kalia

kafasında türbanla gezen kişi ben kuran’ın düzenini benimsedim,toplumdaki kadının yerini islam ile belirlerim demektedir kısaca.
e şimdi sorarım...
sen türbanınla tıp okudun sonra erkek hastaya bakacak mısın?
sen türbanınla hukuk okudun sonra savcı olup erkeklerle çalışabilecek misin?
bırakın bu işleri!
sen kafandaki o örümceklerle okumasan da olur arkadaşım!
(bkz: benim oğlum bina okur döner döner yine okur)!

bazen boyun kısa olmasından bazen de hırslı anne ve babaların ısrarından en öne oturur çocuk.evet dersleri kaynatma ihtimali olmadığı için sınavlarda başarılı olur.evet öğretmenler tarafından çok sevilir.ama bütün sınıf nefret eder ondan.önde oturduğu için hiç bir muhabbete katılamaz,sosyalleşemez ve evet sevilmez!
ancak bu kişi çoğunlukla lisede isyana gelir ve gider en arkaya oturur.

olmazsa olmazları:
-davul zurna veya mehtaran ekibi
-kurbanlık deve,dana veya kuzu
-elleri bayraklı çoluk çocuk
-protokol

ya annesinden babasından gizli sigara içen gençtir,
ya kocasından,karısından gizli sigara içen kişidir,
ya da ev kokmasın ,çocuklara zarar vermesin diyerek merdivende içen kişidir.
her durumda dövülmeyi fazlasıyla hakeder.
senin kişisel derdin bizi niye dumana boğuyo şerefsiz diyerek dövülmelidir.

hazırlanan yeni anayasa taslağında yer almaktadır.
giyim kuşam kişisel haktır,eğitim özgürlüğü kısıtlananmaz diyerek savunulmaktadır.
ancak sormak gerekir:
- benim dinim öyle emrediyor kapanmalıyım
- benim dinim öyle emrediyor cuma günleri ders olmasın,sınav olmasın
- benim dinim öyle emrediyor kız erkek karışık sınıfta ders dinleyemem
- benim dinim öyle emrediyor karşı cinsten hocadan ders dinleyemem
-benim dinim öyle emrediyor namaz vakitlerinde ders olmasın,kampüste cami olsun
vb...
bunun sonu nereye varacak?
türbanla avukat olan,doktor ,mimar olan diplomasında türbanlı fotoğrafı olan kişi ben doktorluk yapacağım,avukat savcı olacağım derse ne diyeceğiz?

dedikodu yapanların vazgeçilmez cümlesidir.bir de benzer olarak (bkz: benden duymuş olma ama)

göz doktorlarına göre güneşli havada güneş gözlüğü takmaktan daha çok gerekli olan eylemdir.zira güneş ışınları karda karada olduğundan daha fazla yansır ve göze daha fazla zarar verir.

sevgilinin bizzat uğraşılıp yapılmış karakalem bir portresi..

-çok güzel olmamalı ancak çirkin de olmamalıdır.
"eh işte"olmalıdır ki dikkat çekmesin,fazla ilgi beklemesin.

-çok zeki ve akıllı olmamalıdır.biraz safcana olmalıdır ki aldatılınca anlamasın.

-mümkünse ev kızı olmalıdır ancak çalışıyorsa da statüsü ve kazancı çok yüksek bir işi olmamalıdır.hemşire, anaokulu öğretmeni idealdir ki ileride boşanmayı göze alamasın.

-ev işlerine düşkün olmalıdır,yemek yapmayı bilmeli ve yapmaktan zevk almalıdır ki hizmetçi istemesin.

-kayınvalidesinden korkmalıdır ki insan olmayı değil "gelin" olmayı baştan kabullensin.

-feminist olmamalıdır ki arada koca dayağı yediğinde isyan etmesin,yumruğu yesin otursun.

-bakire olmalıdır ki yatakta iyiyi kötüyü ayırt edemesin, kocasını seks ikonu sansın.

avon’un en çok bilinen ve en klasik parfumudur.her yaşa gider.

-kötü dişler
-kareli uzun kollu gömlek
-kravatsız takım elbise giymek
-paçaları kısa pantolon
-pembe,mor renk allı pullu tişört kazak ve benzerleri
-kamuflaj desenli pantolon ve ceketler
-şiveli konuşması
-aşırı jölelenmiş vıcık vıcık saçlar
-sigara kokması

-idare hukuku
-ceza genel hukuku
-hukuk felsefesi ve sosyolojisi
-medeni usul hukuku

bir bilim dalıdır.isimlerin kökenine iner.insanoğlunun çağlardan beri kullandığı isimlerin nedenleri,anlamları ve gelişim sürecini inceler.
örneğin şuan çocuklara verilen isimlerin pek azı öztürkçedir.fransızca,arapça,ibranice ve farsça çoğunluktadır.bu da hangi dönemlerde hangi isimlerin yoğun olarak verildiğini ve bu dönemlerde türkiye de baskın olan medeniyeti gösterir.
bir de tabi ki azınlık isimleri önemlidir.levantenler ve ibraniler benzerisimleri kullanmaktadır.bu da ırklarının seceresinin kaybolmaması içindir.birbirlerini isimlerinden tanıyabilirler.

it oğlu itiliğin önde gideni olmaktır.

halt yemektir,şımarıklıktır,ahlaksızlıktır,temiz bir dayağı haketmektir.

bu insanları ramazan geldiğinde sokakalarda,otobüslerde ve heryerde görürsünüz.
-açlıktan sinirleri tepelerindedir,asık suratlıdırlar.
-her söylediğinizi en az 2 kere tekrar ettirirler çünkü açlıktan kafaları durma noktasına gelmiştir.
-açlıktan ağızları kokar.
-otobüste kimseye yol vermezler,yolda da üstünüze üstünüze gelip çarpıp geçerler çünkü açlıktan refleksleri zayıflamıştır.
-birşeyler yiyen insanları gördükleride önce ters ters bakarlar,sonuç alamazlarsa bu kez yüksek sesle dua okumaya,tövbe etmeye başlarlar.
-güya tanrıya yaranmak için oruç tuttarlar ancak hz. muhammeddin "asık suratla oruç tutup insanlara eziyet edecekseniz hiç tutmayın " sözünü bilmezler veya bilirler de işlerine gelmez.

(bkz: the rock) ’daki performansı muhteşem olan oyuncu.özellikle labaratuvardaki kalbe iğne sokma sahnesi ve filmin sonunda teröristin ağzına nükleer maddeyi tıkışı süperdir.
bir de hapishane sahnesindeki şu replik akıllarda kalır:

"kanalizasyondan geçtin,kazan diresinde ateşlerden kurtuldun,yüzlerce mil yüzdün...tamam da be adam şu kafesin lanet kapısını nasıl açtın bana söyler misin?"

genelde ingilizce hazırlık sınıflarında çocukları ingilizce ile ilk tanıştırırken oynatılan oyundur.hoca "simon says ...."der,sınıf da topluca simon’un söylediğini yapar.böylece ingilizce olan emrin anlaşılıp anlaşılmadığı ortaya çıkar.örneğin:
simon says shut the door ( simon dedi ki kapıyı kapa! )
simon says stand up ( simon dedi ki ayağa kalk! )

insanı ağlatan bir ezgisi vardır.eğer insan isterse sevdiğini ve sevgisini işte böyle ölümsüzleştitir ve dünyada herkese ezberletebilir diye düşündürür insanı.ve dua ettirir annabell lee’ye ve edgar allan poe’ya...