aello

"ayı mı oynatıyoruz burda!" edalarındaki bakışlardır.

başlığın ilk 2 entrysini görmeden önce, "onları koruyacaklarına güvercinleri bile korusalar daha iyi, onlar en azından bik bik ötüm yemek çalmıyor" diyecektim ki demiyorum. yahu yazık hayvanlara! ekmek atacakmış gibi yapmak ne demek, ne biçim bir gösterip de vermemezliktir bu!? kafasına simit, tümüne taş... vallahi yazık, billahi yazık. koruyup yaşatsınlar onları. evet.

mors alfabesini bulan kişidir. iyi ki doğmuş.

5 günlük tatilin erken kalkmama hediyesinden sonra, son gece uyuyamama etkisi de olabilir. bunu yaşayan şahıs ertesi gün zombi gibi gezecektir etrafta.

bu film, yurt özlemiyle izlendiğinde insanı perişan edebilecek boyutlarda etkiler yaratmakta.

bir bakıma bireyin kendine yazdığı mektup da olabilir.

siyah yansıması da koşarken çıkacak olan zattır.

(bkz: nasyonal sosyalizm)

sistemin, içler acısı sonuçlarından biridir.

orijinali, "insanları tanıdığımdan beri hayvanları severim." olan, arthur schopenhauer sözü.

birey kendi kendine mi tecavüz etmiştir o durumda sorusunu akıllara getiren olay.

"haaaappppççiiiiiyyyeeeeeee" diye bir gümbürtü sonucu,
"çook yaaaşşşiiiiyyyeeeeeee" diye karşılık verilebilecek eyelm.

algidanın lezizliğinin değişmeyeceğini belirten ukdedir.

filmde 3 kişilik bir aşk söz konusudur. düşünüldüğünde hakikaten güzel olabilir bu durum. yani ortada 3 kişi var, üçü de birbirine aşık ve biri ötekini çekememezlik yapmıyor, hepsi bir bütün. ilginç geldi kulağa...

vicky cristina barcelona adlı filme 3 kişiliktir bu kavram.

eşek yavrusu, sıpa anlamındadır aslında.

kaç gecedir giriyorum bir şeyler soruyorum, sonunda yazdıklarım için bu yardım şeysinden gidemedi kiii gidemedi kiii diye otomatik cevap geliyor. kızıp çıkıyorum ben de.

popüler kültürün azgınlığından meydana gelen nur topu gibi yaratıklardır bunlar.

zavallı tarihi eserlerin üstünde görülen yazılara benzer saçmalıktır.

insanı bazen çileden çıkarır. 15 dakika aralıksız kurcalanan entryler vardır ki düşünülesi bile gelmez artık bitirildikten sonra.