confessions

bgat

- Yazar -

  1. toplam entry 693
  2. takipçi 1
  3. puan 53956

liladee

bgat
sözlüğe üslub ve içerik adına alışılmışın dışında bir giriş yapmış ve yazdıklarıyla etkileyici olabilmeyi başarabilmiş yeni yazar. öykü ya da deneme okuyor gibi hissettitmiştir. hoş gelmiş.

axl rose

bgat
sahnedeki enerjisine hayran olduğumunun çatallı sesli sanatçısı. şu sıralar yeni gnr’si ile harıl harıl konser vermekte olup, geçen hafta japonya’da don t cry’ı 13 yıl aradan sonra ilk kez canlı söyleyip gunnerları yerlerde süründürmüştür, insafsız herif.

bir yabancı dil olarak türkçe

bgat
anlaşılamayan konu şudur: insanlar dtp’ye ve dtp’nin temsil ettiği kitleye türkiye’nin yabancı olduğunu, sorunların da bu yüzden peydahlandığını söylüyorlar... işin aslına bakılırsa kimin kime yabancı olduğu ortada gibi, bu başlık da bunu gözler önüne seriyor.

ülkenin resmi dilini, yabancı dilim diye lanse eden "türkiye cumhuriyeti" milletvekili mi, ülkenin bütününe yabancıdır?... yoksa bugün otobüste tepemde bağıra çağıra kürtçe konuşan insanlara ben mi yabancıyım?...

lost

bgat
insanlar üzerinde bıraktığı bu büyük bağımlılık ve etkiden dolayı bir takım uzmanlar tarafından incelenmesi gerekilen dizidir. tv’den yayınlanmıyor olmasına rağmen internet gibi ortamlardan büyük bir sabır ve emekle süreklilik halinde temin edilmeye çalışılması, dizi açısından büyük bir başarıdır. günümüzde izleyici bazında lost bakir ve bakireleri kalmış mıdır acaba, hmm.

dtp nin meclise girmesi

bgat
çeşitli ali cengiz oyunlarının döne döne bitirilemediği sevgili ülkemizde, bazı kavramları maske olarak kullanıp (demokrasi, özgürlük, eşitlik vs.) asıl amaçları tamamen farklı olan bir kitleye bağımlı olmamasını dilediğim bir partinin söz konusu durumudur.

şöyle bir durum var: ülkede bir ayrımcılık, bir eşitsizlik durumu yaratılmaya çalışılıyor ki bunu anlayamayayıp da hala da az önce saydığım kavramlardan söz edip, gözlerinin kenarlarında bulunup sadece önlerini görmelerine olanak veren ve dolayısıyla bakış açılarını sınırlayan o beygir gözlüklerine sahip bireylere buradan selamlarımı gönderiyorum.

türkiye, çok çeşitli etnik kökenlere sahip bir ülkedir, sanırım burada hemfikiriz. ve bu ülkede durumun böyle olmasına rağmen, kendilerini türk kimleğiyle kucaklayan nice lazı, gürcüsü, çerkesi, abazası vs. kökenden insan var. ama bir etnik köken var ki, bazıları tarafından tamamen "sahnenin dışında" tutulmak isteniyor. ve bu süreçte, ortadoğu üzerinde bop gibi bir gelişim sürecinde kendisine fayda sağlamak isteyen bazı ülkelerin türkiye’nin iç dinamiklerini sürekli rahatsız etmeleri gayeleriyle kurulmuş bir ötgüt var. terör örgütü. bu örgütü sözü edilen etnik kökenin, yine sözü edilen etnik kökenden kendi başlarına, bağımsızlık amacıyla kurdukları bir terör örgütü olarak görmek de ayrı bir acı durumdur. evet, bu terör örgütü kuruldu, ve sonrasını hepimiz biliyoruz.

