(bkz: avrupa birligi adalet divani)
(treaty of rome) avrupa ekonomik topluluğu’nun 1 ocak 1958 tarihinde yürürlüğe giren kurucu antlaşması’dır. avrupa atom enerjisi topluluğu antlaşması da roma antlaşması ile aynı tarihte yürürlüğe girmesine rağmen, euratom antlaşması adıyla anılmaktadır.
1 ocak 1952 tarihinde yürürlüğe giren akçt antlaşması’nın kazandığı başarıdan sonra altılar, yalnız demir-çelik ve kömür alanlarında değil, tüm ekonomik faaliyetlerde bütünleşme yolunu benimsemişlerdir. siyasi bütünleşme umutlarının avrupa savunma topluluğu’nun kurulamamasıyla birlikte büyük ölçüde yitirilmesi sonucu, ekonomik bütünleşmenin zaman içerisinde siyasal bütünleşmeyi de beraberinde getireceği, bu sayede avrupa ülkeleri arasında savaşların engelleneceği düşüncesiyle ekonomik entegrasyon çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
bu düşünceler çerçevesinde 1 haziran 1955 tarihinde italya’nın messina kentinde düzenlenen dışişleri bakanları toplantısında, aet ve euratom anlaşmalarının hazırlanmasına karar verilmiştir. messina konferansı’yla başlayan çalışmalar sonucunda 25 mart 1957 tarihinde almanya, fransa, italya, belçika, hollanda ve lüksemburg arasında roma ve euratom antlaşmaları imzalanmıştır. sonuç olarak akçt ile beraber üç avrupa topluluğu oluşmuştur. ancak bu topluluklar arasında en önemlisi, roma antlaşması’yla kurulan ve 1993 yılında adı avrupa birliği olarak değişen avrupa ekonomik topluluğu’dur.
roma antlaşması’nın orijinal metni öncelikle, aet’yi kuran ülkelerin temel entegrasyon modeli olarak benimsedikleri ortak pazar’ın oluşturulmasına yönelik hükümler içermektedir. bu çerçevede ilk olarak malların serbest dolaşımının sağlanması için, başta miktar kısıtlamaları ve gümrük tarifeleri olmak üzere üye ülkeler arasında ticareti kısıtlayıcı tüm engellerin kaldırılması ve üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi benimsenmesi yoluyla bir gümrük birliği oluşturulması öngörülmüştür. bunun yanı sıra mallar, hizmetler, kişiler ve sermayenin serbest dolaşımının tam olarak sağlanması için, üye ülkelerin bu konulardaki mevzuatlarının ve politikalarının uyumlaştırılmasını öngören hükümler de antlaşma’da yer almıştır.
ancak roma antlaşması yalnızca ortak pazar’ın kurulması yönünde bir girişimi ifade etmemektedir. antlaşma, başta topluluğun temel politikalarından biri olan ortak tarım politikası (otp) olmak üzere, topluluk düzeyinde ele alınacak ortak politikaları da belirlemiştir. roma antlaşması’nın orijinal metninde yalnızca tarım ve ulaştırma alanlarında ortak bir politika belirlenmiş, ancak zaman içerisinde antlaşma’da yapılan değişikliklerle ortak ticaret politikası, ekonomi ve para politikaları gibi politikaların yanı sıra, tüketicinin korunması, çevre, eğitim, sanayi, kamu sağlığı gibi birçok alanda da ortak politikalar geliştirilmiştir.
roma antlaşması’yla ayrıca, topluluğun temel organları (konsey, komisyon, parlamento ve adalet divanı) ile karar alma mekanizmaları da oluşturulmuş, politikaların hayata geçirilmesi ve üye ülkeler arasında bütünleşme sağlanması için gerekli bazı kurumsal yapılar (avrupa yatırım bankası gibi) ve destek mekanizmaları (avrupa sosyal fonu gibi) belirlenmiştir. başta üye devletlerin eski sömürgeleri olmak üzere üçüncü ülkelerle sağlanacak işbirliği çerçevesi de roma antlaşması hükümleri arasında yer almıştır.
(bkz: avrupa birliği adalet divanı)
1 ocak 1952 tarihinde yürürlüğe giren akçt antlaşması’nın kazandığı başarıdan sonra altılar, yalnız demir-çelik ve kömür alanlarında değil, tüm ekonomik faaliyetlerde bütünleşme yolunu benimsemişlerdir. siyasi bütünleşme umutlarının avrupa savunma topluluğu’nun kurulamamasıyla birlikte büyük ölçüde yitirilmesi sonucu, ekonomik bütünleşmenin zaman içerisinde siyasal bütünleşmeyi de beraberinde getireceği, bu sayede avrupa ülkeleri arasında savaşların engelleneceği düşüncesiyle ekonomik entegrasyon çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
bu düşünceler çerçevesinde 1 haziran 1955 tarihinde italya’nın messina kentinde düzenlenen dışişleri bakanları toplantısında, aet ve euratom anlaşmalarının hazırlanmasına karar verilmiştir. messina konferansı’yla başlayan çalışmalar sonucunda 25 mart 1957 tarihinde almanya, fransa, italya, belçika, hollanda ve lüksemburg arasında roma ve euratom antlaşmaları imzalanmıştır. sonuç olarak akçt ile beraber üç avrupa topluluğu oluşmuştur. ancak bu topluluklar arasında en önemlisi, roma antlaşması’yla kurulan ve 1993 yılında adı avrupa birliği olarak değişen avrupa ekonomik topluluğu’dur.
roma antlaşması’nın orijinal metni öncelikle, aet’yi kuran ülkelerin temel entegrasyon modeli olarak benimsedikleri ortak pazar’ın oluşturulmasına yönelik hükümler içermektedir. bu çerçevede ilk olarak malların serbest dolaşımının sağlanması için, başta miktar kısıtlamaları ve gümrük tarifeleri olmak üzere üye ülkeler arasında ticareti kısıtlayıcı tüm engellerin kaldırılması ve üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi benimsenmesi yoluyla bir gümrük birliği oluşturulması öngörülmüştür. bunun yanı sıra mallar, hizmetler, kişiler ve sermayenin serbest dolaşımının tam olarak sağlanması için, üye ülkelerin bu konulardaki mevzuatlarının ve politikalarının uyumlaştırılmasını öngören hükümler de antlaşma’da yer almıştır.
ancak roma antlaşması yalnızca ortak pazar’ın kurulması yönünde bir girişimi ifade etmemektedir. antlaşma, başta topluluğun temel politikalarından biri olan ortak tarım politikası (otp) olmak üzere, topluluk düzeyinde ele alınacak ortak politikaları da belirlemiştir. roma antlaşması’nın orijinal metninde yalnızca tarım ve ulaştırma alanlarında ortak bir politika belirlenmiş, ancak zaman içerisinde antlaşma’da yapılan değişikliklerle ortak ticaret politikası, ekonomi ve para politikaları gibi politikaların yanı sıra, tüketicinin korunması, çevre, eğitim, sanayi, kamu sağlığı gibi birçok alanda da ortak politikalar geliştirilmiştir.
roma antlaşması’yla ayrıca, topluluğun temel organları (konsey, komisyon, parlamento ve adalet divanı) ile karar alma mekanizmaları da oluşturulmuş, politikaların hayata geçirilmesi ve üye ülkeler arasında bütünleşme sağlanması için gerekli bazı kurumsal yapılar (avrupa yatırım bankası gibi) ve destek mekanizmaları (avrupa sosyal fonu gibi) belirlenmiştir. başta üye devletlerin eski sömürgeleri olmak üzere üçüncü ülkelerle sağlanacak işbirliği çerçevesi de roma antlaşması hükümleri arasında yer almıştır.
(bkz: avrupa birliği adalet divanı)
ing.: eu court of justice.
roma antlaşmasında yer alan hükümlerin yorumlanması, uygulanması ve bunlardan doğabilecek sorunların hukuka uygun bir biçimde çözümlenmesi amacıyla kurulmuş avrupa birliği’nin yargı organı.
roma antlaşmasında yer alan hükümlerin yorumlanması, uygulanması ve bunlardan doğabilecek sorunların hukuka uygun bir biçimde çözümlenmesi amacıyla kurulmuş avrupa birliği’nin yargı organı.
ing.: economic and monetary union... emu.
üye ülkeler arasında tek bir para biriminin kullanılması amacıyla bu ülkelerin ekonomik ve parasal politikalarının uyumlu hale getirilmesini hedefleyen süreçtir. maastricht antlaşması (1993) avrupa birliği’nde üç aşamada ortak para birimine geçilmesini öngören hükümler içermektedir:
1. aşama (1 temmuz 1990 itibariyle)
- ab sınırları içinde sermayenin serbest dolaşımına geçilmesi
- avrupa bölgeleri arasındaki eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için kaynakların artırılması (yapısal fonlar)
- ekonomik uyumlaşmanın, üye devletlerin ekonomik politikalarının çok taraflı izlenmesi yoluyla sağlanması
2. aşama (1 ocak 1994 itibariyle)
- frankfurt’ta avrupa para enstitüsü’nün kurulması
- ulusal merkez bankalarının bağımsızlığının sağlanması
- ulusal bütçe açıklarının kapatılması için kurallar geliştirilmesi
3. aşama (1 ocak 1999 itibariyle)
ortak para birimi euro’ya geçilmesi. 1 ocak 1999’da önce 11 ülkenin (avusturya, belçika, finlandiya, fransa, almanya, irlanda, italya, lüksemburg, hollanda, portekiz ve ispanya) 1 ocak 2001’de de yunanistan’ın kabul etmesiyle, 1 ocak 2002’de euro banknotları ve bozuk paralarının 12 ab ülkesinde yürürlüğe girdi.
üye ülkeler arasında tek bir para biriminin kullanılması amacıyla bu ülkelerin ekonomik ve parasal politikalarının uyumlu hale getirilmesini hedefleyen süreçtir. maastricht antlaşması (1993) avrupa birliği’nde üç aşamada ortak para birimine geçilmesini öngören hükümler içermektedir:
1. aşama (1 temmuz 1990 itibariyle)
- ab sınırları içinde sermayenin serbest dolaşımına geçilmesi
- avrupa bölgeleri arasındaki eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için kaynakların artırılması (yapısal fonlar)
- ekonomik uyumlaşmanın, üye devletlerin ekonomik politikalarının çok taraflı izlenmesi yoluyla sağlanması
2. aşama (1 ocak 1994 itibariyle)
- frankfurt’ta avrupa para enstitüsü’nün kurulması
- ulusal merkez bankalarının bağımsızlığının sağlanması
- ulusal bütçe açıklarının kapatılması için kurallar geliştirilmesi
3. aşama (1 ocak 1999 itibariyle)
ortak para birimi euro’ya geçilmesi. 1 ocak 1999’da önce 11 ülkenin (avusturya, belçika, finlandiya, fransa, almanya, irlanda, italya, lüksemburg, hollanda, portekiz ve ispanya) 1 ocak 2001’de de yunanistan’ın kabul etmesiyle, 1 ocak 2002’de euro banknotları ve bozuk paralarının 12 ab ülkesinde yürürlüğe girdi.
7 şubat 1992 de imzalanan ve aetnin ab olması yolundaki son adım olan ekonomik ve parasal birliği de gerçeklestirme yoluna girdiği anlaşmadır.
10 aralık 1991 tarihinde maastricht’te düzenlenen zirve’de topluluk, daha önce toplanmış olan hükûmetlerarası iki konferans çerçevesinde varılan sonuçları temel alarak yeni bir avrupa toplulukları antlaşması yapılmasına karar vermiştir. 7 şubat 1992 tarihinde imzalanan ve kasım 1993’te yürürlüğe giren maastricht antlaşması ile avrupa topluluğu, avrupa birliği adını almıştır. ab’ni kuran maastricht antlaşması’yla avrupa topluluklarına yeni boyutlar kazandırılmış ve ab’nin “üç temel direği” oluşturularak, yeni bir hukuksal yapı düzenlenmiştir.
maastricht antlaşması’yla sağlanan temel yenilikler
1. ekonomik ve parasal birlik (epb):
maastricht antlaşması’yla epb’nin ikinci aşamasına geçiş tarihi olarak 1 ocak 1994 tarihi saptanmıştır. bu çerçevede avrupa komisyonu ve avrupa para enstitüsü tarafından hazırlanan raporlar, konsey tarafından incelenerek 1996 yılı sonunda en az yedi üye ülkenin aşağıdaki kriterleri yerine getirip getirmediğinin incelenmesi kararlaştırılmıştır: düşük enflasyon oranı, kamu maliyesinde düşük açık, para politikalarında istikrar ve uzun vadeli faizler.
bu hususları inceleyen konsey, epb’nin üçüncü aşamasının 1 ocak 1999 tarihinde başlamasını kararlaştırmıştır. bu aşamada bağımsız bir avrupa merkez bankası tarafından yönetilecek olan tek paranın yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
2. ortak dışişleri ve güvenlik politikası (odgp):
ikinci temel direği oluşturan odgp çerçevesinde bakanlar konseyi uzlaşma yöntemiyle, bu alanlarda ortak eyleme konu olacak sorunları ve nitelikli çoğunluk ile hangi alanlarda kararlar alınacağını saptamıştır.
savunma:
odgp, topluluğu “ortak savunma”’ya götürecek bir ortak savunma politikasının ileride saptanmasını da içermektedir. batı avrupa birliği (bab), topluluğun ortak hareket alanlarını yürürlüğe koymakla görevlendirilmektedir. bab’ın mekanizmalarının güçlendirilmesinin ve bu kuruluşun maastricht antlaşması içerisine alınmasının, bab antlaşması’nın sona erdiği 1998 sonundan itibaren görüşülmesi kararlaştırılmıştır.
avrupa vatandaşlığı:
diğer bir üye devlette ikamet eden ab vatandaşlarının, avrupa parlamentosu seçimleriyle belediye seçimlerinde seçme ve seçilme, ab toprakları üzerinde ikamet ve hareket etme hakları ve tüm ab vatandaşlarının üçüncü ülkelerde diplomatik korumadan faydalanması kararlaştırılmıştır.
konsey’de çoğunluk oylamasının genişletilmesi:
tüketicinin korunması, gelişme halindeki ülkelere yardım, eğitimle ilgili bazı konular, sağlık, ulaştırma, çevre, trans-avrupa ağlarının altyapıları konularında konsey’de nitelikli çoğunlukla karar alınabilecektir. bu çerçevede 1989 avrupa şartı’nı temel alarak yürürlüğe koyulması kararlaştırılan sosyal politika’ya ait bazı uygulamalarda da çoğunluk usulü ile oylama yapılabilecektir.
avrupa parlamentosu:
avrupa parlamentosu’nun yetkileri genişletilmekte, bazı hallerde konsey ile ortak karar almasını sağlayacak yeni bir yöntem oluşturulmaktadır. ayrıca avrupa parlamentosu bazı hallerde uygun görüş belirtmek hakkını kazanmaktadır.
ekonomik ve sosyal uyum:
ekonomik ve sosyal uyumun, 31 aralık 1993 tarihinde kurulacak bir uyum fonuyla güçlendirilmesi öngörülmüştür. bu çerçevede üye devletlerin öz kaynaklar sistemine katkılarının, olanakları ile doğru orantılı olması kararlaştırılmıştır.
3. adalet ve içişlerinde işbirliği:
üçüncü temel olan adalet ve içişlerinde işbirliği kapsamında üye devletler, göç ve siyasi iltica alanlarında aralarındaki işbirliğini artırmak amacıyla bir avrupa polis ofisi kurmuşlardır (europol).
maastricht’te kurulan hukuksal yapı sayesinde topluluk bütünleşmesi ile hükümetlerarası işbirliği aynı zamanda işler duruma gelmiştir. 1996 yılından sonra avrupa parlamentosu’nun yetkilerini arttırmak ve bütünleşmeyi güçlendirmek amacıyla bazı işbirliği alanlarının yeniden gözden geçirilmesi öngörülmüştür. öngörülen değişiklikler 26 mart 1996 tarihinde başlatılan altıncı hükümetlerarası konferans (hak) sırasında şekillenerek, haziran 1997’de gerçekleştirilen amsterdam zirvesi’nde kabul edilen amsterdam antlaşması’yla nihai şeklini almıştır.
10 aralık 1991 tarihinde maastricht’te düzenlenen zirve’de topluluk, daha önce toplanmış olan hükûmetlerarası iki konferans çerçevesinde varılan sonuçları temel alarak yeni bir avrupa toplulukları antlaşması yapılmasına karar vermiştir. 7 şubat 1992 tarihinde imzalanan ve kasım 1993’te yürürlüğe giren maastricht antlaşması ile avrupa topluluğu, avrupa birliği adını almıştır. ab’ni kuran maastricht antlaşması’yla avrupa topluluklarına yeni boyutlar kazandırılmış ve ab’nin “üç temel direği” oluşturularak, yeni bir hukuksal yapı düzenlenmiştir.
maastricht antlaşması’yla sağlanan temel yenilikler
1. ekonomik ve parasal birlik (epb):
maastricht antlaşması’yla epb’nin ikinci aşamasına geçiş tarihi olarak 1 ocak 1994 tarihi saptanmıştır. bu çerçevede avrupa komisyonu ve avrupa para enstitüsü tarafından hazırlanan raporlar, konsey tarafından incelenerek 1996 yılı sonunda en az yedi üye ülkenin aşağıdaki kriterleri yerine getirip getirmediğinin incelenmesi kararlaştırılmıştır: düşük enflasyon oranı, kamu maliyesinde düşük açık, para politikalarında istikrar ve uzun vadeli faizler.
bu hususları inceleyen konsey, epb’nin üçüncü aşamasının 1 ocak 1999 tarihinde başlamasını kararlaştırmıştır. bu aşamada bağımsız bir avrupa merkez bankası tarafından yönetilecek olan tek paranın yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
2. ortak dışişleri ve güvenlik politikası (odgp):
ikinci temel direği oluşturan odgp çerçevesinde bakanlar konseyi uzlaşma yöntemiyle, bu alanlarda ortak eyleme konu olacak sorunları ve nitelikli çoğunluk ile hangi alanlarda kararlar alınacağını saptamıştır.
savunma:
odgp, topluluğu “ortak savunma”’ya götürecek bir ortak savunma politikasının ileride saptanmasını da içermektedir. batı avrupa birliği (bab), topluluğun ortak hareket alanlarını yürürlüğe koymakla görevlendirilmektedir. bab’ın mekanizmalarının güçlendirilmesinin ve bu kuruluşun maastricht antlaşması içerisine alınmasının, bab antlaşması’nın sona erdiği 1998 sonundan itibaren görüşülmesi kararlaştırılmıştır.
avrupa vatandaşlığı:
diğer bir üye devlette ikamet eden ab vatandaşlarının, avrupa parlamentosu seçimleriyle belediye seçimlerinde seçme ve seçilme, ab toprakları üzerinde ikamet ve hareket etme hakları ve tüm ab vatandaşlarının üçüncü ülkelerde diplomatik korumadan faydalanması kararlaştırılmıştır.
konsey’de çoğunluk oylamasının genişletilmesi:
tüketicinin korunması, gelişme halindeki ülkelere yardım, eğitimle ilgili bazı konular, sağlık, ulaştırma, çevre, trans-avrupa ağlarının altyapıları konularında konsey’de nitelikli çoğunlukla karar alınabilecektir. bu çerçevede 1989 avrupa şartı’nı temel alarak yürürlüğe koyulması kararlaştırılan sosyal politika’ya ait bazı uygulamalarda da çoğunluk usulü ile oylama yapılabilecektir.
avrupa parlamentosu:
avrupa parlamentosu’nun yetkileri genişletilmekte, bazı hallerde konsey ile ortak karar almasını sağlayacak yeni bir yöntem oluşturulmaktadır. ayrıca avrupa parlamentosu bazı hallerde uygun görüş belirtmek hakkını kazanmaktadır.
ekonomik ve sosyal uyum:
ekonomik ve sosyal uyumun, 31 aralık 1993 tarihinde kurulacak bir uyum fonuyla güçlendirilmesi öngörülmüştür. bu çerçevede üye devletlerin öz kaynaklar sistemine katkılarının, olanakları ile doğru orantılı olması kararlaştırılmıştır.
3. adalet ve içişlerinde işbirliği:
üçüncü temel olan adalet ve içişlerinde işbirliği kapsamında üye devletler, göç ve siyasi iltica alanlarında aralarındaki işbirliğini artırmak amacıyla bir avrupa polis ofisi kurmuşlardır (europol).
maastricht’te kurulan hukuksal yapı sayesinde topluluk bütünleşmesi ile hükümetlerarası işbirliği aynı zamanda işler duruma gelmiştir. 1996 yılından sonra avrupa parlamentosu’nun yetkilerini arttırmak ve bütünleşmeyi güçlendirmek amacıyla bazı işbirliği alanlarının yeniden gözden geçirilmesi öngörülmüştür. öngörülen değişiklikler 26 mart 1996 tarihinde başlatılan altıncı hükümetlerarası konferans (hak) sırasında şekillenerek, haziran 1997’de gerçekleştirilen amsterdam zirvesi’nde kabul edilen amsterdam antlaşması’yla nihai şeklini almıştır.
avrupada güvenlik, insan hakları ve ekonomik dayanışma konularında ülkeler arasında işbirliğini artırmak, barış, istikrar ve refahı sağlamak amacıyla kurulmuştur.
32 avrupa ülkesi, kanada ve abdnin katılımıyla 1973te helsinkide yapılan konferans; 1975te bağlayıcı olmayan helsinki nihai senedinin kabulüyle sona ermiştir.bu belge agik sürecinin temelini oluşturur. bu senet avrupada ıı. dünya savışı sonrasındaki sınırları dokunulmaz kabul etmiştir. senete imza atan ülkelerin insan haklarına ve temel hak ve özgürlüklere saygı göstermelerini, bilim kültür ve başka alanlarda ülkeler arasında işbirliği yapılmasını öngörmüştür.
ing.: conference on security and cooperation in europe.
32 avrupa ülkesi, kanada ve abdnin katılımıyla 1973te helsinkide yapılan konferans; 1975te bağlayıcı olmayan helsinki nihai senedinin kabulüyle sona ermiştir.bu belge agik sürecinin temelini oluşturur. bu senet avrupada ıı. dünya savışı sonrasındaki sınırları dokunulmaz kabul etmiştir. senete imza atan ülkelerin insan haklarına ve temel hak ve özgürlüklere saygı göstermelerini, bilim kültür ve başka alanlarda ülkeler arasında işbirliği yapılmasını öngörmüştür.
ing.: conference on security and cooperation in europe.
güney afrika cumhuriyetinin yargı başkentidir. yaklaşık nüfusu 370 bin olan şehir, orange nehrinin kıyısındadır.
ülke nüfusunun büyük çoğunluğu başkent bangui ve yakınındaki kentlerde yaşar. bangui özerk bir yönetim biçimine sahiptir. 67 km²lik yüzölçümüyle orta afrika cumhuriyetinin en küçük kenti olmasına karşın, 620.000i aşan nüfusuyla aynı zamanda en kalabalık kentidir. banguinin nehir kıyısına kurulmuş bir limanı, havayolu ulaşımını sağlayan bir havaalanı ve şehri çad, sudan ve kameruna bağlayan karayolları vardır. kentten geçen nehirden brazavil ve zongo şehirlerine düzenli feribot seferleri vardır.
gidersen haber ver...
gidersen haber ver...
abdde halk arasında söylenen bir çocuk türküsü.
türkü... amerika... teeeey tey!
the farmer takes a wife
the farmer takes a wife
hi-ho, the derry-o
the farmer takes a wife
the wife takes a child
the wife takes a child
hi-ho, the derry-o
the wife takes a child
the child takes a nurse
the child takes a nurse
hi-ho, the derry-o
the child takes a nurse
the nurse takes a cow
the nurse takes a cow
hi-ho, the derry-o
the nurse takes a cow
the cow takes a dog
the cow takes a dog
hi-ho, the derry-o
the cow takes a dog
the dog takes a cat
the dog takes a cat
hi-ho, the derry-o
the dog takes a cat
the cat takes a rat
the cat takes a rat
hi-ho, the derry-o
the cat takes a rat
the rat takes the cheese
the rat takes the cheese
hi-ho, the derry-o
the rat takes the cheese
the cheese stands alone
the cheese stands alone
hi-ho, the derry-o
the cheese stands alone
türkü... amerika... teeeey tey!
the farmer takes a wife
the farmer takes a wife
hi-ho, the derry-o
the farmer takes a wife
the wife takes a child
the wife takes a child
hi-ho, the derry-o
the wife takes a child
the child takes a nurse
the child takes a nurse
hi-ho, the derry-o
the child takes a nurse
the nurse takes a cow
the nurse takes a cow
hi-ho, the derry-o
the nurse takes a cow
the cow takes a dog
the cow takes a dog
hi-ho, the derry-o
the cow takes a dog
the dog takes a cat
the dog takes a cat
hi-ho, the derry-o
the dog takes a cat
the cat takes a rat
the cat takes a rat
hi-ho, the derry-o
the cat takes a rat
the rat takes the cheese
the rat takes the cheese
hi-ho, the derry-o
the rat takes the cheese
the cheese stands alone
the cheese stands alone
hi-ho, the derry-o
the cheese stands alone
sağda solda gezinen yaklaşık 30 bin entrysini toparlamaya çalışmakta olan manyak. biraz zaman alacak ama hayırlısı.
yavaş sıçıyorum tamam...
yavaş sıçıyorum tamam...
(bkz: biafra cumhuriyeti)
mayıs 1967de tek taraflı olarak nijeryadan bağımsızlığını ilan eden ayrılıkçı batı afrika devleti ve nijeryanın eski doğu bölgesi. nüfusunun çoğunluğunu iboların oluşturduğu biafranın bağımsızlığı ocak 1970te sona ermiştir.
ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, darbeler, ayaklanmalar ve etnik sürtüşmeler 1960ların ortalarında nijeryada toplumsal yaşamın belirleyici özellikleriydi. hausaların çoğunlukta bulunduğu kuzeyde, daha varlıklı ve eğitim görmüş ibo azınlığına karşı duyulan hoşnutsuzluk giderek şiddete dönüştü. eylül 1966da kuzey bölgesinde 10-30 bin ibo katledildi, yaklaşık 1 milyon ibo da soydaşlarının bulunduğu doğu bölgesine iltica etti. ardından ibo olmayanlar da doğu bölgesinden sürüldü.
bütün bölgelerin temsilcilerinin bir anlaşmaya varması yönündeki çabalar başarısız kaldı. doğu bölgesinin başkanı yarbay odumegwu ojukwu danışma meclisinin verdiği yetkiyle 30 mayıs 1967de bölgenin biafra adıyla egemen ve bağımsız bir devlet olduğunu ilan etti. federal hükümetin başkanı general yakubu gowon biafrayı tanımayı reddetti temmuzda patlak veren çarpışmalarda biafra kuvvetleri önceleri üstün geldi; ama hemen ardından sayısal üstünlüğü elde tutan federal kuvvetler biafra sınırlarını güneyden, batıdan ve kuzeyden zorlamaya başladı. biafra, savaş sırasında başlangıçtaki topraklarının yüzde 90ını yitirdi. 1968de deniz limanlarını kaptırmış, tümüyle bir kara ülkesi durumuna gelmişti. ancak havayoluyla ikmal yapılabiliyordu. ardından açlık ve hastalık baş gösterdi. ölü sayısına ilişkin tahminler 500 binle birkaç milyon arasında değişiyordu.
afrika birliği örgütü (oau), papalık ve başka ülkeler, savaşan taraflar arasında uzlaşma sağlamaya çalıştı. çoğu ülke, gowon rejimini tüm nijeryanın hükümeti olarak tanımayı sürdürdü. ingiltere ve sovyetler birliği de nijeryayı silahla destekledi. bu arada açlıktan ölen biafralı çocukların uluslararası düzeyde doğurduğu dayanışma sonucunda başta portekiz olmak üzere birçok ülke são tomé ve príncipe üzerinden biafraya havayoluyla gıda maddesi ve ilaç gönderdi. fildişi kıyısı, gabon, tanzanya, haiti ve zambiya biafrayı bağımsız bir üke olarak tanıdı, fransa, rodezya ve güney afrika cumhuriyeti de biafraya gizli yollardan askeri yardım gönderdi.
biafra kuvvetleri aralık 1969 sonu ile ocak 1970 başındaki bir dizi çarpışma sonucunda yenik düştü. ojukwu, fildişi sahiline kaçtı, sağ kalan biafra subayları 15 ocak 1970te federal hükümete teslim oldu. tümüyle bozguna uğrayan biafra, bağımsız varlığını yitirdi.
ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, darbeler, ayaklanmalar ve etnik sürtüşmeler 1960ların ortalarında nijeryada toplumsal yaşamın belirleyici özellikleriydi. hausaların çoğunlukta bulunduğu kuzeyde, daha varlıklı ve eğitim görmüş ibo azınlığına karşı duyulan hoşnutsuzluk giderek şiddete dönüştü. eylül 1966da kuzey bölgesinde 10-30 bin ibo katledildi, yaklaşık 1 milyon ibo da soydaşlarının bulunduğu doğu bölgesine iltica etti. ardından ibo olmayanlar da doğu bölgesinden sürüldü.
bütün bölgelerin temsilcilerinin bir anlaşmaya varması yönündeki çabalar başarısız kaldı. doğu bölgesinin başkanı yarbay odumegwu ojukwu danışma meclisinin verdiği yetkiyle 30 mayıs 1967de bölgenin biafra adıyla egemen ve bağımsız bir devlet olduğunu ilan etti. federal hükümetin başkanı general yakubu gowon biafrayı tanımayı reddetti temmuzda patlak veren çarpışmalarda biafra kuvvetleri önceleri üstün geldi; ama hemen ardından sayısal üstünlüğü elde tutan federal kuvvetler biafra sınırlarını güneyden, batıdan ve kuzeyden zorlamaya başladı. biafra, savaş sırasında başlangıçtaki topraklarının yüzde 90ını yitirdi. 1968de deniz limanlarını kaptırmış, tümüyle bir kara ülkesi durumuna gelmişti. ancak havayoluyla ikmal yapılabiliyordu. ardından açlık ve hastalık baş gösterdi. ölü sayısına ilişkin tahminler 500 binle birkaç milyon arasında değişiyordu.
afrika birliği örgütü (oau), papalık ve başka ülkeler, savaşan taraflar arasında uzlaşma sağlamaya çalıştı. çoğu ülke, gowon rejimini tüm nijeryanın hükümeti olarak tanımayı sürdürdü. ingiltere ve sovyetler birliği de nijeryayı silahla destekledi. bu arada açlıktan ölen biafralı çocukların uluslararası düzeyde doğurduğu dayanışma sonucunda başta portekiz olmak üzere birçok ülke são tomé ve príncipe üzerinden biafraya havayoluyla gıda maddesi ve ilaç gönderdi. fildişi kıyısı, gabon, tanzanya, haiti ve zambiya biafrayı bağımsız bir üke olarak tanıdı, fransa, rodezya ve güney afrika cumhuriyeti de biafraya gizli yollardan askeri yardım gönderdi.
biafra kuvvetleri aralık 1969 sonu ile ocak 1970 başındaki bir dizi çarpışma sonucunda yenik düştü. ojukwu, fildişi sahiline kaçtı, sağ kalan biafra subayları 15 ocak 1970te federal hükümete teslim oldu. tümüyle bozguna uğrayan biafra, bağımsız varlığını yitirdi.
elbe ile oder nehirleri arasında, daha sonra da ren nehri kıyılarında yerleşmiş cermenlere verilen isimdir.
italyanın milano kentini de içeren lombardia bölgesine yerleştiler. bu bölgede kurdukları krallık kutsal roma cermen imparatorluğunu kuran şarlman tarafından yıkılmıştır. lombardlar,doğuda islavlar ve herullar ile komşuydu. 527de lombardlar gepidler(veya kepidler)i yenerek pannony yöresine kadar büyüdüler. islamlığın yayılışı sırasında lombardlar sınırlarını romaya kadar büyütmüş ve abbasilerle komşu olmuşlardır.
italyanın milano kentini de içeren lombardia bölgesine yerleştiler. bu bölgede kurdukları krallık kutsal roma cermen imparatorluğunu kuran şarlman tarafından yıkılmıştır. lombardlar,doğuda islavlar ve herullar ile komşuydu. 527de lombardlar gepidler(veya kepidler)i yenerek pannony yöresine kadar büyüdüler. islamlığın yayılışı sırasında lombardlar sınırlarını romaya kadar büyütmüş ve abbasilerle komşu olmuşlardır.
“başkalarından geri kalmamak için gücünü aşan işlere girişenler büyük zararlara uğrarlar” anlamında.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?