldukları ya da oldukları gibi göründükleri söylenebilir.
"seri eksi oy veren erkek yazarlar güruhu" diye bir şeye sebep olabilecek bir açıklama olacağını tahmin etmeme rağmen söylemeden edemeyeceğim ki, her düşüncelerinin 1/3ünün seks ya da sekse dair olduğu istatistiksel veri olan erkeklerin bulunduğu bir mekan olan sözlük için kaçınılmaz durumdur.
3 başlıktan bir tanesi seksle alakalı olacaktır, normal karşılanmalıdır..
3 başlıktan bir tanesi seksle alakalı olacaktır, normal karşılanmalıdır..
esasen "2006 yılı turizmin elde patlaması" şeklinde açılabilecek başlıktır ama her yıl gazetelerde gördüğümüz şekli ile açılması daha uygun gibi geldi bana.
her yıl gazetelerimizde yer alan, "turizm patladı", "bu sene geçen senekinden daha çok patladı" gibi haberlerinde etkisi ile yalan ya da gerçek geçirdiğimiz turizm sezonlarından sonra bu sene ilk kez "turizm elde patladı"msı yazılar çıkmakta.
bunun basit bir kaç sebebi var aslında;
kuş gribi erken rezervasyonlara bel bağlamış otelleri şok eden durumlardan biri oldu. duyurulmaması ya da üstünün kapatılması taraftarı değilim ama olduğundan büyük gösterilmesi ya da abartılması sonucu erken rezervasyonlar iptal oldu ve bizlerden farklı olarak ocak ayında bütün tatil programını hazırlamış olan turistler yön değiştirdi.
dünya kupası bir başka sebep olarak görülüyor, hakkı da vardır görenlerin, futbol sadece türklerin değil tüm dünyanın en çok sevdiği spor olduğundan insanlar ya dünya kupasını yerinde izlemeye gittiler ya da evlerinde dünya kupası izlemekteler, kendi ülkelerindeki insanlar ile birlikte sokaklara dökülmekteler..
bir de yazın yediğin hurmalar kışın kıçını tırmaların tam tersinin söz konusu olması var. yıllardır her yerde "turistleri kazıklamayın", "turistleri yıldırmayın", "turistlere tecavüz etmeyin" denmesinin bir sebebi vardı elbette. memleketime tatile gelmiş her rus kızını ek iş yapıyor zannetmenin turizme bir zarar vereceği kesindi, beklenendi. yıllardır buradan mücevher alan alman turistlerin bu sene bir alman gazetesinde aslında kendi ülkelerinden aynı altınları çok daha ucuza alabileceklerini, burada yarı değerli taşların değerli taş fiyatından satılmakta olduğunu, üstelik bunun bir kontrolü olmadığını ve aldıkları sertifikaların da hiç bir işe yaramadığını öğrenmenin bir sonucu olacaktı..
türkiye’nin başörtülü eşi olmayan bakanının neredetse kalmaması, imajının iran’a bunca yaklaşmasının da etkisi vardır sanıyorum..
trendi takip edemeyip tüm yatırımını her şey dahil sistemine yapan turizmcilerin biraz daha ileri görüşlü olup insanların deniz, güneş, sahil, üstsüz güneşlenmek gibi aktivitelere bir dur dediği ve kültür turizmine yöneldiğini, artık beş yıldızlı her şeyin dahil olduğu ve insanı içerisine bir alıp anca check out esnasında tüküren ve hepsi birbirine benzeyen otellerden sıkıldığını görmüş olması gerekiyordu.
konsept oteller ve butik otellere yönelen insanların, azıcık para verip her şey dahil sere serpe yatanlardan çok daha fazla para harcadığını, entellektüel turisti ülkemize çekmenin yolunun ise tarih ve kültür turizminden geçtiğini bilmesi gerekirdi.
