confessions

totik

- Yazar -

  1. toplam entry 206
  2. takipçi 1
  3. puan 9084

kim o sorusuna ben diye cevap vermek

totik
sadece turk insanının değil bir çok insanın yaptığın evrensel davranıstır. ses tonundan tanınma ihtimali olacak kadar samimi kişilerce yapılır. aslında bir nezaket durumudur. mesela tüpcü gelince benim demez tüpçü der. ama sevgili gelice benim der. neden çünkü sevgilin denmez.

tuncay özkan in parti kurması

totik
türkiyede parti enflasyonu yaşandığı bir dönemde demokrasinin siyasi partilerden cok sivil toplum kuruluşlarına ihtiyacı olduğunu kavraması ve bir türlü temsil edilemeyen kendisini ve eleştirel yaklaşımını destekleyen bir çok insanıda yanına alarak temsil hakkını demokrasınin türkiyede pek sallanmayan ama özünde en değerli unsurunu olan sivil toplum yapısını güçlendirmesi temennisinde bulunduğum durumdur. bırakın siyaseti yapan yapsın biz istemediklerimizi dile getirip sivil platformda sesimizi duyuralım oy kullanmaktan öte gücümüz olsun denetleme gücümüz olsun diyor böyle bir niyet içindeysede güçlü bir sivil toplum örgütünün siyasi partiden daha işe yarar bulduğumuda belirtmeden geçemiyorum.

