yürek acıyor şimdi.. düşler kırılan vazo parçaları gibi.. gittin.. resmedemedim gözlerindeki ifadeyi... esrik türküler dilimde dönüşünü bekliyorum bir tren garında.. gittiğin gibi gelirsin diye.. sen kadar bir hayatmış benimkisi anladım...
gittin ben de yittim...
geriye...
ortalama aşklar kaldı...
nefes alışlar....
küllenmiş yarınlar...
yok olmuş geçmişler...
......
kitap okumayan insan, en önemlisi hayatı ıskalar. hedeflerini kaybeder. dünyayı küçücük penceresinden seyrederken pencerenin daraldığını görür. umut etmek yerine ölmeyi tercih eder. gülümsemek yerine karamsarlığı. an’ın değerini hiç bir zaman anlayamaz. gelecekten kaygı duyar. düşünme yetisi zaten yoktur. tartışmayı beceremez. eline çiçek yerine silah almayı uygun görür..
kendine birşey katamamış insanlardan beklenilen en fazla ne olabilir. yetiştirdikleri insanlardan ne beklenebilir ki. başkalarının fikirlerini benimseyip, kendi fikirleri olmadan ama bu fikri ölümüne savunan (ki konu hakkında hiçbir şey bilmeseler dahi), fikirleri kabul görmediğinde yumruğunu savuran, tatlı dille değil küfürle derdini anlatabilen, düğünleri kan gölüne çeviren, memleket diye savunduğu şeyin kıymetini bilmeyen, savaşa karşı ne yapmalı sorusu yerine töre yüzünden kız kardeşini öldürmeyi planlayan bireyler olurlar.
bu insanlar aslında sadece kendilerini kaybederler. bu da aslında çok şeydir . kendi meziyetlerinin farkına varamayan veya geliştiremeyen bir insan sadece yaşar. kendini tanıyan insan ise yaşatır.
kendine birşey katamamış insanlardan beklenilen en fazla ne olabilir. yetiştirdikleri insanlardan ne beklenebilir ki. başkalarının fikirlerini benimseyip, kendi fikirleri olmadan ama bu fikri ölümüne savunan (ki konu hakkında hiçbir şey bilmeseler dahi), fikirleri kabul görmediğinde yumruğunu savuran, tatlı dille değil küfürle derdini anlatabilen, düğünleri kan gölüne çeviren, memleket diye savunduğu şeyin kıymetini bilmeyen, savaşa karşı ne yapmalı sorusu yerine töre yüzünden kız kardeşini öldürmeyi planlayan bireyler olurlar.
bu insanlar aslında sadece kendilerini kaybederler. bu da aslında çok şeydir . kendi meziyetlerinin farkına varamayan veya geliştiremeyen bir insan sadece yaşar. kendini tanıyan insan ise yaşatır.
kimbilir kaçıncı gün, kaçıncı gece o hastahane kapısında sabahlayış. ve bir an gelen haber...
"hastayı yitirdik! yapılabilecek bir şey yoktu!"
"hastayı yitirdik! yapılabilecek bir şey yoktu!"
düş olup akacak illâ ki hikayemin bir ucundan bu aşk....
gideceksin..... ben taşacağım....
özlemek bile sen olacak sonunda.... gülümsetecek beni....
düşündükçe kavuşmaları hikayeye yeni umutlar ekleyeceğim.....
gökten düşürecek çok umut taneciği olmalı sen gelene kadar....
biriktireceğim....."yapacak bir şey yok..."
gideceksin..... ben taşacağım....
özlemek bile sen olacak sonunda.... gülümsetecek beni....
düşündükçe kavuşmaları hikayeye yeni umutlar ekleyeceğim.....
gökten düşürecek çok umut taneciği olmalı sen gelene kadar....
biriktireceğim....."yapacak bir şey yok..."
mutluluk bazen,
sevdiğinin gözlerinden süzülen bir damla yaş olmak ve yanağının bir köşesinde asılı kalmaktır...
bazen de,
karaladığı o defterinin satırlarında iki kelime olmak...
bazen de,
gece uykusuz kaldığında içtiğin sigara,
başını koyduğun bir yastık,
dinlediğin bir şarkı...
ve bazen de,
her sabah baktığın o ayna..
sevdiğinin gözlerinden süzülen bir damla yaş olmak ve yanağının bir köşesinde asılı kalmaktır...
bazen de,
karaladığı o defterinin satırlarında iki kelime olmak...
bazen de,
gece uykusuz kaldığında içtiğin sigara,
başını koyduğun bir yastık,
dinlediğin bir şarkı...
ve bazen de,
her sabah baktığın o ayna..
yeniden doğmaktır her tükenişinde.
sen, silinmeyecek gözyaşım olmuşsun....
sen, oksijensiz ortamda bile soluk almamı sağlayan....
sen, ipincecik bir pamuk ipliğine tutunmuşken, halatlarla bağlayan yaşama.....
sen, yüreğimde en büyük yeri kaplayan...
sen, özlemimin dağ gibi büyüdüğü....
sen, tek başınalığımda konuştuğum....
sen, her gece sarılıp uyuduğum....
sen, başımı yastığa koyduğumda saçımı okşayan...
sen; yüreğimdeki acı, hüzün ve mutluluk olmuşsun şimdi...
sen, oksijensiz ortamda bile soluk almamı sağlayan....
sen, ipincecik bir pamuk ipliğine tutunmuşken, halatlarla bağlayan yaşama.....
sen, yüreğimde en büyük yeri kaplayan...
sen, özlemimin dağ gibi büyüdüğü....
sen, tek başınalığımda konuştuğum....
sen, her gece sarılıp uyuduğum....
sen, başımı yastığa koyduğumda saçımı okşayan...
sen; yüreğimdeki acı, hüzün ve mutluluk olmuşsun şimdi...
#645568
susmak diyorum.... susun diyor çığlıklarım.... duyuramıyorum.....
sesler.... duvarlarda oynuyor.... gölgeler değil, gölgesiz sesler...
arkamdan sesler, önümden sesler.. dört yanımda kulaklarımı tırmalıyor..
beynimi oyuyor sessizce ağlayan inlemeler...
dört bir yan hüzün.... tarlanın nadas vakti..
tuttum nefesimi...
bulun hayatımın geri kalanını.....
ister çığlıklarınızla, ister sessizliğinizle......!!
susmak diyorum... yangılanmış yüreklerin yankısından korkarak...
bir kuytunun çağrıştırdığı çığlık... bir karşı duruş...
sesler.... duvarlarda oynuyor.... gölgeler değil, gölgesiz sesler...
arkamdan sesler, önümden sesler.. dört yanımda kulaklarımı tırmalıyor..
beynimi oyuyor sessizce ağlayan inlemeler...
dört bir yan hüzün.... tarlanın nadas vakti..
tuttum nefesimi...
bulun hayatımın geri kalanını.....
ister çığlıklarınızla, ister sessizliğinizle......!!
susmak diyorum... yangılanmış yüreklerin yankısından korkarak...
bir kuytunun çağrıştırdığı çığlık... bir karşı duruş...
saçma sapan entrylerine bile eksi oy verenleri takmamak.
ben sana şiiri nefesimden çektim... cinayet süsü verilmiş neşeli bir intihar alayı sözlerin... ok gibi geçerken kalbimden ve yaslı yıldızların sönmüş bağırlarında saklanan puslu gözlerin, delik delik yerleşirken ruhuma, ağzımdan köpüren simsiyah güneş... eflatun bir kan... hayat, kulaklarımızdan içeri sancısı dinmez bir korun hırçınlığıyla dalıyor... yokum bugün de... sen devam et kirlenmişliğinle yaşamaya... ben arınıyorum tüm yosma aşklarından hayatın... tüm kokuşmuş seni seviyorumları terk ediyorum.... gidiyorum...
nefes...
buyruğu taşlanan kum saati...
ruhun çevresini saran güneş tohumları...
kör sezişi aralayan rüzgar...
duvarları yakılan kanser tutmuş ev...
kanatlanan el...
sesi büzüp bezemek için çoğalan bahar...
kağıdın ucu düşle yakılmış, içine avucun cevheri saklanmış....
sonra özetlenir gece...
bahtını topraktan kulelere dökenler bir yana......
kendini rüzgara serenler öte yana...
arada bir ırmak... kanı gül kokan...
buyruğu taşlanan kum saati...
ruhun çevresini saran güneş tohumları...
kör sezişi aralayan rüzgar...
duvarları yakılan kanser tutmuş ev...
kanatlanan el...
sesi büzüp bezemek için çoğalan bahar...
kağıdın ucu düşle yakılmış, içine avucun cevheri saklanmış....
sonra özetlenir gece...
bahtını topraktan kulelere dökenler bir yana......
kendini rüzgara serenler öte yana...
arada bir ırmak... kanı gül kokan...
yaprak isimli bir kızımızın, internet dünyasına dalacağı zaman kullanması muhtemel yaratıcı nick.
(bkz: gerçekçi ol imkansızı iste)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?