bayan müşterilere asılmak. zavallı müsteri, özellikle geceyse korkusundan parayı düşünmez, adam ne kadar isterse o kadar para vermeye veya bir an önce kaçmak için para üstü almamaya razıdır. tek derdi bir an önce o taksiden inmek olur.
öfkelenmek anlamında bir deyimdir. alman masallarında cadıların sinirleninc süpürgesine atlayıp bir yerlere gitmesi motifi yaygınken türk masallarında, halk hikayelerinde cadılar küplere biner. deyim buradan gelmektedir.
aklıma başkası girdi, ayrılmalıyız.
seni dünkü kadar sevmiyorum
acıyı doya doya yaşamak. eve kapanmak, fotoğraflara bakmak, geri dönmek istemek, becerememek, bir süre hayatı kendine zindan etmek. sonra yavaş yavaş kendine gelmek. dışarı çıkmaya, arkadaşlarla görüşmeye başlamak, aklını dağıtmak için çevredeki karşı cinsleri kesmek, bir neşeli bir hüzünlü çalkantılı biz dönem yaşamak, sonunda bir gün eski sevgiliyi günlerdir düşünmediğini fark etmek.
-efendim havalar da pek bi sıcak
tarafları nöbetleşe hasta eder. pes edip, bir süre öpüşmeyi bırakana kadar bir kız hasta olur erkek iyileşir, tam kız iyileşti derken erkek hastalanır ve sürüüp gider...
bursada uludağa çıkmak için kullanılan ulaşım aracı. bindiğinizde uludağın yeşilliğiyle kendinizden geçebilirsiniz. lakin bugün makarasının kitlenmesi sonucu yere düşmüştür ve üç yaralı bir ölü vardır.
diğer led zeppelin parçalarınından farklı olarak fazla melankolik bir parça. ama vazgeçilmezdir.
neden insanların namusla özdeşleştirdiğini anlayamadığım, dişilerin bacak arasındaki zar. bence namus insanın diğer insanlarla olan ilişkileriyle ilgili bir şeydir. bir insan elinden geldiğince başka insana zarar vermiyorsa, başka insanlara saygı duyuyorsa namusludur. seks ise insanın kendi tercihidir ve belli durumlar dışında en fazla kişinin kendine zarar verir. kendine zarar veren bir insana en fazla salak denir ama namussuz, ahlaksız demek bunları diyen insanın namussuzluğudur bence. çünkü seks yaparak kendine sadece kendine zarar vermiş bir insanı haksız yere lekeler. çevrede bir çok kız var ki çeşitli amaçlarla sevgilisi olan erkekleri ayartmaya çalışıyor veya sadece parası için bir erkekle evlenmeye çalışıyor. bunların eline erkek eli değmemiş olsa bile namuslu denir mi bunlara? sevgilisi olan erkeği ayartan bir kız bir ilişkinin bitmesine veya bozulmasına yol açarak başka bir insana kötülük yapmaktadır. zengin diye biriyle evlenen kızın bir fahişeden farkı kendini kiralamaması, peşinen satmasıdır. hatta fahişe bence daha namusludur çünkü en azından karşısındaki erkeği "seviyorum" diye kandırmaz. fahişelik de zaten bir nevi hizmetten kazanılan paradır. ruh sağlığı yerinde bir insanın isteğiyle fahişe olacağını sanmam. ne olursa olsun kadınlar içgüdüsel olarak cinsellik konusunda daha duygusaldır ve tanımadığı erkeklerle yatmayı hiç bir kaedın istemez. fahişelerin sorumlusu toplumdur, burada da onları suçlamak doğru olmaz. en fazla birilerinin adice oyunlarına kanarak o yola düşmüşlerdir. o insana namussuz demek, onu o yola düşürenlere laf etmemek oldukça sığ bir düşünce yapısının eseridir bence. dediğim gibi seks, başkasının hayatına zarar vermediği sürece gayet masum, en fazla bireye zarar verebilecek bir eylemdir. namusla alakası yoktur. bir kadının çok fazla erkekle yatması mantıklı değildir çünkü kadınlar cinselliği yaşadıkları erkeklere daha fazla bağlanırlar ve daha çok erkek onlar için daha fazla yaradır sadece.
kalbin, aklın bakire olmasını da anlayamıyorum. hayatında tek bir insanı sevmiş insanlar ancak çok az sayıda, şanslı kişilerdir. herkesi son diye seversin, hemen her ilişkiye son olur umuduyla başlarsın. ama gerçekte sonun kim olduğunu asla bilemezsin. bir ilişki, aşk yaşamış insanın bir daha yaşamaya hakkı olmadığını söylemektir kalbin bekaretini savunmak bir bakıma. oysa önemli olan bir insanın geçmişte yaşadığı ilişkiler değildir. o anda birlikte olduğu kişiye sadık kalması, onu kandırmamasıdır.
bekaret toplumumuzda namusla eşleştiriliyor ama bence namus dürüstlük, başka insanların hayatlarına saygı duymak ve kimseye zarar vermemeye çalışmaktır.
kalbin, aklın bakire olmasını da anlayamıyorum. hayatında tek bir insanı sevmiş insanlar ancak çok az sayıda, şanslı kişilerdir. herkesi son diye seversin, hemen her ilişkiye son olur umuduyla başlarsın. ama gerçekte sonun kim olduğunu asla bilemezsin. bir ilişki, aşk yaşamış insanın bir daha yaşamaya hakkı olmadığını söylemektir kalbin bekaretini savunmak bir bakıma. oysa önemli olan bir insanın geçmişte yaşadığı ilişkiler değildir. o anda birlikte olduğu kişiye sadık kalması, onu kandırmamasıdır.
bekaret toplumumuzda namusla eşleştiriliyor ama bence namus dürüstlük, başka insanların hayatlarına saygı duymak ve kimseye zarar vermemeye çalışmaktır.
her şey yolunda giderken, çok mutluyken ve uzun zaman sonra ilk kez birini -ve çok- severken, aniden başkası için terk edilmek en kötüsü olsa gerek. bu durumda bazen cidden hak etmemiş olabilirsin terk edilmeyi. sen karanlık odanda yalnızlığınla ve acınla boğuşurken biliyorsundur ki o, yeni sevgilisiyle beraber mutlu mesut yaşamaktadır. kendini fırlatılıp atılmış hissedersin. kalbin gerçekten acıyabildiğini görürsün. sanki kalbini eline almıştır ve cimcirmektedir sürekli, tırnaklarını geçirmektedir. bu acılar bir süre sonra diner ama güvensizlik baş göstermiştir bir kere. ne başkasına güvenebilirsin, ne de o geri geldiğinde -çok özlemiş olsan bile- ona güvenemeyeceğin için yeniden başlayabilirsin ilişkiye. terk eden taraf pişman olsa da olan olmuştur bir kere. güzelim ilişki bir hataya kurban gitmiştir. yazık olmuştur.
arapça sahiplik ekidir aynı zamanda. "zi-kalem",""kalemli" demektir mesela.
abimin lisedeyken hocasının güzel bir şiir yazarsa sözlü notunu yükselteceğini söylemesi üzerine bir sözlerini kağıda geçirip hocasına sunduğu şarkı. ve da yine abim aracılığıyla hayatımda dinlediğim ilk şarkılardan.
ekşi sözlük
onun dudakları benimkiyle, benim dudaklarım onunkilerle oynaşıyor. dillerimiz de. tükürüklerimiz de karışıyor. bunu hep yapıyoruz. alıştım artık. hep aynı şeyler zaten. değişiklik de yok. anlamsız bişi. e, o zaman niye yapıyoruz yaaa, sıkıldım ben ya, bu adam da sıkılmak bilmiyor yaa, öff
bu sabah ne hikmetse leş kokulu, tıklım tıklım belediye otobüsünde çalan, ve asık yüzümün gülümsemesini sağlayan, buna rağmen içimde, derinlerimde bir şeyin acı acı titremesine sebebiyet veren güzel pink floyd parçalarından biri.
"har" diken demektir. bol hicivli bir eserdir. bu yüzen "har" denmiştir.
"kürk mantolu madonna" romanında çizdiği kadın karakteri idollerimden biri olan yazar. feminist olacağım diye erkekleşmeye çalışmayan, bu yüzden de dişiliğini koruyan bir karakterdir.
bursada bu sene, eski bir ev dekore edilerek açılmış, ucuzluğuyla bursanın üniversite öğrencilerini kendine çekmeyi başarmış sevimli mekan.
bursada küçücük alanına rağmen canlı müzik yapan, yazın bahçesinde oturabileceğiniz, hoş fakat ortalama bir öğrenciye göre biraz pahalı mekan.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?