celal sengor un uak üyelerine mektubu

totik
celal şengör’ün üak üyelerine mektubu

yüksek öğretim kurulu’nun (yök) boş bulunan üyeliklerinden birine yer bilimci prof. dr. celal şengör aday gösterildi. şengör de kendisini aday gösteren üniversitelerarası kurul’un 219 üyesine birden şok bir mektup gönderdi.
şengör’ün akıllara durgunluk verecek ifadeler kullandığı mektubu radikal yazarı ismet berkan köşesine taşıdı. berkan, yök üyeliğini atanmak için cumhurbaşkanı abdullah gül’ün onayını bekleyen şengör’ün mektubunu ’bu mektuba ne diyeceğimi gerçekten ben de bilemiyorum. nutkum tutuldu desem yeridir’ sözleriyle yorumladı. işte o mektup:
’temsilciniz olmamı isteyerek bana verdiğiniz şerefin her türlü sevinç ve tatmin hissinin üzerinde olduğunu belirtmiş, bunun yaşamımda bana verilen en büyük mükafat olduğunu arzetmiştim.
bunu çok zor bir zamanda, uygarlığa karşı yöneltilmiş saldırıların fütursuzca geliştiği bir ortamca cesaret ve haysiyetle yaptınız. bu saldırıların en son örneği adalet ve kalkınma partisi ile milliyetçi hareket partisinin ortaklaşa başlattıkları üniversitelerde türban serbestisi atağıdır. bunu yakından izlemekteyim. bizim açımızdan, üniversitelere dini bir sembolün girmesinin hukuk cephesinin, kamuoyunda öne çıkartıldığı kadar belirleyici olduğunu sanmıyorum, çünkü hukuk nihayet aksiyomatik bir sistemdir. baştan kabul edilen aksiyomlara bağlıdır. bu açıdan hukukun rölativist bir temeli vardır ve bu temel onu bazı durumlarda pek tehlikeli bir tahakküm aracı yapabilir. bunun en meşhur misalleri katolik engizisyon mahkemeleri olmakla beraber, onu aratmayacak güncel örnekleri, sovyetler birliğinden nazi almanyasına, çin halk cumhuriyetinden amerika birleşik devlelerine kadar değişen çok geniş bir yelpazede görülmüş, pek çok insanın en feci şartlarda katledilmesine, toplumların sefalet ve felaketine neden olmuştur.
halbuki üniversitede dinin ’şakırdatılması’, bizzat üniversite kavramıyla çelişir. dünyada katolik, protestan veya islami üniversitelerin olması veya üniversitelerin orta çağ’da dinsel kurumlardan türemiş olması bu gerçeği değiştiremez. din, belirli dogmalar çevresinde kurulmuştur ve yanılmaz olduğu iddia edilen bir veya birkaç tanrının vahiyleri olan dogmalarından vaz geçemez. bilim ise sürekli olarak gerçeği arayan ve gerçekle bağdaşmayan hiçbir şeyi kabul etmeyen bir düşünce sistemidir. bilim, bitmeyen bir deneme-yanılma süreci içerisinde daima yanlışları eleyerek hakikate asimtotik olarak yaklaşır. ancak hepinizin bildiği gibi, tek bir ters veri en ihtişamlı teoriyi çöpe atmaya yeterlidir. dinin pek çok dogması bilimin isbatları karşısında bu şekilde çöpe gitmiştir. bugün artık ne dünyanın yedi günde yaratıldığına, ne nuh tufanına, ne de havva ile adem masalına inanmak mümkündür. ´üniversitede yasak olmaz’ diyenlerin, üniversitede yanlışlığı isbat edilmiş fikirlerin artık kullanılamayacağını ve öğretilmeye devam edilmelerine izin verilemeyeceğini anlamış olması gerekir. bu nedenle coğrafya derslerinde düz bir dünya veya fizik derslerinde aristo fiziği öğretmeye kalkan hocalara izin verilemez.
karşımıza dinin dogmalarını reddeden bilimi öğrenmek için geldiğini iddia ederken, o dogmalara bağlı olma sembolünden inatla vaz geçmeyenlerin bilimsel dürüstlük ve samimiyetine nasıl inanacağız? akla açık bir ihanet olan bu davranışın temsilcilerini, aklın ve bilimin geliştiricisi olan üniversitelerimize nasıl alacağız? böyle kişilere, öğrettiğimiz bilimi öğrendiklerine itimad ederek nasıl not veya diploma vereceğiz? günün birinde öğrendiklerini, aklı ve bilimi ve dolayısıyla insan uygarlığını boğmak için kullanmayacaklarına nasıl güvenebileceğiz?
bu nedenle üniversite tüm dogmatik inanç sistemlerini işlevine temel yapmayı reddeder. onları bilimsel olarak inceler, ancak temsilcilerini üyeleri olarak kabul etmez. militan dogmatiklerin üniversite bünyesine kabul edilmemelerinin nedeni budur. kimse bize bu açıdan ´bilimperestlik yapıyorsunuz’ diye bir eleştiri yöneltemez, zira, büyük felsefeci lord bertrand russell’ın dediği gibi, insanlığın gerçekten bildiği fakat bilimin bulmuş olmadığı hiçbir şey yoktur. bir başka deyişle, bilim dışında insanlığın hiçbir bilgi kaynağı yoktur.
türban yasağının kaldırılmasını temelde yalnızca bu nedenle kabul etmemiz mümkün değildir. bu konuda ne karşımıza çıkarılacak hukuk sistemleri, ne de dünyadan gösterilecek örnekler bizi ikna edebilir (sui-misal, misal olamaz). bizim düşüncemizin ve faaliyetimizin temeli eleştirel akılcılıktır. aklı ve eleştiriyi kabul etmeyen hiçbir sistemi üniversite kapısından içeri alamayız.
icab ederse, ülke yöneticileri akıllarını başlarına alana kadar o kapıları kapatırız. bu bizim tarihsel geleneklerimizden gelen hakkımız ve hem insanlığa hem de öğrencilerimize karşı görevimizdir.
bu düşüncelerimi muhterem kurulunuza en derin saygılarımla arzederim

cep

totik
arapça cayb kelimesinden türemiştir.
köken kelimenin anlamı iki meme arası, koyun, kucak, gömleğin göğüs veya baş geçirilen yarık yeri ve matematikte sinüstür.

ayrıca cep telefonu deyimi ilk kez 1995’te kaydedilmiştir


düğün

totik
türk dilinde düğün kelimesinin kökü “tüğ” olarak ifade edilmiştir. “tüğ” ise “düğümlemek” “bağlamak” ve “düğmek” anlamlarına gelir .
-kazak ve kırgızca’daki düğün şöleni, ziyafet anlamındaki “toy” kelimesi ile çuvaşça’daki “tuy” kelimelerinin kökünü de “tüg” fiiline bağlamak gerekir .
-düğün kelimesi azerbaycan’da “toy-düyün”; kazak, kırgız, özbek, türkmen ve uygurca da “toy”; tataristan’da “tuy” kelimesi ile ifade edilir .
-muş, ahlat, bulanık, kars, erciş, urfa ve ayrıca kırım’da düğün için “toy” kavramı kullanılır .
-özbekler çeşitli törenlere toy, yani düğün adını vermişlerdir.



hayao miyazaki

totik
müthiş bir hayal gücü sahibi olağanüstü bir kişiliktir. özellikle kadın kahramanlarının duruşu önemli bir mesaj vermektedir. kendi inançları ve kendi yolları olan karakterlerdir. hem özgür olabilmekte hem sevebilmektedir bu karakterler. izlerken insan kiki olmak ister insan ve hatta jiji bile olabilir yeterki ustanın kaleminden çıkan bir karakter olabilsin yeterki o büyülü dünyada bulunabilsin.

çocuklar için korku unsurlarınin gelişimi

totik
ebebeynlerin çaba sarfetmeden kolay yoldan çocuğu korkutarak yapacaklarını engelleme durumudur. bu durumda yansıma sesler kullanılır. bu korku unsurları arasında bir eylemi yaptığınızda başınıza gelecekler bahsedilen yansıma sesle anlatılır.
-dokunma ona uf olursun ya da cız olur cız.
bununla birlikte daha vahşi korkutma yöntemleride mevcutur.bunlar arasında en klasik korku unsurları "köpeklere veririm seni", "bak doktor gelir iğne yapar", " polis amca kızıyor bak " gibi çeşitli cümlelerle ömür boyu sürecek tramvalara neden olunur. gelişen ve değişen korku unsurları çocuklarıda etkiler ve zaman içinde daha ilginç korkutma cümleleri sarfedilir. bu oldukça fantastik gelişim süresinde çeşitli hayvanlar örneğin dinazor köpekbalığı dev ve çeşitli meslek grupları dahil edilmektedir.

önemli not: kitap ismi olmuş bu resmen

benden önce hayatına giren erkek oldu mu

totik
"ohooo o olmaz mı" denilerek anında mekan terketiren sorudur. aynı zamanda bir anlam bozukluğuda taşımaktadır bu cümle. haremde yaşamadığımıza göre çeşitli sekillerde birileri girer hayatımıza kastedilen başka bir şeyse sana ne denilmelidir. oldukça aşağılayıcı bir cümledir masumiyeti yoktur işte.

7.4 yetmedi mi diyen türbanlı genç kız modeli

totik
yeni mi bu cümle ve bugun mu açıldı bu pankart.
1999’da ilk açıldığında hiç kimse uzun uzadıya düşünmedi bu yazıyı. sokakta bu kafası, beyni ve hatta kalbi olmayan yaratıklar konustular hep ilahi adaletti bu diye. ama en basitinden unuttular müslümanlıkta günahkar doğulmadığını hristiyanlıkta olduğu gibi. 5 yaşında bebeğin günahı olmayacağını, varsa bile ana babaların günahının çocuklara miras kalmadığını. bir insanın günahkar olduğuna ancak yaratanın kendi karar vereceğini bilmeyecek kadar kendilerini yaratanın yerine koydular. bu kadın olmaktan insan olmaktan uzak olanlar başlarına örtükleriyle daha bilmedikleri dinlerini yaşamak istiyorlar depremi hurafelerle değil bilimsel gerçeklerle açıklayan insanların arasında. ellerine evde dayak yedikleri aşağılandıkları babaları kocaları tutuşturmuş besbelli o pankartı yoksa nasıl bir beyin korkmadan taşır o pankartı. nasıl bir cahil cesareti ve hatta cesaretlendirme politikası var bu kadınlarda canlı bombadan farksız bu eylemi yaparken.ve orada bulunan hiç bir kadın allahtan korkarak engel olamadı mı oradakilere. görüpte engellemeyen insan mıdır sizce? insan birileri kıskırtmaya ve kutuplaşma yaratmaya çalıştığı için bu pankart çıktı desin diye bekliyor. ama resim gerçeği söyülüyor. bu kadın yarın çocuğu ağaçtan düştüğünde ilahi adalet diyip belki sakat bırakacak çocuğunu her dayak yediğinde hakettim ben bunu dediği gibi kocasına.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol