-kız arkadaşın var mı?
+artık var!
hakkı devrimvari bir yaklaşımla bundan sonraki entrylerimde swh yerine kullanacağım kısaltma.gülücük var buradadır açılımı.
astronomi bir bilim dalıdır.gökyüzünü ve gök cisimlerini yakından inceler.astroloji ise bilim olarak kabul edilmemektedir.ortaya koyduğu veriler birebir ispatlanabilir nitelikte değildir.bu ikisini karıştıran kişi de bu ukdenin konusudur.
mutizmin bir türüdür.özellikleri şunlardır:
-mutizm 6 aydan uzun bir süredir vardır.
-çocuk genellikle 5 yaşından büyüktür.
-konuşmama davranışı süreklidir.
-konuşmama davranışı birden fazla ortamda vardır.
<bkz geçici mutizm>
-mutizm 6 aydan uzun bir süredir vardır.
-çocuk genellikle 5 yaşından büyüktür.
-konuşmama davranışı süreklidir.
-konuşmama davranışı birden fazla ortamda vardır.
<bkz geçici mutizm>
mutizmin bir türüdür.özellikleri şunlardır:
-çocuk genellikle 5 yaşından küçüktür.
-konuşmama davranışı sadece tek bir ortamda vardır.
-bozukluğun başlangıcı 6 aydan daha uzun değildir.
-konuşmama davranışı sürekli değildir.çocuk zaman zaman konuşmaz.
<bkz sürekli mutizm>
-çocuk genellikle 5 yaşından küçüktür.
-konuşmama davranışı sadece tek bir ortamda vardır.
-bozukluğun başlangıcı 6 aydan daha uzun değildir.
-konuşmama davranışı sürekli değildir.çocuk zaman zaman konuşmaz.
<bkz sürekli mutizm>
mutizmin bir türüdür.4’e ayrılır:
1)sembiyotik mutizm:çocuğun kendisine bakan kişiyle(genellikle anne) kurduğu güçlü ve sembiyotik ilişki sözkonusudur.anne ve babadan biri ilişkiye hakimdir,kontrol sahibidir.
2)reaktif mutizm:bununla pek çok emosyonel reaksiyonlar ilgilidir.
3)pasif agresif mutizm:çocuk mutizmi bir silah ve kontrol mekanizması olarak kullanır.genellikle anti sosyal davranış sergiler.olumsuz tepki olarak da konuşmama davranışında bulunur.
4)konuşma fobisi:kendi sesini duyma korkusu vardır.uygunsuz bir şey söylemeye de korkabilir.ya da konuşmasını kontrol etmeye sağlantılı şekilde ihtiyaç duyar.
1)sembiyotik mutizm:çocuğun kendisine bakan kişiyle(genellikle anne) kurduğu güçlü ve sembiyotik ilişki sözkonusudur.anne ve babadan biri ilişkiye hakimdir,kontrol sahibidir.
2)reaktif mutizm:bununla pek çok emosyonel reaksiyonlar ilgilidir.
3)pasif agresif mutizm:çocuk mutizmi bir silah ve kontrol mekanizması olarak kullanır.genellikle anti sosyal davranış sergiler.olumsuz tepki olarak da konuşmama davranışında bulunur.
4)konuşma fobisi:kendi sesini duyma korkusu vardır.uygunsuz bir şey söylemeye de korkabilir.ya da konuşmasını kontrol etmeye sağlantılı şekilde ihtiyaç duyar.
mutizmin bir türüdür.merkezi sinir sistemindeki bozukluktur,psikolojik bir kaynağı yoktur.örneğin,cerebral palsy olan bir çocukta organik mutizmden bahsedilir.
<bkz fonksiyonel mutizm>
<bkz fonksiyonel mutizm>
belli durumlarda ve belli koşullarda konuşmamayı seçen çocukların ruhsal rahatsızlığına verilen ad.genetik değildir.başlangıcı 3-5 yaşları arasındadır.erken terapiye cevap verir.genellikle okul öncesi yıllarda başlar.
dsm-4 aşağıdaki kriterleri belirlemiştir:
1.belli sosyal durumlarda konuşmama;buna rağmen diğerlerinde konuşma.
2.eğitimsel,mesleki ve sosyal iletişimin etkilemesi.
3.konuşmama halinin konuşma diliyle ilgili bir zorluktan ileri gelmemesi.(yabancı dil gibi)
4.konuşamamanın belli bir iletişim bozukluğuna bağlı olmaması(kekemelik gibi).
seçici mutizm oldukça ender görülür.kızlarda görülme oranı biraz daha yüksektir.
mutizm 4 türe ayrılır:
organik mutizm
fonksiyonel mutizm
geçici mutizm
sürekli mutizm
dsm-4 aşağıdaki kriterleri belirlemiştir:
1.belli sosyal durumlarda konuşmama;buna rağmen diğerlerinde konuşma.
2.eğitimsel,mesleki ve sosyal iletişimin etkilemesi.
3.konuşmama halinin konuşma diliyle ilgili bir zorluktan ileri gelmemesi.(yabancı dil gibi)
4.konuşamamanın belli bir iletişim bozukluğuna bağlı olmaması(kekemelik gibi).
seçici mutizm oldukça ender görülür.kızlarda görülme oranı biraz daha yüksektir.
mutizm 4 türe ayrılır:
organik mutizm
fonksiyonel mutizm
geçici mutizm
sürekli mutizm
çarşının efsanevi tezahüratlarından biri:
laylaylaylaylaay...
paramız mı var alkol almaya
tipimiz mi var kız tavlamaya
karizma mı var şekil yapmaya
beşiktaşlıyız işte o kadar
kızların gözü hep yükseklerde
zengin,paralı,hoş ipnelerde
bizim onlardan ne farkımız var
beşiktaşlıyız işte o kadar
kızlar akmerkezde,bizde açlık var
şimdiki gençlerde paul&shark montlar var
garibanız diye,bize kim bakar
beşiktaşlıyız işte o kadar
amcam istedi,fenerli olayım
dayım istedi,cimbomlu olayım
alayına isyan,beşiktaşlıyım
dayımın amcamın mına koyayım x2
laylaylaylaylaay...
laylaylaylaylaay...
paramız mı var alkol almaya
tipimiz mi var kız tavlamaya
karizma mı var şekil yapmaya
beşiktaşlıyız işte o kadar
kızların gözü hep yükseklerde
zengin,paralı,hoş ipnelerde
bizim onlardan ne farkımız var
beşiktaşlıyız işte o kadar
kızlar akmerkezde,bizde açlık var
şimdiki gençlerde paul&shark montlar var
garibanız diye,bize kim bakar
beşiktaşlıyız işte o kadar
amcam istedi,fenerli olayım
dayım istedi,cimbomlu olayım
alayına isyan,beşiktaşlıyım
dayımın amcamın mına koyayım x2
laylaylaylaylaay...
22 nisan 2006 fenerbahce galatasaray maci sonrasında bir grup galatasaray taraftarının bjk tesislerine gidip söylediği tezahürattır.
2002 yapımı michael moore belgeseli.abd’nin 21.yüzyıldaki dünya politikasını ele almaktadır.
<bkz benim cici silahım>
<bkz benim cici silahım>
<bkz bowling for columbine>
<bkz benim cici silahım>
otizm 1943 yılında ilk kez amerikalı psikiyatrist leo kannerın 11 çocukta gördüğü bir davranışı tarif etmesiyle tanımlandı.
kannerın klasik otizm tanımı şöyleydi:
1.insanlarla ilişki geliştirememe:otizmli çocuklar nesnelere insanlardan daha fazla ilgi duyarlar ve insanlarla duygusal ilişkiye,etkileşime girme de güçlükleri vardır.
2.dilin kazanılması gecikir:bazı otizmli çocuklar hayatları boyunca sessiz kalabilirler.bazıları dili kazanırlar,fakat bu normal zamanından oldukça geç olur.
3.konuşma gelişse de iletişim amaçlı kullanılmayabilir:bu otizmli çocukların belirgin bir özelliğidir.kelime dağarcıklarında yeteri kadar uygun kelime olduğu halde bunları duruma uygun ve anlamlı bir şekilde dialog içerisinde kullanamazlar.
4.zamirleri ters olarak kullanırlar:otizmli bir çocuk ben demek istediğinde sen kullanır.örneğin annesi,sen bisküvi ister misin? dediğinde otizmli bir çocuk sen bisküvi istiyorsun. cevabını verir.
5.gecikmiş ekolalik konuşma:bu kelimelerin ve tümcelerin anlamsız olarak tekrarıdır ve otizmli çocukların konuşmalarının belirgin özelliğidir.
6.ezber hafızaları güçlüdür:pek çok otizmli çocuk insan üsti ezber hafızası ve ezbere öğrenme becerisi gösterir.
7.tekdüze ve anlamsız oyunların varlığı:otizmli çocukların oyun oynama becerileri sınırlıdır.aynı aktiviteyi tekrar tekrar yapma eğilimleri vardır.oyunlarında yaratıcılık özelliği gözlenmez.
8.hayatlarındaki aynı olanı koruma eğilimi:günlük hayatlarında ve çevrelerindeki değişikliklere direnç gösterirler ve değişikliği reddederler.
9.normal fiziksel görünüş:bu çocukların görünüşlerinin normal olması ve hatta çok güzel çocuklar olmaları kannerı bu çocukların zekalarının da normal olduğu görüşüne götürse de,bu fikir yakın zamanlarda çürütülmüştür.
kannerın klasik otizm tanımı şöyleydi:
1.insanlarla ilişki geliştirememe:otizmli çocuklar nesnelere insanlardan daha fazla ilgi duyarlar ve insanlarla duygusal ilişkiye,etkileşime girme de güçlükleri vardır.
2.dilin kazanılması gecikir:bazı otizmli çocuklar hayatları boyunca sessiz kalabilirler.bazıları dili kazanırlar,fakat bu normal zamanından oldukça geç olur.
3.konuşma gelişse de iletişim amaçlı kullanılmayabilir:bu otizmli çocukların belirgin bir özelliğidir.kelime dağarcıklarında yeteri kadar uygun kelime olduğu halde bunları duruma uygun ve anlamlı bir şekilde dialog içerisinde kullanamazlar.
4.zamirleri ters olarak kullanırlar:otizmli bir çocuk ben demek istediğinde sen kullanır.örneğin annesi,sen bisküvi ister misin? dediğinde otizmli bir çocuk sen bisküvi istiyorsun. cevabını verir.
5.gecikmiş ekolalik konuşma:bu kelimelerin ve tümcelerin anlamsız olarak tekrarıdır ve otizmli çocukların konuşmalarının belirgin özelliğidir.
6.ezber hafızaları güçlüdür:pek çok otizmli çocuk insan üsti ezber hafızası ve ezbere öğrenme becerisi gösterir.
7.tekdüze ve anlamsız oyunların varlığı:otizmli çocukların oyun oynama becerileri sınırlıdır.aynı aktiviteyi tekrar tekrar yapma eğilimleri vardır.oyunlarında yaratıcılık özelliği gözlenmez.
8.hayatlarındaki aynı olanı koruma eğilimi:günlük hayatlarında ve çevrelerindeki değişikliklere direnç gösterirler ve değişikliği reddederler.
9.normal fiziksel görünüş:bu çocukların görünüşlerinin normal olması ve hatta çok güzel çocuklar olmaları kannerı bu çocukların zekalarının da normal olduğu görüşüne götürse de,bu fikir yakın zamanlarda çürütülmüştür.
dedikya bir kere, "beşiktaş ya ruhumuzdadır, ya da hiçbir yerde..."
bizki en sağır kulaklara fısıldardık: "burası inönü burdan çıkış yok oğlum, yok kızım " diye... burası inönü; golden sonraki sevinçle başlar ölüm-kalım savaşı; beşiktaşımızın üstünde siyah-beyaz çubuklu forma, bizim dilimizde "beşiktaşım sen çok yaşa, canım feda olsun sana"
... gökyüzü simsiyah, ruhlar bembeyazdır artık. ve, bir kartal seyretmektedir bunları gökyüzünün en yüksek noktasından süzülürcesine... beşiktaşlı olmak sadece "taraftar" olmak anlamına gelmez. taraftarlığı da bir kutsal forma içerisinde kutsamaktır... işte o zaman ruhlar ve bedenler tek bir varlık gibi dans ederler tribünlerde...
dedikya; burası inönü! burada yaşanılanlar, anlamayanların akıl sağlığını bozar. mabedimiz inönü kutsaldır bizim için. kucaklaşmanın olduğu güne siyah-beyaz peynir zeytinle başlarsın; sonra kartal olur 40 bin kişi konarsın tribünlere, topla birlikte sen de tribünde atağa geçersin; orta yaparsın; kafa topuna çıkarsın; gol atar gol kaçırırsın; rakibin atağını kesmek için tribünde kendi kalene koşarsın; arasıra sen de tribünde sakatlanırsın ama kimseye çaktırmazsın; totem yaparsın; maçı bırakıp, koridora çıkıp dua edersin; kulaklarına gelen sesin tansiyonuna dayanamaz, tekrar tribüne koşarsın; inanmışlığın verdiği haykırmayla tekrar tribünde atak üstüne atağa geçersin... "haydi kartalım... haydi beşiktaşım..." diye yalvarırcasına bağırırsın...
çünkü sen 12. adamsın!
12. adam asla yorulmaz, inancını yitirmez, hep pozitif olmak zorundadır, bu enerjiyi sahaya yansıtmalıdır. giydiği 12 numaralı formanın hakkını verir. akıttığı terden güneşte çay demler. maçı kartallar edasında koparır, kazandırır. inönüde maç oynanırken orada olamayan 12. adamların gözleri açık gider ölüme.
12. adamlar zor bulunurlar... öldüklerinde inönünün beleştepesinde gömülmek için oranın kendilerine mezarlık yeri olarak ayrılmasını isterler ya da küllerini inönünün çimlerine savrulmasını vasiyet ederler. ama, ruhları asla ve asla ölmez! 12. adam giydiği kartal baskılı çarşi formasını stad yapılırken inönünün çimlerine çoktan ruhuyla birlikte gömmüştür. şimdi o formanın üstünde gelecekteki başarılar ve zaferler özgürce yeşermektedir... ve, artık sahada 12ler savaşmaktadır.
forma nerede mi gömülü? eski açık tarafı ceza alanı dışındaki sağ iç köşede... 12.adam çarşı formasını yaptığımız ayinle mabedimize gömdük ve üzerine de şu dörlüğü yazdık:
inönüye karanlık çöktüğü zaman
dışarıda yağmurlar yağdığı zaman
tibünlerde çarşi coştuğu zaman
haydi bastır şanlı karakartalım...
o forma beşiktaşımıza ömür vermiş ve vermekte olan tüm kartallara hitaben oraya gömülmüştür. dünyada başka örneği varsa buyursunlar çıkarsınlar.
bir ömür de bizden kartalım... bir ömür de bizden beşiktaşım...
tüm kartallara selam olsun.
bizki en sağır kulaklara fısıldardık: "burası inönü burdan çıkış yok oğlum, yok kızım " diye... burası inönü; golden sonraki sevinçle başlar ölüm-kalım savaşı; beşiktaşımızın üstünde siyah-beyaz çubuklu forma, bizim dilimizde "beşiktaşım sen çok yaşa, canım feda olsun sana"
... gökyüzü simsiyah, ruhlar bembeyazdır artık. ve, bir kartal seyretmektedir bunları gökyüzünün en yüksek noktasından süzülürcesine... beşiktaşlı olmak sadece "taraftar" olmak anlamına gelmez. taraftarlığı da bir kutsal forma içerisinde kutsamaktır... işte o zaman ruhlar ve bedenler tek bir varlık gibi dans ederler tribünlerde...
dedikya; burası inönü! burada yaşanılanlar, anlamayanların akıl sağlığını bozar. mabedimiz inönü kutsaldır bizim için. kucaklaşmanın olduğu güne siyah-beyaz peynir zeytinle başlarsın; sonra kartal olur 40 bin kişi konarsın tribünlere, topla birlikte sen de tribünde atağa geçersin; orta yaparsın; kafa topuna çıkarsın; gol atar gol kaçırırsın; rakibin atağını kesmek için tribünde kendi kalene koşarsın; arasıra sen de tribünde sakatlanırsın ama kimseye çaktırmazsın; totem yaparsın; maçı bırakıp, koridora çıkıp dua edersin; kulaklarına gelen sesin tansiyonuna dayanamaz, tekrar tribüne koşarsın; inanmışlığın verdiği haykırmayla tekrar tribünde atak üstüne atağa geçersin... "haydi kartalım... haydi beşiktaşım..." diye yalvarırcasına bağırırsın...
çünkü sen 12. adamsın!
12. adam asla yorulmaz, inancını yitirmez, hep pozitif olmak zorundadır, bu enerjiyi sahaya yansıtmalıdır. giydiği 12 numaralı formanın hakkını verir. akıttığı terden güneşte çay demler. maçı kartallar edasında koparır, kazandırır. inönüde maç oynanırken orada olamayan 12. adamların gözleri açık gider ölüme.
12. adamlar zor bulunurlar... öldüklerinde inönünün beleştepesinde gömülmek için oranın kendilerine mezarlık yeri olarak ayrılmasını isterler ya da küllerini inönünün çimlerine savrulmasını vasiyet ederler. ama, ruhları asla ve asla ölmez! 12. adam giydiği kartal baskılı çarşi formasını stad yapılırken inönünün çimlerine çoktan ruhuyla birlikte gömmüştür. şimdi o formanın üstünde gelecekteki başarılar ve zaferler özgürce yeşermektedir... ve, artık sahada 12ler savaşmaktadır.
forma nerede mi gömülü? eski açık tarafı ceza alanı dışındaki sağ iç köşede... 12.adam çarşı formasını yaptığımız ayinle mabedimize gömdük ve üzerine de şu dörlüğü yazdık:
inönüye karanlık çöktüğü zaman
dışarıda yağmurlar yağdığı zaman
tibünlerde çarşi coştuğu zaman
haydi bastır şanlı karakartalım...
o forma beşiktaşımıza ömür vermiş ve vermekte olan tüm kartallara hitaben oraya gömülmüştür. dünyada başka örneği varsa buyursunlar çıkarsınlar.
bir ömür de bizden kartalım... bir ömür de bizden beşiktaşım...
tüm kartallara selam olsun.
jules superville şiirinin türkçe versiyonu:
kendini bildi bileli
mum ışığında oturmaktı bütün zevki
sonra da ellerini ikide bir
alevin üstünde gezdirirdi
güven getirmek için olacak
güven getirmek için
yaşadığına
ölümü gününden beri
başucunda gene mumu
yanıp duruyor eskisi gibi
yalnız
nereye saklamışsa saklamış ellerini.
kendini bildi bileli
mum ışığında oturmaktı bütün zevki
sonra da ellerini ikide bir
alevin üstünde gezdirirdi
güven getirmek için olacak
güven getirmek için
yaşadığına
ölümü gününden beri
başucunda gene mumu
yanıp duruyor eskisi gibi
yalnız
nereye saklamışsa saklamış ellerini.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?