gına getiren sözlerdir. mesela;
"evlensen boyun kadar çocuğun olurdu"
doğru söze ne denir.
anneciğim ben evlenmeyecem hiç
doğal olarak çocuğum da olmayacak
o yüzden olmayacak dualara amin denir mi tartışmasına girmeyelim, olur mu?
edip akbayram söylüyor;
güneşin akyüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
büktü yaprağını boynunu büktü
şu sivasın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmezmisin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
ve aziz nesin yazıyor;
sivas acısı
ben tanırım
bu bulut bizim oranın bulutu
hemşeriyiz ne de olsa
benim için kalkmış ta sivastan gelmiş
yurdumun bulutu
başımın üstünde yeri var
ben bilirim
bu rüzgar bizim oranın rüzgarı
hemşerimiz ne de olsa
benim için kopup gelmiş yayladan
yurdumun rüzgarı
kurutsun diye akan kanlarımı
ben anlarım
bu acı bizim ora işi, hançer acısı
bir ülkedeniz ne de olsa
aynı dili konuşsak da
anlamayız birbirimizi
hançerin nakışı
tanıdım acısından, sivas işi
ben duyarım, duyumsarım
bizim oranın sızısı bu
binip kara bir buluta sivas ilinden
sivas rüzgarında uçup gelmiş
helallik dilemeye
ey yüreğimin onmaz acıları
ey beynimin dinmez sancıları
suç ne bende, ne de sende
ne de olsa yurttaşımsın
kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme
bilmelisin, bir yerin var can evimde.
sonra grup yorum söylüyor;
yumrukluyorum duvarları,yumrukluyorum kara gecenin bedenini
ellerim kan içinde,nehirler taşmış yanaklarımda
37 can, 37 gül çatlamış susuzluktan sivasın içinde
nasıl uyku tutar gözlerimi
döne döne samaha duranlar tutuştu önce
sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin
yanı başına
sivas sivas yiğitlik midir emanet cana kıymak
yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp
karanlığa kuban etmek
söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak
var mıdır kardelen akınında bir avuç inciyi ateşte tutmak
loov
böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahsun durduğuma
varsın ateşim suskunlukla beslensin
benimde yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik
senin de dağların var sivas senin de dağların
dağlarında şahanların!
gün tutuşur canım gece tutuşur
yangınlarda tutsak canlar tutuşur
gülüm toprak olur yele karışır
yürür gelir canlar yollar tutuşur
sivas ellerinde sazım tutuşur
söz tutuşur canım türkü tutuşur
teller bizi söyler diller yarışır
özgürlüğü yazan kalem tutuşur
canlar can olurda eller tutuşur
dost evinde canım sevda tutuşur
pir sultanlar ölmez binler yetişir
akar gelir canlar tarih tutuşur
sonra can dündar bir belgesel hazırlıyor;
http://www.candundar.com.tr/index.php?did=2138
sonra biz bir acıya kiracı oluyoruz ve biz bir yangının küllerinden doğuyoruz.
şu sivasın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
güneşin akyüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
büktü yaprağını boynunu büktü
şu sivasın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmezmisin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
ve aziz nesin yazıyor;
sivas acısı
ben tanırım
bu bulut bizim oranın bulutu
hemşeriyiz ne de olsa
benim için kalkmış ta sivastan gelmiş
yurdumun bulutu
başımın üstünde yeri var
ben bilirim
bu rüzgar bizim oranın rüzgarı
hemşerimiz ne de olsa
benim için kopup gelmiş yayladan
yurdumun rüzgarı
kurutsun diye akan kanlarımı
ben anlarım
bu acı bizim ora işi, hançer acısı
bir ülkedeniz ne de olsa
aynı dili konuşsak da
anlamayız birbirimizi
hançerin nakışı
tanıdım acısından, sivas işi
ben duyarım, duyumsarım
bizim oranın sızısı bu
binip kara bir buluta sivas ilinden
sivas rüzgarında uçup gelmiş
helallik dilemeye
ey yüreğimin onmaz acıları
ey beynimin dinmez sancıları
suç ne bende, ne de sende
ne de olsa yurttaşımsın
kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme
bilmelisin, bir yerin var can evimde.
sonra grup yorum söylüyor;
yumrukluyorum duvarları,yumrukluyorum kara gecenin bedenini
ellerim kan içinde,nehirler taşmış yanaklarımda
37 can, 37 gül çatlamış susuzluktan sivasın içinde
nasıl uyku tutar gözlerimi
döne döne samaha duranlar tutuştu önce
sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin
yanı başına
sivas sivas yiğitlik midir emanet cana kıymak
yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp
karanlığa kuban etmek
söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak
var mıdır kardelen akınında bir avuç inciyi ateşte tutmak
loov
böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahsun durduğuma
varsın ateşim suskunlukla beslensin
benimde yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik
senin de dağların var sivas senin de dağların
dağlarında şahanların!
gün tutuşur canım gece tutuşur
yangınlarda tutsak canlar tutuşur
gülüm toprak olur yele karışır
yürür gelir canlar yollar tutuşur
sivas ellerinde sazım tutuşur
söz tutuşur canım türkü tutuşur
teller bizi söyler diller yarışır
özgürlüğü yazan kalem tutuşur
canlar can olurda eller tutuşur
dost evinde canım sevda tutuşur
pir sultanlar ölmez binler yetişir
akar gelir canlar tarih tutuşur
sonra can dündar bir belgesel hazırlıyor;
http://www.candundar.com.tr/index.php?did=2138
sonra biz bir acıya kiracı oluyoruz ve biz bir yangının küllerinden doğuyoruz.
şu sivasın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
sivas katliamı’nda yitirdiğimiz şair metin altıok tarafından yazılmış şiir.
sen ey kendiyle yetinen;
fosforun yeri gece.
ne yapar gecesiz ateşböceği?
belki anlamsız ve delice
kumrunun inanılmaz yuvası
bir direğin tepesinde.
ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen.
bence böyle seni bilemem.
sen ey kendiyle yetinen;
ne derlerse desinler
su eğimine gidecek.
sen şaraba banılmış ekmek;
deltasıyız bütün sözlerin
ve söz sonunda bak nasıl
senle bana gelecek.
sen yarım kalmış bir aşkın
kaçınılmaz sürgünü,
katlanan göğsündeki kayaya
sen orda şimdi bir hüznü köpürt,
ben bir çocuğa su vereyim burda.
ben ki kiracıyım bir acıya
sen imzalarsın sabah akşam
defterini bensizliğin,
bense kanla öderim
kirasını kaldığım evin.
bir takvimi tersten açardık
eğer isteseydin.
sen ey kendiyle yetinen;
artık suyumuz bulanık,
bir güneş bile olsa sonunda
yolumuz kırık, önümüz karanlık
ve ağır tuğrası alnımızda
padişah yalnızlığın
ama yine de umudumuz kalabalık
sen ey kendiyle yetinen;
fosforun yeri gece.
ne yapar gecesiz ateşböceği?
belki anlamsız ve delice
kumrunun inanılmaz yuvası
bir direğin tepesinde.
ama boşluktur biraz da
bir kuşu biçimleyen.
bence böyle seni bilemem.
sen ey kendiyle yetinen;
ne derlerse desinler
su eğimine gidecek.
sen şaraba banılmış ekmek;
deltasıyız bütün sözlerin
ve söz sonunda bak nasıl
senle bana gelecek.
sen yarım kalmış bir aşkın
kaçınılmaz sürgünü,
katlanan göğsündeki kayaya
sen orda şimdi bir hüznü köpürt,
ben bir çocuğa su vereyim burda.
ben ki kiracıyım bir acıya
sen imzalarsın sabah akşam
defterini bensizliğin,
bense kanla öderim
kirasını kaldığım evin.
bir takvimi tersten açardık
eğer isteseydin.
sen ey kendiyle yetinen;
artık suyumuz bulanık,
bir güneş bile olsa sonunda
yolumuz kırık, önümüz karanlık
ve ağır tuğrası alnımızda
padişah yalnızlığın
ama yine de umudumuz kalabalık
bir nevzat çelik şiiri. hrant dinkin ölümünün ardından faşistlere ezberletilesi şiir.
çok olmadığımız kesin
çok olan tarafta değiliz
çok olan tarafta olmayacağız
türkiye’de kürt olacağız
kürtlerde ermeni
ermenilerde süryani
gidip almanya’da türk olacağız
hollanda’da surinamlı
fransa’da cezayirli
iranda azeri
amerikada zifiri zenci olacağız
çoğalan zenci de mutlaka kızılderili
israilde filistinli
köpeğin karşısında kedi
kedinin karşısında kuş olacağız
kuşun karşısında börtü böcek
hakemler hep karşı takımı tutacak
ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı
çiçeklerden kamelya olacağız
az kolumuzun tarafında
solda olacağız
bu itirazın ilk şartı
solda da az olacağız
bu itirazın ilk şartı
solda da az olacağız
devrimi çoğaltırken çünkü
bir başka devrime hızla azalacağız
bu da itirazın ikinci şartı
çok olmadığımız kesin
çok olan tarafta değiliz
çok olan tarafta olmayacağız
türkiye’de kürt olacağız
kürtlerde ermeni
ermenilerde süryani
gidip almanya’da türk olacağız
hollanda’da surinamlı
fransa’da cezayirli
iranda azeri
amerikada zifiri zenci olacağız
çoğalan zenci de mutlaka kızılderili
israilde filistinli
köpeğin karşısında kedi
kedinin karşısında kuş olacağız
kuşun karşısında börtü böcek
hakemler hep karşı takımı tutacak
ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı
çiçeklerden kamelya olacağız
az kolumuzun tarafında
solda olacağız
bu itirazın ilk şartı
solda da az olacağız
bu itirazın ilk şartı
solda da az olacağız
devrimi çoğaltırken çünkü
bir başka devrime hızla azalacağız
bu da itirazın ikinci şartı
12 eylül anayasasına karşı çıkan tek milletvekili idi. mehmet ali ağca için meclisten idam kararı çıkarken tek karşı oyu veren adamdı. idam cezasına karşı olduğu için.
medya temcit pilavı haline getirmekte temcit pilavı mevzusunu.90lı yıllarda teröre karşı eylem yapan tunceli halkını medya ve asker umursamazken o çıkıp mecliste bu olayı söylemişti. kimse umursamadı ve bugün tunceli pkk terörünün en yoğun görüldüğü yer.
kamer genç diksiyonsuzluğu ve çiçek sulama mevzusuyla ön plana çıkan biridir ama o mecliste kimse onun kadar cesurca savunmamıştır memleketini. bu böyle biline.
medya temcit pilavı haline getirmekte temcit pilavı mevzusunu.90lı yıllarda teröre karşı eylem yapan tunceli halkını medya ve asker umursamazken o çıkıp mecliste bu olayı söylemişti. kimse umursamadı ve bugün tunceli pkk terörünün en yoğun görüldüğü yer.
kamer genç diksiyonsuzluğu ve çiçek sulama mevzusuyla ön plana çıkan biridir ama o mecliste kimse onun kadar cesurca savunmamıştır memleketini. bu böyle biline.
sevgilisini gözünde büyütmüş bünye lafıdır.
evet belki insan değil ama hangimizin sevgilisi insan ki?onlar insanüstü yaratıklar.
evet belki insan değil ama hangimizin sevgilisi insan ki?onlar insanüstü yaratıklar.
makineleşmeye karşı duyguları toplayan, torbasında umut, torbasında insana dair ne varsa taşıyan insan. yalnız olmayan insan, bir sabah sevgiden tuğlalarla bu kenti beraber kuracağımız insan. büyük insan. metin ve kemal kardeşlerin yarattığı bir kahraman.
bir tek eskici düşmüş yollara...
bir tek eskici düşmüş yollara...
alıcı kısmı olmayan mektuplardır. okuyan yine siz olursunuz. eğer tuhaf biriyseniz okuyunuz;
merhaba sevgili
bu sensiz bilmem kaçıncı gece. hesaplamak zor çünkü doğduğum günden sonrasını hesaplamaya üşeniyorum. sevgili, sen hiç yastığına sarılıp uyudun mu? sıcaklığını hissettin mi sevdiceğinin? sıcaklığın durur koynumda ve ben geceler gündüzlere gebe diye küfrederim doğan güneşe. sağımda yokluğuun solumda olmayan soluğun ve sevgili sen günbe gün daha zifiri çöküyorsun gündüzüme. bulut bulut gözyaşları oluyorsun yanağımda ve sızlıyor çatlamış dudağım tuzunda o gözyaşlarının. bir hayali beklemek, sahi sen hiç olmayan bir mektup yazdın mı birine sevgili?
bir hayale erecek zaman ve zembereğinden pişmanlıklar zehri fışkıracak ama sevgili sen sol yanımda durdukça ben varoluşumun bedelini ödeyeceğim...
hoş kal sevgili...
olmayan sevgilim....
merhaba sevgili
bu sensiz bilmem kaçıncı gece. hesaplamak zor çünkü doğduğum günden sonrasını hesaplamaya üşeniyorum. sevgili, sen hiç yastığına sarılıp uyudun mu? sıcaklığını hissettin mi sevdiceğinin? sıcaklığın durur koynumda ve ben geceler gündüzlere gebe diye küfrederim doğan güneşe. sağımda yokluğuun solumda olmayan soluğun ve sevgili sen günbe gün daha zifiri çöküyorsun gündüzüme. bulut bulut gözyaşları oluyorsun yanağımda ve sızlıyor çatlamış dudağım tuzunda o gözyaşlarının. bir hayali beklemek, sahi sen hiç olmayan bir mektup yazdın mı birine sevgili?
bir hayale erecek zaman ve zembereğinden pişmanlıklar zehri fışkıracak ama sevgili sen sol yanımda durdukça ben varoluşumun bedelini ödeyeceğim...
hoş kal sevgili...
olmayan sevgilim....
yılmaz odabaşı’na ait muhteşem ötesi bir şiir.
asim ve metin agabey ile
behcet in anisina
riyakar ve yalancıdır şarap aşkları
oralarda güneşe bırakılmış bir avuç kar gibi erirler
biz o vakitlerde şiir söyleriz
ama yiter
ışıkta
gündüzleri bileylenen bıçakların kıvılcımları
biz
dolu
vakitlerde
şiir
söyleriz
okursunuz
boş vakitlerde
yanarak biz, gülerek siz
öle öle geçeriz ıslıkla geçtiğiniz durakları...
sonra boşanır zembereğinden bütün zamanlar
şiir söyleriz
asıl şimdi eşkiyadır, tedbil gezer şiirimiz!
a yazacağız
z
a
l ama
a belli ki
c bu nispette
a h
g e
i p
z y(anacağız!)
asim ve metin agabey ile
behcet in anisina
riyakar ve yalancıdır şarap aşkları
oralarda güneşe bırakılmış bir avuç kar gibi erirler
biz o vakitlerde şiir söyleriz
ama yiter
ışıkta
gündüzleri bileylenen bıçakların kıvılcımları
biz
dolu
vakitlerde
şiir
söyleriz
okursunuz
boş vakitlerde
yanarak biz, gülerek siz
öle öle geçeriz ıslıkla geçtiğiniz durakları...
sonra boşanır zembereğinden bütün zamanlar
şiir söyleriz
asıl şimdi eşkiyadır, tedbil gezer şiirimiz!
a yazacağız
z
a
l ama
a belli ki
c bu nispette
a h
g e
i p
z y(anacağız!)
nanananana selena selena selena selena selena... bu böyle gider.
evde 2 arkadaşımı daha yanıma aldım el ele tutuştuk kendimi gay gibi bile hissetim ama selena gelmedi. 3 kere çağırınca gelir dedik, gelmedi.
bu güzellikle başka iş yok muydu yapacak? sana mı kaldı dünyayı ve bilhassa türkiye’yi kurtarmak. sen git güzel ve dahi’ye katıl. sana sorsunlar sonra;
-yaşar büyükanıt hakkında ne düşünüyorsunuz
+hayır asla oy vermeyeceğim ona, asla!
yuhannesburgerler!
evde 2 arkadaşımı daha yanıma aldım el ele tutuştuk kendimi gay gibi bile hissetim ama selena gelmedi. 3 kere çağırınca gelir dedik, gelmedi.
bu güzellikle başka iş yok muydu yapacak? sana mı kaldı dünyayı ve bilhassa türkiye’yi kurtarmak. sen git güzel ve dahi’ye katıl. sana sorsunlar sonra;
-yaşar büyükanıt hakkında ne düşünüyorsunuz
+hayır asla oy vermeyeceğim ona, asla!
yuhannesburgerler!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?