marcussen

mr.blonde dan...
are you gonna bark allday little doggie ?
or are you gonna bite ?

independence (jedi) *
expert3 (1. nesil bilgic) *
maliyeci (1. nesil gammaz) *
myysteriouss (1. nesil gammaz) *
shadowlord_26 (2. nesil bilgic) *
nostalji_kralicesi (2. nesil bilgic) *
ankakusu (2. nesil bilgic) *
goetica (moderator) *
lion (2. nesil gammaz) *
bamya (2. nesil bilgic) *
overload (2. nesil bilgic) *
capt_it_all (2. nesil bilgic) *
ya basta viva zapatista (2. nesil bilgic) *
lanetpanc (2. nesil bilgic) *
pelagehatun (2. nesil bilgic) *
fallenangel (2. nesil bilgic) *
26(yirmialti) (2. nesil bilgic) *
shire (2. nesil bilgic) *
bulut (2. nesil bilgic) *
broken promise (2. nesil bilgic) *
axin cıwan (2. nesil bilgic) *
scapegoat (2. nesil bilgic) *
steroid (2. nesil bilgic) *
kendimi kendim savunacağım (2. nesil bilgic) *
aloha haleluya (3. nesil bilgic) *
rdm (3. nesil bilgic) *
dilemma (3. nesil bilgic) *
pessimistic (3. nesil bilgic) *
wish you were beer (3. nesil bilgic) *
azade (3. nesil bilgic) *
die nutte (3. nesil bilgic) *
areels (3. nesil bilgic) *
eflatun kar (3. nesil bilgic) *
alchoburn (3. nesil bilgic) *
artemisia (3. nesil bilgic) *
ibibikler öter ötmez ordayım (3. nesil bilgic) *
toxin (3. nesil bilgic) *
floydiandm (3. nesil bilgic) *
chillekli pasta (3. nesil bilgic) *
darklady (3. nesil bilgic) *
gokkusagi (3. nesil bilgic) *
marcussen (3. nesil bilgic) *
duman (3. nesil bilgic) *

şair hüseyin yurttaş ın dilinden...
ben geldim
karanlık kapılardan geçtim
kendimi ışığa vurdum da geldim
kamaşan gözlerimdi aldanan
kimbilir neyi gördüm de geldim

insandım, onmaz yanımı onardım
o ayrıksı yalnızlığa erdim
kovdum kirli karayı, sevdikçe arındım
sevmenin erdemine vardım da geldim

kötü öyküler dinledim, romanlar yaşadım
kanayan yaramı sardım da geldim
elçi, istemez aşk, saklı sözüö sanadır
yürekte zinciri kırdım da geldim

ben.. gelmeyedebilirdim.

marcussen - hoşçakal yarın

spho - marcussen

hoşgeldin sekocan

sevgili ile el ele tutuşup askeriyeleri, bakanlıkları, müzeleri gezmek gibi bişi.
tabi yaşayan bilir o ayrı.

kahvaltı kültürünün çıkış sebebidir.
eski zamanlarda insanlar uyandıklarında birşey hazırlayıp yemekten ziyade kahve yapıp içmeyi tercih ederlermiş.tabi günleri böyle geçire geçire bünyelerde çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlamış.bunun üzerine insanlar kahve den önce çarçabuk bişiler hazırlayıp bir kaç bişi atıştırarak kahve keyfini birazdaha geç bir vakite bırakmışlar.kahvaltı kültürüde de burdan gelmiş...
kahve alti döndolaş... kahvaltı olmuş...
bu hikayede burda bitmiş.

1983 yılında beyaz perdeye uyarlanan orjinal bir yapım. teknolojinin esiri insanları sembolize eden filmin yönetmeni john carpenter.

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur.
atilla ilhan.

yeni bilgiç adayları....maşallah...
allah arttırsın.

su an s.kiyor gibi...12 oldu
hadi hayırlısı...

yeterdi bana adlı şarkıyı seslendiren grup düş bunu çok güzel ve zekice ifade ediyor.
yani gerçekten yeterdi bana.

eleştirmek yerine..sorgulamak desek daha doğru olur sanırım.eleştirebilicek kapasitede olsaydık...

butun baslıkları s.k at...
bizi ne s.kiyorsun...
denmesi muhtemel cümle.

en güzel ruhlu insan.

keşke ankarada değilde istanbulda olsaydım diye
hayıflanmaktır.

ne bu feminenlik allahım. dedirten zirve...

bir tane daha


al bir tane daha, çak kibritini
başını bir öne eğ, bir kaldır yukarı
bakmışsın ki bitmiş…
hayattan kim bilir yedi dakika eksilmiş
bak zaman geçmiş…

dur!! ne yapıyorsun sakin ol..

bırak…zamanmış !
uzun zaman…
karşıma dikilmiş
kara yüzlü rütbeli gardiyan
böyle hiç değilse geçiyor zaman

bakıyorum gözlerine!
gözlerim kısık
söylüyorum, bak zaman !
kavuşma vakti yedi yedi kısalıyor
silahım… tutuyorum
ve müdahale ettirmiyorum

o halde..
o halde..ne duruyorsun !!!

al bir tane daha, çak kibritini.!
anladım ben seni
senin hastalığın
hasretinden, zamandan
böyle yapma desem,
kesileceksin baştan ayağa düşman
durma al bir tane daha…
çak kibritini…
başını bir öne eğ…
bir kaldır yukarı…
bakmışsın ki bitmiş…
bak zaman geçmiş…

hasretim

…

kaç defa indim sessiz sakin oturmak için parkta
kaç defa aradı gözlerim seni o uzun geniş sokakta
kaç defa bilmem tatlım kaç defa
kaç defa değil artık
dön dön… hasretim sana…

kültürde dirilmek

yıllarda kuruludur,
koskoca bir tarih meyvesi.
seneleri karıştırarak
bir bir sayfalar misali…
uzanırken geçmişin karanlık
ve puslu sokaklarından,
alabilir miydik kendimizi
o doyulmaz gizemli hülyalarından.
bu kadar derin bir hazineyi
fark edememek elde mi?
nasıl olurda anlamaz insan
bu sonsuz sermayenin değerini.
yanında, yanı başında
uçsuz bucaksız bir madenin,
edebiyete açılan kapının
tek anahtarını gizlediğini.
fark edebilseydik,
bize dünyaları sunan bir cevherin
varlığını,
anlayabilseydik.
kaybettiğimiz paha biçilmez yılların
miraslarını
koşmazmıydık,
yorulmaksızın yeni umutlarla
beyazıtlara süleymaniyelere
koşmazmıydık,
geçmişimizi, kendimizi bulmak
için o sessiz kütüphanelere…