confessions

shevek

- Yazar -

  1. toplam entry 2359
  2. takipçi 1
  3. puan 31011

belgariad

shevek
david eddings!a ait zevk almak, mutlu olmak amaçlı "haydi nasıl olsa iyiler kazanacak sonunda sevineceğim buacılara katlanabilirim" cümlesiyle beraber okunan 5 kitaptan oluşan bir seri. ejderha tanrı torak’a karşı büyücü belgarath, kızı polgara ve garion’un (esas oğlan, kitabın tanımıyla "ışığın çocuğu") verdiği amansız mücadele. okunulan en akıcı fantazi eseridir. kitap karakterlerin tanımını, analizini çok iyi yaptığı gibi yerlerin, şehirlerin, sarayların, kalelerin şeklinden şemalinden bile bahsetmez. belki bu nedenle yüzüklerin efendisi gibi her detayı anlatan bir kitabın ardından akar gider. size tavsiyem bu kitabı insanların yanında okumamanızdır, ciddi ciddi kitabınıza eğilmiş okurken bir anda kahkaha krizlerine girebilir (çünkü gerçekten ince ve hoş esprilerle süslü kitap), insanların size bakmasına yol açabilirsiniz. bir de beş kitaplık bir devam serisi vardır, malloryon. metis yayınlarının gayet güzel çevirmiş olduğu bu eseri sanırım herkes de okuyabilir. eğlencelidir, sıkmaz ve mutlu eder. karamsarlığın yenilmesi amacı ve motivasyon aracı olarak kullanılır. benim favorim "ipek" adlı sinsi karakterimizdi. gerçekten kitap karakterler üzerine analizi çok iyi yapmıştır. aslında eser diyaloglardan ibarettir desem yalan olmaz. ha bir de karakterlerimiz tanrılarla çatışıp, yine tanrılarla arkadaşlık yaptığı için ilginçtir olay aslında. metis yayınlarının tek kusuru kitapların kapaklarındaki tasarımdır. birilerine önerdiğinizde insanlar size üç yaşındaki bir çocuğa bakarmış gibi bakarlar, o rezil kapakları yüzünden kitapların...

not:yazarımız kitaplarını karısıyla beraber yazmıştır. kadın kahramanlar öyle böyle değildir ve nedense hep hükmedenler onlardır, erkeklerden üstündürler ve genelde erkekleri yönetme güdüleri vardır. yönetirler de. ve esere göre kadınlar erkeklerin zayıf yönlerini tamamlar.

not2: karakterler gerçekten güçlü çizilmiştir, kişilikleri neredeyse onları gerçek yapar, hatta gerçektirler... kitabı okuyup sonrasında rüyalarınıza onları davet edersiniz. bu yolla onlarla arkadaş olabilir, bu arkadaşlarla konuşabilir, tartışabilir ve birlikte cenk edebilirsiniz.

(bkz: garion)
(bkz: belgarath)
(bkz: polgara)
(bkz: ipek)
(bkz: beldin)
(bkz: aldur)
(bkz: torak)
(bkz: ul)
(bkz: ce nedra)
(bkz: barak)
(bkz: hettar)
...

ve unutmadan (bkz: david eddings)

grup yorum

shevek
bazı parçaları inanılmazdır. "olamaz" dedirtir, belki de o güzel şairlerin o güzel şiirlerinin bestelenmesinden kaynaklanıyor...

sonuçta "vatan haini" falan değillerdir, gayet de iyilerdir, hoşlardır. gaza getirmeyi beceren müzikleri vardır ve neden bilmiyorum parçaları dinledikçe "eskimez", daha taze ve güzel gelir, sevilir.

chi

shevek
çoğu çin savaş sanatı ve sporunda iç güç (internal power) olarak geçer. shaolin rahipleri beden sertliklerini, uçmalarını, havada asılı (asılı dediysek, öyle otuz saniye durmuyorlar havada.. yanlış anlaşılmasın) kalmalarını ve daha bilumum yetenek ve becerilerini (bence her ne kadar alakasız da olsa, "o kadar antrenman yapıyorsun, sabah akşam dövüşüyorsun, tapınakta yatıp kalkıyorsun... ondan olmasın?" demek istiyorum kendilerine, her işi mistizme bağlamak insanların içinde var demek ki) bu chi denen ilahi kuvvete bağlarlar. bir anlamda jedi ve sith arkadaşların uçup, hoplarken, gelecek bir dahaki darbeyi sezerken falan kullandıkları force’a benzer. ayrıca japon dövüş sanatlarında (mesela aikido) adı "ki" olarak değişim geçirmiştir.

(bkz: kung fu)
(bkz: ki)
(bkz: force)

deniz gezmiş

shevek
küllerinden binlerin doğmuş olduğu devrimci. o külleri ve nicelerini, ve o nicelerden doğmuş olan diğerlerinin küllerini birileri gelip silmedikçe deniz gezmiş asla ölmeyecektir.

#544937

devrim

shevek
12 eylül 1980 sonrası insanları "anarşiye" ve "teröre" götürdüğü gerekçesiyle sakıncalı bulunan "devrim" sözcüğü, cunta tarafından, yerine "ihtilal" ve "inkılap" gibi eski ve türkçe olmayan sözler getirilerek önce ders kitaplarından kaldırılımış, bu da yetmediği gibi sonra "devrim" toplumun ruhu ve beyninden de silinmiştir. bazılarının devrim ateşini durduramayan, söndüremeyen sistem, gidip işi kökünden halletme kararı almış ve o "bazılarını" söndürmeyi tercih etmiştir... söndürülen bu kimseler, geçmişteki o durdurulamaz ateşlerinin külleri ile geride kalmamakta, unutulmamakta ve hatta o küllerden o söndürülen biri yerine bini doğmaktadır.

bu topraklarda devrim yapabilen son devrimci m. kemal atatürk’tür, hatta buradan yola çıkarak şunu da iddia edebilirim: atatürk’ün "inkılapçılık" ilkesi (ki gidip bursa nutku’nu okuyun o zaman inkılapçılığın gerçekte ne olduğunu anlarsınız ya da hatırlarsınız) devletçe ve dolayısıyla devletin engellemeleri sonucu halkça asla hayata geçirilememiştir, bu durumda türkiye’de atatürkçülük, atatürk’le ölmüştür.

(bkz: inkılapçılık)
(bkz: bursa nutku)
(bkz: devrimci)

nato

shevek
abd’nin sahiplik, üye ülkelerin köpeklik yaptığı teşkilat. tabii bu teşkilatın yardımcı kolları da mevcuttur.

abd "saldır" der, üyeler saldırır; abd "zıpla" der, üyeler zıplar; abd "ölü taklidi yap" der, üyeler ölür; abd "bugün sana yemek yok, cezalısın" der, üyeler aç kalır... daha uzar gider bu komutlar, nicesinin verdiği acı ülkemizde çekilmiş, halen çekilmekte ve bu gidişle gelecekte de çekilecektir.

yanlış anlaşılmis sözler

shevek
friedrich nietzsche’nin "gott ist tot" yani "tanrı öldü" sözü yanlış anlaşılmış sözlerden biridir. herkes nietzsche’yi tanrıyı kabul etmemezlikle ve tanrıya küfretmekle suçlamıştır, ama nietzsche aslında bu sözülye artık tanrı üzerine kavgalar, savaşlar olmayacağına işaret etmek istemiştir. filozofun amacı her ne kadar artık haçlı yok, şu yok, bu yok da olsa insanlar yine ya anlamak istedikleri gibi anlamış ya da anlama kapasitelerinin üstünde kaçmıştır bu önerme, söz. sonuçta haklı mıdır nietzsche, hayır değildir. hala din adına birbirlerini kesen tipler, teokrasi sapkını ilkel insanlar gözlerini kan bürümüş ortalıkta gezmektedirler. ama en azından artık haçlı seferleri yok. varsa bile adına artık farklı bir sıfat taşıyor.
neyse konudan sapmazsak nietzsche de yanlış anlaşılmış insanlardan biridir. sever miyiz kendisini, şahsen ben sevmem egoisttir, tasvip etmem, sapkındır. küçük adolf onu okuyup hitler olmuştur. hatta çocuklara okutulmamalıdır nietzsche, anlaşılması zor olduğu için falan da değil anlaşılabileceği için... ve bu da anlaşabilen filozofun toplum tarafından anlaşılmamış, yanlış anlaşılmış sözüdür.

futbol

shevek
oynarım ama ilgilenmem.. takım da tutmam bu nedenle. erkek oluşum dolayısıyla da bu ilginç bulunur ama futbolun erkeklikle ne ilgisi var hep merak etmişimdir.

birileri oynuyor, sen oturup izliyorsun... saçma.

sigara

shevek
iğrenç şey... başlatan kimse/nesne fark etmez en az sigara kadar iğrençtir. içenler de belli bir süre sonra hem çevrelerine hem kendilerine zarar vererek birer ölüm meleği olurlar. hatta "meleği" silin, atın; "ölüm" olurlar. sigara da ölümdür, içen de ölümdür; bu durumda her ikisi de iğrençtir. burada şimdi felsefe falan yapmak istemiyorum (tümevarım, tümdengelim), ama iğrenç olmak istemeyen en azından başlamasın. sigarayı bulanın, tütünü çıkaranın, hatta o tütünü ve sigaranın içindeki bilumum maddeyi yaratanın (teist terminolojiye göre öyle biri var) elini sıkıyım (siz anladınız, beni konuşturmayın)...

sigarayı üreten tüm emperyalistlere, iğrenç kapitalistlere ve onu içen zavallı kuklalara: o sigaralar size karşı kullanılacak birer abd silahı, roketi olacak demeyeceğim bile (çünkü öyle dememi bekleyen bazı insanlar var, onlara da buradan "merhaba", onlar da hemen bıraksınlar sigarayı, saçmalamasınlar) demeyeceğim, daha kötüsü kendinizi ve yakınlarınızı roket, silah olmadan elinizdeki o iğrenç sarı beyaz şeylerle öldürüyorsunuz. insan katili destekler mi, küçücük çocukları astım yapmaya hayatlarını zehir etmeye ve belki de katilleri olmaya ne hakkınız var? ya da hanginizin kalbi dayanır ki zaten buna? dayanan varsa bu yöntemle "faşist" eleme sınavları da yapabiliriz, güzel olur. öfkelendim... sigaranın yeri cehennemdir. bırakın istiyorsanız cehennemde içersiniz, gelip de hayatı cehenneme çevirmeyin.

hele aranızda çok duyarlı, duygusal ve ağlamayla arası çok iyi olan kimseler varsa, hemen bırakın sigarayı. duygularınızı dinleyin, duygular insana "ağla, göz yaşı" dök demez, ne yapılması gerektiğini söyler.

hatta ne buldum, sigara içmeyenler, içmiş olup sonra doğru yolu bulan, (bkz: tek yol maddesiz dünya) diyip o iğrenç ölüm aracını bırakanlar gelsinler, geri kalanını soyutlayalım, ilk defa tecriti destekliyeceğim ama evet onları izole edelim, onlara "siz kötüsünüz, kakasınız, fazlalıksınız, dışkısınız" diyelim ve "özgürlük" için bağımsızlık gerekir madde bağımlılığı, sigara bağımlılığı olan bana gelip de "ben özgürüm" ama "daha bağımsız olmak isterdim" demesin. madem istiyor daha bağımsız olmayı, hatta tamamen bağımsız olmayı içmesin şu iğrençliği...

bakın sigara insanı nerelere taşıyor, ben sigara içmeyen biri olarak etkilendim sigaradan.. faşizme giden kestirme yolu buldum, anti-bağımlılar ve anti-bağımlılık yapan gerizekalı maddeler ideolojisi ile ilerleyeceğim artık. machiavelli’nin "başarıya giden her yol mübahtır" sözü, görüşü, tarzı her ne kadar hayvanca da olsa anti-sigara ve anti-bağımlılık için geçerlidir, mübahtır.

her ne kadar çok sevsem de bazı insanlarla ilişkimi durdurma kararı alacağım, en azından onları etkileyen kadar. her ne kadar yaptığım "çok salakça ve etksisiz" de olsa!.. benim gibi düşünenleri de bu yola, bu davaya benimle baş koymalarını istiyorum. ben bir katilin (ki her sigara içen bir katildir; öncelikle kendinin, sonra başkalarının) arkadaşları olamam!

yaşasın dünya bağımlı olmayanlar kardeşliği!
kahrolsun tüm ölüm araçları ve bunları kullananlar!

ve not: büyük ihtimalle saçma bir yazı, çünkü zaten bırakabilen bırakırdı herhalde. ama kendinizi zorlayın!!! ve bırakabilen bıraksın, yolun başındayken dönsün. özentilikten, milletin arasına/gözüne girmek amacıyla falan bu yola başvuranlar ya da düşünenler saçmalamasın. sevidklerimizi kaybetmeyelim.

ve not2: biliyorum, ağır bir konuşma.. hele bir de toplumun sigara tiryakisi olduğunu ve çoğunluğunun içtiğini düşünürsek.. ne yapalım, aziz nesin de "türk halkının yüzde 60 ı aptaldır" deyip yüzde 60 ını karşısına almıştı, ben de onun izinden gidiyorum sanırım yalnızca.
117 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol