kendi kendine şarkı söylediği halidir. kulağında kulaklıklar takılı uzaktan izlendiğinin farkında değildir. usulca yaklaşırsın ve seni farkettiğinde yalnış bir şey yapmışçasına yüzünde beliren o masum gülümseyişi de izlersiniz.
gece telefonun şarjının bitmesi, alarmın çalmaması ve buluşmaya 1 saat geç gidilmesi halinde çekip gitmeyen, sabırla bekleyen ve "uyuya kalmışsındır" diye yorum yapıp kızmayan fedakar insandır sevgili.
seviyorum. kimi? en çok seni.
tanıdığımız ve iştahı gayet bol olan bir aile babası arkadaşımızın ailesiyle birlikte kahwaltı ettikten sonra masada kalan herşeyi koca bir ekmeğin üstüne koyup iki lokmada yemesi de pazar kahvaltisi keyiflerinden biridir. hatta en büyük zevkidir.
çatalkayaya bakarak yarın havanın güneşli olacağını tahmin ettiğim şehir. umarım öyle olur.
-şişe de
+şişe
-gir içine işe. ekieki
+şişe
-gir içine işe. ekieki
(bkz: horozpu)
fragmanını izledikten sonra, johnny deppin oyunculuğunu yine mükemmel bir biçimde konuşturacağını tahmin ettiğim, heyecanla beklediğim film.
insanın aşıkken nasıl aptal durumuna düştüğünü ve kendini aldatılmış hissettiğini anlatabilen travis şarkısıdır.
you say you love me
and you do it again...
you say you love me
and you do it again...
ayran yapıp içine tuz yerine şeker atmak.
neyse, ziyan olmadı şekerli yoğurdu da seven anneanneye içirildi.
neyse, ziyan olmadı şekerli yoğurdu da seven anneanneye içirildi.
sarhoşken yapılması muhtemel olay. arada duygu yoğunluğu olmasına gerek yok.
arkadaşım aracılığıyla tamamen tesadüfen tanışmış bulunduğum, hakkımda "hoş" diye yorum yapan hoş insan.
houston(hüüstın diye okunur)’ı houseton (hauston) ya da huston diye okuyan arkadaş.
(bkz: hi5)
bulantısı kötü olan, beslemeyince acıkan guruldayan sevmediğim organ.
how i met your mother’ın bir bölümünde barney’nin mimar mesleğini çok seksi ve karizmatik bulması üzerine gördüğü bütün kadınlara kendini "hi. i’m ted mosby.... architect." diye tanıtması, daha sonra da ted mosby adıyla birkaç kadınla yatması da ayrı bir olaydır. beni yarmıştır.
birkaç kıyafeti, atkısı, şapkası, yazdığı birkaç mektup şiirle birlikte hatırlanınca gülümsenecek birkaç anı ve kırık bir kalp.
-seni seviyorum.
-teşekkürler.
-...
-teşekkürler.
-...
- ay pardon ya
- noldu ki?
- çok pis saldım da...
- söylemene ne gerek vardı şimdi?
- ne bileyim, almışsındır kokuyu diye...
...(süre geçer)
- ne yedin sen ya etraf sarı sarı oldu...
- noldu ki?
- çok pis saldım da...
- söylemene ne gerek vardı şimdi?
- ne bileyim, almışsındır kokuyu diye...
...(süre geçer)
- ne yedin sen ya etraf sarı sarı oldu...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?