dönemsel bakıldığında osmanlı topraklarında bir milyon ermeninin öldürülmüş olmasına imakan yoktur. ki öldürülen ermenilerin çoğuda fransız üniformasıyla öldürmeye gelen fransız askerleridir. askerin milleti mi olur? üniformanın içinden ermeni çıkmış biz ne yapalım karşılık vermeseydikte biz mi ölseydik!
kürt meselesi ise 30 binden fazladır hesaplamak gerek tabi bir de karşılık vermelerinden ötürü ölmüş askerlerimiz vardır. bu danışıklı bir döğüş gibi herkes yerinden memnun ki bitmiyor bir türlü kaos.
ilk bölümünde verdiği hüzne nazaran hey gökler başladığında coşkuyla halay çeker ve gırtlağınız sızlayana kadar yüksek sesle söylersiniz.
nerede asılmaya giderken dostunun gülüyle yarelenen pir sultan yoldaşları nerede şimdiki bağnazlar.. daha da bölünecek bir mevzu kalmadı zaten.
yine de dostun gülü yareler beni demişti pir sultan abdal.
yine de dostun gülü yareler beni demişti pir sultan abdal.
(bkz: çıya ez ım)
kürtlere düşmanlık ve katledilmelerini alkışlamadığı için türk düşmanı ilan edilmeye yeltenilmiş yazar. türk olmanın birinci şartının kürtleri katletmek olduğunu sanan şahsiyetlere göz açtırmayacaktır.
(bkz: dünya halkları kardeştir)
"..bütün mevsimler tutsak düşse de yangına, her bahar dicle’yi emzirir dağlar. bahar, dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar.
alışamam ölüme alışamam, ölüm insana aykırıdır alışamam. susmak insana aykırıdır susamam. yanıbaşımda bir yangın, eti yanar vatanımın susamam. yanıbaşımda ölüm çalıyor kapıları duramam.
çığlık olmak ama her sessizliğe çığlık olmak insana yaraşır. ölüme direnirim tırnağımla dişimle ama alışamam ölüme. bir başına olmak, önemli değil. bir gül, bir gül bırakabilmek arkadan gelenlere.."
(bkz: dünya halkları kardeştir)
"..bütün mevsimler tutsak düşse de yangına, her bahar dicle’yi emzirir dağlar. bahar, dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar.
alışamam ölüme alışamam, ölüm insana aykırıdır alışamam. susmak insana aykırıdır susamam. yanıbaşımda bir yangın, eti yanar vatanımın susamam. yanıbaşımda ölüm çalıyor kapıları duramam.
çığlık olmak ama her sessizliğe çığlık olmak insana yaraşır. ölüme direnirim tırnağımla dişimle ama alışamam ölüme. bir başına olmak, önemli değil. bir gül, bir gül bırakabilmek arkadan gelenlere.."
(bkz: baba olmak)
günden güne yaklaşan tehlike.
eshefle karşılanıp gülerek uğurlanan söylemdir. türkiyeye bakıyorumda bu tanrının korumuş halimi acaba? günden güne memleketin amına koyuluyor tanrı eliyle müslümanlık ağzıyla tanrının türkü koruyacağından emin miyiz?
ırkçıymış kendileri yine de aramıza katılmış olmaları güzel.
tarihte büyük yer sahibi millet batının turkia dediği ve on dokuzuncu yüzyılda türk adını almıştır. velakin bağnaz yahudiler gibi milletimi kutsal ilan ederek aşağılamayı hiç istemiyorum doğrusu, kutsal olmak dünyayı kendimiz dışındakilere dar etmekse olmayıversin. sıradan bir millet olarak dünyaya entegre oluruz biz. sıradan olmak basit veya özel olmaktan çok daha iyidir.
gece vakti yaptığımız beyin fırtınası ve düşünce alışverişinde ortak paydalarımız ve farklı öngörülerimizi her zaman olduğu gibi kucaklaşarak birarada tutabilileceğimizin bilincindeyiz. ikimizde sonrayı biliyoruz. bakışlarımız farklı açıda olsada vardığımız yerin aynı oluşudur güzel olan.
çarlık döneminde feodal, leninle sosyalist, sscb nin dağılmasıyla kapitalist olan devlet. denklem gayet açık.
#638547
#638549
#638548
feodalite sosyalizmi doğurmuştur. nasıl?
feodal yapıda kişilerin hükmü esastır. (osmanlı ve roma) bu hüküm sahiplerine karşılık işçi/köylü/halk haklarına binayen başkaldırdıklarında sosyalizmin tohumları atılmış sınıf mücadelesi başlamıştı.. kapitalizm ise bu başkaldırıdan sömürülecek sınıfı keşfetti .. feodalite yerini sosyalizme bırakırken sermaye insanların hakimiyetinden çıkarak insanlara hakim olmaya başladığında kapitalizm doğmuş oldu.. bundan sonra kaçınılmaz olan sınıfları ve sınırları kaldıracak komunizmdir. hafifte olsa rüzgarı hissedebiliyoruz istesekte istemesekte birlikte yaşamak karşı konulamaz olandır..
#638549
#638548
feodalite sosyalizmi doğurmuştur. nasıl?
feodal yapıda kişilerin hükmü esastır. (osmanlı ve roma) bu hüküm sahiplerine karşılık işçi/köylü/halk haklarına binayen başkaldırdıklarında sosyalizmin tohumları atılmış sınıf mücadelesi başlamıştı.. kapitalizm ise bu başkaldırıdan sömürülecek sınıfı keşfetti .. feodalite yerini sosyalizme bırakırken sermaye insanların hakimiyetinden çıkarak insanlara hakim olmaya başladığında kapitalizm doğmuş oldu.. bundan sonra kaçınılmaz olan sınıfları ve sınırları kaldıracak komunizmdir. hafifte olsa rüzgarı hissedebiliyoruz istesekte istemesekte birlikte yaşamak karşı konulamaz olandır..
komunizmin ayak sesleridir.
kapitalizmin sebebidir.
sosyalizmi doğurmuştur.
önüne kattığını hızla asimile eden bir dünyada keltler gibi uçlara itilmiş bir kültürün ayakta kalmayı başarması aslında bir mucize. keltler gerek coğrafi gerekse kültürel anlamda itildikleri kıyılara sıkı sıkı tutundular ve ayakta kaldılar.
on ikinci yüzyılda hıristiyan avrupa halkı kudüsün ne pahasına olursa olsun "isa adına" mutlaka ele geçirilmesine inandırılmıştı. ama konu sadece din değildi.
doğu’da yaşayan müslüman halklar refah içinde yaşarken batı’daki hıristiyanlar sefalet içindeydiler. doğu’nun zenginliği batı’nın gözünü kamaştırıyordu. doğu’da müslümanlar hıristiyanlara ve musevilere karşı hoşgörü içindeyken batı’da hıristiyanlık dışında bir gerçeğin kabul edilmesi mümkün değildi. ortaçağ bağnazlığı en üst seviyesindeydi.
1095 yılında papa ikinci urban, müslümanlara karşı kutsal savaş’ı ilan etti. savaş kazanıldığı takdirde roma imparatorluğu’nun tüm kültürel mirasına oturan vatikan, kavuştuğu güç ile imparatorluğunu mutlak kılacaktı. ve 1099 yılında kudüs ele geçirildi. kudis’te yaşayan kimi kaynaklara göre 50 kimi kaynaklara göre 70 bin müslüman ve musevi erkek, kadın, çocuk demeden acımasızca öldürüldü, tecavüze uğradı.
(bkz: tapınak şövalyeleri)
doğu’da yaşayan müslüman halklar refah içinde yaşarken batı’daki hıristiyanlar sefalet içindeydiler. doğu’nun zenginliği batı’nın gözünü kamaştırıyordu. doğu’da müslümanlar hıristiyanlara ve musevilere karşı hoşgörü içindeyken batı’da hıristiyanlık dışında bir gerçeğin kabul edilmesi mümkün değildi. ortaçağ bağnazlığı en üst seviyesindeydi.
1095 yılında papa ikinci urban, müslümanlara karşı kutsal savaş’ı ilan etti. savaş kazanıldığı takdirde roma imparatorluğu’nun tüm kültürel mirasına oturan vatikan, kavuştuğu güç ile imparatorluğunu mutlak kılacaktı. ve 1099 yılında kudüs ele geçirildi. kudis’te yaşayan kimi kaynaklara göre 50 kimi kaynaklara göre 70 bin müslüman ve musevi erkek, kadın, çocuk demeden acımasızca öldürüldü, tecavüze uğradı.
(bkz: tapınak şövalyeleri)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?