laluska

yalan olmasın lütfen dediğim zirvedir. belli bi saat konusulsun orda bulusulsun, bilgiçler yakalarına kırmızı karanfil taksın bise yapsın, bilmiyorum ki bu işler nasıl yürür hadi be ya oturmaya mı geldik.

özbek kadınlarına çeyiz olarak verilen diş türü... ön dişler de dahil olmak üzere tüm dişleri altın bu insanların. ilk başta çok garipsiyor insan ama sonra alışılıyor. bir de özbek pilavı yapıyorlar ki akıllara zarar. tüm dişleri altın bir kadın görürseniz anlayın ki özbek. hemen yarım kilo kuşbaşı et ve bir kilo pirinç tutuşturun eline..

tavan arası gibi bi yerde terleyip duran bi ton insan, sonra balkona çıkıp rahatlıyorlar temalı bir klibi mevcuttu. britney iyi danseder tabi..

sorunsal çözülmüş. usa tütünü olduğu için vaysroy demeliymişiz. italyancası daha şekildi bence ama napalım boynumuz bükük. teşekkürler kimliği belirsiz kişi.

edit: addicted’mış.

antep fıstıklısı da mevcuttur..

(bkz: ulus pazarı)

geçenlerde tanıştığım, sesi gerçekten oldukça güzel olan yakışıklı adam. sanırım kariyeri bitti.

festival geldi geçti tek bir entry bile girilmemiş diye düşündürten festival. gerçek ve kaliteli sinema kimsenin ilgisini çekmiyor demek ki.

edit: aşağıdaki başlığa yazılmış evet görmedim. bilgiçlerden özür diliyorum.

(bkz: gönül su bende yazı yazılamaz)
(bkz: hande yener)
(bkz: kelepçe)

sabah akşam camdan baktıkça gördüğüm için , okula gidip gelirken ulaşım aracı olarak vapuru kullandığım için, bu da yetmezmiş gibi okulum da denizin dibinde bulunuyor olduğu için allahın her günü haşır neşir olduğum mavi enginlik. bu saatten sonra asla uzak olamayacağım yaşam kaynağı. ayrıca derler ki, felsefe yunanda doğmuştur, çünkü deniz insanı düşünmeye iter.. üstün medeniyetlerin tümü deniz ve su kenarlarında kurulmuştur...


ayrıca
(bkz: deniz güngören)

aynı zamanda istanbulumuzun güzel vapurlarından biridir. kadıköy-beşiktaş seferi yapıyodu kış boyunca sürekli. sergi gibi kullanılmıştı, resimler, fotoğraflar, kolaj çalışmaları filan vardı camlarında, duvarlarında filan..
üzerinde eşşek kadar "kalbinde yer yoksa güzelim, farketmez ben ayakta da giderim" yazıyordu ki, okudukça dört köşe oluyodum, sabah sabah gülümseme beliriyodu suratımda. harikaydı ama kaldırıldı bu çalışmalar sanırım.. harika bi fikir olduğunu düşünmüş idim ve sadece aykut barkada değil, diğer tüm vapurlarda da yer almasını istiyorum kendi adıma.

zamanında gazetelerin, kendi tv kanallarındaki yılbaşı programları için dağıttıkları üç boyutlu gözlük şamatası ile katmerlenmiş bir eylem durumu idi. yok efendim çıplak görücektik. daha neler.
(bkz: yok ebenin ami ali sami )

çok teatral ve büyük oynayan kadın. banyodaki performansı rezaletti belirtmek lazım, çok da tutmuyorum. ayrıca burun deliklerinden ve gözlerinden acaip tırsıyorum.

"bok" ve "maydonoz" ne alakadır anlaşılması mümkün olmayan bir tür deyim.

yüzbin kere dinleyip bıkmadığım inanılmaz güzel şarkı.
(bkz: basit olan güzeldir)

ayrıca bu adamlar "o kız" temalı şarkılarla bizlerin kalbini fena fethediyolar, haberiniz olsun.
bir diğeri için:
(bkz: supergirl)

benzerleri için:
(bkz: him) (bkz: poison girl)
(bkz: rasmus) (bkz: not like the other girls)
(bkz: teoman )(bkz: o)

sanırım fazlasıyla ihtiyaç duyduğum minik nesneler...

(bkz: vampir olmak)

kimsenin bu başlığı açmadığını gördüğümde sevincimden zıp zıp zıpladığım him parçasının adı. dark light albümünün 4 numaralı şarkısı, ezik bi klibi var evet ama elden bişe gelmez. en iyi him parçalarından biri.


memories, sharp as daggers
pierce into the flesh of today
suicide of love took away all that matters
and buried the remains in an unmarked grave in your heart

with the venomous kiss you gave me
i’m killing loneliness (killing loneliness)
with the warmth of your arms you saved me,
oh, i’m killing loneliness with you
i’m killing loneliness that turned my heart into a tomb
i’m killing loneliness

nailed to the cross, together
as solitude begs us to stay
disappear in the lie forever
and denounce the power of death over our souls and secret words are said to start a war

with the venomous kiss you gave me
i’m killing loneliness (killing loneliness)
with the warmth of your arms you saved me,
oh, i’m killing loneliness with you
i’m killing loneliness that turned my heart into a tomb
i’m killing loneliness

killing loneliness

lillian kişisi ile beğenimizi cezbetmiş justin şarkısı. hayır bugünleri de mi görecektik ben ona takıldım. ilk dinleyişte justinin söylediğini anlamak imkansız... yaw parça süper, dansöz yahut çakkıdıdan ziyade duymak istediğimiz parça bu işte bilumum kulüp ve barlarda.

(bkz: bram stoker)
(bkz: dracula)

bram stoker yazarın, dracula ise romanın ismidir. "bram stoker’s dracula" filminin afişinde geçmesi muhtemel söz öbeğidir.

(bkz: yanlis verilmis ukdeler )

ne sesini, ne dansını, ne de bestelerini beğendiğim buna rağmen bana sahte değil sahici ve samimi görünen şarkıcı kadın..

piyasadakilerin bir çoğu burunlarına estetik yaptırır, "benlerini aldırırlar" , onun bunun g.tünü yalayarak bi yerlere gelirler, kasım kasım kasılırlar...

en azından rüküş olduğu için, hala o benini aldırmadığı için, burnu kemerli olduğu için, saçları "ucuz or.spu sarısı" olmadığı için, dans ederken kendini kaybettiği için, ve bu yüzden komik göründüğü için, "kapıcı karısı"na benzetilecek kadar bizden olduğu için, yalnızlığını ve en gizli sırlarını şarkılarına döktüğü için, utanmadığı için, uyuşturucu kullandığı ve tutuklandığı için, kalbimi acıtacak kadar küçük bir kız gibi göründüğü için, acemi, saf, umarsız, yapayalnız, zavallı, dışlanmış, itilmiş, çirkin, densiz olduğu için seviyorum bu kadını, ve utanmıyorum bunu söylerken.