confessions

quantitatif

- Yazar -

  1. toplam entry 478
  2. takipçi 1
  3. puan 14972

ezginin günlüğü

quantitatif
evdesindir.yorgunsun dusuncelerden.siyrilip atmak istersin zamani.uzandigin koltugundan demlenen cayin buharidan bugulanan camin ardinda yagan karlar hasretini azdirir.yaktigin her sigarada eksik bir sey mi var dersin.gemiler gecer oteden hayat gibi,sevda gibi.bazi sarkilar sensiz soylenmiyor,bazen yagmurlar duyar gul kokusu konusur,kayan yildiz seni seyreder,sarkilar tutusur.bir kadin cizilir odanin duvarlarina.bugulu,ilik bir methiye duyarsin cok yakinindaki gule;sicak ve alimli alev gibi.kalbine isleyen her sarkida vay vay hani senin canindim dersin.bekleyip durdugun elinde ki guller yarisi ask,yarisi keder.zehir gibi.

dinlerim dinlerim susarsin.off,ulan off,bunlar olsun muydu?eskittigin prangalari sayarsin cunku aksam erken iner mahpushaneye...u

ahmet telli

quantitatif
yasayan buyuk sairlerden.ama yine kiymeti anlasilmaz.nazim,ahmet arif,orhan veli,atilla ilhan,cemal sureyya,can yucel ve daha bir cogu gibi.sarap tadinda dusler kurduran misralari okurken yalniz degilsin siiri gelir aklima nazimin.her seyden bir tadimlik verir gibi sulandirir islanir dudaklarim ve birden ’asklar mi’ dediginde kurumaya baslar.yasaran gozlerim olur sonra.karda izler birakiyorun avcilar pesime dussun diye tekrarlarim bu aralar yururken sokaklarda ve anisi biz olalim bu sokaklarin siirini yuruturum aklimdan.oyle icten,samimi gelir askimi duyumsarim.opusmedigmiz tek sacak alti kalmasin.eksik bir sey mi var(ezginin gunlugu)cayim,sigaram ve tellinin siirleri.

çocuksun sen

quantitatif
kirpiklerime dusuyorsun bir ciy damlasi olarak
yumuyorum gozlerimi gozkapaklarimin icindesin
sonsuz bir uykuya daliyorum sonra ve sen
hic buyumuyorsun artik iyi ki buyumuyorsun
adinla basliyorum her siire ve her misrada
esirgeyensin bagislayansin, biad ediyorum.

cocuksun sen ve bu dunya sana gore degil

cocuksun sen-1 den bir bolum.

çocuksun sen

quantitatif
bir bulutun pesine takilip gittigimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen soyle
batik bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizligim firtinalar patlarken
govdem kole tacirlerinin barut yaniklari icinde
ve gittikce acitiyor yaralarimi tuzlu su

cocuksun sen, buyumek yakismazdi hic
gulusunun kokusuyla yeserdi bu elma agaci
(solugunun elma kokmasi bundandi belki)
bir elma kokusuna tutundum duserken
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa oyle

cocuksun sen, cocugumsun

ahmet telli siirinden bir bolum.

sucuklu yumurta

quantitatif
once baharati asiri olmayan bir sucuktan, zarini cikardiktan sonra, halka halka 5-6 dilim kesersiniz. sonra da teflon bir sahana yarim corba kasigi tereyagi koyarak, icine atacaginiz sucuk dilemleriyle birlikte ilik bir ateste, yagi eritmeye ve sucuklari bir iki kez ters yuz etmeye baslarsiniz.
yag kivaminda isindiginda, yumusayip gevsemis olan sucuklarin ortasina, bir yumurta kirarsiniz, sarisini dagitmadan. ve kapatirsiniz sahanin kapagini.
6-7 dakika sonra kapagi actiginizda pismis beyazlarinin gobeginde, ustu de azicik yalazlanmis sapsari bir yumurta, mis gibi sucuk kokulariyla istahinizin libidosunu gidiklamaya baslar.

ahmet altan’nin yazisindan alintidir.

cansız mankenle seks

quantitatif
sapkinligin en ileri duzeylerinden olmasada bastirilmis cinsel duygularin doruga vurdu andir.gercegi hayvanlarla cinsel iliskiye girmeye calisanlarin halini dusunursek bu herifin durumu normal gibi gorunur.aslinda bu olaya bir de su acidan bakmak yerinde olur;her yanimizi cinselligi animsatan objelerle doldugunu dusunursek,gozumuzu kapatsakta seslerle irkildigmiz ve tahrik oldugmuzu dusunursek herifin yaptigini normal oldugunu dusunebiliriz.

osmanlı devletinde özel mulkiyet

quantitatif
osmanli devleti bilindigi uzere selcuklu devleti’nin bizans devleti sinirinda bir nevi parali askerlerden olusmus savasci bir topluluktu.bir benzetmeyle gazi ocagi denen birliklerden olusuyordu.selcuklularin mogallarla yaptigi savaslar sonrasi yenilgeye ugramasi egemenligini zayiflatir cografyasinda yasayan beyliklerin ayaklanarak bagimsiz devletler kuramasini yol acar.osmanli devleti de bilindiginin tersine kiyi asireti degil o cografyada selcuklu devletine bagli bulunan ve bizansla olan siniri koruyan bir birlikti.osmanli devleti kurulusu doneminde hem bizanstan hem de anadoluda bulunan beyliklerden alinan topraklar merkezi bir yapilanma ile devletin hanedanligina bagli idi.devlet topragi isleyenlerden timar yontemi ile vegiler aliniyordu.bu da askeri harcamalara aktariliyordu.bu topraklarin bazilari hanedana mensup askelere,din adamlarina,devlet adamlarina dirlik duzeni ile veriliyordu.onlarda bu topragi isleyenlerden vergi aliyordu.asil mulkiyet hukumdara ve ailesine aittir.dolayisiyla uygulanan bu rejim batidaki gibi feodal bir duzenin olmasini engellemistir ama yine de feodal rejimde varolan bazi mulkiyet bicimlerinin bunlar;malikâne, yurtluk, vakif mulkler gibi gelismesini engellememistir.
bilindigi gibi devletler ekonomik gelir elde etmek ve egemenliklerini gelistirmek icin savaslar yaparlardi.savaslar sonrasi kazanilan tum topraklar ve ganimetler devletin hanedanligina aktarilir ve merkezi yapinin guclendirilmesi saglanirdi.mulkiyet osmanlida egemen sinifinda henedana mensup akrabalar,devlet adamlari,din adamlari,askerlerden olusmasini sagladi.yani devletin sahip oldugu ekonomik ve siyasal gucu elinde bulunduran ve bu guce dayanarak reayayi(topragi isleyen) somuren osmanli hukumdari (saray) ve aristokratik burokrasidir.
osmanli devletinde ozel mulkiyet dar bir alanda sikismis merkezi bir yapiya sahiptir.halk topragi isler ve dirlik sahibine vergi verirdi.ama mulkiyet devlete aitti.her ne kadar feodal bir yapiya yakin olmasada ozel mulkiyet sinifsal farkliliklar olusmasina ve adeletsizlige neden olmustur.

özel mulkiyet

quantitatif
ilkel komunal donemden sonra uretimin cogalmasi ve biciminin ve seklinin degismesiyle,uretim araclarina,kaynagina sahip kisilerin de bundan gelir elde etmesiyle ortaya cikan mulkiyet bicimidir.kolecilik toplumunda bu mulkiyet sekli serfler sayesinde saglaniyordu.sonrasinda feodal donemle birlikte toprak sahibi olanlar uretim sekillerine ve bunun getiridigi yeni iliskilere ve olusan ust yapiya bicim veremeye basladilar.fransiz ihtilali sonrasinda burjuva siifinin onculugunde sanayi devriminin gerceklesmesi ozel mulkiyetinin anlamini degistirmistir.bu toplumsal degismeyle birlikte iliskilerde karmasiklasmis gunumuzun kapitalizm sistemiyle doruklara ulasmistir.tarih boyunca savaslar ozel mulkiyetin korunmasi ve gelistirilmesi amaciyla yapilmistir.uretim araclarina ve kaynaklarina sahip olanlar siyasal anlamda sahip olduklari sermayeyi korumak icin ust yapiyi etkilemisler ve surekli karmasiklaga ve adeletsizlige sebep olmuslardir.diyalektik meteryalist anlayisa gore ilerici sinifin(proleterya)uretim araclarina ve kaynaklarina sahip olarak devrimi gerceklestirecekler ve ozel mulkiyeti komunizme gecisle ortadan kaldiracaklardir.

komünizm

quantitatif
komunizm oncelikle cokmus bir sistem degildir.cunku tarihte pratik olarak uygulanmamistir.komunizme cokmus bir sistem diyebilmek cehalettin en buyugudur.zaten turk milletinin komunizmle ilgili bir sey bilmesi de bir hayaldir.cunku koklu bir devletcilik anlayisina sahip bir yasam tarzi suren ve duyduklarini dogru oldugunu sanip her yerde bunun cigirtkanligini yapmak bizim insanimizin mizaclarindandir ve boyle hassas bir konuda da yanlis seyler soylenmesi dogaldir.uretim araclarinin toplumun mulkiyetinde oldugu, siniflarin ve devletin tumuyle ortadan kalktigi bir toplum anlayisi eski zamanlardan beri varolmaktir.ama esas itibari ile sistematik bir ideoloji anlayisina k.marks ve f.engels’in birlikte yazdiklari komunist manifesto ile anlam kazanir.komunizmin temelini diyalektik ve tarihsel maddecilik anlayisi olusturur. diyalektik maddecilige gore evrenin ozunu madde olusturur. evren oncesiz ve sonrasizdir. maddi dunyamiz disinda baska bir dunya yoktur, olmasi da mumkun degildir. evren disinda bir yaratici guc yoktur. diyalektik metaryalist anlayisa gore insanlar yasamak icin once yiyecek,giyecek,konut vb olan temel ihtiyaclarini uretmek ve cogaltmak gerekmektedir.bu sistem belirli uretim araclari,dogal kaynaklar ve teknikleri ile gerceklesir.bunlar da toplumun emrindeki uretici gucleri olusturur.uretim etkinligi toplumsal bir surectir ve belirli uretim iliskileri icinde gerceklestirilir. uretici guclerle uretim iliskileri toplumun ekonomik temelini olusturur. bu ekonomik temel de siyasal, hukuksal ve ideolojik ustyapilar dizisini belirler.insanlik tarihinin belli basli donemleri uretici guclerin belli bir esigine bagli olarak ortaya cikan uretim tarzlarinin ortaya cikardigi ustyapilara gore adlandirilir. buna gore insanlik tarihi bes temel asamadan olusmaktadir. bunlar ilkel komunizm, koleci toplum, feodalizm, kapitalizm ve komunizm asamalaridir. ne var ki kapitalizmin ortadan kalkmasindan hemen sonra komunizm gerceklesemez. bu nedenle bir gecis donemi gereklidir. bu gecis donemi sosyalizm donemidir. sosyalizm donemi kapitalist somurucu sinifin ortadan kaldirilmasiyla baslar ve komunist toplumun uzerinde yukselecegi temeller atilir.simdi tarihte daha dogrusu sovyet rusyasinda sosyalizm sistemi pratikte uygulanmaya calisilmistir.bu sistem de lenin sonrasinda stalin’in siddete dayali merkezi yapi olusturma sureciyle sorunlarin olusmasina sebep olur.kruscev’in destalinizasyon sureci sonrasinda 1985’te gorbacov ile yeni bir doneme girdi.daha sonrasini yakin tarihe hepimiz taniklik ettik.komunizm tarhte hic uygulanamadi hatta sosyalizmde marks,engels,lenin’in isci diktatorlugunun onderliginde teorik olarak uygulanabilir bir zamani cok kisa tarihlerde oldu.komunizme utopya,cokmus sistem gibi zirvalarla anlatmak insanlirin bilgisizligini gosterir.okuyunuz paris komununu(1848).1917 bolsevik ihtilalini ve lenin donemini okuyun.simdiler de amerikaya ragmen ayakya kalan kuba’ya bakin sonra gorus bildirin.

şanssız kurbağa

quantitatif
o gercek birisi degil zaten yok oyle bir insan.zannederim bize yani bilgi sozluge tanri tarafindan odul olarak kurbagalar ulkesinden yaziyor.evet bazen yaprak falan yer.nefesi de sicakken okaliptus kokar.simdi tanrinin sesini hic duymadigimdan benziyor mu,bilemem? bu adam yaprak yedigi icin yesil falandir.pamuk prenseslerin ruyalarina da girdigi soylenir.

öğrenilmis caresizlik

quantitatif
insanlarin kendi sansurlerini kendileri koymasi gibi bir sey denilebilir.sanirim icinde yasadigmiz toplum tarafindan genel dogrular ya da yanlislar uzerinden kendimize bictiklerimiz.dogumdan itibaren ebeveyinlerin kendilerine sectikleri ogrenilmis caresizlik davranislari cocuga yansitilir ve cocukta toplumda edindigi rol sonrasinda ogrenilmis caresizliklerine yenilerine katarak yasamaya devam eder.sanirim bu tur davranislari olmayan pek nadir insanlar vardir.

marmara üniversitesi bahçelievler kampüsü

quantitatif
universite mi yoksa ilkokul mu oldugu icine girdikten ya da marmara universitesidir,burasi diye tabelasini gormeden anlayamazsiniz.dis gorunumu itibari ile bir universite kampus havasi tasimaz.son hatirladigim hali ile kampusun disindaki cafelerde tiki tiplerin araba park yaparken arkadaslarinin yaptigi ufak hatalari buyuterek kahkalarla alay edilmesi ve oto park alanlarinda sahin otolar ve kopekler giremez diye tabelasi vardi.boyle insanlarda var dedigim anlara sahit oldugum kampus.

medya cehaleti

quantitatif
bunlara dur desinler artik.bir televizyon kanalinin sabah programinda yine abidik kubidik herifler ve kadinlar var.bulmuslar bir yarisma programi sonrasi evlenen cift evirip ceviriyorlar.onlarda hangi akla hizmet ediyorlar bilinmez(paranin gucu denilebilir)insanlarin gozunun onunde ozel hayatlarini delik desik ettiriyorlar.sunucuda kus mu insan mi,sanirim ismi aydin her gun sacini rengi degisiyor yanina da almis alik bir manken bir kac tane de konunun uzmanlari sanki(yine onlarda son zamanlarda bu gelinler kaynanalar yarissindan siyrilan tipler)yorumlari ile kiskirtiyorlar insanlari.agliyor kadin benim yatak odam diyor,senin annen delirmis,senden cocugum olsun istiyorum falan filan.sonrasinda butun gun evinden cikmayip pencere onunde memelerini buyuten sayin ev hanimi meslegini bayalastiran selma,emine artik ismi neyse yapistiriyor sesini turkiye duysun duysun mahalledeki arkadaslari;konusuyor oda,buyuk yorumcular....delirmek elde degil nerde insanlarin gizlileri,ask,sevgi,saygi,hosgoru.hepsini tuketiyorlar.medyada buna yataklik yapiyor.kapitalizmin oklari deliyor bizi,farkinda olan var mi?

yolda yürürken sıçmak

quantitatif
soguk bir kis aksami arkadasini beklerken donmussundur ve isin kotusude 3 gundur bobrekleri bosaltmamissindir.soguk yavas yavas bobrekleri harekete gecirir artik ayakta zor durursun.tuvalete gidebilecegin bir yerde yoktur.olacak olur yapabilecegin kisa sureli rahatlama saglayan sonra kendinizden bile tiksinmenizi saglayacak bir an yasamaya baslarsiniz.

sabatayci isimler

quantitatif
sabetaycilar iki isim tasirlar.bunun sebebi pek bilinmiyor ; nedeni yahudi gelenegi olmasidir. yahudilerin bir ismine semi hakodes deniyor. anlami kutsal isim demektir.
sem: isim
ha: ibranicede belirten anlami var yani ingilizcedeki the, fransizcadaki le, la gibi
kodes : kutsal
diger isime ise kinnui deniyor. buna yahudi olmayan ya da sekuler isim deniyor.
bir yahudi, mutlaka kutsal bir isim tasiyor ve bulundugu ulkeye gore ikinci bir isim aliyor. ikinci isim inanca gore bir "duy" isimi, diger isim ise batini (ezoterik, icerik) anlami var. bunun kaynagi misir’daki hermes’in ogretisidir.
diasporadaki yahudiler, ornegin osmanlida yasiyorlarsa bu kinnui ismi arapcadan secmisler, cumhuriyetle birlikte bu isim turkculuk cagiracak isimlerden secilmis. altemur, cengiz vs. abd’de yasayanlar da ingilizce kinnui isim seciyorlar. orada bu isime "gentile " yani yahudi olmayan, isim deniyor.
oldurulen uzeyir garih’in buyuk olasilikla bir "kutsal ismi" daha olmasi gerekir. kendi aralarinda bu isimle cagiriyorlar zaten.
yahudi inancina gore isim cok onemli. birincisi, ismin cocugun kaderi, kisiligi, hayati uzerinde cok tekili olacagina inaniliyor ve isimlerin hic birisi rastgele secilmiyor. ikincisi, secilen isimler asla kaybetmedikleri soyagaclarini takip etmede, soyu bulmada, soyu anlama cok onemli. bir yahudi veya sabetayci asla soyagacini kaybetmez. aradan yuzlerce yil gecse de hangi bolgedeki, hangi kabileden geldigini kaybetmez.
bu isimlerin ilk cikisi yaakov’un rahel ve leada’dan olan ve 12 kabilenin isimlerini tasiyan cocuklarinin isimleridir.
ruben (rubi, robi, bakin bir ogul)
simeon (duyma)
levi (baglanma)
dan (dani, daniel, hukmetti, adalet)
naftali (nafi, benim guresim)
gad (ugurlu)
aser (mutlu)
yisahar (satin alinmis)
zebulun (ikamet eden)
yosef (josi, jef, jerfi, jozef, yusuf, jeri, toplasin, arttirsin)
binyamin (sag kolum)
uzeyir garih’in babasinin ismi uzeyir ezra garih’mis. dedesinin isminin de uzeyir oldugu soyleniyor. demek ki, babasi da , oldurulen oglu da ilk erkek cocuklar ve uzeyir ismi boylece devam ediyor. uzeyir, bir "kinnui" isimdir ve nufusunda olsun, olmasin mutlaka bir semhakodesi vardir.

ezra, kohen kabilesinden bir peygamberin ismidir. m.o 5. yy’de yahudileri babil’den yerusalem’e getiren kisi. ezra, mose rabenau’nun ogretisini kaleme alan kisi ve yahudilikte buyuk bir deger tasiyor, tora bilgisi uzmani kabul ediliyor.

yahudilikte isimlerin onemi adem’in once hayvanlara sonra havva’ya isim koymasindan basliyor. kisinin durumunda onemli bir degisiklik oldugunda ismi de degisebiliyor. ornegin, ciddi bir hastaliga yakalanmis cocugun iyilesmesi durumunda ona hayim(hayat) , vitali (hayat) rofe (hekim) , rafael (allah onu iyi edecek) vs gibi isimler verilebiliyor. hatta hasteyken, olum melegini sasirtmak icin de bu isimler verilebiliyor.
bir insanin isminin degismesinin onun kaderini etkileyen dort seyden biri (digerleri hayirseverlik, dua, ve davranislarini degistirmek) kabul ediliyor.
erkek cocuklarina isim sunnetinde, kizlara ise ilk tora okundugunda konuyor.
ayrica isimlerin daha pek cok acidan incelenecek yonu var. ornegin, isim secimlerinin nasil oldugu, aileden, yasanan bolgeden, tevrat’tan, ses benzesimleri, harf degisilikleri, gematriya yani bir kelimeyi olusturan harflerin sayisal toplami ve dolayisiyla kutsal sayilara ulasan isimler) vs var. bunun disinda bilhassa kabalaci oldukkari icin sabetaycilarda bunlara ilaveten notarya, yani bir sozcugun harfleriyle yeni sozcukler elde edilmesi. ornegin ayak sozcugunun harfleriyle kaya da elde edilebilmesi ve bu elde edilen yeni sozcugun ibranice ve/veya ladino dilinde kutsal, mistik anlamlari olmasi ya da temurya, yani sozcugun icindeki iki harfin yer degistirmesiyle yeni bir sozcuk elde edilmesi. ornegin, gokyuzu sozcugunde k ile z’yi degistirdigimizde oryaya cikan gozyuku sozcugunun yine bir kutsal, mistik anlami olmasi gibi bir sey cok yaygin. sabetaycilarin isim secimleri baslibasina bir buyuk arastirma konusu. daha pek cok kistaslari var isim secmekte.

yalçın küçük

quantitatif
baba tarafindan, bugun toroslar"da abacili adiyla bir de koyleri bulunan turkmen bir aileye mensuptur: "biz akkoyunluyuz, yerlesmis, yoruk. akkoyunlular isyanci olur." iskenderunlu bir aile olan yalcin kucuk"un ailesi, yorede kucukefendiler olarak taninmaktadir. kendisi de kucukefendi"nin yalcin"i olarak bilinmektedir. ozellikle baba tarafi, zamanin varlikli ailelerindendir. ticaret ve kereste tuccarligi yapan dedesi huseyin kucukefendi"nin teslime hanim"la evliliginden dogan dort cocugundan biri, yalcin kucuk"un de babasi olan hakki bey, diger erkek kardesi ile birlikte ailenin mal varligini batirmis biri olarak aile tarihine gecmistir: "halep"te para yemisler, luks icinde yasamislar."

"baba tarafim isbirlikci, anne tarafim ihtilâlcidir"

hakki bey, iskenderun"a halep"ten gelip yerlesmis sabuni ailesinden serife hanim"la evlenmistir. serife hanim, iskenderun belediye reisligi de yapmis olan ahmet sabuni"nin torunudur: "annemle babam, iskenderun"un sabuniler ile kucukefendiler adli iki konaginin evliligidir." serife hanim, ahmet sabuni"nin kizi olan behiye hanim"in, yorede ihtilâlci olarak bilinen osman yanucoglu ile evliliginden dunyaya gelmistir. ailesi kafkasyali olan osman yanucoglu"nun, kurtulus savasi yillarinda hatay ve civarinda cete reisligi yaptigi bilinmektedir: "huseyin kivrikoglu zamaninda genelkurmay, hatay/dortyol"un dusmana ilk kursun atilan yer oldugunu kabûl etti. ilk kursunu atanlardan biri deseler ben buna inanmam; ama bizim bildigimiz, dedemiz orada cete reisi idi. iskenderun"da chp"den belediye baskanligi yapmis dayim orhan yanucoglu da, babasinin teskilat-i mahsusa"dan oldugunu soyledi. dolayisiyla benim anne tarafim ihtilâlci, baba tarafim isbirlikci idi."
"fransiz komutanlarinin en guvendigi adam. ailemizdeki butun bilgiler oyle. babam bizi tam bir fransiz terbiyesi ile yetistirmeye calisirdi."

kucukefendi"nin yalcin"i; talay, nilgun, omer faruk ve nilufer"in de aralarinda yer aldigi bes cocuklu boyle bir ailenin ferdi olarak 1938 yilinda dunyaya gelir. o tarihte iskenderun fransiz isgali altinda oldugundan, kucuk yalcin da fransiz yurttasi olarak dogmus olur. fransiz yurttasi olarak dogmanin faydasini yalcin kucuk, hayatinin ilerleyen yillarinda, 1993 senesinde turkiye"den kacip fransa"ya gittiginde gorecektir: "orada kolaylikla pasaport alabilecegimi ogrendim. fransiz kimligi alabilir miyim diye dusundum. "alabilirsin" dendi. iskenderun"dan kayitlari getirdim; ama almadim. zaten, universite profesoru olarak gittigim icin yesil pasaportum vardi."

alevisi, sunnisi, arap"i, yahudisiyle bir kulturel mozaik icinde gecen yalcin"in cocuklugu, ikinci dunya savasi"nin surdugu yillara denk gelir.
aile henuz fakirlesmedigi icin kucuk, cocuklugunun o ilk yillarinda tipik bir konak hayati yasamaktadir. ancak, babasi ve amcasinin ailenin varligi uzerinde sefa surmesi sonucu ekonomik olarak fakirlesen kucukefendi ailesinde yalcin"in okullu olmasi ile birlikte sikintili yillar da basgosterir. kucuk, bu ortamda ilk ve orta egitimini iskenderun"da tamamlar.olge ileri gelenlerinin cocuklarini okuttugu neredeyse tek bir lise vardir o yillarda: kabatas lisesi. yalcin kucuk de, sakip sabanci gibi bolge insanlarinin okudugu kabatas lisesi"nde yatili olarak devam ettirir tahsil hayatini. yil 1952-53"lerdir. kucuk, aile icin yokluk ve yoksullugun arttigi bu donemde annesinin altin, hali ve tarlalarini satmasiyla okur: "benim yetismemde daha cok annemin etkisi vardir. koyumuze gittigimiz iki-uc yaz babam istemezdi ama annem ozendirirdi, koyde din okuluna, medreseye giderdik. babam istemedigi icin biz elham cuzunde kaldik. bayram namazlarini, beceremezdik ama kilardik. onun icin ben dunyada en cok inanan adam yuzunu severim." kabatas lisesi"nde, koc holding"in yonetim kurulunda bulunan prof. yavuz alangoya, yargitay cumhuriyet eski bassavcisi sabih kanadoglu gibi arkadaslari olan yalcin kucuk, universite egitimi icin de mulkiye"ye (ankara universitesi siyasal bilgiler fakultesi) birincilikle girer. tahsil hayati boyunca caliskan bir talebe olan kucuk, burada, sonradan fikir kulupleri federasyonu, ardindan sosyalist fikir kulupleri federasyonu, dev-genc ve nihayetinde de turkiye halk kurtulus partisi olan fikir kulubu baskanligi"ni yapar, bu donemde. genel sekreteri de hikmet cetin"dir: "bizim sinif cok hareketli bir sinifti. vecdi gonul bizim sinifta idi. o zaman da muhafazakârdi. yasar yakis bana daha yakindi. ilk kadin buyukelcimiz filiz dincmen de bizim sinifta idi.turkes ogrenci eylemi yapmasini istiyor

yalcin kucuk okulda cok aktiftir. siyasal bilgiler"i 1960 senesinde bitiren kucuk, 27 mayis"a dogru yol alindigi o gunlerde, "subaylarin bile irtibat icin pesinde oldugu" bir ogrenci lideridir: "27 mayis"in uc sutunundan biri, genclik hareketidir. buyuk ogrenci eylemlerinin basinda idim. o donemde nurettin sozen, kemal alemdaroglu, isadami tugrul erkin bizim takimda idi. ankara"daki genclik eylemlerinde bizimle beraber hareket eden, ama bizim takimdandi diyemeyecegim deniz baykal vardi."
kucuk, "ogrencileri kullandik" diyen 27 mayis"in ihtilâlci kurmay binbasisi sefik soyuyuce"yi teyit eden aciklamalarina devam ediyor: "28-29 nisan"da, ihtilâli hazirlayan iki ogrenci eylemi vardir. 28 nisan"daki istanbul universitesi"nde oldu. biz irtibat halinde idik onlarla. 29 nisan"da da ankara hukuk ve siyasal bilgiler fakultelerinde oldu. 29 nisan"da silah da patlayinca ilk aranan ben oldum. ankara"daki ogrenci eylemlerinden sonra meclis"te kurulan tahkikat komisyonu beni ariyordu. saklanmistim. onu uzun uzun anlatmak istemiyorum. ankara"da hic bir yerde beni saklayamiyorlardi, guney"e kactim. dayim orhan yanucoglu, o sirada chp iskenderun ilce baskani idi. beni suriye sinirinda daglara kacirdilar. sonra ben dayanamadim tekrar dondum. dondugumde hikmet cetin"den bana bir haber geldi, "bazi subaylar seninle gorusmek istiyor" diye. daha sonra hikmet"in bana soyledigi, o subay turkes"ti. turkes"in hikmet vasitasiyla benden istedigi, bir cuma gunu kizilay"da bu sefer cok daha buyuk bir ogrenci eylemi yapilmasi... dolayisiyla kendimi 27 mayis"i yapanlardan biri olarak goruyorum."askerlerle o kadar yakin olur ki yalcin kucuk, evliligini de bir asker kizi ile yapar. kucuk"un 1961 yilinda evlendigi temren hanim, 1960 yilinda siyasal bilgiler fakultesi"ni kusatan alayin komutani albay sabri suer"in kizidir.
kayinvalidesi sadriye hanim ise, genc yasta dersim temsillerine katilmis bir cumhuriyet kadinidir: "sadriye hanim"in bir damadi odtu eski rektoru suha sevuk, diger damadi gubre sanayi, tmo gibi bircok kurumun genel mudurlugunu yapmis onal ulutas, bir digeri de sam eski buyukelcisi ve halen prag buyukelciligi yapan (senkal atasagun"dan once mit mustesarligi icin adi gecen ve zaten disisleri bakanligi"nda da istihbarat genel muduru olan) cenk duatepe"dir. bana gore cenk, kurt sorununda en onemli adamdir. bazilari "ocalan"i sam"dan iki bacanak cenk duatepe ile yalcin kucuk cikartti" derler. ama o oyle degildir." kucuk, sabri suer"in vazifesi nedeniyle bulundugu iskenderun"da temren hanim"la tanismistir, bir nevi ortaokul askidir onlarinkisi. ve ciftin 1962"de dogan, omer, mizrak ve devrim gibi uc adi bulunan, ama en cok devrim"i kullanan bir cocuklari gelmistir dunyaya.
"demirel, ilk zamanlar 27 mayis"i destekledi"

iste 1960"larda boylesine bir hayatin icinde bulunan ve mulkiye"yi birinci olarak bitiren yalcin kucuk, ardindan devlet planlama teskilati"na (dpt) girer. bir sure sonra uzun vadeli planlar dairesi mudurlugu"ne getirilir; hikmet cetin de yardimcisidir: "dpt"de evvela ulastirma, transport, televizyon benim alanimda idi.

ben birinci plan doneminde turkiye"ye televizyonun gelmemesini yazdim. cok buyuk tartismalar oldu. elimden gelse idi hic sokmazdim, bugun bile sokmam. ve cok memnunum. turkiye"ye televizyonun girisini bes yil geciktirdim." suleyman demirel basbakan yardimcisi olunca, kucuk de dpt"de ona bagli olarak calismaya baslar. ardindan demirel"in, turgut ozal"i dpt"ye mustesar olarak atayacagini ogrenince, hemen istifasini verir. demirel"le kucuk"un burada baslayan gecimsizligi cok uzun yillar boyunca surecektir; 2000"ler turkiye"sinde bile... kucuk, bu donemde, 1962 yilinda, yon dergisinde demirel"in ilk defa adalet partisi"nin basina gelecegini yazdirmistir: "demirel, planlama"da yedek subaydi, mustesar olmayi kabul etmisti, gorus degistirdi. ben dusundum, boyle yorumladim. demirel o tarihe kadar 27 mayis"i destekliyordu, saf degistirdi ve ben teshis ettim." yalcin kucuk, buradan ayrilinca amerika"ya gider, yale"de lisans egitimi alir. ardindan, mulakati kazanarak, dort ay boyunca da, dunya bankasi"nda staj yapar. dondugunde sbf"de sadun aren"in acmis oldugu asistanlik sinavina katilir, kazanir da: "ama tayin etmediler. dekan cumhur ferman"di. o zaman ferman"in sabetayist oldugunu bilmiyordum. simdi anliyorum, sabetayist olmadigim icin almamislar. cunku, sbf"ye sabetayist olmayan kedi bile giremez."yalcin kucuk, 1966 yilinda ise odtu"de calismaya baslar. kucuk bu yillarda, sovyetler birligi"ni model olarak gordukleri icin, onu birinci elden incelemek ister. rusca ogrenir. 1968-70 yillari arasinda birmingham universitesi rus ve dogu avrupa arastirmalari merkezi"nde bulunur. sovyetoloji arastirmalarini kitaplastirir. daha sonra bu kitaptan dolayi sekiz yila mahkûm edilir. 1970"lerde, isci partisi"nin ikinci kez kurulusu icin calismalara katilan kucuk, 1971 yilinda ihtilâl hazirligi icinde olan dogan avcioglu ile siki bir diyalog halindedir. tabani olmadigi icin ihtilâlin basarisiz olacagini soylemektedir avcioglu"na: "o tarihlerde odtu"de hocayim. bana geliyorlar, radyoda okunacak bildiriyi yazmami istiyorlar. dolayisiyla ben de bu isin icindeyim. 27 mayis"tan once beraber oldugum insanlar memduh esen, castro nuri (yazici)... hepsini reddettim."-ihtilal istemiyordunuz....

her zaman ihtilâli isterim. sonunda bir gun numan esin universiteye geldi. odtu rektoru de erdal inonu. onun odasi dinlenmez diye, numan esin de eski ihtilâlci oldugu icin, inonu"nun odasinda atilla sonmez"le beraber oturduk, konustuk. sonradan ogrendim ki numan esin gidince komiteye... yani beni de, turkiye"yi yoneteceklerini dusundukleri 40 kisilik listeye koymuslar. diktatorya, 40"lar meclisi. tabiî iclerinden biri, obur tarafa da bilgi veriyormus. sonunda bizim dedigimiz gibi oldu ve 9 mart 71"de bunlar yenildiler, 12 mart oldu."

belcika"dan gelen pasaport

kucuk, sonunda o raporlara dayanarak, orduda birtakim taraftarlari oldugu dusuncesi ile odtu"den atilir. butun arkadaslari yurtdisina giderken, yalcin kucuk turkiye"de kalmayi yegler. hem de belcika"dan pasaportu gelmis olmasina ragmen.

-kim gonderdi size pasaportu?

"bilemezsiniz. dunyada boyle ilerici solcular olur. ama onlari oradaki turkler harekete gecirir. gitmedim, o donemde issiz kaldim."

issiz oldugu icin yalcin kucuk bu donemde askerligini yedek subay olarak yapmak istemektedir. ancak, kendisine gore, evraklarinin eksikligi bahane edilerek onun askere alinmasi geciktirilmek istenmektedir: "onlarin soyle bir dusunceleri vardi. orduda hâlâ ihtilâlciler var, yalcin kucuk de onlarin sevdigi adamlardan..." kucuk, bu donemde, mehmet ali kislali"dan yanki"da calismasi icin bir oneri alir. yanki"yi o zaman mehmet ali ile beraber ahmet taner kislali, hincal uluc cikarmaktadir: "mehmet ali kislali, time"in da temsilcisi oldugu icin daha cok disarida olurdu. onun yerine basyazilari da yazardim. mehmet ali"nin dili anlasilmaz. guzel bir turkce"yle yazar, sonra bozardim. o mehmet alice olurdu. hincal genellikle okuyucu mektuplarini yazardi." kucuk"ten, ayni zamanda cumhuriyet"te de yazmasi istenir. fakat bir sure sonra, 1973 sonlarina dogru, ansizin askere alinir. evvela polatli"da topcu okulu"na gonderilir. yedek subaylik vazifesini yaparken bu arada cumhuriyet"te yazmayi da surduren kucuk, ecevit hukumeti"ndeki erol cevikce, deniz baykal gibi arkadaslarinin talebi ile genelkurmay"da gorevlendirilir. o siralarda orduda kibris"a cikarma yapilmasi konusulmaktadir. harekâta karar verildiginde, aralarinda kucuk"un de bulundugu dort kisiye birtakim yazilar gelir: "turk ordusu, kibris"a cikarken dort yedek subayi casus olabilecekleri ihtimali ile genelkurmay"dan uzaklastirdi. bunlardan bir tanesi de bendim. o sirada beni zirhli birlikler mekanize tumeni"ne goturduler." fakat az bir sure sonra, ikinci harekâta katilanlardan biri olarak 1974 yilinda, kibris"ta savasa gider: "ikinci harekâtta magosa"yi biz aldik." burada askerleri tarafindan cok sevilir. hatta o kadar ki, askerleri ona "kabadayi, profesor, astegmen" diye isim bile yakistirir. kucuk, magosa"da iken, oldugu haberini okur gazetede: "o sirada meclis oturum halinde iken, genelkurmay, ecevit"e bir kâgit ulastirmis, "yalcin kucuk sehit oldu" diye. aglamis adam." kucuk"un olmedigi ancak uc gun sonra anlasilabilir.

"hapis yatmayani adamdan saymazlar"

kucukefendi"nin yalcin"i askerden sonra da cumhuriyet"te calismaya devam ederken, 1977 senesinde, "kacislarindan" birini yapar; cumhuriyet"ten ayrilir. ardindan anka ekonomik bulteni"ni cikartan kucuk, 12 eylul gelip cattiginda, gazi universitesi"nde docent unvani ile ogretim uyesidir. 12 eylul 1980"den sonra ise 1402"liklerden biri olarak universiteden uzaklastirilan kucuk, bir yeni cumhuriyet kitabi dolayisiyla da tutuklanir, 8 yila mahkûm edilir ve 1983"te sultanahmet cezaevi"ne girer: "fevzi oz ve kurt idris"lerin (ozbir) arasinda yattim. ikisi arasinda olumcul bir kavga cikmisti. kurt idris"i bizim kogusa aldik. yeralti dunyasinin kurallari, turkiye aydin morfolojisinde de var. yani yeralti dunyasinda hapis yatmayan hic kimseyi adamdan saymazlar. hapse girmeyen aydin da, hareketimizde boyledir. idris bey"i ben daha sonra gormek istedim; ama olmadi." yargitay, kucuk hakkindaki hukmu bozunca o da bir yilin sonunda cezaevinden cikmis olur. prof. dr. yalcin kucuk, bu tarihten sonra kitap yazmaya daha bir agirlik verir; sol ve sosyalist cevrelerle sert bir mucadele icinde bulunur. bu donemde mahkeme karariyla tekrar universiteye doner. sonra, 1993 senesinde, suleyman demirel"in cumhurbaskani olmasini one surerek paris"e kacisina kadar cesitli sol dergiler cikaran kucuk, terorist lider abdullah ocalan"la yaptigi roportajla da tartisilan bir isim olur.

"ocalan"a baskasi gitseydi ben gitmezdim"

paris"e gidisi de onun, daha onceki muhim kacislarindan biridir. kucuk, 1993 senesinde suleyman demirel"in cumhurbaskani, tansu ciller"in basbakan ve kadin vucudunu sattigi icin de bir kadinin (matild manukyan) en fazla vergi vererek vergi sampiyonu olmasini protesto etmek icin boyle bir harekete giristigini soylemektedir. ikinci nokta ise, turkiye"nin izledigi kurt politikasidir. yalcin kucuk"un toplumda tepki uyandiran bir fiili de, terorist basi abdullah ocalan"la basinda ilk kez roportaj yapmasi olmustur: "bir baskasi ocalan"a gitse idi, ben gitmezdim." kucuk"un abdullah ocalan nezdindeki izlenimi iyi olur ki, daha sonra ocalan, dogu perincek kendisiyle gorusmek istediginde yalcin kucuk"e sorar, "dogu perincek gelmek istiyor. ne dersin?" diye.

"paris"te yardim aldim"

yalcin kucuk, emin colasan basta olmak uzere bazilarinin iddiasina gore burada pkk"dan (kucuk, pekeke diye telaffuz ediyor) para almistir. ancak kucuk, bunu reddettigi gibi, paris"te kaldigi sure icerisinde de cok sikintilar cektigini anlatmaktadir: "bir defa ben kitaplarimin telif hakkiyla yasarim diyordum. emekliligim vardi. fakat cok buyuk devaluasyonlar oldu, cok sikinti cektim. onun icin fransizlarin lme dedikleri, istasyonlardaki sarhoslara da verdikleri bir para var, yardim. onu aldim. alman universitelerinde ayda bir konferans veriyordum." kucuk, burada ogrenci olur, iranoloji ve kurdoloji okur; kirmanci, sorani, farisi ogrenir. burada ismi bircok sansasyona karisan kucuk, onomastik uzerine calismalarina yogunlasir ve bir 29 ekim gunu de turkiye"ye donmeye karar verir. yil 1998"dir: "bir hesap yaptim, 2 yilla 10 yil arasinda beni tutarlar dedim. donmek icin risk aldim. oraya gitmek de bir riskti." yalcin kucuk 10 yili goze alarak geldigi turkiye"de iki yilla cezalandirilir ve haymana mezari dedigi cezaevinde kalir. 2000 yilinda serbest kalan yalcin kucuk, artik kendisini onomastik/isim-bilim konusuna adar; calismalarini, ozellikle, bugun dezenformasyon yapildigi seslerinin yukseldigi sabetaycilik hususunda yogunlastirir: "her gun benim icin bir donum noktasidir. ancak, bana gore butun kacislarim donum noktasidir. cok sukur ki, iyi ki kacmisimdir. kacmayi bir sanat haline getirdim. iyi ki planlama"dan kacmisim... yale"de cok parlaktim, iyi ki amerika"dan kacmisim. cunku ikinci senede amerika beni icine alirdi. iyi ki cumhuriyet"ten kacmisim. cumhuriyet"te kalsa idim, bugunku yalcin olamazdim. burdan paris"e gittim, o da bir kacisti. sonra paris"ten kactim. kacmasini bilirim ben." kucuk"un kacislari bu kadar da degildir. kibris"ta da, komutani kalmasini isterken, o, yine bir yolunu bulup kacar: "hic pismanlik yoktur. bende su vardir. ben ne yapiyorsam turkiye aydini adina yapiyorum. ben o kadar aptal bir adam degilim."


cemal a. kalyoncu ile soylesisinden alintidir.
13 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol