imphotep

fazla alternatif üretmeden "doğayla gece yarısı..." akla gelen ilk eylemin gerçekleşesi hayalini kurdurtan yarım cümle..

- sayın şefır,sanat için seks yapar mısınız?
- bakire kalacaksam neden olmasın?

alternatif hatun ismi olabilecek potansiyeldeki kelimedir.olursa neler olur bilinmez..

içine çektiğin nefesin nelere kâdir olduğunu gösterir insana..

son günlerde ağızlara dillere pelesenk olmaya aday söz öbeğidir.her türlü durumun artından söylenebilitesi,ayrıca bir teşvik unsurudur.özellikle iki kere tekrarlandığında çok leziz olmaktadır.
şimdi komutları veriyorum..

at yarışı anlatan abinin son metrelerdeki ses tonun ile pesten tize doğru giden ilk cümle söylenir.ardından aynı ses düzeninin tersi yani tizden pese doğru gidilir.adeta bir tahteravalli gibi..

"yapma bunu!.. yapma bunu.."

bazı işler öyle işlerdir ki,dikkat ister,ayrıntı ister,detay ve konsantrasyon üzerine işler..bu işleri yapmaktan mıdır bilinmez,bazı insanlar sessiz nayif ve detaylar üzerinden insan zihniyetini çok rahat kavrayıp,kendi içinde çözüme ulaşır,hiç çatırtı yapmaz.bizler dayanamıyoruz,çemkiriyoruz,küfrediyoruz,tepkimizi ortaya koyuyoruz..ama kimileri bunu yapamıyor.bağırsa da yalvarsa da kimse sesini duymuyor.kin tohumları düşüyor toprağa ve bir kadın hamile kalıyor.içinde canlı bomba..

izdivaç esra erol’laysa labadanak atlayacağım programdır.zira hatun daş gibi.

üzerinden geçtiğinizde veya üzerinde herhangi bir şekilde hareket ettiğinizde zeimndeki temada hareketlenme efekti veren dijital destekli yer döşemeleridir.teknolojiyi bu tarz ürünlerde kullananların öncüleri japonlardır.genelde ilk baktığımızda "adamların işi yok böyle şeyler yapıyorlar" deriz fakat ince düşünüldüğünde yeni sektörler oluşturmakta üstlerine olmadığını görürüz.

bu tanıtımı;
http://tinyurl.com/3f42go

bu da sektörleşmiş hali;
http://tinyurl.com/3wu9f7

"başbakanımızın bilgisayarında split cam veya snagit tarzı bir program kurulu olsa da görsek ne yaptığını.." tarzı sapık düşünceli,akrif zihniyetli,ıhlamur kasa,keskin zekâ bir bireyin yapmış olduğu bir çalışmadır.
izlenesi gülümsenesi enstanteneler vardır.tam ekran izlenmesi önerilir.

http://tinyurl.com/4umc4o

bir de şöyle modelleri vardır ki akla zarar;

http://tinyurl.com/pwkke

çağa ayak uyduramayışımızın yegâne örneğidir.bizden 500 kat hızlı internet erişimi başka ülkelerde bizim 10 da biri fiyatımıza faturalandırılıyorken ,biz hem pahalı hem de kotalı kullanıyoruz.ayıp bişeydir.

kırıkkale civarında yetiştirilen yurdum piliçlerini sermaye olarak kullanarak,görüntülerde izlenebilecek hayvan katliyamına devam eden,"hızlı yemek" firmasıdır.yapılan nacizane uyarıların üzerine halâ markayı öven zihniyette büyük amerikan emperyalizmi çarkları içine sıkışmış bünye sezilmekte.

"tüm dertlerimizden onun gibi,kurtulabilsek keşke.."diyebileceğimiz karakterdir.
zıçarak ve koşarak.. keşke yapabilsek..

(bkz: olsa da yesek)

segiliden ayrıldığında daha bir anlamlı gelir şarkılar..aslında yazanın,okuyanın ne söylemek istediğini o zaman anlarsın.hatta birine takılırsın.repeata alırsın..o çalar sen dalarsın,sen dalarsın o çalar..içindeki dipsiz kuyuya düşersin..düşersin..düşersin..
"sevgisizliğine bir kalp verdim" dersin..
"her şeyi al bana beni geri ver bir şansım olsun" dersin.. ama şansın yoktur.saplanmışsındır..

aslında çok zor değil hayata yeniden başlamak.
bir çiçeği dalından koparıp akan suya bırakmak.

kalbim çok uzaklarda yaralı bir kaçak.
yıllar geçse de arasından yine canım yanacak.

yüreğim parça parça tutturdum ataçlarla.
sen gelmesen de bilirim umut doğar insana.

kalbim parça parça tutturdum ataçlarla.
sen gelmesen de bilirim zaman iyi gelir insana..

(bkz: mahalle maçı kuralları)

erzurum yöresinde de bulunmaktadır.yüksek yerlerde yetişir.
---------------spoiler----------------------------:
ananem her gelişte getirir.niyeyse kertenkeleye benzetirimo yüzden yemem.
--------------spoiler-----------------------------

ne kadar acıklı görünse de,kesildiğini görmeden yediğimiz salamlar,sucuklar,sosisler de kesilen hayvanlardan yapılıyor.bu konu hakkında çok demogoji yapıldı yıllarca.gereksiz kanımca.tamam nasıl kesildiği,kesilirken sağlanılacak ortam,hijyen ve psikolojik durumlar..hepsini tartışabiliriz.ama gbunu duygu sömürüsü haline getiremeyiz.getirmemiz doğru olmaz.
daha önce kurbanlık koyun gibi kesilen insanlar gelir gözümüzün önüne.üsteli eti yenmeyecektir.bu bir ibadet de değildir.belki paraya tapıyorlarsa öyle olabilir.ondan sonra aklıma kanada’daki fokları kafalarına çivili sopalarla vurarak öldürdükleri görüntüler geliyor aklıma.derileri için.ve herhangi bir seramoni yok,hayvanın daha az acı çekmesi için bir uğraş yok,kural yok,sınır yok..
daha sonra da koltuk için birbini yiyen insanlar geliyor aklıma.kesmeden hem de diri diri..

hastalık gibi bir şeydir. yeterince boş alan bulamayız yaşadığımız mekânlarda.gidip oraya götümüz yırtılana kadar haykıralım sevgimizi..bitmiş de olsa onu ne kadar sevdiğimizi..olmuyor işte bulamıyoruz böyle yerler.oluyor işte bitiyor ne kadar da sürse sevgiler.sonunda can yoldaşımız sözlük yetişiyor imdadımıza.iki klavye tıkırtısı ile her okuyana duyuruyoruz sevdamızı.belki o okumuyor ama biz yinede sesimiz çıktığı kadar söylüyoruz dünyaya...