sinema sanatina olan inancimi cogu zaman sorgulatan eylem. benim okudugum harry potterin en iyi produksiyonu kendi hayalgucumdur, warner bross ya da twenieth century fox degil.
ayni sey yuzuklerin efendisi icin de gecerli, kurtlar imparatorlugu icin de. cunku en buyuk sorun, bu filmi ceken insanlarin da benim gibi siradan, hem de gayet siradan okuyucular olmasi. belki benim hayal gucumdeki komser pierre jean reno degil; varsin olsun.
okunan kitabın filmini izlemek
bir odev konusu da olabiliyor.anayurt otelini okumaktayiz sinifca sonra da filmini izleyip farkli yonlerini bulacagiz.
yeşil yol bunun aynı duyguyu verebilen nadir örneklerindendir
söz konusu kitap ve film the godfather olunca mükemmel olan hadise.
bu konuda yüzüklerin efendisi serisinin yönetmeni peter jackson;kitap ile film farklı olarak değerlendirilmeli gibi ne dediğini tam hatırlamadığım ama yorumuna katıldığım bir durumdur.kitap sınırsız hayal gücünün dekorun karakterlerin hayalinizin anlatılana göre şekillendiği muazzam bir kaynak,film ise başka birinin hayalinde şekillenen karakterlerin dekorun vs. olguların görsel bir şölene döndüğü halidir bence.
kitapta her şey okuyucunun hayal gücüne bağlıdır.zaman sınırı yoktur.ancak belli bir süre içine sığdırılmaya çalışılan film, kitabın verdiği heyecanı vermez, veremez.atlanmış sahneler, önceden kitabı okumuş biri için hiç de iyi değildir.karakterleri canlandıran oyuncuların, hayalindeki gibi olmaması filmden soğutur izleyiciyi.karakterlerin iyi işlenmemesi ise çıldırtır.(bkz: gimli)
ozellikle hayal gucune dayanan gerilim, fantazi ve bilimkurgu gibi alanlarda buyuk hayal kirikligi yaratan aktivite. "elbisenin dusmesi ile korkunc sirti ortaya cikti" cumlesinin bendeki etkisi mor ketenin hayarak mavi damarlarin ortasinda sari irinlerin ve iltahapli sigillerin biriktigi bir kambur sirti ortaya cikarmasi. benim icin korkunc bu. herkesin korkuncu kendine oldugu icin yonetmenin fantazisinin kalan dunyaya iz dusumu.
ama dram yada aksiyon filmlerinde zaman zaman basariya ulasabilecek bir yontemdir.
ama dram yada aksiyon filmlerinde zaman zaman basariya ulasabilecek bir yontemdir.
the da vinci code ile hayal kırıklığına uğranılacağı bir kere daha görülmüştür.
ulan keşke okumasaydım o kadar kafa patlattım dedirten hadise.
(bkz: kızıl nehirler)
iki önemli nokta var ki, atlanmadan düşünülmesi gerekir.
birincisi; nasıl kitap okuyorsunuz? ikincisi de; nasıl film izliyorsunuz?
birincisi; nasıl kitap okuyorsunuz? ikincisi de; nasıl film izliyorsunuz?
söz konusu özne fight club olduğu sürece zerre sorun yaratmayacak atraksiyondur. hatta kitap okunur, film izlenir akabinde kitap tekrar okunur. öyle de lezizdir.
angela nın külleri, mutlaka okunmalı. filmi aynı tadı vermez.
birilerinin kamera karşısına geçip kafanızdaki tüm kurguyu harabeye çevirmesine izin verme fiili.
lord of the rings başarılı istisnalarındandır bu durumun. hayalinizde yarattığınız karakterlerin hemen hemen aynısını beyaz perdede görmek harikulade bir şey. yayında ve yapımda emeği geçen, evet.
okuma alişkanligi oluşmamis yurdum insani bünyelerinde acayip reaksiyonlara, tepkileşimlere neden olabilecek eylemdir. aşk i memnu adli dizinin aslinda günümüzden çok önce yazılmış bir roman olduğunu kavrayaman yurdum insani ve yurdum medyasi dizinin sonunun nasil bitecegini tartismislardi. birde tabii milyonlar bu diziyi begenerek izlemişti, o kadar insan evladi zamaninda bu kitabi okumuş olsa şimdi farkli şeyler tartişiyor olurduk kanimca.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?