confessions

mouscronoise

- Yazar -

  1. toplam entry 459
  2. takipçi 1
  3. puan 14791

incir reçeli

mouscronoise
filmde arda kalan dizelerden bazıları ise şöyle;


bir şey söylemek sana göre değil,
sen bir şey söylemeden gidersin değil mi,
hem de öyle bir gidersin ki bırak yaşamayı insanın nefes alması bile yarım kalır.
sen o kadar bir şey söylemeden gidersin ki üstüne milyonlarca şey söylenir
sen bana bir şey söyleme, git.... sadece git...

incir reçeli

mouscronoise
yılmaz erdoğan’ın sana bakmak adlı şiirini çağrıştıran dizelerin bir kısmı da bu filme mevcuttur....

sana dokunmak hayatın içinde durup dinlenmek gibi ,
sana dokunmak nedef almak gibi ,
sana dokunmak tüm kelimeleri yakmak gibi,
sana dokunmak tüm insanları affetmek gibi ,
sana dokunmak hayatı temize geçmek gibi ,
sana dokunmak ölüme inat gibi....

casablanca

mouscronoise
bir jessica jay parçası;

i fell in love with you watching casablanca.
back road the drive in shaw in the flickerin’ light.
pop corns and cokes beneath the stars.
then came champange and cavair.
makin’ love on a long hot summer night.
i thought you fell in love with me watching casablanca
holdin’ hands in the pado fan’s, in ritz candlei cafe
hidin’ the shadows from the stars.
or rockin’ moonlight in your eyes
makin’ magic at the movies at my own cheverolet

ooh, a kiss is still a kiss in casablanca.
a kiss is not a kiss without your side.
please come back to me in casablanca.
i love you more and more each day as time goes by.

i guess there are many broken hearts in casablanca.
you know l’ve never really been there so l don’t know.
i guess our love story will there be seen.
on the big white silver screen.

sevi

mouscronoise
sade,naif ve huzur dolu bir ümit yaşar oğuzcan şiiridir....

ben senin en çok sesini sevdim
buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
bana her zaman dost, her zaman sevgili

ben senin en çok ellerini sevdim
bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
nice güzellikler gördüm yeryüzünde
en güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

ben senin en çok gözlerini sevdim
kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

ben senin en çok gülüşünü sevdim
sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
unutturur bana birden acıları, güçlükleri
dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

ben senin en çok davranışlarını sevdim
güçsüze merhametini, zalime direnişini
haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
tüm çocuklara kanat geren anneliğini
nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

ben senin en çok bana yansımanı sevdim
bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

les hommes qui passent

mouscronoise
etkileyici bir patricia kaas parçası,

meraklıları için ise sözleri şöyle ;

les hommes qui passent maman
m’envoient toujours des cartes postales
des bahamas maman
les hommes qui passent tout le temps
sont musiciens artistes peintres
ou comédiens
souvent

les hommes qui passent maman
m’offrent toujours une jolie chambre
avec terrasse maman
les hommes qui passent je sens
qu’ils ont le coeur à marée basse des
envies d’océan

les hommes qui passent pourtant
qu’est-ce que j’aimerai en voler un
pour un mois pour un an
les hommes qui passent maman
ne me donnent jamais rien que de l’argent

les hommes qui passent maman
leurs nuits d’amour sont des étoiles
qui laissent des traces maman
les hommes qui passent violents
sont toujours ceux qui ont gardé
un coeur d’enfant perdant

les hommes qui passent pourtant
qu’est-ce que j’aimerai en voler un
pour un mois pour un an
les hommes qui passent maman
ne me donnent jamais rien que de l’argent

les hommes qui passent maman
ont des sourires qui sont un peu
comme des grimaces maman
les hommes qui passent troublants
me laissent toujours avec mes rêves
et mes angoisses d’avant

les hommes qui passent pourtant
qu’est-ce que j’aimerai en voler un
pour un fois pour un an
les hommes qui passent maman
ne me donnent jamais rien que de l’argent

les hommes qui passent maman
les hommes qui passent maman
les hommes qui passent pourtant
les hommes qui passent maman

tony parker

mouscronoise
adam bir nevi ajda pekkan tadında, izlediğim son turnuvalarda fransa ekibinden aklımda kalan tek isim.
kendisinde her numara var, asist desen var,şut desen zaten aşmış, drive-in de affetmiyor...
efesli günlerin petar naumouski’si....

hissetmek

mouscronoise
hissetmek ;

00:00 itibariyle başladı ,çoğu zaman boşluklar yarattı, kimi zaman ise aşağıdaki gibi boşukları bu sözcük doldurdu.

hissetmek,

kalbinin diğer yarısının sende uzakta olduğunu .....

ansızın uyanmayı getirdi.

hissedildiğini .........,

kısacası hissiz olmayı istemek ve bunun tercih olmadığını .......

steve mccurry

mouscronoise
şu sıralar istanbul modern’de fotoğrafları sergilenmektedir.robert de niro, ara güler, gibi tanıdık yüzleri kadraja alan sanatçının fotoğraflarına baktıkça bavulunun bir köşesine ilişmek geliyor insanın içinden....

meraklıları için kendisine ait fotoğrafların bir kısmı bir tık uzakta;

http://stevemccurry.wordpress.com/

kaos

mouscronoise
bir küçük iskender şiiri.

a yüzü longplay’in :kaç şarkı sığar ki
kayıt yapabilse bir adamın hayatına!
solist ölür ve üzgün silik bir backvokal bırakır ardında!

a yüzü longplay’in :baştan sonra cover aşk’larla
satış rekoru kırabilir mi heteroseksüel düzen
bir gülü mikrofon gibi kullanan gay’lerin yanında!
ben pikabım: istek parça çalmayan gizli bir ruhum var bu dünyada !

kayıp zamanın izinde

mouscronoise
özetle,

yaşanmışlıklıkların tamamı=saat

saatin evde kalması hali: kendi anılarını hiçe sayma durumu

saat= eller (uzanıp tutundukların+yüzüne götürdüklerin)

eller arasındaki farkı anlayamamış olma durumu= insanın küçüklüğünü idrak etmesi.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol