hamartyl

atalarımız olan homo sapienslerin ok ve mızrağı keşfetmesi. kendilerinden daha eski olan neanderthal insanına karşı ilk soy kırımı gerçekleştirmişlerdir.

muhteşem birgotan project parçası.
" le revancha del tango " albümünden.

söylenmeyeni söyleyeyim dedim
söz bulamadım
sözüm özümden çıktı
giz bulamadım
anlatayım, ileteyim istedim
siz bulamadım
( şair olamayacağımı anlayıp, şiir yazmaktan vazgeçtiğimde yazdığım son mısralar)

(bkz: beşiktaşlı çömez soslu çubukmakarna)

bakırköy - k blok

son dört saniyesi dört bin saniyede geçen maç. maçı kaydettiğim dvd nin üzerine başlık yazarken adeta ilkokul çocuğu gibi titrete titrete yazmışım ki, tansiyonum 2o ye falan vurmuştur.
ama asıl mesele bundan sonra. yunanistan’ ı yenersek ikinci turda rakip porto - riko ya da slovenya. onları da geçersek, muhtemelen, fransa - angola maçı galibi ve ardından yarı finalde abd.
yunanistan’ a kaybedersek yine portp - riko ya da slovenya ve çeyrek finalde arjantin. bu da gösteriyor ki, çeyrek finalde arjantinle karşılaşmamak için grubu 1. bitirmeliyiz. böylece şampiyonluğu telafuz edeceksek en azından yarı finali görüp, abd karşısında " tamam ya da devam " diyebilelim.
yolumuz açık olsun.

1966 doğumlu rus matematikçi. matematik zerrece anlamadığım bir konu. neden bu amcayla ilgili yazmak gereği duyduğuma gelince; bu amca çözümlenmemiş yedi matematik teoreminden biri olan poincare konjekturu nü çözdüğünü iddia etmiş, 2002’ de. bu sorunun cevabı matematik nobeli olan fields madalyası’ na aday gösterilmesini sağladığı gibi bir milyon dolarlık bir ödüle de sahip olması anlamına geliyor. buraya kadar herşey holywood filmlerine potansiyel bir senaryo malzemesi olarak görünüyor.
bugün okuduğum bir haberde [http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=196023 ] perelman’ ın paraya tenezzül etmediği ve ortadan kaybolduğu yazılmış. üstüne de oxford üniversitesinden bir profesörün açıklamasına yer verilmiş. şöyle diyor ; "onun için para ödüllerinin ünün vs. hiçbir önemi yok, o sadece problemi çözmekle ilgileniyor."
bilimin teknoloji aracılığıyla insan oğluna yaptığı katkıları biliyoruz. hiroşima nagasaki vs. en son israil’ in lübnan’ da hangi gelişmiş teknolojik ürünler denediğini ise tam olarak bilmiyoruz.
perelman’ ın bana hatırlattığı şey; etik. bilim adamının ya da herhangi bir adamın sorumluluk anlayışı. stanford’ a kaçık olduğu için kabul edilmeyen bu adamın peşinde kimler var acaba?
umarım perelman hayatının sonuna dek, zevk aldığı için oturup problem çözer. zekasını pentagon ya da kremlin gibi insanoğlunun kıyamet kitabını hazırlayanların hizmetine sunmaz.

ses mühendisliğini alan person’ un yaptığı, 1970 çıkışlı pink floyd şaheseri.
tam anlamıyla manikdepresif bir albüm. tam silahlarınızı kuşanıp, dünyanın karşısına dikilecek çoşku ve hezeyana kapılmışken birden bire
" bana ne .mına koyiyim, en iyisi gidip ölmek " karamsarlığını zerk ediyor.
1 atom heart mother
2 if
3 summer’ 68
4 fat old sun
5 alan’ s psychedelic breakfeast

iki önemli nokta var ki, atlanmadan düşünülmesi gerekir.
birincisi; nasıl kitap okuyorsunuz? ikincisi de; nasıl film izliyorsunuz?

uyguladığı metod oyuncudan çok şizofren yetiştirmeye yarayan önemli tiyatro şahsiyeti. çehov ile aralarında bitmeyen bir tartışma süregelmiştir. çehov " ben komedi yazıyorum ", dese de stanislavski yi inandıramamış, oyunlarını melodrama çevirmiştir.

yenir miki? hiç görmedim, ben bilmem de! yani o bakımdan, şeyettim, neyse... hintliler yetiştiriyor galiba.

canım, cicim, gülüm gibi bir söz ama ne söz.

" beni alet etmeyin, içinizdeki faşisti gizlemeyin."
adolf

fenerbahçe ile anlaştığı açıklanan, geçen yıl güney amerika’ da yılın defans oyuncusu seçilen stoper. fenerin göbeği iki tanka emanet. tabii luciano ile birlikte oynayacaklarsa.

dünyanın en kaba, en çekilmez, en sevimsiz insanlarından biri. şeker hastalığına yormak gerekir belki ama yine de çekilir gibi değil. oğlu murat özkan ise tam tersine, güzelce bir insandır.

iki düş arasında beklenti
çiçekler zamanında

ölüm, seni mi düşünüyorum ne bugünlerde
ipekli bir mendil katlar gibi durmadan
sesini mi duyuyorum en çok
dünyasızlığın sesini.

ben çiçekler zamanında doğmuşum
ıslak bir gökyüzü zamanında
ve annem olmamış gibi doğmuşum
sesini yakından tanıyorum.

bıraktım anılarımı yan yana dizip
tam şuralarda bir yerde duruyorum
istersem yapabilirim
su diplerindeki esrikliğime güvenip.


edip cansever şairin seyir defteri toplu şiirleri (2)

5
yağmur yağmur yağmur
uçsuz bucaksız bir deniz
anısız, sonrasız, biz bizeyiz
devinimsiz bir yüz gibi terlemekte zaman.

6
- kim söyler caz şarkılarını en iyi
- zenciler, zenciler
- ama sen beyazsın ne haber
- benim de kapkara yaptılar içimi.

edip cansever şairin seyir defteri

aynı isimde edip cansever in de uzunca bir şiiri vardır. adam yayınları - şairin seyir defteri

7
söyledim miydi sana
bir düş olduğunu onun,ödünç aldığım
iki beklenti arasında bir düş
onunla en yakınken uzanıyorum senin yanına
onunla iç içeyken sarılıyorum sana
çekilince ondan özlüyorum seni
çünkü sen
sen benim sevmemin başlangıcısın olsa olsa.

edip cansever in 1984 de yayımlanan şiir kitabı.

ilkyaz şikayetçileri 8
fotoğrafta çıkmak

pazarcılar gitmiş ipleri kalmış
ilkyazla birlikte - güz çekmiş saçlarından -
boşluğun ölüsü kalmış

ben ilkyaz filan görmedim - diyor -
beyoğlu’ nda aynalı pasaj’ daki
beyaz giysili düğmecileri saymazsam
bir de
şu şaşkın cumartesiyi
masa örtüsünün üstünde
su kenarlarında üşüyen kelebekler gibi
konup konup kalkıyor ya, onu
saymazsam diyor
ve diyor ki - bir şey demiyor -
ah bu çekik gözlü akşamüstleri!

( ayçiçeği yiyen çocuk
yün ören kadın
rakısını yudumlayan adam
sokağa bakan herhengi bir oda
arka bahçede
herhangi bir mermer masa )

ah bu iri gözleri ve akşamüstleri
ve kahverengi

( herhangi bir yarın
herhangi bir yarından sonra )

diyorki - bir şey demiyor -
öyleyse neden sığdırıyorum bu görkemli güne
durup dururken
bir piknikteki o dayanılmaz can sıkıntısını
ve neden
kar yağınca bütün meyhaneler birbirine benzer
ve tenha semtler
ve gelmiş geçmiş bütün yolculuklar
- ve oteller oteller -
birbirine
uzun uzun düşünmeli bunları da.

bir fotoğrafta çıkmak gibi oluyor her şey
anlamadığı bu
- ve anladığı -
ben ki bir boy fotoğrafıyım - diyor -
yaşarken yaşamazken
ikisi de aynı şey
aynı
yani bir fotoğrafta çıkmak
- ah bu kımıltısız akşam üstleri -

boşluğun ölüsünü kaldırıyorlar
kadınlar kirpikleriyle
adamlar yere bakarak
o çocuklar incecik dudaklarıyla
o
" bir fotoğrafta çıkmak "
durarak kaldırıyor boşluğu
çünkü
fotoğrafta çıkmak
çoktan ödünç almış oluyor onu.