ithilquessir

<1>once soganimizin basalari kesilir.
<2>bicak suyun altina tutularak soguk suyla islatilir. (boylece soganin suyunu tutar gozler daha az yanar)
<3>soganin kabuklari soyulur.
<4>sogan once dikey, sonra yatay sekilde kesilerek kuplere ayrilir.
<5>tavaya yada tencereye cok az yag konur, iyice kizdiktan sonra icine kesilmis soganlar atilir.
<6>kisa araliklarla sogan karistirilir.
<7>pembelesmesi beklenir.
<8>sogan hafif sarilasip yumusar, ama pembelesmez.
<9>hala pembelesmez.
<10>hala pembelesmez.
<11>itfaye aranir.

sonuc: pembelesen sogan gorulmemistir.

(bkz: niyazi)

hak ettigi saygiyi ve takdiri gorememis usta <gercek> sanatci.

(bkz: kopya cekmek)

ing. sis.

ozellikle buyuk 2,5 litrelik siselerde basa gelir, siseyi actiktan sonra dolaba koymadan once kenarlarindan bastirarak icindeki havayi bir nebze alirsaniz kolanin kacirdigi gaz miktarini gozle gorulur seviyelerde dusurebilirsiniz.

evet bardaga doktugunuzde cikan kopuk miktari gozle gorulmektedir.

ing: bocek suyu diye cevirilebilir. filmdeki beetlejuice’un kiza sessiz sinema ile kendi adini anlatmaya calistigi sahne "beterbocek" diye cevrildiginde bir anlam ifade etmemektedir.

yapilacak konusmaya kimin daha cok ihtiyaci olduguyla ilgilidir. sonucta aranan kisinin telefonu acmama ozgurlugu her zaman vardir.

bestenin ve saki sozlerinin guzelligi yani sira soylemesi cok zordur, sertap dokturmustur.

(bkz: bilgi sozluk basinda sabahlamak)

gercekte var olmayan italyan tipi mafya babasi karikaturunun alt yazili turkce versiyonu.

roger waters artik pink floyd’u iyice tekeline almaya basladigi siralarda grubun dagilmadan once zirve yaptigi zamanlarda waters’in kendisi tarafindan yazilmis ve bestelenmis olaganustu sarki. tam anlamiyla tadir edebilmek icin belirli bir yas ve tecrube gerekmektedir.

duvar fikri ilk defa waters’in aklina bir konser sirasinda on siradan bir sehircinin sahneye sise atmasiyla gelmistir. konser bitiminde bir dahaki performansta sahirciyle arasina bir duvar cekmek istedigini soylemistir. daha sonra gelisen felsefe sudur.

insanlar acik saf ve durust dogarlar, bir bebek haliyle butun duygularini disariya yansitir ve disarida olan biten her seyi kendi bellegine alir. zaman cekilen aci ve hissedilen baski o durustlugu ve acikligi bozar, insan yedigi her kazikla beraber asagilik duygusu tavan yapmis ilk okul hocalariyla cevresine bir duvar ormeye baslar, basindan gecen her felaket, her yeni ihanet yeni bir tugla olusturur.

taa ki icerideki cocuk disaridaki isigi goremeyinceye kadar. duvar guzel olmustur, ama kisinin benligi iceride kalir. artik disariya sergilenen bir ettir, posadir.

"hepiniz sadece baska bir tuglasiniz!" sozunun mukkemmelliginin temeli iki anlama gelmesinden kaynaklanir. birincisi yukarida anlattigim felsefi duvari olusturan etkenlerdir. ikinci elestri ise tuglalarin sert ve kati formu, neredeyse olculmus, sikici koseli sekli ve hepsinin birbirine benzemesidir.

imza: essek.

linear cebirde cokca kullanilan iki boyutlu sayi cetveli.

kafa kucaklama aparati.

organize olmayi beceremeyen insanlarin epik siginagi.

(bkz: sozlugum ve anketim)

sari renkli oldukca yumusak degerli metal.

bati kulturunce anlamadan dinlemeden yok edildikleri icin geriye bilgi birakamayan, sadece daha sonra bakarak kendimizce yorumladigimiz kizilderili objelerinden bir tanesi.

icki oyunlarinin as solisti, kose tasi, put misali uzerine siklikla secde edilen plastik totem.