şöyle bir cümle okudum bugün bir kitapta: "kültürlü insanlar sürekli öğrenmek için uğraş verirken, aptal insanlar ise başkalarına bir şeyler öğretmek için uğraş vermek isterler." düşündüm de, ne doğru bir söz. tartışılan konuların çoğunun bir yere bağlanamamasının sebebi, insanların yeteri kadar bilgisinin olmamasdır bana göre, evet, ben de bilgili sayılmam, bilmediklerim bildiklerimden çok daha fazladır, o kesin. ama bir parti düşünün ki, terör örgütüne yardım ve yataklık etmiş bir mahkumu millet vekili adayı yapıyor, ve o aday meydanlara çıkmadan, hiçbir yerde ismi telaffuz edilmeden seçilebiliyor. burada aptal konumunda olan bir seçmen kitlesi var. kendisine dayatılanlara boyun eğip, ne yaptığının tam olarak farkında olmayan, ne yaşadığı toprakları ne de kendisi üzerine oynanan oyunların farkında olmayan bir kesim var. bu kesim güneydoğuda neyse, bence batıda da öyledir.

"tatlı hayaller insanları uyutmak için iyi bir malzemedir."

bu söz de tüm insanlık için geçerlidir. sözü edilen etnik kökenin sahip olduğu türkiye cumhuriyeti vatandaşlığını aciz bir konuma sokmak isteyen, "siz türkiyelisiniz ama onlar sizi kenilerinden saymıyorlar," gibi laflarla, o, kendi kabuklarından çıkamamış vatandaşlarımızı güzelce kandıran diğer büyük devletlerin uşaklarının asıl amacını görmelerini bu vatandaşlarımızdan bekleyemeyiz tabii ki...

"sahnenin dışında" tutulmak istenen, ülke içinde daha fazla hak-adalet-insanlık isteriz, gibi kelimelere rağmen asıl maçaları ülke içinde yeni bir ülkeyte sahip olmak olan bu örgütün, kendi gibi olan insanları nasıl etkileyebileceği ortadadır. bu sebeple aynı etnik kökene sahip olan vatandaşlarımız ne yazık ki bu terör örgütüne, bu bop maşası terör örgütüne sempatiyle yaklaşıp, onlara "terör örgütüdür" bile diyememekte...

dtp isimli parti, sadece ve sadece "kürt vatandaşlarından" oluşan bir parti görünümde. halbuki diğer partilerin içinde de kürt millet vekillerimiz var. neden, ülkenin sahip olduğu bir etnik köken sadece kendilerinden olan bir partiyle yüce meclisin içinde yer almak ister ki? o parti de neden başka etnik kökenden bir insan yok? neden bu ülkedeki ermeniler ya da aleviler, ya da gürcüler sadece kendilerinden olan kişilerle bir parti kurmuyorlar? işin iç yüzü geniş düşünüldüğünde çok garip aslında.

bana kalırsa kürt vatandaşlarımız mecliste yeterince temsil edilmekteydi. dtp’nin meclise girmesi kürt vatandaşlarımızın temsilini mi yoksa pkk’nın temsilini mi sağlayacak, göreceğiz. burada terör siyaseti yapmak amacında adım atabilecek kişilere kürt vatandaşlarımızın ters tepki vermesi de çok önemli olacaktır. ne yazık ki, kürt vatandaşlarımız kendilerini denizde boğulurken, dtp isimli partinin kıyıya çıkaracağını sanıyor, gördüğüm kadarıyla. aslında dtp isimli parti denizde boğulmalarına neden olan pkk’yı güçlendirmek için orada olacak... ben öyle görüyorum. inşallah yanılırım.

abdullah gül

bgat
büyük bir ihtimalle cumhurbaşkanı olacak siyasetçi. ben bu işin böyle sonlanmasından yana değilim açıkçası, uzun uzun da yazdık bu konular hakkında... ama "halk iradesi" (hem de yüzde 47’lik kocaman bir irade) bu siyasetçinin cumhurbaşkanı olmasını istiyor. biz burada ne kadar yırtsak da, cumhurbaşkanlığı makamının bütünleştirici olması gerektiğinin öneminden söz etsek de, sokaktaki iki seçmenden biri bu kişiyi o koltukta görmek istiyor. bir de uyuz olduğum bir konu var: bu siyasetçiler, seçim meydnalarında birbirlerinin arkasından o kadar laf söylerler, mülayim denilen abdullah gül bile yaptı bunu... sonra meclise girince bir havalara girerler ki, efendim öyle ılımlı, öyle sıcak, öyle pembe dünyalar kurarak konuşurlar ki, sanısınız bu adamlar sanki melek melek... abdullah gül’de de gördüm bunu, tasvip etmedim. cık cık cık, olmadı apo, valla ya, gerçekten.

beşiktaş fenerbahçe şampiyonlar ligi finali

bgat
türk milleti’nin kendini aşağılık kopmleksinde görmesinin sonucu olarak çeşitli cevaplar alabilen öngörü diyelim. hatırlarsınız, birkaç yıl önce "mütevazı" kadrosuyla şampiyonlar ligi’ni kazanan fakir ama gururlu bir takım vardı, adı da porto idi. hatta rakibi de avrupa’da hatırladığım bir başarısı olmayan monaco idi. bu iki takım o sözü edilen real madrid’leri, barca’ları, bayern’leri filan dize getirmişlerdi de taa finale kadar çıkmışlardı. tamam, böyle vakalar her sene gerçekleşmez, ama gerçekleşirse bile çok da fantastik olmaz haliyle. diğerlerini dev aynasında görürken kendimizi neden her zaman cüce aynasında görürüz yahu. şaşırıyorum, gerçekten.

kolera

bgat
1800’lü yıllar ile 1900’lü yılların başlarına kadar istanbul’a bela olmuş bir salgın hastalık. kirli sulardan bulaşır. tarih meraklılaları için çözülmesi gerekilen bir bulmacadır bana göre.

sedaş

bgat
sakarya, kocaeli, bolu ve düzce illerinin elektirik dağıtımı ve işletmesinden sorumlu olan kurum. akp hükümeti tarafından 2004 yılında özelleştirme kapsamına alınmıştır. seçimlerden sonraki ilk hafta da özelleştirme işlemleri hız kazanmıştır (bu ne hız be kardeşim).

chp başarılı olmuştur

bgat
türk siyasetinin sol kulvarının maalesef nasıl da etkisiz hale getirildiğinin bir örneği aslında. kimileri tarafından chp’nin solluğu mu kaldı, gibi laflar edilse de, bu seçimde de gördük ki sosyal demokratlar, partinin başında kim olursa olsun, geçmişinden ve taşıdığı isimden ötürü chp’ye oy verdiler. seçim öncesi ülkemizin durumu göz önüne alınarak chp’nin bu dönem daha fazla oy alacağı düşünüldü doğal olarak. cumhuriyet mitingleri bu düşünceyi destekleyen somut görüntülerdi. ama seçimlerde görüldü ki, fındık fiyatlarına isyan eden çiftçilerin illerinde bile akp chp’yi geride bıraktı. bu bile chp’nin yanlışlar içinde ilerlediğinin bir göstergesidir. iktidara karşı bu kadar öfkeli olan çiftçi grubunu, birinci olacağın zaman yapmak istediklerinle ikna edemediysen, burada tüm suç partinin başındaki isimdedir bana kalırsa. seçim öncesi ülkede yaşanan siyasi çıkmazlardan tutun da askerin bazı durumlarda ortaya çıktığı sahnelere kadar, hatta cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uzlaşmadan kaçan akp’nin başarısızlığı bile chp için artı kazanım olmalıydı. chp bu seçimlerde halkın tüm kesimine hitap eden bir programla meydanlara çıkmalıydı, daha da önemlisi, halkı yapmak istediklerine inandırmalıydı. seçmen bir seçim yapmaya zorlandı, ve her şeye rağmen, memnun kalmadığı iktidara yöneldi. ve eğer bu seçmenin yarısı bu başarısız ve halktan kopuk iktidarın oylarını yüzde on dört arttırdıysa, ve sen sadece yüzde birlik bir artış sağlayabildiysen, başarısızsın, kabul et.

mika

bgat
gerçekten de ses ve yorum olarak freddie mercury’i andıran kişi. popüler olmasında bu durumun payı çok büyük tabii ki. grace kelly adlı şarkısının bir bölümünde "so i try a little freddie" diyor. brian may de kendisinden övgüyle söz ediyor gördüğüm kadarıyla.

bu da official web sitesi:

http://www.mikasounds.com
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol