turfanda askin bayat gubresi

insanın ciğerini söküp eline veren bir elisa toffoli parçası.

time is gonna take my mind
and carry it far away where i can fly
the depth of life will dim my temptation to live for you
if i were to be alone silence would rock my tears
’cause it’s all about love and i know better
how life is a waving feather

so i put my arms around you around you
and i know that i’ll be leaving soon
my eyes are on you they’re on you
and you see that i can’t stop shaking

no, i won’t step back but i’ll look down to hide from your eyes
’cause what i feel is so sweet and i’m scared that even my own breath
oh could burst it if it were a bubble
and i’d better dream if i have to struggle

so i put my arms around you around you
and i hope that i will do no wrong
my eyes are on you they’re on you
and i hope that you won’t hurt me

i’m dancing in the room as if i was in the woods with you
no need for anything but music
music’s the reason why i know time still exists
time still exists
time still exists
time still exists

so i just put my arms around you around you
and i hope that i will do no wrong
my eyes are on you they’re on you
and i hope that you won’t hurt me
my arms around you they’re around you
and i hope that i will do no wrong
my eyes are on you they’re on you
they’re on you

my eyes


bugün içimden hayata sövmek geliyor...

edit:

elisa adı ile bilinen italyan sarkıcı ve söz yazarı.

(bkz: dancing)

ve antony hegarty ile birlikte seslendirdikleri;
(bkz: forgiveness)

(bkz: elisa toffoli)

özlemin, yaşananlardan bağımsız bir taksimetresi var.

güzel şeyler yazmış zamanında. ama pek fazla yazmayı sevmiyor sanırım. izleyelim ve görelim.

aha bak bu da kapılmış.

sen de hoşgeldin ozieker.
mahlas biraz ürperti yaratıyor insanda ama dur bakalım.

sözlük karşılama komitesinin hoşgeldinden sorumlu baş kişisi. o izin vermezse kimse hoşgelemez o derece mühim bir görev bu. kimin hoş kimin boş geleceğine karar veriyor.

ya arkadaş bir kişiye de ilk ben hoşgeldin diyeyim istiyorum ama olmuyor. bu jedi red kit gibi adam maaşallah, kimselere kaptırmıyor birinciliği. sözlük karşılama komitesinin en birinci hoşgeldincibaşısı kendisi.
neyse artık bir daha sefere umarım başarılı olabilirim.


keyifle takılıp, hayatına yeni ve güzel bir şeyler katman dileklerimizle; hoşgeldin mancin.

intihar notu gibi okudum ben o satırları.

bir nehir yatağının, nehrin akışına engel olma çabası gibi bu yaptığı. eğer içindekileri yazarak yaratıcılığını -yatağı olduğu bu nehri- edebiyata yönlendirmezse, üzüleceğimiz günlerin başlangıcı olacak korkarım bu karar.

anlayamama ve anlaşılamamanın güzel durduğu; hüznün, kuyruğu dik tutma çabası içindeyken kendisine en yakışan olduğu, kendine yakışanı giydiğini düşündüğüm, güzel bulduğum bir adamdı.

eskiden mutluluk, huzur vs. dilerdim insanlara. artık tüm dilekler boş geliyor. sadece seyirci olabiliyoruz diğerlerinin ve birbirimizin yaşamlarına. bir büyük adamın dediği gibi "seyirciler çağında yaşıyoruz". doğal olarak olabildiğimiz tek şey oluyoruz.

seyrediyorum.
ve kendi adıma umuyorum ki; sevdiğim bir yıldız daha kaymaz bu karanlık gökyüzünden...

her geçen gün daha çok sevmeye başlıyorum bu diziyi. tam bir şerefsiz gibi duruyor bu köpecik ama içgüdülerinin/hayvan doğasının esiri ne yapsın.

benim bunun gibi arkadaşlarım oldu. kadınlar gördüm bu ruh hali ile bir ömrü, hatta hayatlarına giren erkekleri de sayarsak nice ömürleri heba eden. ama dediğim gibi içgüdü ve insanın doğası meselesi.

o yüzdendir ki kızamıyorum bu wilfred’ a.

sezonun altıncı bölümü vicdan’ ı konu almış kendisine. tabii kendisinde olmadığı için wilfred konuya yabancı kaldı. o da ne yapsın verdi kendini ota dumana. adamımsın wilfred.

daha ilk günden jedi ile samimi olmuş yeni çömezimiz. bak öneri filan sunuyor jedi kendisine. ne güzel bağrına basıp sevgi ile kucaklıyor kendisini jedi. yol gösteriyor, kendi aydınlığını paylaşıyor. kısmetli adamsın(kadın da olabilirsin benim açımdan sakıncası yok) değerini bil.

bana kuru bir hoşgeldinden fazlasını yazmamıştı.

hoşgelmişsin bu arada. ailenin yeni ferdi sen olduğuna göre hazır ayaktayken bir su getirir misin?

klavyene kuvvet. hadi bakalım.

kimler vara bakınca kendi mahlasını "turfanda aşk başkadır" diye okuyor sürekli. acaba yanlış mahlas mı seçti kendisine? diye merak içerisinde şu aralar!

şimdi, az önce london boulevard’ ın trailer’ ına tekrar bir göz attım da; collin’e sorduğu soruya başka bir cevap verilemez zaten!

http://www.imdb.com/video/imdb/vi3950745881/

başrollerini collin farrell ile keira knightley’ nin paylaştığı 2010 yapımı bir film.

göt gibi bir finali var adamı uyuz ediyor. evet. ama izleniyor. güzel film.

london boulevard’ daki rolü ile hayallerimde arzuladığım kadına dönmüştü kendisi. severim. ama kendi ülkesinde pek sevilmiyormuş! haberi de şuradahttp://tinyurl.com/3t843br .

eski zamanlardan bir fatboy slim parçası.

nereden geldiyse, klibi geldi aklıma gece yarısı..-christopher walken’ın cool bir dansı vardır klipte- ben de açtım youtubedan izledim, sonra bir baktım ki parçanın adı bile geçmiyor sözlükte. iş başa düştü dedim ve hizmeti ekranınıza getirdim.

aşağıda -her zamanki gibi başka bir siteden arakladığım- sözlerini de bulabilirsiniz. afiyet olsun.

break, eject
eject, eject
break, eject
eject, eject

break, eject
eject, eject
break, eject
eject, eject

don’t forget your teeth (word)
don’t forget your teeth (word)
don’t forget your teeth (word)
don’t forget your teeth (word)

don’t forget your teeth (word)
don’t forget your teeth (word)
don’t forget your teeth (word)
don’t forget your teeth (word)

don’t forget your, don’t forget your,
don’t forget your, don’t forget your,
don’t forget your, don’t forget your,
don’t forget your, don’t forget your,

don’t be shocked by tone of my voice
check out my new weapon, weapon of choice
don’t be shocked by tone of my voice
check out my new weapon, weapon of choice, yeah

listen to the sound of my voice (aah...)
you can check it on out, it’s the weapon of choice, yeah

you can go with this
or you can go with that
you can go with this
or you can go with that
or you can go with this
or you can go with that
or you can go with us

you can go with this
or you can go with that
you can go with this
or you can go with that
or you can go with...

don’t forget your teeth
don’t forget (the word)
don’t forget your teeth
don’t forget (the word)
don’t forget your teeth
don’t forget (the word)
don’t forget your teeth
don’t forget (the word)

walk without rhythm, it won’t attract the worm
walk without rhythm, and it won’t attract the worm
walk without rhythm, and it won’t attract the worm
if you walk without rhythm (uh), you never learn, yeah

try to keep the beat
pistol loaded
try to keep the beat
pistol loaded
try to keep the beat
pistol loaded
try to keep the beat

you can go with this
you can go with that
you can go with this
or you can go with that
or you can go with this
or you can go with that
or you can go with us

you can go with this
you can go with that
you can go with this
or you can go with that
or you can go with...

organically grown
through the hemisphere i roam
to make love to the angels of light, yeah
and my girl
i guess you just don’t understand
it’s gone beyond bein’ a man
as i drift off into the night
i’m in flight

(bkz: weapon of choice)

bildiğin ekmek arası köfte’ nin amerikan hastalığına tutulup büyütülmüşü. (amerikalılar büyük sever! neden bütün zenciler amerika da sanıyorsun? bak filmlerine her şey büyük! )neyse bu tanımdı.

konumuza gelirsek bu kelimenin söylenişine bayılıyorum. bilhassa steve martin hamburger deyince harbiden bayılıyorum. yarıyor beni.
şöyle ki;
http://tinyurl.com/63sgzp

mask da sahne alan bir cem var. işte onun bu isimli bir parçası vardır. sahnede bu parçaya başladığında, hep bir ağızdan bütün saplar -ve hatta hatunlar da- gaza gelir bir haller olur ortamdakilere ve kopulur... yerinde canlı izlenmelidir.

sözlerini de buldum, bari paylaşalım;

sen istersen sevgilim
anında süpermen’in olurum
nazikçe omuzuma kondururum
etrafı şöyle bir gezdiririm
sana pelerinimi ütülettiririm

sen istersen sevgilim
anında red kit’in olurum
seni düldül’ün üstüne kondururum
etrafı şöyle bir gezdiririm
sana rintintin’imi sevdiririm

sen istersen sevgilim
anında sponsorun olurum
telefonuna kontürü doldururum
limuzinle şöyle bir gezdiririm
sana para ezmesini öğretirim

sen istersen sevgilim
dünyayı kurtaran adam olurum
seni pis uzaylılardan korurum
ufoyla şöyle bir gezdiririm

sana ufo parketmeyi öğretirim
sana ufo sürmesini öğretirim
sana ufo kullanmayı öğretirim
sana kafa kullanmayı öğretirim
sana beni kullanmayı öğretirim



http://tinyurl.com/3bhj5q4


edit : cümle kurma özürlü olmuşum ben sanki biraz. onu toparladım.

yükseklik korkusu olmayan burç’tur. alçak burcu var bir de ama onun konumuz ile alakası yok.