şimdi ne oldu?
milyonlar milyonlar milyonlarca dolarlar yatırıldı otellere, yarısını açmıyorlar şimdi o binaların. buarada olan sezonluk çalışan işçilere oldu, 6 ay çalışıp 6 ay bekleyen bu insanların kışı hangi işi yaparak geçirebilecekleri sorusu doğdu..
gazeteler sanki bir faydası olacakmış gibi, her gün doluluk oranlarının %15lerde gezdiğinden, bazı otellerin oda kahvaltıyı ücretsiz verip içecek ve öğle/akşam yemeklerinden para kazanmaya çalıştığını yazıyor. bunun elbette bir faydası olmayacak çünkü türk turist bile "amaan her yer bomboş" mantığı ile rodos’a tatile gitmeye kalkıyor.
türk turist’in yüzüne bakmayan, hatta rezervasyon kabul etmeyen oteller şimdi fiyatı nereye indireceklerini şaşırıyor, türk turisti çekebilmek için 112 taksit yapıyor, bir yalvarmadıkları kalıyor.
böyle mi olması gerekiyordu? elbette hayır. aynı öngörüye sahip binlerce adam vardı ama sözleri dinlenmedi, para sahibi olan adamlar kendini turizmci zannetti.
turizm sektörü bunca getirisi olan bir sektörken sanki kıçımızın az açığı varmış gibi bir açık daha haline geldi..
şimdi sıva arıyoruz, ama neden problem çıkmadan önlem almak yerine biz hep çıktıktan sonra çözüm arıyoruz?..
her yıl gazetelerimizde yer alan, "turizm patladı", "bu sene geçen senekinden daha çok patladı" gibi haberlerinde etkisi ile yalan ya da gerçek geçirdiğimiz turizm sezonlarından sonra bu sene ilk kez "turizm elde patladı"msı yazılar çıkmakta.
bunun basit bir kaç sebebi var aslında;
kuş gribi erken rezervasyonlara bel bağlamış otelleri şok eden durumlardan biri oldu. duyurulmaması ya da üstünün kapatılması taraftarı değilim ama olduğundan büyük gösterilmesi ya da abartılması sonucu erken rezervasyonlar iptal oldu ve bizlerden farklı olarak ocak ayında bütün tatil programını hazırlamış olan turistler yön değiştirdi.
dünya kupası bir başka sebep olarak görülüyor, hakkı da vardır görenlerin, futbol sadece türklerin değil tüm dünyanın en çok sevdiği spor olduğundan insanlar ya dünya kupasını yerinde izlemeye gittiler ya da evlerinde dünya kupası izlemekteler, kendi ülkelerindeki insanlar ile birlikte sokaklara dökülmekteler..
bir de yazın yediğin hurmalar kışın kıçını tırmaların tam tersinin söz konusu olması var. yıllardır her yerde "turistleri kazıklamayın", "turistleri yıldırmayın", "turistlere tecavüz etmeyin" denmesinin bir sebebi vardı elbette. memleketime tatile gelmiş her rus kızını ek iş yapıyor zannetmenin turizme bir zarar vereceği kesindi, beklenendi. yıllardır buradan mücevher alan alman turistlerin bu sene bir alman gazetesinde aslında kendi ülkelerinden aynı altınları çok daha ucuza alabileceklerini, burada yarı değerli taşların değerli taş fiyatından satılmakta olduğunu, üstelik bunun bir kontrolü olmadığını ve aldıkları sertifikaların da hiç bir işe yaramadığını öğrenmenin bir sonucu olacaktı..
türkiye’nin başörtülü eşi olmayan bakanının neredetse kalmaması, imajının iran’a bunca yaklaşmasının da etkisi vardır sanıyorum..
trendi takip edemeyip tüm yatırımını her şey dahil sistemine yapan turizmcilerin biraz daha ileri görüşlü olup insanların deniz, güneş, sahil, üstsüz güneşlenmek gibi aktivitelere bir dur dediği ve kültür turizmine yöneldiğini, artık beş yıldızlı her şeyin dahil olduğu ve insanı içerisine bir alıp anca check out esnasında tüküren ve hepsi birbirine benzeyen otellerden sıkıldığını görmüş olması gerekiyordu.
konsept oteller ve butik otellere yönelen insanların, azıcık para verip her şey dahil sere serpe yatanlardan çok daha fazla para harcadığını, entellektüel turisti ülkemize çekmenin yolunun ise tarih ve kültür turizminden geçtiğini bilmesi gerekirdi.
şimdi ne oldu?
milyonlar milyonlar milyonlarca dolarlar yatırıldı otellere, yarısını açmıyorlar şimdi o binaların. buarada olan sezonluk çalışan işçilere oldu, 6 ay çalışıp 6 ay bekleyen bu insanların kışı hangi işi yaparak geçirebilecekleri sorusu doğdu..
gazeteler sanki bir faydası olacakmış gibi, her gün doluluk oranlarının %15lerde gezdiğinden, bazı otellerin oda kahvaltıyı ücretsiz verip içecek ve öğle/akşam yemeklerinden para kazanmaya çalıştığını yazıyor. bunun elbette bir faydası olmayacak çünkü türk turist bile "amaan her yer bomboş" mantığı ile rodos’a tatile gitmeye kalkıyor.
türk turist’in yüzüne bakmayan, hatta rezervasyon kabul etmeyen oteller şimdi fiyatı nereye indireceklerini şaşırıyor, türk turisti çekebilmek için 112 taksit yapıyor, bir yalvarmadıkları kalıyor.
böyle mi olması gerekiyordu? elbette hayır. aynı öngörüye sahip binlerce adam vardı ama sözleri dinlenmedi, para sahibi olan adamlar kendini turizmci zannetti.
turizm sektörü bunca getirisi olan bir sektörken sanki kıçımızın az açığı varmış gibi bir açık daha haline geldi..
şimdi sıva arıyoruz, ama neden problem çıkmadan önlem almak yerine biz hep çıktıktan sonra çözüm arıyoruz?..
(bkz: tacettin)
kendisini aslı’nın sözlüsü zanneden, volkan’ın sürekli yolmaya çalıştığı,avrupa yakasından bir bakir delikanlı modeli.
sezon finalinde aslı ile cem’in nikahında herkese "çok mutluyum ben" diyip son olarak eline mikrofon alıp nikah masasını söylemesi ile gecenin bombası olmuş karakter.
(bkz: promilli gördüm seni)
sezon finalinde aslı ile cem’in nikahında herkese "çok mutluyum ben" diyip son olarak eline mikrofon alıp nikah masasını söylemesi ile gecenin bombası olmuş karakter.
(bkz: promilli gördüm seni)
avrupa yakasının kubilay karakterinin değişmez repliği olan "x gördüm seni" cümlesinin bu haftaki versiyonudur. alkollü tacettin sendromunun süper açıklanış biçimidir ayrıca..
(bkz: promilli gördüm seni)
selin dili ve edebiyatından sonra gündelik yaşantımızda yer edinen bir başka karakter olmuştur. bu da aslında avrupa yakası adlı dizinin başarısı ve yan rol gibi görünen rollerden çıkan başarıların ispatıdır.
bugün de ölmedim anne gibi süper bir başka ahmet kaya şarkısını dinlerken anlamlandırmanızın daha kolaylaştığı dizelerdir. insanın zaman zaman kendinden, yapabileceklerinden, hayata bağlı olduğu pamuk ipliğinin kopuvermesinden duyduğu endişenin dile gelişidir.
en basit ve sinir bozucu örneklerinden birkaçı;
-nasılsın?
-neden sordun?
-saat kaç?
-napıcaksın?
-nasılsın?
-neden sordun?
-saat kaç?
-napıcaksın?
xin değişken olduğu bir sevgi cümleciğidir.
erkek yapıyor olsaydı otuz birden aşağı düşmezdi diye düşünmeme sebep oldu..
zaman zaman rastladığımız "ben bakire olmayan kızı oral seksinden tanırım" türü cümleler ile sohbet şenlendiren arkadaşların boş eğlencesidir kendisi. bir takım gruplamalar, genellemeler yaparak belirli istatistiklere ulaşabileceklerini yahut bir tecrübeye sahip olduklarını bu vesile ile dünyaya duyurup karizma sahibi olacaklarını sanırlar, lakin yanılırlar.
aslen "ilk sahibinden" denmek istenen ama kısa kesilmek amacıyla satış esnasında kullanılan kelime. yoksa zaten "sahibinin amcaoğlundan kiralık ev" olmaz, olsa da bir işe yaramaz. herkes ancak sahibi olduğu şeyi satar yahut kiralar bu sebeple kendi içerisinde çelişirken bir yandan da beni bunları düşünmeye iter..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?