confessions
  1. toplam entry 57
  2. takipçi 1
  3. puan 46200

sigara yasağı

kertenkeleninkertmeyenkelesi
bir maymuna daktilo verildiğinde maymun salak salak tuşlara vurarak manasız seyler yazıcak hatta maymunun ve daktilonun sayisini sonsuza cikarirsak boyle salak salak vuran maymunlarin arasindan birisi shakespearein eserlerinden birini yazıcaktır misal..(shakespearenin tüm eserleri, tüm dünya eserleri, bunların her dilde çevrisi..) ama ne gerek vardır?? ki zaten sonsuz tanesi de bi araya toplanamıcak hep bi tanesi eksik kalıcaktır; yani bi yerde bozuk saate kanaat etmek lazım gelir; zira 2/24ün boku mu çıkmıştır tırnak içinde?? ama şu sigara yasağını (ya da kapalı alan her ne boksa) getiren zihniyet için bu 1/12 malumunuz ütopik bi oran olduğundan çok da fazla itibar edilmemelidir kanımca..bi bozuk saat kadar olamayan, siktiri boktan bir yönetimin maymunu olduk adeta; buna sebeb olan gelişmemiş zihniyetlere de beddua emekten bıkmış bulunmaktayım zira çok sevmesem de oraya buraya "akasım??" geldiğinde -akmak=titremekten ziyade ritmik sarsıntılara maruz kalmak- düşüncesinin bende yarattığı bu eylemsizlik hep bu gerizekalıların yüzünden..hep!! evet!! şimdi lütfen ananı da alıp gider misin?? kapalı sensin alanı da yasağı da sana girsin!! tanrı bizi anlamsız çoğunluklardan korusun, kollasın amen..75877980989 kere amen..

memnuniyetsizlik

kertenkeleninkertmeyenkelesi
son zamanlarımın en revaçta durum açıklamasıdır..ne gerek vardır, olmasa daha iyidir ama gel gör ki nafiledir..ulan astronomiye can veren şu gezegen abiler oralarda ne bok yerler de ben zavallısını şu hallere düşürürler bilmem ama her ne şekilde olunursa olunsun son verilmesi gereken bi süreçtir..evet bildiğin süreçtir bu, an değildir asla!! tanrı beni bu sürecin hiç bitmeme hatta bu şakanın birzcık daha uzıcak olma ihtimalinden ihtiyatla sakınsın..çook çok amen!!
(bkz: sevgili sözlük)
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
(bkz: sözlüğü günlük olarak kullanmak)

neyse

kertenkeleninkertmeyenkelesi
haydar ergülenden gelsin

’neyse’ demek iyidir, ’bu da geçer’ demek gibidir, geçmez, herkes bilir geçmediğini, geçmiş gibi yapılır. bazen ’gibi yapmak’ da iyidir, bazen öyledir, bazen geçer, hiçbir zaman geçmez. insan ’neyse’ demeyi hayli geç öğrenir, belki de geç değildir, tam vaktindedir. kimi bunda bir olgunluk bulsa da, bulunan şey zorunluluktan başka bir şey değildir. uzatacak ne var, insan ’neyse’ demeye başladığında, ’ne sabahtır bu mavilik ne akşam’ duygusunun da, yavaş yavaş ondan geçtiğini kabul etmeye de başlamış demektir. ikindinin akşam alacası dediğimiz o garip vakte değdiği yerdedir. hiçbir şey ’neyse’ demenin niye bunca dokunaklı olduğunu o ıssızlık anı kadar iyi anlatamaz.
sizin de ’neyse’ demekten, ’peki’ demekten yorulduğunuz olmuyor mu? ’neyse’ demenin, sanki her şeyi, herkesi, hayatı bağışlıyormuş gibi görünen, oysa unutmaktan, sineye çekmekten, uzaklaşmaktan başka bir şey olmayan kolaycılığı ağır gelmiyor mu? insan, ne kendini bağışlıyor gerçekte, ne de bir başkası gibi gelen hayatı, yalnızca unutmayı seçiyor. unutma! unutarak yaşayabilirsin diyor, içimizde varsa bir ses, belki de yaşarsan unutursun. unutarak yaşamak: ’neyse’ demek mi? her şeyi unutmak, kendini de unutmak için. geri alıyorum söylediğimi, ’neyse’ demek ’bu da geçer ya hu’ demek değil, kimse beni hatırlamasın, ben kendimi çoktan unuttum demek.
çok yorgunum hatırlamaktan demek, belki de başka hiçbir şey dememek. attila ilhan’ın dediği gibi: "insan bir akşamüstü ansızın yorulur/ tutsak ustura ağzında yaşamaktan" demek. yazı da yorar bazen insanı, ’neyse’ diye yazmak bile ağır gelir, kelimeler eline gelmez olur, ’nasip’ diye baktığın kelimeler bile gönülsüz, uzak durur yazıya. (bakınız: ’neyse’ adlı bu yazı.)
yalnızca yazı mı, şiir de yorar, şiir de yorulur, hiç başlanmamış, yarım kalmış şiirlerden söz etmiyorum, onlara heves yetmemiştir ya da heves o kadardır. şu tamamlanmış gibi duran, yayımlanmaya hazır, hatta yayımlanmış şiirler de bazen ’neyse’ yorgunluğunu taşır. tomris uyar’ın unutulmaz hikâyesi ’metal yorgunluğu’nu okuduysanız, beni daha iyi anlarsınız. uçakların yorgunluğunu anlatmak için kullanılan bu deyimden, insanın düşmesini, kelimelerin düşmesini de anlayabilirsiniz. metal yorgunluğu sürtünmeden kaynaklanıyorsa, insanın yorgunluğu da karşılaşmaktan, çarpışmaktan, kelimelerin yorgunluğu, insanın acısını alır diye, ağır cümlelere, dizelere bir teselli olarak yerleştirilmekten neden kaynaklanmasın? ’neyse’ diye başlayan bir yazı ne anlatabilir?
’neyse’ diye bir yazıyı okuyan bunda ne bulabilir? ’neyse’ diye yazan, yazmış bulunmakla kurtulabilir mi bu duygudan? ’neyse’ diye yazmanın ne faydası var? hiç. şimdi ’neyse’ demek iyi midir? isterseniz iyi olsun, biri ’hiç’ diye, biri ’terörist’ diye öldürülen iki çocuğun henüz sıcak gözleri üstümüzdeyken...
burası da kalbin, vicdanın, hiç yorulmasını beklemediğimiz şeylerin yorulduğu yerdir, insan hatırlamaktan, hatırlatmaktan yorulur.
belki bu yazıyı unutmak en iyisi, ben unutmaya hazırım, isterseniz siz de unutun. kelimeler beni bağışlasın, cümleler özrümü kabul etsin, siz de üzerinde durmayıp ’neyse’ derseniz... ’hali pür melal’im anlaşılmş olur: insan bazen en çok kendinden yorulur!

anlatım bozukluğu

kertenkeleninkertmeyenkelesi
oldukça fonksiyonel olarak da kullanılabilir..şöyle ki ortada bi hadise vardır ve malum insanlık hali; bi yerlerde (akıllarda olması muhtemel, hani tercihen başka yerlerle anlamak çabasında değilse kişi) oturmamış bişeyler olabilir. bu durumdan muzdarip sevgili arkadaşımız güzel insan
- anlayamıyorum, anlamadım
diyemez. vardır kendince sebepleri. onun yerine
- (bkz: anlatım bozukluğu kralı)
bile ilan eder karşı tarafı, şöyle deriiiin bi ooooh çeker..bu 1-0 yenikken 2-1 öne geçtim hezeyanı olmayabilir değildir, ihtimaldir..bilmem belkide ben günlük hayatta bölelerile karşılaşmıyor değilimdir..nasip.
kıssadan hisse; anlatım bozukluğu, bu tarz durumların mor çatısı değildir, olmamalıdır..

ay da su bulunması

kertenkeleninkertmeyenkelesi
googlenin de logosunda kullanmak suretiyle (ay’ı 2. o yerine kullanmışlardır)gözümüze soktuğu hadisedir..bide su katı halde bulunmuştur efenim, eveeet doru bildiniz buz. şimdi sırada bu donmuş haldeki suyun (buz) sıvı hale getirilme çalışmaları mı olucaktır bilinmez de; öle bile olcak olsa ne derece zorlanırlar yorumu size bırakıyorum..zira küresel ısınma dediğimiz olay örnek alınıcak olursa; bu amerikalı arkadaşlar bu olayı orda da gerçekleştirmeye çabalarlar mı, herşeyen önce buna gerek duyarlar mı varın siz düşünün..

kaldıramazsan kaldırırlar gülüm

kertenkeleninkertmeyenkelesi
türk musıkîsinin en değerli eseridir aynı zamanda, ve hatta

"karşıdan çapkın bakma öyle
hadi beni dansa kaldır
kaldıramazsan kaldırırlar güzelim
benim yarim mis gibi kokuyor
anneni bizim eve gönder
beni sizin evinize aldır
aldıramazsan aldırırlar canım
kaldıramazsan kaldırırlar gülüm
baban belki bu sevdaya karşı
çıkacaksa çıksın sen yine de bastır
bastıramazsan bastırırlar güzelim
hadi beni dansa kaldır
kaldıramazsan kaldırırlar güzelim
benim yarim mis gibi kokuyor"

(bkz: vay be)
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol