nickullah entryoglu

ismi pek çok kişilerce bilinmese de, türkiye’nin yetiştirdiği en büyük gitaristlerden, basçılardan, ziyadesiyle müzik adamlarından birisi olan; 1950 doğumlu, david bowie, queen gibi markalara çalmış efsanevi müzisyen.. acı olan tarafı ise, o kadar büyük bir müzisyen olmasına rağmen, isminin çevrelerce pek bilinmemesidir.

1996 senesinde çıkmış, ilk albüm kadar ses getirmese de, yine müzikal anlamda sağlam çalışmalar barındıran, sırasıyla;

01- şikayetim var
02- sana kaldi
03- ask perisi
04- alacakaranlik
05- ihanet ettin
06- ne aci
07- zar attik
08- anlatma bana
09- soylemem
10- teslim ol şarkılarını barındıran, kayahan prodüktörlüğünde piyasaya sürülmüş, ikinci demet sağıroğlu albümü.

aynı zamanda, süperdüzenlemesi, demet’in ağlayacak dereceye varan yorumuyla bezenmiş klibiyle de, hafızalarda yer edinmiş albümün açılış ve çıkış parçasıdır.

söz ve müzik : kayahan
düzenleme, gitar
bas ve perküsyon : erdal kızılçay

özellikle kişi, ailesiyle misafirliğe gidip de, uyukladığı sıralarda gerçekleştirdiğin de, karizmanın resetlenmesine sebebiyet veren durum. ancak, iğrenç gibi görünse de, kıışn öğrenci evlerinde pek iyi gelir bünyeye. zira, ev ve de ziyadesiyle yatarken yorganın altı buz gibi olduğu için, en iyi ısınma araçlarından birisi de, yorganın altına girip uyurken osurmaktır.

1965 adana doğumlu, klasik, akustik, elektro her türlü gitarı çalabilen, şenyaylar ailesine mensup, gitarist şahsiyet, stüdyo müzisyeni.

tarkan ’ın 2001 senesinde çıkardığı, belki de olgunluk dönemlerine denk gelmesinden dolayı, en iyi albümlerinden birisi olarak kesinlikle göze çarpan karma’nın müzikal anlamda da, duygusal anlamda da en süper parçası.

söz - müzik : tarkan
klasik gitar : erdinç şenyaylar
bas gitar : ismail soyberk

arkadaşlık babaında, aslan burcu ile sağlam dostluklar kurabildiği görülmüş, her ne kadar bir ipte iki megaloman cambaz oynamaz, gibi düşüncelere sevk etse de, yapılan gözlemler sonucunda, görülen geneli şubat doğumlu erkekler bütünü.

bir bakıma, ’’olabilir de olmayabilir de’’ anlamını da verir.

taa 70li senelerden beri bilindik olmasına rağmen, avrupa yakasi ile genç dimağların gönüllerine girmiş, babam ve oglum filmindeki rolü ile de, gönüllerindeki yerini pekiştiren sanatçıdır... 1947 doğumlu olup, isminin tamamı da humeyra akbay’dır; gençlik yıllarından bu yana da zarifliğini, güzelliğini, anaçlığını korumuş, dizide ara sıra cırtlaklaşan sesinin de, aslında ne kadar hoş ve de güzel olduğunu da şarkı söylerken göstermiştir..

1949 doğumlu, her oynadığı filmde, dizide kendisini belli eden oyunculuğu ile gönüllere taht kurmuş efsane denilebilecek derecede etliye sütlüye karışmadan sadece işini gören tiyatrocu, sinemacı değerli insan. gerçek ismi perran kanat olup, koral sarıtaş ile evlidir. bu derecede naif, nazik, kibar bir diğer sanatçı için ise

(bkz: hümeyra)

perran kutman ve erdal özyağcılar’ın mükemmel uyumu ile aklımda yer edinmiş, kendimi izliyormuşum hissiyatı da veren, nejat işler i de ilk defa gözümüze sokan dizi.

izleyenlerde şehnaz tango tadı yakalattıran, özellikle perran kutman’ın oyunculuğu, senden benden farklı olmayan karakterleri, ve sıcak senaryosu ile izlenmiş, 2000 senesinde trt’de gösterilmiş dizi.

erasmus olayı ışığında, son sınıf eğitimimin bir bölümünü sürdürmek için gideceğim, almanya’nın yer oalrak sinop’u, kültürel bakımdan da istanbul’u olan şehir.

günümüzde pek kullanılmasa da, arada konuşmaya renk gelsin diye söylendiğinde, konuşmanın seyrini değiştiren, ’sürekli, devamlı’ anlamını veren kelime. arapçadan gelmedir.

yılmaz erdoğan ’ın ara sıra bahşettiği karizma cümlelerden sadece birisi.

yeni bir dil olarak ingilizce ’nin yanında okutulması milli eğitim bakanlığı’nca düşünülen, sadece 1-2 milyar kişinin değil, tüm dünyanın kullandığı ’’emesence’’ dilinde evet karşılığına gelen kelime.

iki tane binadan olusan, ozellikle pembe renkli ilk binasinin, yari acik cezaevini andirdigi, hocalarinin bir cogunun kendisine hayrinin olmamasiyla beraber yine de degerli hocalarda barindiran, dekanlığın bulunduğu yeni binadaki, kıl sekreteri,’’msn’e gireyim de harbi harbi araştırma yapmak için gelen öğrencilerin kafama bir şeyler patlatmasına sebebiyet vereyim’’diye kaşınan öğrencileri ve bu nedenle hiç boşalmayan güya sözde bilgisayar laboratuvarı(!)yla, kendine hayrı olmadığı gibi, dayı-amca hatta amele muhabbetine girebileceğiniz öğrenci işleriyle, insanın sinirini bozan fakulte(m).. iki binadan oluşup, eski binası iibf’nin yanında bulunan, hangi akla hizmet pembeye boyandığı bilinmeyen binası olup, yeni binası da hemen yanındadır. yeni binasının dış cephesinde, ’’eğitim fakültesi b binası’’ yazsa da, harflerin mütemadiyen düşmesi ya da kırılmasıyla da ( o da nasıl oluyosa) ’’eğiim fakltesi, egtim fakülesi’’ gibi ilginç ve de bir o kadar da trajik görüntüler oluşmaktadır. ’’hey yavrum hey, üniversite olmuşsun da, iki gramlık harfleri tutturamamışsın’’ dedirtir sahipsiz öğrencilerine.

aşık olan kişi için en acı veren durumlardan birisi.

eğer pısırık modelli, ezik görünümlü bir tip iseniz, ve de aşık olduğunuz kişi, en iyi arkadaşınız listesinde en başlarda yer alıyorsa, işiniz iyice açmazlara kaçar. her ne kadar, arkadaşlarınızın bastırmaları sonucunda, kendisinin sadece soğuk kış gecelerinin bildiği ismini artık daha fazla saklayamasanız da, arkadaşların öğrendikleri ismin karşılık verebileceğini düşünüp, ’’ git bi konuş olm, bence olur bu iş’’ deyişlerine bile sığınamazsınız. ’’ya beni beğenmiyorsa, ya arkadaş ortamındayız diye konuşuyorsa, ya ’hadi git be’ diye tepki verirse’’ diye her b.ku düşünen mühendis kafalı bir yapınız da varsa, işiniz tuvalet deliğinde kurumuş b.ktan farksızdır efendim.

doğum günü için gittiğiniz evinin sebepsizce geçişler, ve bu sebepsiz geçişlerin zamanla, saatlerce sürecek ’’ya kapıdan görürsem’’lere bırakması, isminin yerlere dolap boyası ile yazılması, ve gece yarısı, milletin g.tünde pirelerle halay çektiği saatlerde, evinin önünde saatlerce beklenmesi de adam etmez sizi. gözlerinin içine bakamasanız da, bir masumane gülüşü bile sizi içten içe yakıp yıkıyorken, açılmanız da, cevabı kesin ’’e şıkkı’’ yani imkansız olan, sınavın en kek sorusundan farksızdır.

he man ’ın belalısı olan, karizma kötü karakter. kafası aklı ermeyen bücürüks bünyelerin her zaman kara listesinde olmuştur; her bölümde de yenilip, mına konulup, he man tarafından paketlense de, daha sonralarında da,’’ bu sefer de elimden kurtuldun, himeeean, niheaaa’’ şeklindeki nuri alçovari tripleri de, kendisine yakışır şekildeki hareketlerinden birisidir; ayrıca gülerken, çenesinin ileri gidip gelmesi de, küçüklükte kafa ermeyişlerin doğal sonucunda, çizgi filmde de görülüp, ’’acaba diğer insanlarda niye olmuyor’’ diye düşünülmeye sevk etmiştir.

mustafa sandal’ın adam ile birlikte yapmış olduğu en iyi bestelerden birisi olan, bas gitarları da gürol ağırbaş’ın çaldığı, lal albümünden zevkli bir parça.

kasan, kafada saç bırakmayan olay. kişiden kişiye değişse de, her daim içine kapanık bir ruh hali içerisinde bulunuyorsanız, bu eylemi aktiviteye dönüştürmeniz, sizin için biçilmiş kaftan değildir; yüzünüze gözünüze bulaştırma olayı da, her an aslanların leşin yanından gitmrsini bekleyen aç sırtlanlar gibi sizi çevrelemektedir. başkasına söylettirseniz, bu da liseli aşık modundan çıkamadığınızın beyanıdır, ki aşık olduğunuz hatun ya da bayanlar için erkek demez mi, ’’ yuh kalıbına su tabancası ile su sıkayım, ne biçim kalıpsız vatandaşsın, ki bir kelam edemedin’’ diye..