confessions

maliyeci

- Yazar -

  1. toplam entry 8277
  2. takipçi 1
  3. puan 141512

anlamadin

maliyeci
günler su gibi geçer
kızıl şarap testilerinden damla damla
sevdiceğim, sözler kurşun gibi ağır
ellerim soğuk
gözlerim sağır...

sevdiceğim, rüzgar kimi zaman durur
kimi zaman kudurur
evren, bir kuşun altında solucan misali çırpınır durur


şeklinde bir şiir geçer şarkının içinde aynı zamanda.

koşu bandında sigarayla koşmak

maliyeci
yan koşu bandındakiyle konuşulur.

- pardon ateşiniz var mı acaba?
+ buyrun tabi
- buraya da küllük koymuyolar ne kötü değil mi?
+ evet ya resmen ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz
- yolculuk nereye bu arada?
+ ayaklarımın götürdüğümün yere...
- deliyiz lan biz di mi?
+ çok mu belli oluyo?

türk insanının ideolojisi

maliyeci
ideoloji kalıplara girmeyi zorunlu kılar. modern insan kendini hümanist, akılcı, ayrıştırabilen, düşünen sorgulayan olarak tanımlamak ister. bu sebeple tek bir fikre sabitlenmektense, geçmişte hiç olmadığı gibi belli ölçüler dahilinde kendi doğrularını belirler, ona göre davranır. böylece atatürk’ün dediği fikri hür, vicdanı hür bir birey olur. isimlere, fikirlere bağlı kalarak, kavramların gölgesinde adeta onları kalkan olarak kullanarak ve bunu o kutsallıkların içini boşaltırcasına yapması, kendi meşruiyet alanını oluşturarak yapması bizzat atatürk’ün istemeyeceği bir kaçıştır, oyundur.

kahvede ayar veren sinsi amca

maliyeci
her fırsatta karşımıza çıkan ayarcı amcalardan bir tanesi yine gün itibariyle kahve’de bilgiçlerle batak atarken bastı bizi.

olay şöyle gelişti. ankara’daki su sıkıntısı üzerine konuşurken, söverken, en sonunda bu bahsi kapatmak üzere birisi "amaan ya allah verir, bizi susuz mu bırakacak" dedi. ne olduysa bundan sonra oldu. tuvalleten çıkan amca doğruca üstümüze geldi ve tip tip bakmaya başladı. biz de tam gömmeli batak atıyoruz 3 kişi. acaba dedim dördüncü mü olmak isttiyor. buyur ettim oturmadı. ve başladı kalaya.

-gençler bir lafınız dikkatimi çekti
+hayırdır abi
-allah verir dediniz ama allah çalışana verir. sen işini yapacaksın sonra allah’tan bekliyeceksin

yahu amcacım muhabbete yarıdan girdin. bir cümle duydun. ama gel gör de amcaya bunu anlat. o bir nihayet cümlesiydi. neyse amcamın canı muhabbet istiyormuş meğer.

birden kendimizi çanakkale cephesinde bulduk. uzun uzun bize atatürk’ü anlattı sağolsun. kıbrıs’tan bahsetti. petrolden,bordan falan konuştuk uzunca. ama haklısın abi dedikçe gürlüyor ters anlamaya da yer arıyordu ki ve bağırarak ettiği küfürler ve üstümüze gelmesi hepimizde aynı tedirginliği oluşturdu.

neyse velhasıl ayak üstü ayarcı amcamız hevesini aldı. olan bizim batağa oldu. tad tuz bırakmadı. o gitti biz de siyasete daldık.

dost kitabevi onunde ayar veren sinsi amca vardır bir de. ankara sokaklarını bu amcalar esir almış durumda. dikkat etmek lazım.

ismet berkan

maliyeci
9 ağustos tarihli "seçim hiç olmamış gibi davranılabilir mi?" başlıklı yazısı ile yine müthiş çözümlemeler yapmıştır. okuyup okuyup takdir etmemek elde değil.

tam metin şöyle:

***

bu köşede dün çıkan yazıya gelen tepkilerin bir bölümü kanımı dondurdu.
’evet, gerekiyorsa iç savaş da olsun’ diyenler bile vardı. beni soruya soruyla cevap vermekle eleştirenler mi istersiniz, askeri darbe yoluyla demokrasiyi korumak gerektiğini söyleyenler mi, bin çeşit tepki.
bundan sonra ne yapılması gerektiğini söylemeye çalışayım:
1. seçimin sonuçlarını kabul edeceğiz. bana mektup yazan okurların bir bölümü ve cumhuriyet halk partisi dahil türkiye’de bir hayli kalabalık bir kesim, seçimin sonucunu henüz kabullenmiş değil. sanki seçim hiç yapılmadı, adalet ve kalkınma partisi yüzde 47 oy almadı gibi davranıyorlar.
2. seçim sonuçlarını kendimizi eleştirerek değerlendireceğiz. başta chp ve önemli miktarda köşe yazarı olmak üzere pek çok kişi ve kurum, seçim sonuçlarından ötürü kendini eleştirmeye yanaşmıyor. bu tabii birinci madde ile de bağlantılı, yani gerçeği kabullenmeye direnmekle.
3. oyunun kuralının sandıktan çıkmak olduğunda uzlaşacağız. eğer burası bir ’demokrasi’ ise ilk yapılması gereken şey seçimi kazanmak olmalı.
eğer ’seçimi kazanmaya gerek yok, biz darbe yapacağız veya yaptıracağız’ diyorsanız, sizinle zaten işimiz olmaz. ama oyunun kuralı sandıktan galip çıkmaksa, bunun için çalışacağız.
4. halka hakaret etmeyeceğiz. sandıktan galip çıkmanın bir numaralı kuralı, o sandığa gidip oy atan vatandaşa saygı duymak, onu sevmektir.
ona size oy vermedi diye hakaret etmek, onu cahillikle veya bir kilo bulgura satılmışlıkla suçlamak, oy kazanmanın iyi bir yolu olmasa gerek.
5. halkı tanıyacağız. sadece bizim kafamızdaki kavgalara girmemek, onun yerine halkın gerçek meseleleri üzerinden gerçek kavgalar vermek
için önce halkı tanıyacağız, kendi mahallemizin veya kendi efsanemizin esiri olmayıp bütün mahalleleri görmeye çalışacağız.
6. fikrimiz olacak, ona inanacağız. sandıktan çıkmak için sadece halka hakaret etmemek yetmez, bir de onun tarafından da desteklenecek, benimsenebilecek, ona daha iyi bir hayatı sunma imkânı yaratacak bir fikrimiz olacak, en önce biz o fikre inanacağız. hem sosyalist enternasyonal’e üye olup hem de türkiye’nin içe kapanmasını savunmayacağız. (enternasyonal’in kelime anlamını hatırlatmama gerek var mı?) hem ’sosyal demokratız’ deyip hem de asker muhtıra verdiğinde onu kınamamazlık etmeyeceğiz. ’solcu’ olduğumuzu iddia edip türkiye’nin ezilen ve horlananlarından tek oy bile alamamayı gururumuza yediremeyeceğiz.
7. halka hizmet etmek isteyeceğiz. siyaseti iktidara gelmek için veya sanki siyaset bir meslekmiş ve yaşam boyu sürdürülmeliymiş gibi değil, salt halka hizmet için, fedakârca yapacağız. halkın hizmetlerden faydalandığını gördüğümüzde gözlerimiz yaşaracak.
8. çok çalışacağız. tembellik etmeyecek, mesajımızı anlaşılır biçimde kitlelere ulaştırmak için gece gündüz çalışacağız.
***
daha devam edebilirim ama burada duracağım, çünkü bu temenni cümlelerinin hiçbiri birinci ve ikinci maddeler tamamen gerçekleşmeden bir anlam ifade etmiyor. gerçekten de, önce seçimin sonucunu kabulleneceğiz, sonra da bundan gereken dersleri çıkaracağız. bakın bu yönde bir deneme dünkü radikal’de vardı, bu seçimde seçilemeyen eski chp milletvekili zeynep damla gürel’in yazısını okumayanlara tavsiye ederim.
fakat takıntılı gibi gözükmek pahasına da olsa birinci maddeye geri dönmek istiyorum. hâlâ daha sanki ülkede seçim yapılmamış ve akp seçimi yüzde 47 oyla kazanmamış gibi davrananlar var ve bu partiye ’abdullah gül’ü cumhurbaşkanı yapıp gerginliklere neden olmayın’ diye tavsiyelerde bulunuyorlar.
yüzde 47’den sonra, hem de sadece birkaç hafta sonra ne gerginliği?

***

kaynak:http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=229385
7 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol