ındependence, mesaj kutularini okudugundan suphelendigim icin insanlarla mesajlasmayi kestigim sozlugun moderatoru. bu şuphede yalniz degilmisim. amator ruhla sozluk yonetmek guzeldir ama herseye atlayip entry silmek, herkese nizam vermek nereye kadar gidecek merak ettigim moderator. simdi sozluk formatinda yazmisimdir umarim silmessin.
28 yaşına kadar bana öğretilen dogmatik bilgilerle ve 'fazla düşünmek günahtır' cümleleriyle beynimin işlemcisini fazla yormadan, hiç bir cuma namazını ıskalamadan dinimi güzelce yaşarken, bilgi kaynaklarına ulaşımın kolaylaşması ile beraber bir çok makale, tartışmaları okuma, belgeselleri, araştırmaları takip etme fırsatı buldum. ayrıca dini kitapları da tarafsız bir şekilde okuyarak kararımı verdim. sonsuz evrende kesinlikle din diye bir şey yoktur. din, insanların iç huzuru bulması, dünyadaki haksızlıklarla hesaplaşamayanların topu diğer tarafa atmak için yine insanlar tarafından icat edilen bir olgudur. bir karınca bizim için ne kadar önemsizse biz evren için çok daha önemsiz gelip geçici varlıklarız. zaten gelişmiş varlıklar olsaydık madde ile beden ile işimiz olmaz salt akıl halinde yaşardık. dini reddetmek ruhu reddetmek anlamına da gelmez. kuzey kore, japonya, çin gibi bir çok felsefe ruhu geliştirmek üzerine kurulmuştur. bu felsefelerin amaçları ruhu olabildiğince besleyip bir sonraki yaşam alanımızda konforlu bir şekilde yaşamaktır. bir sonraki geçtiğimiz alemde bizden 1milyon kat daha zeki ışınsal varlıklar için fino köpek kıvamında yaratıklar olma ihtimalimiz de yüksektir.
edit: beklenildiği gibi aşağıya konu hakkında en ufak bilgisi olmayan yazarlar gelmiş. öncelikle din olmadığını anlamak bir yaratıcı olmadığı fikrine denk gelmez. din olmadan yaratıcı kabul etmek veya yaratıcının evrenin kendisi olduğunu kabul etmek gibi birbirinden farklı 10'larca teori mevcuttur. bknz. http://onedio.com/haber/bilmekte-fayda-var-tanri-nin-varligina-dair-cesitli-fikirleri-savunan-15-felsefi-yaklasim-696304 . zaten evrende din olmadığını fark etme eşiğini aşan bir kişi 'bugünkü teknolojiye rağmen' lafını kullanmaya tenezzül bile etmez çünkü zaten evrende bok böceğinden farksız ilkel varlıklar olduğumuzu, hiç de üstün ırk falan olmadığımızı çoktan çözmüştür. insanlığın tümü, gelişmiş bir ırkın çekirdek çitleyerek izlediği bir kaç günlük bir truman show'u da olabilir, ya da gelişmiş bir ırktaki bir babanın çocuğuna hediye ettiği bir karınca çiftliği de olabilriz, biz nasıl araba kullanırken direksiyondaki bakterileri umursamıyorsak, bazı ırklar için umursanmayacak ve iletişime geçilmeyecek kadar önemsiz varlıklar olabiliriz. tüm bunları açıklayan paradoksa da fermi paradoksu denir. link https://tr.wikipedia.org/wiki/Fermi_paradoksu .
edit: beklenildiği gibi aşağıya konu hakkında en ufak bilgisi olmayan yazarlar gelmiş. öncelikle din olmadığını anlamak bir yaratıcı olmadığı fikrine denk gelmez. din olmadan yaratıcı kabul etmek veya yaratıcının evrenin kendisi olduğunu kabul etmek gibi birbirinden farklı 10'larca teori mevcuttur. bknz. http://onedio.com/haber/bilmekte-fayda-var-tanri-nin-varligina-dair-cesitli-fikirleri-savunan-15-felsefi-yaklasim-696304 . zaten evrende din olmadığını fark etme eşiğini aşan bir kişi 'bugünkü teknolojiye rağmen' lafını kullanmaya tenezzül bile etmez çünkü zaten evrende bok böceğinden farksız ilkel varlıklar olduğumuzu, hiç de üstün ırk falan olmadığımızı çoktan çözmüştür. insanlığın tümü, gelişmiş bir ırkın çekirdek çitleyerek izlediği bir kaç günlük bir truman show'u da olabilir, ya da gelişmiş bir ırktaki bir babanın çocuğuna hediye ettiği bir karınca çiftliği de olabilriz, biz nasıl araba kullanırken direksiyondaki bakterileri umursamıyorsak, bazı ırklar için umursanmayacak ve iletişime geçilmeyecek kadar önemsiz varlıklar olabiliriz. tüm bunları açıklayan paradoksa da fermi paradoksu denir. link https://tr.wikipedia.org/wiki/Fermi_paradoksu .
çocukluğumdan beri müslüman olarak doğduğum için kendimi çok şanslı hisseder, müslüman olmayan tüm insanların ne kadar da zavallı olduklarını düşünmeden edemezdim. teknoloji geliştikçe ve bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça okumaya başlayıp önce kendi kendime daha sonra çevremdeki din bilgelerine ufak ufak sorgulama soruları sormaya başlamıştım. örneğin ;
1-sadece müslüman'lar cennete gidebilecekse dünya medeniyetine büyük katkıları olan ancak çoğu ateist veya yahudi olan, smart telefon teknolojisini bulan steve jobs, arabayı icat eden henry ford, modern uçağı bulan william boeing, elektriği bulan nikola tesla, interneti bulan dr. vintan cerf, çiçek aşısını bulan edward jenner nereye gidecek?
2-dünyadaki doğan çocukları %99'u ailelerinin dinini takip etmekte. örneğin japonya'da doğan bir çocuğun tüm şartlanmalara rağmen, araştırıp müslümanlığı benimseme ihtimali %1 den bile az.. yani tüm insanlık babalarından veya çevresinden gördüğü dini takip ederken müslüman olamadığı için direkt olarak cehenneme mi gidecek?
bu sorulara verilen cevaplar hep aynıydı, 'yapacak bir şey yok, bunların hepsi müslüman olmadığı için cehenneme gidecek'.
hristiyanların görüşü ise, 'müslümanlık hristiyanlıktan kopya çekilerek uydurulmuş bir dindir'. hristiyan olmayan ve kutsal baba ve oğluna inanmayan kimse cennete giremez.
museviler ise şöyle düşünüyor; ne yazık ki bizim ırkımızdan gelmeyen ve bizim dinimize sahip olmayanlar cennete giremeyecektir. cennete girse bile cennetin en güzel köşesi yahudilere ait olacaktır.
tüm bu cevapları zihnimin derinliklerinde analiz kuyularında analiz ettikten, okuduğum kutsal veya kutsal olmayan kitapları, makaleleri, forumları da analiz çorbasına doğradıktan sonra şu sonuca daha önce varmıştım;sonsuz evrende din olmadığını fark etme eşiği. (bkz: #1113166)
bu eşiği geçtikten sonra karşımıza cevaplaması kolay bir soru çıkıyor;
hz. muhammed gerçekten peygamber mi yoksa büyük bir filozof mu?
din olmadığını kabul ettiğimize göre hz. muhammed'in bir peygamber olmadığını da kabul etmiş oluyoruz. peki, hz. muhammed bu kitabı neden yazmış olmalı?
1500 yıl önce eski kaynakları okuyup, derleyip toparlayıp, yeni edindiği bilgileri de katarak bir ahlak ve nizam kitabı yazmış olmasını takdir etmemek mümkün değil. sırf bu kitap onu gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan biri yapmaya yeterlidir. onu, dünya, ahlak, ruh'a dair nizamları belirleyen diğer filozoflarla aynı kategoride değerlendirmek gerekir. hz. isa, hz musa , siddhāttha gautama (yüce buddha), aristotales,eflatun, konfüçyus.. bunlar da dünyadaki bilinen en büyük filozoflardır. (filozof :var olanların varlığı, kaynağı, anlamı ve nedeni üzerine düşünme ve bilginin bilimsel olarak araştıran kişi.)
1 milyar takipçisi olan budizm'im kurucusu yüce buddha'nın kendini bulmak için zengin ailesinden ayrılarak yolculuğa çıkıp, bir ağacın altına oturup 42 gün boyunca meditasyon yapması ile hz muhammed'in mağaraya çekilmesiyle beraber peygamberlik gelmesi benzer hikayelerdir.
peki bu kişiler neyi keşfetmiş olmalı da biz ilkel insanlara bir şeyler anlatmaya çalışmış olmalı?
burada 2 şık ortaya çıkıyor ,
1-ateistlere göre hz muhammed zamanına göre kafası çalışan biri olmanın avantajını, hitap yeteneğini de kullanarak topu 3. birine yani tanrı'ya atarak bir siyasi iktidar kurmuştur. tutup da ben tanrıyım bana tapın deme riski alacağına, ben tanrı'nın elçisiyim diyerek o zamana göre sahip olduğu yüksek iq'sunu sonuna kadar hurafelerle ve hikayelerle destekli bir şekilde kullanmış ve kendisini kainatın sahibi ilan etmiş biridir.
2-hz. muhammed uzun süren meditasyonlarından sonra kâinatın nasıl var olduğunu tamamen çözmüştür. (hatta bugünkü tabirle beyin dalgalarının %100'ünü kullanmayı bile çözüp, maddelerle oynamaya, uçmaya bile başlamış.) tüm bunları ise insanlara anlatmak istemiştir. ancak ilkel insanlara bunu anlatmak çok zor olacaktı. bu nedenle evrenin sırlarını tasfir yöntemi ile anlatmaya çalışmıştır. örneğin, allah, evrenin ta kendisidir. sürekli allah diye bahsettiği aslında evrensel bütünlüktür. bknz. Panteizm.https://tr.wikipedia.org/wiki/Panteizm anlattığı her şey tasvir üzerine kuruludur. cennet diye tasvir ettiği, yaşarken ruhunu yeterince enerji yükleyen bir kişi öldükten sonra o ruhu ile başka alemlere akıp kendine yeni bir yaşam kurabilmesi olabilir.
esas anlatmak istediği şeyi açmak gerekirse; biz dünyaya gelen evrenin birer parçalarıyız. evren biziz, biz evreniz. yapmamız gereken şey madden var olduğumuz sürece ruhumuzu medite edip beslemeliyiz. bknz namaz, dua diye tasvir ettiği şey. eğer bir insan ruhunu yeterince medite edip ruhsal doygunluğa ulaşırsa öldükten sonraki bilinci ile başka ışınsal alemlere taşınıp oralarda güzelce yaşayabilir. (cennet). eğer yeterince ruhunu arındıramaz ise ruhunu güzel alemlere taşıyacak gücü kendinde bulamayacak ve cehenneme düşecektir. yani belki de bizden çok daha zeki varlıkların olduğu bir alemde fino köpek olacaktır. (fino köpeğe eziyet eden mahalledeki şımarık çocuk da tasvire göre zebani oluyor.)
tabi ruhu beslemenin önemini anladığı için neredeyse her duada kendisinden de bahsettirmeyi de ihmal etmemiştir. çünkü kıyamet kopana kadar kendisinden her olumlu bahsediliş onun ruhuna bir bonus olacaktır. bknz ölen kişiye dua okumak.
kıyamet kopmasında da anlatılmak istenen, dünyanın manyetik dalgasından kopamayan ruhların büyük bir manyetik yıkım ile (güneşin patlaması olabilir) serbest kalması olmalıdır.
tüm bu bilgiler ışığında karar vermek gerekirse, ateistlerin söylediği gibi hz muhammed günün şartlarında ilkel halkı siyasi iktidarı altına almak için kitap derleyen yüksek zekâlı bir hatip midir? yoksa evrenin sırlarını çözmüş ve ilkel insanları tasvir yöntemiyle uyarmaya çalışan müthiş bir filozof mudur?
1-sadece müslüman'lar cennete gidebilecekse dünya medeniyetine büyük katkıları olan ancak çoğu ateist veya yahudi olan, smart telefon teknolojisini bulan steve jobs, arabayı icat eden henry ford, modern uçağı bulan william boeing, elektriği bulan nikola tesla, interneti bulan dr. vintan cerf, çiçek aşısını bulan edward jenner nereye gidecek?
2-dünyadaki doğan çocukları %99'u ailelerinin dinini takip etmekte. örneğin japonya'da doğan bir çocuğun tüm şartlanmalara rağmen, araştırıp müslümanlığı benimseme ihtimali %1 den bile az.. yani tüm insanlık babalarından veya çevresinden gördüğü dini takip ederken müslüman olamadığı için direkt olarak cehenneme mi gidecek?
bu sorulara verilen cevaplar hep aynıydı, 'yapacak bir şey yok, bunların hepsi müslüman olmadığı için cehenneme gidecek'.
hristiyanların görüşü ise, 'müslümanlık hristiyanlıktan kopya çekilerek uydurulmuş bir dindir'. hristiyan olmayan ve kutsal baba ve oğluna inanmayan kimse cennete giremez.
museviler ise şöyle düşünüyor; ne yazık ki bizim ırkımızdan gelmeyen ve bizim dinimize sahip olmayanlar cennete giremeyecektir. cennete girse bile cennetin en güzel köşesi yahudilere ait olacaktır.
tüm bu cevapları zihnimin derinliklerinde analiz kuyularında analiz ettikten, okuduğum kutsal veya kutsal olmayan kitapları, makaleleri, forumları da analiz çorbasına doğradıktan sonra şu sonuca daha önce varmıştım;sonsuz evrende din olmadığını fark etme eşiği. (bkz: #1113166)
bu eşiği geçtikten sonra karşımıza cevaplaması kolay bir soru çıkıyor;
hz. muhammed gerçekten peygamber mi yoksa büyük bir filozof mu?
din olmadığını kabul ettiğimize göre hz. muhammed'in bir peygamber olmadığını da kabul etmiş oluyoruz. peki, hz. muhammed bu kitabı neden yazmış olmalı?
1500 yıl önce eski kaynakları okuyup, derleyip toparlayıp, yeni edindiği bilgileri de katarak bir ahlak ve nizam kitabı yazmış olmasını takdir etmemek mümkün değil. sırf bu kitap onu gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan biri yapmaya yeterlidir. onu, dünya, ahlak, ruh'a dair nizamları belirleyen diğer filozoflarla aynı kategoride değerlendirmek gerekir. hz. isa, hz musa , siddhāttha gautama (yüce buddha), aristotales,eflatun, konfüçyus.. bunlar da dünyadaki bilinen en büyük filozoflardır. (filozof :var olanların varlığı, kaynağı, anlamı ve nedeni üzerine düşünme ve bilginin bilimsel olarak araştıran kişi.)
1 milyar takipçisi olan budizm'im kurucusu yüce buddha'nın kendini bulmak için zengin ailesinden ayrılarak yolculuğa çıkıp, bir ağacın altına oturup 42 gün boyunca meditasyon yapması ile hz muhammed'in mağaraya çekilmesiyle beraber peygamberlik gelmesi benzer hikayelerdir.
peki bu kişiler neyi keşfetmiş olmalı da biz ilkel insanlara bir şeyler anlatmaya çalışmış olmalı?
burada 2 şık ortaya çıkıyor ,
1-ateistlere göre hz muhammed zamanına göre kafası çalışan biri olmanın avantajını, hitap yeteneğini de kullanarak topu 3. birine yani tanrı'ya atarak bir siyasi iktidar kurmuştur. tutup da ben tanrıyım bana tapın deme riski alacağına, ben tanrı'nın elçisiyim diyerek o zamana göre sahip olduğu yüksek iq'sunu sonuna kadar hurafelerle ve hikayelerle destekli bir şekilde kullanmış ve kendisini kainatın sahibi ilan etmiş biridir.
2-hz. muhammed uzun süren meditasyonlarından sonra kâinatın nasıl var olduğunu tamamen çözmüştür. (hatta bugünkü tabirle beyin dalgalarının %100'ünü kullanmayı bile çözüp, maddelerle oynamaya, uçmaya bile başlamış.) tüm bunları ise insanlara anlatmak istemiştir. ancak ilkel insanlara bunu anlatmak çok zor olacaktı. bu nedenle evrenin sırlarını tasfir yöntemi ile anlatmaya çalışmıştır. örneğin, allah, evrenin ta kendisidir. sürekli allah diye bahsettiği aslında evrensel bütünlüktür. bknz. Panteizm.https://tr.wikipedia.org/wiki/Panteizm anlattığı her şey tasvir üzerine kuruludur. cennet diye tasvir ettiği, yaşarken ruhunu yeterince enerji yükleyen bir kişi öldükten sonra o ruhu ile başka alemlere akıp kendine yeni bir yaşam kurabilmesi olabilir.
esas anlatmak istediği şeyi açmak gerekirse; biz dünyaya gelen evrenin birer parçalarıyız. evren biziz, biz evreniz. yapmamız gereken şey madden var olduğumuz sürece ruhumuzu medite edip beslemeliyiz. bknz namaz, dua diye tasvir ettiği şey. eğer bir insan ruhunu yeterince medite edip ruhsal doygunluğa ulaşırsa öldükten sonraki bilinci ile başka ışınsal alemlere taşınıp oralarda güzelce yaşayabilir. (cennet). eğer yeterince ruhunu arındıramaz ise ruhunu güzel alemlere taşıyacak gücü kendinde bulamayacak ve cehenneme düşecektir. yani belki de bizden çok daha zeki varlıkların olduğu bir alemde fino köpek olacaktır. (fino köpeğe eziyet eden mahalledeki şımarık çocuk da tasvire göre zebani oluyor.)
tabi ruhu beslemenin önemini anladığı için neredeyse her duada kendisinden de bahsettirmeyi de ihmal etmemiştir. çünkü kıyamet kopana kadar kendisinden her olumlu bahsediliş onun ruhuna bir bonus olacaktır. bknz ölen kişiye dua okumak.
kıyamet kopmasında da anlatılmak istenen, dünyanın manyetik dalgasından kopamayan ruhların büyük bir manyetik yıkım ile (güneşin patlaması olabilir) serbest kalması olmalıdır.
tüm bu bilgiler ışığında karar vermek gerekirse, ateistlerin söylediği gibi hz muhammed günün şartlarında ilkel halkı siyasi iktidarı altına almak için kitap derleyen yüksek zekâlı bir hatip midir? yoksa evrenin sırlarını çözmüş ve ilkel insanları tasvir yöntemiyle uyarmaya çalışan müthiş bir filozof mudur?
çok beğendiğim ara yüzdür. 15 yıllık mazisi olan sözlüğün özellikle son 2 aydır yaşadığı pozitif değişimler taktir edilesidir. emeği geçenleri tebrik etmeyi borç bilirim.
siyasi başlıklardan bıktık be arkadaş. burada kıçımızı yırtsak, tespit gibi tespitler yapsak da, körler sağırlar birbirini ağırlar oluyor. malum partiler gidip %50 almaya devam ediyor.
cinsellik insan içgüdüsüne kodlanmış, reddetmesi imkansız bir fizyolojik ihtiyaçtır. dünyanın en önemli psikologu maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde sırasıyla nefes almak , yemek,içmek,uyumaktan sonra cinsel ihtiyaçlar gelmektedir. bu fizyolojik ihtiyaçlar karşılanmadan piramidin üst basamakları olan, sırasıyla; güven,aidiyet,prestij,kişisel başarı gibi aşamalara tam randımanlı olarak geçmesi asla mümkün olamamaktadır. örneğin bankada çalışan, cinsel hayatı olmayan bir şube müdürü kadın, her ne kadar şube müdürü olmuş olsa da fizyolojik ihtiyaçlarının ilk basamağının gereklerini yerine getirmeden 3. veya 4. basamağa geçtiği için psikolojik olarak bir sakatlığı olduğu kesinlikle ortaya çıkacaktır. çalışanlarına, anne babasına eziyet etmek, sürekli gergin olmak, her akşam ağlamak, gibi çoğaltabileceğimiz bir çok probleme sahip olabilecektir. ihtiyaçlar hiyerarşisindeki basamakları sırasıyla çıkan insanlar ise hayatta psikolojik olarak çok daha sağlam duran, etrafına pozitif enerji veren, işinde daha başarılı olduğunu kolaylıkla gözlemleyebiliriz.
bu hiyerarşi üzerinden analiz yaparsak, din ve törelerden kendini olabildiğince arındırmış milletler cinsellik tabularını yıkmanın insan psikolojisini nasıl pozitif etkileyeceği gerçeğini kavramıştır. tüm bu cinsel devrim, zamanla sitemin bir parçası olmuş, oluşturduğu sağlam psikolojik altyapı, bilim, teknoloji ve sosyolojik anlamda bu ülkelerin gelişmesine yardımcı olmuştur. teknoloji ve kalkınmada ön plana çıktıkları gibi, insan hakları (kadına saygı, ilişkilere saygı) gibi konularda da üst sıralarda yer alabilmektedirler.
din ve töre baskısı altında kalan ülkemizde cinsellik halen büyük bir tabudur. bu tabu nedeniyle etrafta görebileceğimiz 30 yaşında bakireler, 3 ayda bir ilişkiye giren çiftler, cinselliğin sadece üremek için yapılan bir kaç saniyelik bir görev olarak gören çiftler, ensest ilişkiler, sonradan gelişen homoseksüel ilişkiler, kadınların aşırı platonik aşkları, erkeğin sınırları zorlayan ısrarları, kadınların içe kapanması , cinsel başarısız olan erkeklerin karısını dövmesi, erken boşalmalar , terk edilen erkeğin sevgilisini öldürmesi, 'ilişki yaşarsam ailemin bana güveni biter' tarzı söylemler gibi problemler milyonlarca kişi tarafından yaşanmaktadır. tüm bu biriken problemler toplumda sinirsel bir patlamaya yol açmaktadır. çoğu insanın, bir şeyler üretip topluma katkısı olması gerekirken, vaktini sinir patlaması yaşarak geçirmesi de cinsel tabulardan dolayıdır.
tüm bu cinsel tatminsizliğin yol açtığı psikolojik problemler ülkemiz gibi kapalı toplumlarda bir diğer problemi tetikleyerek, kalkınma, teknolojik gelişme, insan hakları gibi endeksleri aşağıya çekmektedir. tüm bu endekslerin toplamı sayılabilecek refah seviyesini aşağı çeken en önemli etken cinsel tabularından kaynaklı olarak toplumun psikolojisinin bozuk olmasıdır.
maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi için Link
https://www.google.com.tr/search?q=maslow+ihtiya%C3%A7lar+hiyerar%C5%9Fisi&espv=2&biw=1366&bih=623&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjet4qX4_zLAhWINJoKHU-2Ad8Q_AUIBigB#imgrc=2ov7zzmb8lbriM%3A
bu hiyerarşi üzerinden analiz yaparsak, din ve törelerden kendini olabildiğince arındırmış milletler cinsellik tabularını yıkmanın insan psikolojisini nasıl pozitif etkileyeceği gerçeğini kavramıştır. tüm bu cinsel devrim, zamanla sitemin bir parçası olmuş, oluşturduğu sağlam psikolojik altyapı, bilim, teknoloji ve sosyolojik anlamda bu ülkelerin gelişmesine yardımcı olmuştur. teknoloji ve kalkınmada ön plana çıktıkları gibi, insan hakları (kadına saygı, ilişkilere saygı) gibi konularda da üst sıralarda yer alabilmektedirler.
din ve töre baskısı altında kalan ülkemizde cinsellik halen büyük bir tabudur. bu tabu nedeniyle etrafta görebileceğimiz 30 yaşında bakireler, 3 ayda bir ilişkiye giren çiftler, cinselliğin sadece üremek için yapılan bir kaç saniyelik bir görev olarak gören çiftler, ensest ilişkiler, sonradan gelişen homoseksüel ilişkiler, kadınların aşırı platonik aşkları, erkeğin sınırları zorlayan ısrarları, kadınların içe kapanması , cinsel başarısız olan erkeklerin karısını dövmesi, erken boşalmalar , terk edilen erkeğin sevgilisini öldürmesi, 'ilişki yaşarsam ailemin bana güveni biter' tarzı söylemler gibi problemler milyonlarca kişi tarafından yaşanmaktadır. tüm bu biriken problemler toplumda sinirsel bir patlamaya yol açmaktadır. çoğu insanın, bir şeyler üretip topluma katkısı olması gerekirken, vaktini sinir patlaması yaşarak geçirmesi de cinsel tabulardan dolayıdır.
tüm bu cinsel tatminsizliğin yol açtığı psikolojik problemler ülkemiz gibi kapalı toplumlarda bir diğer problemi tetikleyerek, kalkınma, teknolojik gelişme, insan hakları gibi endeksleri aşağıya çekmektedir. tüm bu endekslerin toplamı sayılabilecek refah seviyesini aşağı çeken en önemli etken cinsel tabularından kaynaklı olarak toplumun psikolojisinin bozuk olmasıdır.
maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi için Link
https://www.google.com.tr/search?q=maslow+ihtiya%C3%A7lar+hiyerar%C5%9Fisi&espv=2&biw=1366&bih=623&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjet4qX4_zLAhWINJoKHU-2Ad8Q_AUIBigB#imgrc=2ov7zzmb8lbriM%3A
ankara patlamalarına kadar yaşanan süreci şöyle maddelemek mümkün ,
1- 2002 seçimlerinde halk yeni bir oluşuma şans vermek istedi ve malum partiyi seçti
2- özelleştirmelerin ve konjonktürün de etkisiyle ekonomide (sanal) iyileşme başladı. islamcı reformlara da ağırlık veren malum parti, halkın büyük çoğunluğunun desteğini kazandı. zengin kesim parasına para kattığı için, fakir kesim ise islamcı oldukları için kayıtsız şartsız destek verdi.
3- bu destekle beraber eğitim ve kültür seviyesi olarak 'goygoy'a müsait olan uzun adam çevresindeki güruhun dünya liderisin goygoyu ile bilinç altında yatan fikri açığa çıkarttı ; ' muhteşem sünni islam devleti'. kendisini de muhteşem sünni islam devleti halifesi olarak görmeye başladı.
4- uzun adam çocukluğundan beri kendisine öğretildiği gibi içten içe şii'leri kafir olarak görüyor ve onlardan nefret ediyordu. bu da suriye ve iran yönetimini düşman bellemesi için yeterli bir sebepti.
5- libya, mısır, ırak gibi ülkelerdeki isyanlarda treni kaçıran dünya lideri bu sefer kendisi bir şeyler yapmalıydı ve nihai amacı için suriye'deki şii yönetimini yıkmaya yönelik sünni kafa kesicilere maddi manevi destek sağlayarak isyanın başlamasına öncü oldu.
6- gelinen noktada şii yönetimi hesaba katılmayan rusya gibi ülkelerin desteğiyle halen devrilmediği gibi üstüne de her an kendini patlatmaya hazır 3 milyon tane göçmeni de kucağımızda bulduk.
7- şu anda ülkedeki olaylar tamamen kontrolden çıkmış durumadır. gerek milyonlarca suriyeli, gerek pkk, gerek yabancı ülke ajanları istediğini istediği zaman yapacak seviyeye sünni islam devleti fantezisinin sonuçları nedeniyle gelmiş durumdadır.
1- 2002 seçimlerinde halk yeni bir oluşuma şans vermek istedi ve malum partiyi seçti
2- özelleştirmelerin ve konjonktürün de etkisiyle ekonomide (sanal) iyileşme başladı. islamcı reformlara da ağırlık veren malum parti, halkın büyük çoğunluğunun desteğini kazandı. zengin kesim parasına para kattığı için, fakir kesim ise islamcı oldukları için kayıtsız şartsız destek verdi.
3- bu destekle beraber eğitim ve kültür seviyesi olarak 'goygoy'a müsait olan uzun adam çevresindeki güruhun dünya liderisin goygoyu ile bilinç altında yatan fikri açığa çıkarttı ; ' muhteşem sünni islam devleti'. kendisini de muhteşem sünni islam devleti halifesi olarak görmeye başladı.
4- uzun adam çocukluğundan beri kendisine öğretildiği gibi içten içe şii'leri kafir olarak görüyor ve onlardan nefret ediyordu. bu da suriye ve iran yönetimini düşman bellemesi için yeterli bir sebepti.
5- libya, mısır, ırak gibi ülkelerdeki isyanlarda treni kaçıran dünya lideri bu sefer kendisi bir şeyler yapmalıydı ve nihai amacı için suriye'deki şii yönetimini yıkmaya yönelik sünni kafa kesicilere maddi manevi destek sağlayarak isyanın başlamasına öncü oldu.
6- gelinen noktada şii yönetimi hesaba katılmayan rusya gibi ülkelerin desteğiyle halen devrilmediği gibi üstüne de her an kendini patlatmaya hazır 3 milyon tane göçmeni de kucağımızda bulduk.
7- şu anda ülkedeki olaylar tamamen kontrolden çıkmış durumadır. gerek milyonlarca suriyeli, gerek pkk, gerek yabancı ülke ajanları istediğini istediği zaman yapacak seviyeye sünni islam devleti fantezisinin sonuçları nedeniyle gelmiş durumdadır.
%90'ı din ile aldatılan fakir cahil kesimdir, %10'u da aklı başında işleri tıkırında iş adamı,esnaf,müteahhit,torpille işe girmiş memurdur.
bu coğrafyada 1000 yıldır süre gelen teokratik yönetim anlayışı insanlarımızın genine işlemiştir. 90 yıl önce bu durum cumhuriyet rejimiyle değiştirmeye çalışıldı ama tutmadı. halk dini yönetim istiyor, halk padişahlık istiyor. şu anda padişahlık geri gelsin mi diye referandum olsa %60 civarı ezici bir üstünlükle evet oyu çıkacağına eminim. şu anda yemen gibi tunus gibi develerle şehirler arası yolculuk yapmıyorsak, elimizde kalaşnikof tüfekle bizim mezhebimizden olmayanları gebertmiyorsak bunun tek nedeni cumhuriyettir. anlatamıyorsun.. anlamak istemiyorlar.. dünyanın en büyük aldatmasına kapılmış gidiyorlar.. üretmiyorlar, okumuyorlar, düşünmüyorlar, kendilerinden olmayana saygı duymuyorlar.. şu anda ülkede iyi kötü bir teknoloji, bilim,sanat,fikir üretimi varsa o da zaten akp'li olmayanların elinde.. bu da giderse düğmesine basınca zikir çeken zikir matikten öteye gidemeyeceğiz.. iyi kötü internette istediğim siteye girebiliyorsam, sevgilimle dışarıda rakı balık yapabiliyorsam, istediğim kitabı alıp okuyabiliyorsam ben bu hakkımdan vazgeçmem, beni neo osmanlı hayaliyle ortadoğu ve radikal islam bataklığına kimse sokamaz, gerekirse kanımı canımı feda ederim yine de buna razı olmam
bu coğrafyada 1000 yıldır süre gelen teokratik yönetim anlayışı insanlarımızın genine işlemiştir. 90 yıl önce bu durum cumhuriyet rejimiyle değiştirmeye çalışıldı ama tutmadı. halk dini yönetim istiyor, halk padişahlık istiyor. şu anda padişahlık geri gelsin mi diye referandum olsa %60 civarı ezici bir üstünlükle evet oyu çıkacağına eminim. şu anda yemen gibi tunus gibi develerle şehirler arası yolculuk yapmıyorsak, elimizde kalaşnikof tüfekle bizim mezhebimizden olmayanları gebertmiyorsak bunun tek nedeni cumhuriyettir. anlatamıyorsun.. anlamak istemiyorlar.. dünyanın en büyük aldatmasına kapılmış gidiyorlar.. üretmiyorlar, okumuyorlar, düşünmüyorlar, kendilerinden olmayana saygı duymuyorlar.. şu anda ülkede iyi kötü bir teknoloji, bilim,sanat,fikir üretimi varsa o da zaten akp'li olmayanların elinde.. bu da giderse düğmesine basınca zikir çeken zikir matikten öteye gidemeyeceğiz.. iyi kötü internette istediğim siteye girebiliyorsam, sevgilimle dışarıda rakı balık yapabiliyorsam, istediğim kitabı alıp okuyabiliyorsam ben bu hakkımdan vazgeçmem, beni neo osmanlı hayaliyle ortadoğu ve radikal islam bataklığına kimse sokamaz, gerekirse kanımı canımı feda ederim yine de buna razı olmam
oncelikle modeminin fişini çekip taktiktan 5dk sonra tekrar denemesi lazim. halen baglanamiyorsa 444 0 375 e cagri kaydi acmali. sorun hatlardan mi modemden mi tespiti onemli. sorun hatlardan ise apartmanin bakir kablo alt yapisini degistirmek gerekir
50.000 yıllık homo sapiens tarihinin başına gelmiş, 1500 yıldır devam eden, gelmiş geçmiş en büyük bela
Bundan sonra türkçemize sahip çıkmaya davet ediyorum. Ilk olarak ben bir daha entry dememeye karar verdim. Su anda basladim.
gayet ilgimi çeken ve yerine bir tespit. biz türk milleti olarak yüzlerce,binlerce yıl kadın ve erkek tamamen eşit şartlarda yaşarken, o uğursuz talas savaşından sonra arapların dinini ve töresini kabul ettiğimiz gün bu da başlamış oldu. en son halimiz tanrı'dan çok 'am'a tapar olduk. şu anda türkiye tamamen 'am' etrafında dönen bir ülke. erkeklerin neredeyse tamamı 'am' peşinde. kadınların ise neredeyse tamamı bu zafiyeti nasıl kullanacaklarının peşinde. düyada 'am'ın bu kadar tabu olduğu bu kadar tapıldığı başka bir coğrafya yok.
yeni nesil türk kadınlarının tamamında olan durumdur. öncelikle ufak bir araştırma yaparak kendilerine en yakın hissettikleri psikolojik rahatsızlık tanısını kendi kendilerine koyarlar. daha sonra uygun bir depresyon ilacına başlarlar. en son aşamada ise gelene geçene 'ben bipolar bozukluk hastasıyım', 'ben manik depresifim biliyor musun', 'ben aslında panik atağım' falan diye övünerek konuşurlar. aldıkları yanlış kararları ve yaptıkları bazı sıra dışı davranışları kendi kendilerine koydukları bu teşhise bağlayarak 'ben zaten hastayım, bunu ben yapmadım bunu yapmak hastalığımın bir sonucu' diye topu uzağa atıp rahatlamaya çalışırlar. 'benim hiç bir psikolojik rahatsızlığım yok' diyen tük kadını daha görmedim.
biz üstün ırk türkler'in şöyle bir sakin kafayla geriye dönüp bakınca 1500'lü yıllardan beri askeri bir kaç başarı hariç bilim,sanat, teknoloji,insan hakları gibi aklınıza gelebilecek hiç bir dalda medeniyete bir tuğla koyacak hiç bir başarısı olmamasıdır.
google'a türk bilim adamları yazınca 1500'lü yıllarda yaşayan ibn-i sina falan çıkıyor.
bilim adamları ve icatları ile ilgili en güncel sayfa 2011'de güncellenmiş.
600 yıldır türkler'in en büyük 3 başarısı şunlar olmalı,
1- atatürk'ün modern cumhuriyeti kurması (80 yıl falan sürdü)
2- aziz sancar nobel ödülü alması (30 yıldır abd'de yaşıyor)
3- orhan pamuk nobel edebiyat alması
google'a türk bilim adamları yazınca 1500'lü yıllarda yaşayan ibn-i sina falan çıkıyor.
bilim adamları ve icatları ile ilgili en güncel sayfa 2011'de güncellenmiş.
600 yıldır türkler'in en büyük 3 başarısı şunlar olmalı,
1- atatürk'ün modern cumhuriyeti kurması (80 yıl falan sürdü)
2- aziz sancar nobel ödülü alması (30 yıldır abd'de yaşıyor)
3- orhan pamuk nobel edebiyat alması
keşke dedem söndürebilseydi de bu günleri görmeseydik. bi sabah kalktigimizda islam komple sönmüs olsa dunya nasil olurdu acaba? bence simdikinden cok daha guzel olurdu.
katıldığım tespittir. ben de aynı nedenden dolayı yaklaşık 10 gündür ortamlardan soğumuş durumdayım. konuyla alakalı 10 gün önce admin arkadaşımıza mesaj attım. dedim ki, arka arkaya ve saçma sapan başlıklar açan bir kaç kişi var. bunların bu kadar seri ve anlamsız başlık açmasını engelleyelim dedim. 370 tane başlık açan yazar var, 330 tanesinde kendi entry'si dışında bir entry yok.örneğin diş taşı temizliği, demiryolu, 11 nisan bilmem ne ile bilmem ne maçı,yugoslav savaşları, gibi kimsenin umurunda olmayan başlıkları seri şekilde açan yazarlar var. hadi anlarım 1 başlık açarsın, ikinci başlığı akşam üstü açarsın ama böyle değil, 1 dakika ara vermeden seri başlık açıyor. ozaman ben de yatak odasından mutfağa gidene kadar gördüğüm her şeye başlık açayım, örnek; duvar , avize, ampul, çatal,mutfak dolabı ... admin ise verdiği cevapta isteyen istediği başlığı istediği miktarda açar dedi. şimdi sözlüksün, internet loglarına bir iz bırakmak istiyor olabilirsin ama türk dil kurumu'da değilsin. sonuçta siteyi güncel tutmak da senin bir görevin. bu nedenle başlık açma ile ilgili düzenleme yapılması gerekiyor. bir diğer konu da yukarıdaki yazar arkadaşın dediği gibi özene bezene yazdığımız sayfalarca yazıların altına 2 kelime ile enty giren ilkokul düzeyinde bir kitle var. tam 340 kelime entry yazmışım altına 'bknz: itfayenin hortumu' gibi entry girmiş. bu tarz basitliklere de son vermek gerekmekte.
modern insan mantigina ters degil mi tüm yahudilerden nefret etmek. hukumetleri cocuk olduruyor diye neden milyonlarca masum insandan sirf yahudi diye nefret edelim ve lanetleyelim. sanki bana biraz o zamanki ticari anlasmazliklar nedeniyle 'tüm ticaret benim kabileme kalsin' diye yazilmis şeyler gibi geldi
sevgilim bana doğum günümde boeing 777-800 aldığında biraz şaşırmıştım. sonuçta instagramdaki tüm arkadaşlarımı uçağa doldursam yine de boş koltuklar kalacaktı. biraz gereksiz bir hediyeydi ama sevgilim abartmayı severdi. ama ona aynen şöyle söyledim 'ne gerek vardı aşkım kısıtlı bütçenin 150 milyon dolarıyla bana bu hediyeyi almaya'.
her neyse hediyeyi tabii ki kabul ettim. önce noterden üzerime aldım, alım vergisi bile 700 bin tl çıktı da artık yapacak bir şey yoktu.
gel gelelim işin sonuna, sevgilimden ayrılınca, birbirimize aldığımız hediyeleri iade etmemiz gerekiyordu. ben de uçağı evinin tepesine bodoslama çaktım. al sana hediyen dedim..
her neyse hediyeyi tabii ki kabul ettim. önce noterden üzerime aldım, alım vergisi bile 700 bin tl çıktı da artık yapacak bir şey yoktu.
gel gelelim işin sonuna, sevgilimden ayrılınca, birbirimize aldığımız hediyeleri iade etmemiz gerekiyordu. ben de uçağı evinin tepesine bodoslama çaktım. al sana hediyen dedim..
turnover'ı en fazla olan iştir. bir kişinin çalışma süresi ortalama 3 aydır. çalışan kişi rüyalarında telefonda müşterilerle kavga etmeye başlar ve işi bırakma zamanının geldiğini anlar. içerisi açık öğretim destek kursu seviyesindedir. beyni boş ama libidosu yüksek yüzlerce kız ve erkek çalışır. para kazanmaktan ziyade geçici sevgili bulmak için güzel bir sosyal ortamdır. profesyonel bir iş gibi değil, beginner job olarak değerlendirmek lazım. (çalıştığım kampüste türkiye'nin en büyük çağrı merkezi var. sıklıkla gözlemleyebiliyorum.)
not: telefonda sesine aşık olduğunuz o güzel sesli hatunların %99'u 1.50 boyunda, 60 kilo ve kol tüylerini almayan kızlar. kötü sesliler genelde güzel olanlar.
not: telefonda sesine aşık olduğunuz o güzel sesli hatunların %99'u 1.50 boyunda, 60 kilo ve kol tüylerini almayan kızlar. kötü sesliler genelde güzel olanlar.
1,5 yillik iliskim bittikten 3 gun sonra ogrenci eski sevgilim kodamanlarin takildigi bir balikci restoranda checkin yapti. 2 kisi hesap 600 tl den asagi gelmez. yani aç köpegin biri 1.5 yil bu ani bekliyormus. ıliski biter bitmez kadinlarin arkadas diye yutturdugu aslinda yedekte tuttugu elemanlar 1 saniye bile beklemeden saldiriya gecer. eski sevgilin de biraz kendini ispat, biraz kiskandirma dusuncesiyle kendini bir anda o ortamlara sokabilir. erkek oyle mi, sevgilisi var diye butun kizlar uzaklasmistir. geri toparlamasi ve eski ortamlarini kurmasi bir kac ayi bulur
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?