hatalı açılan bir başlık sonucu, jedi nin başlığı düzeltmek yerine "kedinin fareyle oynadığı gibi", "ayar" adı altında yazara laf sokmasına neden olan zihniyettir. evet kedinin fareyle oynadığı gibidir, çünkü kendisinin sözlükte eğlence anlayışını kişiler üzerinden kurduğunu görüyorum ve üzülüyorum. kedinin fareyle oynadığı gibidir ve bu adaletsizdir, çünkü yazar aynı tavrı bile takınmadığında (bunu houston konuşmalarından anlıyoruz, tarafsız bakıldığında, hiçbir alaycı davranışı yoktur özgür gecenin), elinin altında, onu çömez yapmaya, siteden atmaya yarayan güç vardır ve verilen bu "ayar"lardan tahrik olursa bir "yazar", "saygısız" davrandığı için atıverir jedi. bunun için bu "ayar" vermeyi sade bir yazar yapar ama yönetimden biri yapamaz. sonra birileri de o yönetimin tarafsızlığını sorgular. nitekim, bu tavır bana da sözlükte neden yapıldığını anlamadığım bu anlamsız tartışmada jedi nin tartışan taraflardan birini tuttuğu izlenimini vermiştir.
(bkz: 22 mart 2006 sozluk kapismasi)
kedinin fareyle oynadığı gibidir ve bir de ad hominemin kralıdır.
kişiler üzerinden kurulan eğlence anlayışının kaçınılmaz bir sonucu olan bu zihniyetten, umarım eleştirileri dikkate alarak kurtulunur da böyle başlıklar açılmaz.
(bkz: birgün).
(bkz: #216094 )
(bkz: aylaklığa övgü).
bertrand russell ın tembellik hakkını savunduğu, ideal bir insan hayatının bu kadar çalışma gerektirmediğini anlattığı, insanların fazladan emeklerinin onları sömürenler için, yani çalışmayanlar için, boşuna harcandığını, bunun yerine kendince iş bölümleri yaptığı, ortak alanlar yarattığı, yani kendince çözümler getirdiği kitabının türkçeye çevrilmiş ismi. güzel bir övgü.
devletin vatandaşı üzerinde kurduğu baskının teknolojik görünümü. insanlarına "bak ben sizi izliyorum, ona göre" deyip "uslu çocuk" olmalarını öğütler. suçu önleme bahanesi ile öne sürülmüş bir yöntem olmasına karşı, örneğin, 3 milyon civarında kameraya sahip olan ingiltere de (ki bir insan günde ortalama 300 kere kameralara yakalanıyor)suçu önlemenin aksine arttırmıştır. bu sonuç çok da süpriz değildir. çünkü her köşe başında insanları izleyen kameralar olması insanları potansiyel suçlu yerine koyar ve her zaman diken üstünde dolaşan insanlar yüzünden toplumsal barış bozulur. (gerekli linki yazının sonunda bulabilirsiniz) ayrıca her noktaya kamera konunca daha mı güvende olacağız; emin olun yeni suç şekilleri ortaya çıkar ve o suçlar yine de işlenir. bu sistemin sakıncalarını daha önce birçok kitap, film, makale belirtmesine karşın biz bunu somut olarak görmeye başladık. örneğin ingiltere de bir çift evlerinde sevişirken polisler tarafından kameralarla izlenmiştir. istanbul, bağcılar da kameranın önünde cinayet işleyen biri bulunamamıştır. kameraların günlük hayata daha fazla nüfuz etmeleriyle bu ihlaller artacaktır. ayrıca, yaptıkları işkencelerden, emniyet teşkilatı içinde dönen gizli olaylardan yakındığımız polis bu sistemin denetçisidir. bir de bu sistemin en büyük kötülüğü, mağdurla empati kurup "iyi ki var şu kameralar" dedirtmesi. fakat bizim de her an suçlu yerine konmamız da olasıdır. örneğin yukarıda anlattığım örnekler yaşanırken, demokratik hakları için eylem yapan öğretmenler, öğrenciler çok rahat fişlenebiliyorlar. bu örnekler de bize gösteriyor ki, devletin iddia ettiği gibi, amaç "suçu önlemek" değildir. bu görünen amacı kazıdığınızda, altından devletin gözetim ağını genişletip, belki de kendi varlığına bir tehdit oluşturan kesimler üzerinde baskı kurmak isteği çıkar. orhan veli nin "hava bedava su bedava" dizeleriyle anlattığı sokakların güzelliği, daha fazla güvenlik kaygısıyla, vatandaşa ait olan sokakları cehenneme çevirmektedir. güvenlik saplantılı, paranoyak toplumlar haline gidişimizin araçları mobeseler... son olarak bu saplantıyla paralel olarak kadir cangızbay ın güzel bir sözünü alıntılamak isterim ki bu söz sağlık saplantısıyla ilgilidir: "ayda bir yaptırdığı check upını günde bir yaptırdığında daha sağlıklı olacağını düşünen amerikalılar gibi ...".
buyrun bu da yukarıda söz verdiğim link:
http://izleniyoruz.50webs.com/oku8.html
buyrun bu da yukarıda söz verdiğim link:
http://izleniyoruz.50webs.com/oku8.html
yazar kişinin az hatırladığı ya da etraflıca bilmemesi nedeniyle bir yanlışa sebep olmamak için internette araştırma yapmasıyla, hem sözlüğe yeni bilgi kazandırması hem de bilgilenmesi durumu. umulur ki bütün yazarlar bu yöntemi benimseyeler, tabi herkesin hata yapabilme hakkı da saklıdır, hoşgörüyle yaklaşılmalıdır.
ordunun üst düzey yöneticilerinin, yönetime el koymak için biraraya geldiklerinde aldıkları isim.
kişisel not: bir omuz da ben veriyim dedim ukteci arkadaşlara. yine bekleriz efendim.
kişisel not: bir omuz da ben veriyim dedim ukteci arkadaşlara. yine bekleriz efendim.
her canlının etrafında olan biteni algılaması için bir alt ve üst sınır gereklidir. örneğin insan kulağı 20 hertz ile 20000 hertz arasındaki frekanslara sahip sesleri duyabilir. bu alt ve üst sınırlar dışındakileri algılayamaz. işte algı eşiği böyle nazlı bir eşiktir.
"... mermer mermer!" diye devam eden, ülkesinden bihaber, merhum türkeş te vücut bulmuş, algı eşiği düşük zihniyet ürünü söz.
bir amaç etrafında bir araya gelmiş insan topluluğuna verilen ad.
sway adlı, herkesin bu adla bir şarkı yapmış bulunduğu, bir güzel şarkı söyleyen sesinden güzel olduğunu anladığım insan.
asiller grubuna mensup, soylu.
tarihsel kökeni, asilzadelerin sıçtıkları bokun bile kibar bir şekilde yok edilmesini sağlamaya yönelik çalışmalara gider. efendim biliyorsunuz, önceden, medeniyetin beşiği avrupa da tuvalet denen mekan yok idi. tuvalet olmayınca, kendinden yanmalı, hazır göt temizleyici alafranga helalar da yok idi ve fakat asilzadeler o zaman için de sıçmaktaydı. yine de bir asilzadenin boku sıradan biri gibi imha edilmemeliydi. bunun içinde hazretleri sıçtıktan sonra uşağı bokunun üstüne bir tüy diker ve kuruyunca o şekilde kaldırıp atardı. evet, "neden tüy" sorusunun genç dimağlarda yankılandığını biliyorum ama siz de anlayışla karşılarsınız ki anasının .mından asil doğmuş birinin bokuna bile, kaba görünen "sopa" iliştirilemez; görgü kurallarının bir gereğidir. işte efendim, kökeninde bu tür bir olay bulunan bu deyim, günümüzde tahammül sınırlarını zorlayan birinin bu hareketlerine yeni birini daha katması durumunu anlatır bir güzel deyiştir.
u2 nun irlanda daki kanlı pazar için yaptığı şarkı. feci etkilyecidir, bono abinin haykırışları. gerçek bir olay için yazılmış olması da üstüne tüy diker.
korkunun birkaç fersah ötesi.
dehşetten gelen,"korku salma" olarak belirtilebilecek sözcük.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?