confessions

mim efendi

- Yazar -

  1. toplam entry 1168
  2. takipçi 1
  3. puan 37505

dergibi

mim efendi
ocak 1999’da yayınlanmaya başlanan dergibinin öyküsünü editörü melih bayram dede şöyle anlatıyor:

takvimlerin 1998 yılı aralık ayının son haftasını gösterdiği günlerde, internette bir edebiyat sitesi, benim tanımımla "dergi gibi bir şey" çıkarmayı planlıyor ve bu "dergi gibi" şeye isim arıyordum. bu konuyu, mehmet şeker’e açtığımda, şöyle dediğimi hatırlıyorum:

"internette dergi gibi bir şey çıkarmayı düşünüyorum. ama öncelikle bir isim bulmamız gerek!".

böyle bir girişten sonra mehmet şeker’den cevap geldi:

"adı dergibi olsun!"

bu çok güzel bir isimdi. hemen kabul ettim.

şimdi zaman zaman düşündüğümde, "dergibi" adının ne kadar isabetli bir karar olduğunu tekrar anlıyorum.

işte dergibi böyle doğdu. türkiye internetinde ilklerden oluşu nedeniyle büyük ilgi gördü. basında, özellikle de gazetelerin kültür sayfalarında haber oldu. cnn türk ve ntv gibi televizyonların internet programlarında yer verildi.

ilk etapta basılı dergilerde ürün yayınlayan dostlarımız, internette yayınlanan bir dergiye ürün vermekte çekingen davrandılar. internet onlara göre, yeni ve yabancıydı. bir görüşe göre de, "suya yazılan yazı"dan farksızdı. bu ve bunun gibi nedenler nedeniyle gereksiz de olsa, "internette edebiyat olur mu?" tartışmalarına şahit olduk. zaman zaman bu tartışmalara dergibi’den biz de katıldık.

daha sonraları, internette edebiyata soğuk bakanların da, ürünlerini internette yayınlanan ve dergibi’yi model alarak oluşturulan sitelerde yayınladıklarını gördük, mutlu olduk.

aradan geçen üç yılda ise, büyük mesafe katedildi. yeni edebiyat siteleri açıldı. bunların kimi e-dergi, kimi ise edebiyat arşivi niteliğindeydi. dergi formatında siteler kadar arşiv niteliğinde sitelere de ihtiyaç var kuşkusuz. yine de biz şiir ve şair özgeçmişi arşivleyen sitelerden çok, yeni ürünler yayınlayan "dergi" formatında yayın yapan sitelerin sayısının artmasını tercih ediyoruz. böylelikle, edebiyatta bir okul görevi gören basılı dergilerin misyonuna sahip sitelerin varolması sağlanabilir.

ürün yayınlayan bir site olan dergibi, üç yılı geride bırakıp, dördüncü yıla girdi. dergibi’nin bundan sonraki gelişimini/öyküsünü yaşarak, birlikte göreceğiz.


yalnız selvi

mim efendi
ümraniyenin eski adıdır. eskiden avrupa yakasından bakıldığında ümraniye sırtlarında yerleşim yokmuş. her yer yemyeşil alanlarmış. sadece bir mezar varmış. başında da bir selvi ağacı. bundan dolayı burası yalnız selvi şeklinde akıllarda kalmıştır.

(bkz: ümraniye)
(bkz: muhacir köy)

kriko

mim efendi
bir gün trabzon’a bir japon gelir. kahvehanenin kapısını tekmeyle açarak içeri girer ve bağırır:
-kim lan buranın dayısı?
temel kalkar:
-benim lan ne var!
japon:
-gel lan dışarı.
dışarı çıkarlar. "pat küt" sesler duyulur. az sonra japon içeri girer ve hafif öne eğilerek "karate" der. kahvehanedekiler çıkıp bakarlar ki temel perişan vaziyette yerde yatıyor.
ertesi gün japon yine gelir:
-kim lan buranın dayısı?
temel:
-benim lan ne var!
japon:
-gel lan dışarı!
yine "bam güm" sesler duyulur. japon içeri girer ve kahvedekileri aynı şekilde selamlayarak "tekvando" der. çıkıp bakarlar, temel ağız-burun kan içinde yerde yatıyor.
ertesi gün japon yine gelir:
-kim lan buranın dayısı?
temel, başı sargılar içinde kalkar:
-benim ulan ne olacak?
-gel lan dışarı!
çıkarlar. dışarıdan "çitonnng" diye bir ses duyulur. temel içeri girer ve elindekini göstererek "toyota kriko" der

hudut

mim efendi
trafik memurları karşıdan gelen temel ve fadime’yi çevirmiş. ikisinin kemerlerini de takılı görünce tebrik etmiş:
-bugün yaptığımız kontrolde tek emniyet kemerini takan çift sizsiniz. bu yüzden 500 milyon ödül veriyoruz. bu parayla ne yapmayı düşünüyorsunuz beyefendi?...
-ne yapacağım hemen gidip kendime ehliyet alacağım...
-nee... ehliyetiniz yok mu?...
fadime olayı toparlamak için atılmış:
-kusura bakmayın memur bey, temel içince ne dediğini bilmez...
-nee... bir de içkili misiniz?...
arka koltukta oturan yaşlı dursun öne doğru eğilmiş:
-ben demiş idum çalıntı arabayla yola çıkmayalım başımıza bir iş gelir diye...
memur neye uğradığını şaşırmışken, bagajdan atlayan idris koşarak gelmiş:
-ne oldu?... geçtik mi sınırı ?

çizmeyi asmak

mim efendi
bu bir deyimdir. çizmeyi aşma şeklinde emir kipinde kullanılır. deyimin hikayesi şöyledir.

milattan üç önce efeste apelle adında bir ressam varmış. büyük iskenderin resimlerini yapmakla şöhret bulmuş imiş. ancak bu ressamın en büyük özelliği yaptığı resimleri halka açıp halkın fikir ve eleştirilerini gizlediği bir perdenin arkasından duyup yerine getirmekmiş.

birgün yine bu şekilde perdenin arkasından halkın eleştirilerine kulak kabartıyormuş. bir kunduracı gelip resmi eleştirmeye başlamış. işi gereği olsa gerek resimde yer alan çizmeleri eleştirmiş nasıl olması gerektiği hususunda epeyce fikir söylemiş değişik görüşler sunmuş. daha sonra ise alanı olmadığı halde resmin st kısımlarını hatta teknik yönlerini, renklerin kontrastını ve gölgelerin derecesi hakkında ileri geri konuşmaya başlayınca apelle perdenin arkasından bağırmış:
-efendi, haddini bil; çizmeden yukarı çıkma.

versatile

mim efendi
biz türkler bu kelimeyi versatil diye okuruz hatta öyle de yazarız. frenkçe bir kelimedir. birden fazla kullanım alanı bulunan, çok yönlü, kullanışlı şeyler için kullanılır.ayrıca uçlu kalem olarak da bilinir, milimetrenin 10/değerlerinde kurşun kalemi içerisinden kullanılan karbondan yapılmış uçları kullanan kalem çeşidi. özellikle öğrencilik dönemlerinde kullanılır. 0.5, 0.7, 0.9 olacak şekilde uçları vardır. 0.3 ince teknik çizim kalemi de çıkmıştır.
hatta bu kelime var ya bu kelime kullanışlı bir cd markasıdır.
48 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol