confessions

nekropsi

- Yazar -

  1. toplam entry 145
  2. takipçi 1
  3. puan 8664

gre

nekropsi
verbal kısmının kasınç olduğunu duyduğum, milletin 2 ayda 3000-4000 kelime ezberleyerek girdiği, bunun aksine quantitative kısmının aşırı derecede kek olduğu sınav.

görücez bakalım...

vengo

nekropsi
bir arkadaşım şöyle demişti:

abi, ramazan ayı geçsin, bu filmdeki müzikleri dinleyip içerken bağıra bağıra ağlayacağım.

sağlam filmmiş. izleyeceğimdir.

can dündar

nekropsi
ahmet hakan’ın sanırım kendisine karşı bir husumeti var. şöyle ki bugünkü yazısının insan merak eder başlığı altında şöyle diyor:

insan merak eder

can dündar dünkü yazısının sonunu şu cümleyle bağlamış:

"günümüzde insan en çok amerika’nın ’ilımlı islam müslüman ağı’ oluşturmak için maddi olarak desteklediği aydınları, akademisyenleri, toplumsal önderleri, gazeteci ve yazarları merak ediyor."

doğru vallahi...

ben de çok merak ediyorum amerika’nın ’ilımlı islam’ için kimleri yemlediğini...

ama benim merak ettiğim bir konu daha var:

acaba can dündar, "ilımlı abdullah gül" portresinin oluşumuna katkıda bulunmak maksadıyla hazırladığı "abdullah gül belgeseli" için ne kaptı?

can dündar’ın dediği gibi...

insan merak ediyor.

didou nana

nekropsi
türkçesi şu şekilde:

her sevgili bir değil
benim kaderimi başkasına yazdım
ben sevdiğini biliyordum da
sen beni başkasına değiştin

titreyerek sabah günü
senin çiftliğinde dolanıyordum
başıboş, şuursuzca
bu yaptığın mümkün değil
sensiz ben ne yaparım

gecem gündüzüm bir oldu
yolunu gözler oldum
sen benim için öldün
başkalarının sevdiği geldi

ah sevgili sen iyi günlerimde
yüreğimi nasıl dağıttın
gece herkese gece de
ben günlerdir uykusuzum

kaynak:http://www.turkudostlari.net/soz.asp?turku=6839
http://www.sozmuzik.net/7232-kaz%c4%b1m-koyuncu-didou-nana.html

didou nana

nekropsi
megrel halk türküsü olarak bildiğimiz ve türkiye’de ilk kez 1997 yılında birol topaloğlu’nun “heyamo” albümünde yer alan, karadenizli müzisyen kazım koyuncu’nun yorumu ile de geniş kitlelere ulaşan, “didou nana” adlı şarkının megrel müzisyen nana belkania’ya ait olduğu ortaya çıktı. karadenizli müzisyen birol topaloğlu’nun yeni çıkan “ezmoce” (rüya) adlı albümünün kapağında “didou nana” adlı şarkının nana belkania’ya ait olduğu bilgisine yer verildi.

uzun bir aradan sonra yeni albümüyle dinleyenlerinin karşısına çıkan karadenizli usta müzisyen birol topaloğlu’nun “ezmoce” albümünde, “didou nana” adlı şarkı ilk kez bestecisinin yani, nana belkania’nın sesinde hayat buluyor. nana belkania, “didou nana” adlı şarkıda, birol topaloğlu’na sesiyle eşlik ediyor.
albümde, “didou nana” adlı şarkı, bu kez nana belkania’nın düzenlemesiyle sunuluyor. “didou “nana” adlı şarkıda birol topaloğlu ile düet yapan nana belkania,yumuşak ve duygulu sesiyle şarkıyı daha unutulmaz kılıyor.

tiflis’te yaşayan nana belkania, bu şarkıyı 1985 yılında yapmış. birol topaloğlu’ndan aldığımız bilgilere göre şu an 57 yaşında olan belkania, şarkıyı sevgilisi için bestelemiş. belkania şarkıyı ilk kez yılbaşı gecesi gerçekleştirilen bir etkinlikte seslendirmiş ve büyük beğeni toplamış. tiflis’teki müzik kurulu, belkania, konservatuvar mezunu olmadığı için şarkının eser hakkını vermemiş, bu nedenle de şarkı bugüne kadar anonim olarak geçmiş.



kaynak: www.kalanmuzik.com ve www.gazeteport.com ve www.etnikmuzik.com

ezmoce

nekropsi
albümünün kapağında yer alan “didou nana” adlı şarkı hakkında bir haber metninden alıntı:


megrel halk türküsü olarak bildiğimiz ve türkiye’de ilk kez 1997 yılında birol topaloğlu’nun “heyamo” albümünde yer alan, karadenizli müzisyen kazım koyuncu’nun yorumu ile de geniş kitlelere ulaşan, “didou nana” adlı şarkının megrel müzisyen nana belkania’ya ait olduğu ortaya çıktı. karadenizli müzisyen birol topaloğlu’nun yeni çıkan “ezmoce” (rüya) adlı albümünün kapağında “didou nana” adlı şarkının nana belkania’ya ait olduğu bilgisine yer verildi.

uzun bir aradan sonra yeni albümüyle dinleyenlerinin karşısına çıkan karadenizli usta müzisyen birol topaloğlu’nun “ezmoce” albümünde, “didou nana” adlı şarkı ilk kez bestecisinin yani, nana belkania’nın sesinde hayat buluyor. nana belkania, “didou nana” adlı şarkıda, birol topaloğlu’na sesiyle eşlik ediyor.
albümde, “didou nana” adlı şarkı, bu kez nana belkania’nın düzenlemesiyle sunuluyor. “didou “nana” adlı şarkıda birol topaloğlu ile düet yapan nana belkania,yumuşak ve duygulu sesiyle şarkıyı daha unutulmaz kılıyor.

tiflis’te yaşayan nana belkania, bu şarkıyı 1985 yılında yapmış. birol topaloğlu’ndan aldığımız bilgilere göre şu an 57 yaşında olan belkania, şarkıyı sevgilisi için bestelemiş. belkania şarkıyı ilk kez yılbaşı gecesi gerçekleştirilen bir etkinlikte seslendirmiş ve büyük beğeni toplamış. tiflis’teki müzik kurulu, belkania, konservatuvar mezunu olmadığı için şarkının eser hakkını vermemiş, bu nedenle de şarkı bugüne kadar anonim olarak geçmiş.



kaynak: www.kalanmuzik.com ve www.gazeteport.com ve www.etnikmuzik.com

ezmoce

nekropsi
birol topaloğlu’nun, kalan müzik tarafından yayınlanan “heyamo” (1997), “aravani” (2000) ve “lazeburi” (2001) derleme-arşiv albümleri ile başlayan albüm serüveni, “ezmoce-rüya” ile devam ediyor… uzun bir aradan sonra çıkan bu albüm, geleneksel ve modern enstrümanların birlikte kullanılarak yapıldığı düzenlemeler ve birol topaloğlu’nun otantik yorumu ile geniş bir yelpaze kazanıyor... albümde, topaloğlu’nun bu geniş yelpazede sunduğu rengarenk lazca, megrelce ve türkçe halk şarkıları ve besteler yer alıyor.(kalan müzik)

ezmoce-rüya
rüya gibiydi çocukluğum...

akşamları evlerde toplanılır, destanlar söylenir, horonlar oynanır, masallar anlatılırdı. sis basardı ilkbaharda günlerce, çisesinde ıslanırdık.
kışın gecelerimizi karınbeyazı, yazın ay ışığı aydınlatırdı, şarkılar söylenirdi imecelerde... meltem rüzgarları cevizleri döker, biz yerden toplardık. balıklarla dans ederdik derelerimizde. tıpkı rüya gibi...

yatalak olan büyükannem (didinana), ilkbaharda guguk kuşunun sesini duyduğunda camın perdesini aralayıp; ‘bu yıl da guguk kuşunun sesini duydum’ diyerek her defasında şükrederdi. annem bahçede çalışırken bitkilerle dertleşir, kuşlarla birlikte ezgiler mırıldanırdı. onun ahırda ineğiyle sohbetini duyar, pişirdiği ekmeğin kokusuyla uyanırdım her sabah.

rüya gibi...

kadınlar; horon oynama sevdasına kendilerine köyden uzağa gidecek işler yaratır, böylelikle tenha yerlerde horon oynar, şarkılar söylerlerdi. şenlik gibi geçen imecelere davet edilmeyenler küserdi, işi eğlenceye dönüştürürlerdi... tıpkı rüya gibi...

barışın, hoşgörünün, dayanışmanın hakim olduğu bir dünya özlemi içinde; dedelerimize ağaç kesmek için ormana giderken, yolda diğer ağaçlar ürkmesin diye, baltasını mendille sardıran anlayışın yok olmaması dileğiyle...

birol topaloğlu

aenema

nekropsi
tool’un 1996 yılında çıkardığı albüm. içinde şunlar mevcut:

1. stinkfist
2. eulogy
3. h.
4. useful idiot
5. forty six & 2
6. message to harry manback
7. hooker with a penis
8. intermission
9. jimmy
10. die eier von satan
11. pushit
12. cesaro summability
13. aenema
14. ions, (-)
15. third eye

fourty six and two

nekropsi
aenema albümünde bulunan mükemmel bir tool parçası. genel olarak incelendiğinde insanın metafiziksel evrim sürecini ele aldığı görülür. bu süreçte insanın "bilinmeyen"e ulaşmadaki azmi ve bunun sonunda elde ettiği "kabuğunu yırtma" olgusunu "isyankâr" bir şekilde ortaya koyar.

detaylı bir şekilde incelersek şunları söyleyebiliriz.

öncelikle şarkıdaki "gölge" imgesi, hem içsel ve hem de dışsal bir olgudur. daha büyük bir gölgenin olduğu düşünülürse, gölgeden kurtulmak, daha büyük bir gölgenin içinde olmak anlamına gelir. bu kabul ışığında detaylı yoruma devam edilebilir.

ilk kıtada insanın materyalist üretim süreçleri sonucunda kendi "iç"indeki "gölgede kalan" noktalar anlamında aldığı "yaralar"dan arınma çabası anlatır. bunun için insanın daha önceki reflekslerinin yani daha önceki dönemlerdeki felsefi ve ezoterik birikiminin incelenmesinin, "hatırlanmasının" önemine değinilir.

ikinci kıtada insanın bu zorlu "hatırlama" sürecindeki "kıvranışı", "sınırlarda dolaşışı" ve ulaşmak istediği "öz"e "yakarışı, yalvarışı" anlatılır ve sonunda "öz"e ulaşma isteği bir kez daha yinelenir.

nakarat kısmında "değişim"in başlangıcı belirtilir. değişim, olması gereken yerde, yani insanın kendi "öz"ünde meydana gelmeye başlamıştır.

tekrarlanan kıtalardan sonraki ilk kıtada, insanın ve onun bilgeliğinin içine batmış olduğu pislikten arınma durumu tekrar belirtilir.

devamında bu arayış içindeki insanın kendisinden "46 artı 2" mesafe ilerideki "öz"e tutunması belirtilir. "46 ve 2" hakkında birtakım spekülatif yorumlar mevcuttur. 46 kromozomlu insanın daha ileriki bir metafiziksel evrim sürecine atıf yapılıyor olabilir. ya da "46 ve 2" ile tanrı’ya yani "öz"e yani "asıl bilgi"ye ulaşma yolundaki ilk 46 ve en son 2 düşünsel ve felsefi aşama anlatılıyor olabilir. bir "mesafe" belirttiği kesin. ancak bu mesafe düşünsel anlamda "zaman" ve "mekan" ikilisinden birine karşılık gelebilir.

sonraki kıtada kendi seçimini bu düşünsel yolculukta yapan insanın, tüm insanlığın fiziksel ve metafiziksel evrimini kronolojik olarak ele alması anlatılır. son eylem("öz"e ulaşmak için elinden geleni yapmak)aslında anlatıcının yani o süreçte bulunan insanın gerçekleştiriyor olduğu eylemdir. yaşamak ve büyümek, vermek, almak ve hareket etmek, öğrenmek, sevmek ve ağlamak, ölmek, öldürmek, paranoyak hale gelmek ve yalan söylemek, nefret etmek, korkmak ve "öz"e ulaşmak için elinden ne geliyorsa yapmak gibi sıralanmıştır.

son kıtada "değişim"in birtakım ayrıntıları verilmiştir. artık "gölge"sindeki değişmeye, yani kişi "öz"ündeki değişimin farkına varmaya başlamıştır. "gölge" ki insanı sarmalayan ve bu düşünsel süreçteki kişiyi bir koza gibi içine hapseden gölge, yavaş yavaş gerilmeye başlamıştır. giderek açılır ve insan kozasından dışarı adım atar. "gölge"ye adım atıldıkça "öz"e daha da yaklaşılır.

şu sözler onlar:

my shadow’s
shedding skin and
i’ve been picking
scabs again.
i’m down
digging through
my old muscles
looking for a clue.

i’ve been crawling on my belly
clearing out what could’ve been.
i’ve been wallowing in my own confused
and insecure delusions
for a piece to cross me over
or a word to guide me in.
i wanna feel the changes coming down.
i wanna know what i’ve been hiding in

my shadow.
change is coming through my shadow.
my shadow’s shedding skin
i’ve been picking
my scabs again.

i’ve been crawling on my belly
clearing out what could’ve been.
i’ve been wallowing in my own chaotic
and insecure delusions.

i wanna feel the change consume me,
feel the outside turning in.
i wanna feel the metamorphosis and
cleansing i’ve endured within

my shadow
change is coming.
now is my time.
listen to my muscle memory.
contemplate what i’ve been clinging to.
forty-six and two ahead of me.

i choose to live and to
grow, take and give and to
move, learn and love and to
cry, kill and die and to
be paranoid and to
lie, hate and fear and to
do what it takes to move through.

i choose to live and to
lie, kill and give and to
die, learn and love and to
do what it takes to step through.

see my shadow changing,
stretching up and over me.
soften this old armor.
hoping i can clear the way
by stepping through my shadow,
coming out the other side.
step into the shadow.
forty six and two are just ahead of me.

öğrenci evi diyalogları

nekropsi
bir ara su kesilmişti ve banyo yapamadığımız bir 3 gün geçirmiştik. sular geldikten sonra evde banyo sırası konusunda şöyle bir diyalog yaşanmıştı.

- abi önce sen gir banyoya.
+ yok abi, rica ederim, önce sen.
- yok abi, benden 2 ay büyüksün, önce sen abi.
+ iyi ya olm, su küçüğün...
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol