confessions

mouscronoise

- Yazar -

  1. toplam entry 459
  2. takipçi 1
  3. puan 14791

kayıp zamanın izinde

mouscronoise
proust ustanın, insanoğlunun meyve misali; yağmur,güneş ,dolu ,kar gibi dış etkenlerden nasibini alarak şekillendiğini kusursuz bir şekilde dile getiren eseridir....

"bir saati parçalarına ayırınca ne görürüz? aslında bir saatin ruhunu parçalarına ayırmanın mümkün olmadığını görürüz.

evet küçük parçalar, birlikte çalışmak için zorunlu olarak biribirlerine ihtiyaç duyan bütün o parçalar sadece manevi bir dünyaya gitmek için bir durak, bir nesneler yumağından başka bir şey değiller.

önce bir el düşünmeliyiz. kimin elidir bu görünmeyen? fani bir insanın eli. bir ölümlü. doğmuş, sevmiş, okumuş, ağlamış, gülmüş, darılmış, uyumuş, uyanmış, kirlenmiş ve arınmış. nihayetinde o kadar kısa bir süre yaşayacak ki, çoğu insan onun farkında bile olmayacak, karanlıkta bir alev gibi parlayıp sönecek. binlerce harfin içinde bir harf, binlerce, milyonlarca kum tanesi içinde bir kum tanesi. bir şiirin bir dizesi bile değil: “keşke yalnız bunu için sevseydim seni”

insanın küçüklüğünü idrak etmesi işte böyle parçalarına ayrılabilen fakat insanın elinde parçalığından çıkıp çıkıp bir bütün olabilen saatin sayesinde. zaman ne gülünçtür ve ne korkunçtur! saati bırakın bir kenara, çıplak ve sadece insan olarak düşününce kısacık öylesine kısacık bir anda yaşıyor ki, uzun bir gecede sadece bir düşünce kırıntısı olmaya değer mi bilmiyorum, uykusuzluk bile biraz daha vakit kazandırmıyor, yorgun düşüyor parçaların, sonunda duruyor saat. eller durunca dünya durur mu hiç? başka eller var. uzanıp tutunduğun eller de var, tutup yüzüne götürdüğün eller de.

kısacık, tamam. herkes biliyor, uzatmanın bir anlamı yok. fakat geniş olamaz mı? saat bunu söylüyor belki. çok kısa bir an buradasın, sonra yoksun. daha geniş bir zamandan söz etmiyorum, kalbinin ve aklının genişliğinden söz edelim biraz.

hayır, onları ayırmayalım, parçalara bölmek gereksiz ve anlamsız. insan bir bütündür, toprağa eğilir, mürekkep damlası gibi kağıda akar, sayfanın bir yüzünde yaşar, arka sayfada gölgesi vardır belki, belki yoktur, varsın olmasın zaten, ne önemi var? biz saate bakalım ve unutalım kısacık hayatımızı. ellerimizi düşünelim, biraz daha genişlesin hayatımız, bir saatin yardımıyla hatırlayarak ve merakla bakarak fotoğraflarına dünyanın. incecik tarihine bakalım kelimelerin şarabıyla gidelim."

protesto

mouscronoise
senet için kullanılan bir tabirdir.
ilgili senet ödenmediği taktirde merkez bankası kayıtlarına protestolu olarak girer.
böylece senet sahibinin bu andan itibaren ki ticari hayatı biraz daha sıkıntılı olacaktır.

ciro etmek

mouscronoise
finans dünyasında çek için kullanılan bir tabirdir.

bunun yanısıra endorse etmek ve cirolamak olarak da kullanılır.

meali şudur;

elinizde bir çek varsa ve bu çeki bir borcunuz karşılığı olarak, alacağınızı devretmek şeklinde kullanacaksanız arkasını imzalamanız gerekir.

çekin arkasındaki imza sahiplerinin her birine ciranta denir.

ciranta sayısı arttıkça tahsilat olasılığınız artar,

zira biri ödemezse diğeri öder ,bu iş kimi zaman seke seke son cirantaya kadar gider.

hedge yapmak

mouscronoise
hedge yapmak demek ileriki tarihlerde olusabilecek deger kayiplarina karsi önlem almaktır.
diyelim ki fenerbahce-galatasaray maci var, ve siz gs taraftarisiniz. gs’nin maci kaybetmesi durumunda bir uzuntu yasayacaksiniz. bu uzuntunun degeri de 100 ytl olsun (fanatik taraftarlar daha buyuk miktarlarda uzuntu yasayabilirler). simdi siz mactan once fenerbahce’nin kazanacagi yonunde 50 ytl’lik iddaa oynarsaniz (diyelim ki 1’e 2 veriyor olsun), fenerbahce’nin galibiyeti durumunda 50 ytl kazanacaksiniz ama 100 ytl’lik uzuntu yasayacaksiniz; diger durumlarda 100 ytl’lik uzuntu yasamayacaksiniz ama 50 ytl kaybedeceksiniz. yani hedge yaptiginiz zaman ne cok uzulecek ne de cok sevineceksiniz.

lakin işin ucu para gibi daha duygusal bir sebebe dayanıyorsa ve bankadan iyi oran aldıysanız ,zarar etmeden mutlulukla sonlandırdığınız bir işlem olarak da düşünülebilir....
tam bir mutluluk örneği: müşterinin gönderdiği tl’nın sıfır kayıpla hesaplarda € olarak görülmesi...

alpha

mouscronoise
bir derman iskender över namı diğer küçük iskender şiiridir...


nehirlere karışan zehirli atıklar gibi
ağır ağır akarak,kanıma karışmakta yokluğun!
hiç sormadım,neydi başka elbiseler içinde bulduğun
aynı askıyla dolba kaldırılan iki güzel yelektik biz
güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!...anladım ki :
aşk naftalinlenmiyormuş meğer,eğer kanıtlanmıyorsa suçun!

istediğini yap

mouscronoise
bnece bu parçanın adı gayet tabi hayat dersi de olabilirmiş ...

bülent ortaçgil’e geç olmadan bu eseri bizleri kazandırdığı için minnettarım.

meraklıları için ise sözleri şu şekilde;

eskiden iyi meslekti doktorluk
bu zamanın modası mühendislik
sana bir şey söyleyeyim mi?
iyi meslek yoktur
mesleğini iyi yapan insanlar var
kerem ile aslı’nın aşkı birinci
leyla ile mecnun’unki ondan sonra
sana bir şey söyleyeyim mi?
büyük aşk yoktur
aşklarını büyütebilen insanlar var
istediğini yap
her şey bitmeden
senin yargıların en doğru
benimkiler en en doğru
sana bir şey söyleyeyim mi?
doğru yanlış yoktur
başka yerlerden bakan insanlar var
istediğini yap
çok geç kalmadan
daha güç olmadan
istediğini yap
her şey bitmeden

kurabiye

mouscronoise
iyi kurabiye yemek istiyorum diyenler için 2 adresim var.

1) l’or jaune
(adres değiştirmiş olan bu pastane seyrantepe’de hizmet vermektedir.)
http://lorjaune.com.tr/#/kurabiyeler-kekler/kurabiyeler/kurabciyeler-1

2)baylan pastanesi bebek (macaron ve ekler kesinlikle yenmelidir.)
http://www.baylangida.com/index.php

madam despina

mouscronoise
sözleri meral okay’a aittir.

malumunuz, parça elbette ki meşhur meyhaneye yazılmış...

kır masayı madam despina
kirli beyaz muşamba örtüleri ser
çek sediri asmanın altına
yanında bir ince müzeyyen abla

yine mi güzeliz yine mi çiçek
hamdolsun
taze mi bitti topik
canın sağ olsun
amanın yine mi güzeliz yine mi çiçek
hamdolsun
altınbaş kadehe yağ gibi dolsun

gece çok genç arzular şelale
haber etsek o yare
gelse bomonti’den
şereflendirse bizi
olsak teyyare

madam despina

mouscronoise
anılarımın merkezi olan kurtuluş’ta dün gece unutulmaz bir gece yaşadığım samimi,sıcak meyhane.

geceye damgasını vuran dialog;

(ilerleyen saatlerde garson hesabı sadece bizim masaya getirir)

mouscronoise: neden sadece bize hesap getiriyorsunuz, biz henüz kalkmıyoruz ki?

garson :siz şarkı söylemeyi bitirince diğer misafirler de gidecek .

mouscronoise: eywallah

kalkış turu: diğer masa sakinleri birer birer teşekkürlerini sunarak, haftaya nerdesiniz oraya gelelim fasıla diyerek uzaklaşırlar....

murathan mungan

mouscronoise
zamanla kendisini asaf’la özdeşleştiriyorum mütemadiyen .

işte birkaç örnek;

*kimsesiz bi adam vardı. hayatındaki tek bayram, kendi adıydı....
*bir akşam üstü yanımızda kimsecikler olmaz: ya da olması gerekenler yanımızdakiler değildir…
*hayat bazılarına mutsuz olmakla duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil”
*uzakları çağırıyordun...üstüme alındım....geldim....bilseydim çağırdığının ben olmadığımı , hiç gelir miydim ?
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol