milli görüş hareketinin milli selamet partisi, 12 eylül 1980 askeri harekatından sonra kapatılmıştı. milli güvenlik konseyince siyasi partilerin yeniden kurulup faaliyet göstermesine izin verilmesi üzerine 19 temmuz 1983te avukat ali türkmen başkanlığında refah partisi kuruldu.
milli görüş hareketinin 12 eylülden sonra kurulan siyasi partisidir. 1987de genel başkanlığa necmettin erbakan getirildi. 1991 seçimlerinde meclise girdi. 1995 seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. 1997de refahyol hükümetini kurdu. 28 şubat sürecinden sonra kapatıldı.
kaşıntısı yara yapacak gibi duran siyasi parti. geçmişten ders almadıkları ve takiye yaptıkları yine ortaya çıkan zavallılar.
(bkz: msp)
(bkz: rp)
(bkz: fp)
(bkz: bu işte bir şey var gibi gibi)
(bkz: msp)
(bkz: rp)
(bkz: fp)
(bkz: bu işte bir şey var gibi gibi)
söyleyecek çok şey var ama söylenemiyor gibi bir ruh halini tetikleyip ne varsa döktüren sessizliğe edilmiş yemine ihanetin başlangıcı nevzat çelik şiiri.
rüzgar etekli geçin çocuklar gözlerimden
geçin kısa pantolon boy boy oyun oyun
şakacıktan oyuncuktan olsun razıyım dünden
ba-ba deyin çığlık çığlığa önümde durun
pamuk ellerinizle boynuma tırmanın dizlerimden
karıştırın ceplerimi yüzünüzü sakalıma sürün
ağlamıyorum kokunuz kaçtı da gözlerime o yüzden
öpeyim gıdığınızı hadi katıla katıla gülün
ulaş barış evrim özlem gökçe devrim
güzelim adlarınız şimdiden tutmuş umutları
yapraklarca balıklarca kuşlara geçin tuzakları
aferin çocuklar size aferin bin aferin
kat kat katlanıyorsam acılara gıkım çıkmıyorsa
gövdemi serin bir dal gibi şafaklara salmışsam
ipten alıp zehir zıkkım müebbetlere yatırmışsam
şair olmuşsam ekmekten ve aşktan yana
bir adım daha erkene almışsam yani ömrümü
bulutsuz yürüyün diyedir altında göğün
hadi öpün birbirinizi öpün bir daha öpün
ve alın artık ellerimden sizde büyüsün gülüm
rüzgar etekli geçin çocuklar gözlerimden
geçin kısa pantolon boy boy oyun oyun
şakacıktan oyuncuktan olsun razıyım dünden
ba-ba deyin çığlık çığlığa önümde durun
pamuk ellerinizle boynuma tırmanın dizlerimden
karıştırın ceplerimi yüzünüzü sakalıma sürün
ağlamıyorum kokunuz kaçtı da gözlerime o yüzden
öpeyim gıdığınızı hadi katıla katıla gülün
ulaş barış evrim özlem gökçe devrim
güzelim adlarınız şimdiden tutmuş umutları
yapraklarca balıklarca kuşlara geçin tuzakları
aferin çocuklar size aferin bin aferin
kat kat katlanıyorsam acılara gıkım çıkmıyorsa
gövdemi serin bir dal gibi şafaklara salmışsam
ipten alıp zehir zıkkım müebbetlere yatırmışsam
şair olmuşsam ekmekten ve aşktan yana
bir adım daha erkene almışsam yani ömrümü
bulutsuz yürüyün diyedir altında göğün
hadi öpün birbirinizi öpün bir daha öpün
ve alın artık ellerimden sizde büyüsün gülüm
edip akbayramın seslendirdiği nevzat çelik şiiridir. dört duvar kültürünü yansıtıyor biraz ve özgürlüğün kısa aralıklarla gaspedilmesinin sonunda insana neler düşündürdüğünü ve göz kapaklarının aslında görüşü hiç te kısıtlamadığını betimliyor. öyle mahur ve mağrur anlatıyor ki dizeler, hayran kalmamak elde değil yaşama.
güneşi hiç görmedim penceremde
ne ay doğdu geceme ne bir yıldız
hem sıkış sıkış hem çöl kadar ıssız
beş yıldır bir şeyler soluyor içimde
dal olsun diye kuşa uzattımdı kolumu
omuzlarıma kadar ekmek ufaladımdı
yanılıp da bir kez bile konmadı
inip üç adımda bitirdim yolumu
evet üç adımda bir tokat
gibi çarptı yüzüme duvar
dibine çöküp avuçlarımı açtım fakat
hangisine sapsam ne çok yol var
el eli çoğaltmayınca bir yerde
uçurumlaşıyor avuç çizgisi de
tek başıma yürüsem şimdi
barbaros bulvarı`ndan beşiktaş`a
bir vapura binsem ya da motora
-kaptan dümen kır üsküdar`a-
düşteki gibi ansısam birden
koyun gibi yatırılıp kazınmış saçımla
ayakkabısızlığım.. pantolonsuz bacaklarımla
içinizde aykırı bir yaşamım ben
ihbar polis filan.. güvertede tutuklanmadan
balığın üstüne martının altına
yarı yolda kaldırıp gövdemi atsam
bulurdum kendimi ayaklarımın dibinde
beş yıldır bir şeyler sürükleniyor içimde
yıllarca mektupsuz kitapsız bırakıldım
bir elimle yazdıklarımı
okudum diğer elimle
beş yıldır beş koca yıldır
bir şeyler kopuyor içimde
şortum ve şıpıdık tokyalarımla gördünüz
beni haydarpaşa hastane girişinde beklerken
güneş yanığı teninize renk renk giysilerinize bakarken
uzun zincirlerle bağlı kollarımı süzdünüz
imgeleminiz hemen de devindi
-deli bu deli-
yüzdeki buruşmadan
duymasa da anlıyor insan
biraz kötücül biraz acımaklı
baktınız yüreğimi şaşırdım
dürterek birbirinizi
gizliden fısıldaştınız
sıkıca kavranıp kollarımdan
özenle geçirildim aranızdan
-sizi mi koruyorlardı beni mi bilmem-
çocuklarınızı kaparak çamurmuşum
gibi sıçradınız iki yanıma
ama soru sorandır çocuk-baba
anne kim neden bu amca...
bir çift dikenli tel yumağıydı gözlerim
ağlayamadığımca ağladım yanıtınıza
gün batınca çocuklar erkenden
masallarını dinlemeden derin bir uykuya
bir yunus dalıp çıkıyormuş gibi suya
kalkıyorlar gözlerinde yıldız gülerken
bendim öpen bendim silen
anne diye üşüyen korkularını
ellerimle şafak yangını yıldızları
bendim gözlerine koyup giden
sabah bir parça da anneler
beni öpüyorsunuz
bilmeden tadımı taşıyorsunuz
günboyu sıcacık dudaklarınızda
yaslandığınız ağaçta benim sırtım
çiğniyorsunuz sokakta ayak izlerimi
kokladıkça açan güzelim çiçeği
ansıyın bir zaman yakama taktım
geçerken kulaklarınıza uğultular geliyordur
evet siz de vardınız taksim alanı`nda
hepten unuttuğunuza inanmıyorum mutlaka
omzunuzda omzumun sıcaklığı duruyordur
duysanız anlasanız bir kez beni
böyle tek başıma geceleri
çığlık çığlığa kalkmazdım
ellerimin arasında kanayan alnımla
çatlak bir duvar gibi bakmazdım
bir elime ateş ötekine barut
çizgi çizgi ben mi kazıdım
değmesin diye bağlasa mıydım
açlık ve ölümle yağarken bulut
gençliğimi kakıp durmayın başıma
bugünden yarına akardım
bir bilseniz neler yaşadım
yüzyıl bebek kalır yanımda
asıldım yüreğinizin kapısına
acıyı sevince bölerim
su gibi yaprak gibi gülerim
çıkmayın dokunmadan bana
bir orman gibi yürüyüp elbet
varacaksınız ortasına yolun
ben yatarım bin müebbet
siz çiçeklene-dallana durun
güneşi hiç görmedim penceremde
ne ay doğdu geceme ne bir yıldız
hem sıkış sıkış hem çöl kadar ıssız
beş yıldır bir şeyler soluyor içimde
dal olsun diye kuşa uzattımdı kolumu
omuzlarıma kadar ekmek ufaladımdı
yanılıp da bir kez bile konmadı
inip üç adımda bitirdim yolumu
evet üç adımda bir tokat
gibi çarptı yüzüme duvar
dibine çöküp avuçlarımı açtım fakat
hangisine sapsam ne çok yol var
el eli çoğaltmayınca bir yerde
uçurumlaşıyor avuç çizgisi de
tek başıma yürüsem şimdi
barbaros bulvarı`ndan beşiktaş`a
bir vapura binsem ya da motora
-kaptan dümen kır üsküdar`a-
düşteki gibi ansısam birden
koyun gibi yatırılıp kazınmış saçımla
ayakkabısızlığım.. pantolonsuz bacaklarımla
içinizde aykırı bir yaşamım ben
ihbar polis filan.. güvertede tutuklanmadan
balığın üstüne martının altına
yarı yolda kaldırıp gövdemi atsam
bulurdum kendimi ayaklarımın dibinde
beş yıldır bir şeyler sürükleniyor içimde
yıllarca mektupsuz kitapsız bırakıldım
bir elimle yazdıklarımı
okudum diğer elimle
beş yıldır beş koca yıldır
bir şeyler kopuyor içimde
şortum ve şıpıdık tokyalarımla gördünüz
beni haydarpaşa hastane girişinde beklerken
güneş yanığı teninize renk renk giysilerinize bakarken
uzun zincirlerle bağlı kollarımı süzdünüz
imgeleminiz hemen de devindi
-deli bu deli-
yüzdeki buruşmadan
duymasa da anlıyor insan
biraz kötücül biraz acımaklı
baktınız yüreğimi şaşırdım
dürterek birbirinizi
gizliden fısıldaştınız
sıkıca kavranıp kollarımdan
özenle geçirildim aranızdan
-sizi mi koruyorlardı beni mi bilmem-
çocuklarınızı kaparak çamurmuşum
gibi sıçradınız iki yanıma
ama soru sorandır çocuk-baba
anne kim neden bu amca...
bir çift dikenli tel yumağıydı gözlerim
ağlayamadığımca ağladım yanıtınıza
gün batınca çocuklar erkenden
masallarını dinlemeden derin bir uykuya
bir yunus dalıp çıkıyormuş gibi suya
kalkıyorlar gözlerinde yıldız gülerken
bendim öpen bendim silen
anne diye üşüyen korkularını
ellerimle şafak yangını yıldızları
bendim gözlerine koyup giden
sabah bir parça da anneler
beni öpüyorsunuz
bilmeden tadımı taşıyorsunuz
günboyu sıcacık dudaklarınızda
yaslandığınız ağaçta benim sırtım
çiğniyorsunuz sokakta ayak izlerimi
kokladıkça açan güzelim çiçeği
ansıyın bir zaman yakama taktım
geçerken kulaklarınıza uğultular geliyordur
evet siz de vardınız taksim alanı`nda
hepten unuttuğunuza inanmıyorum mutlaka
omzunuzda omzumun sıcaklığı duruyordur
duysanız anlasanız bir kez beni
böyle tek başıma geceleri
çığlık çığlığa kalkmazdım
ellerimin arasında kanayan alnımla
çatlak bir duvar gibi bakmazdım
bir elime ateş ötekine barut
çizgi çizgi ben mi kazıdım
değmesin diye bağlasa mıydım
açlık ve ölümle yağarken bulut
gençliğimi kakıp durmayın başıma
bugünden yarına akardım
bir bilseniz neler yaşadım
yüzyıl bebek kalır yanımda
asıldım yüreğinizin kapısına
acıyı sevince bölerim
su gibi yaprak gibi gülerim
çıkmayın dokunmadan bana
bir orman gibi yürüyüp elbet
varacaksınız ortasına yolun
ben yatarım bin müebbet
siz çiçeklene-dallana durun
aman abdestleri bozulmasın mantığıyla olabilir, başı açık hatunlar için "onların ne bok oldukları belli sürtüne sürtüne giderler mantığı"nın güdüldüğünü yine böyle bir modelden duyarak hayal kırıklığı yaşamıştım.
urfa yöresi türkülerindendir. hasretliği sadece birkaç kelimeyle güzel bir şekilde yoğuran türkünün yavuz bingölden dinletisi güzeldir. annesi zaten halk ozanı olduğundan eğitimini çocuk yaşta çok iyi almıştır sanatçı, bunu da türküye yansıttığını farkediyoruz.
gitti canımın cananı beni bıraktı yaralı
ben bu dertten ölür isem kızlar kazsın mezarımı
doktor gelse tabib gelse çare bulunmaz derdime
gelsin canımın cananı odur derdimin dermanı
gitti canımın cananı beni bıraktı yaralı
ben bu dertten ölür isem kızlar kazsın mezarımı
doktor gelse tabib gelse çare bulunmaz derdime
gelsin canımın cananı odur derdimin dermanı
şu msn illetinden hızla tüm kullanıcılara yayılan spam türü eklentiden kurtulmanın tek yolunun bugüne kadar edinilen bilgiyle ancak formatlamak olduğunu belirtmek istediğim yazar. f secure, panda, avg, antivir, nod32 ve norton dahil hiç bir virüs programı bu eklentiyi bulamamakta nedenide virüs gibi hareket etmemesidir. bir messenger eklentisi gibi davrandığından şüphe çekmiyor.. hadi hayırlı tıraşlar..
doğum gününü içtenlikle kutlar gözlerinden öperim nice yıllara gözüm.
doğum gününü içtenlikle kutlar gözlerinden öperim nice yıllara gözüm.
-kekec- #729209. bizim vatandaşımızın fazıl say’dan ne farkı vardır anlamış değilim tc vatandaşını ve halkını nıye bu kadar küçük görüyorsun hemde bir ipne =5 vatandaş diyorsun :s:s
freagl dreams: kim ibneymiş anlamadım!
-kekec- fazıl say
freagl dreams: ibne de sensin ibne de senin gibilere denir.
-kekec- ibne ibne den anlamaz derlerdide inanmazdım
freagl dreams: uza bir dahakine saygılı ol adam ol.
-kekec- eyw
-kekec- kendisine vesikasıyla mutluluk dilemeli. derken ne demek istiyorsun
-bilgi sozluk- #729224 no lu entryniz silinmistir ayrintilar icin cope bakin
freagl dreams: "ibne ibne den anlamaz derlerdide inanmazdım" sen böyle diyorsun ben bir şey demiyim şimdi..
-kekec- laf edebiyatı yapma!! iyi geceler
not: her entrynin bir sebebi vardır mutlaka.. katiyyen tarafsızca aktarılmıştır, herhangi bir ibnelik söz konusu değildir.
freagl dreams: kim ibneymiş anlamadım!
-kekec- fazıl say
freagl dreams: ibne de sensin ibne de senin gibilere denir.
-kekec- ibne ibne den anlamaz derlerdide inanmazdım
freagl dreams: uza bir dahakine saygılı ol adam ol.
-kekec- eyw
-kekec- kendisine vesikasıyla mutluluk dilemeli. derken ne demek istiyorsun
-bilgi sozluk- #729224 no lu entryniz silinmistir ayrintilar icin cope bakin
freagl dreams: "ibne ibne den anlamaz derlerdide inanmazdım" sen böyle diyorsun ben bir şey demiyim şimdi..
-kekec- laf edebiyatı yapma!! iyi geceler
not: her entrynin bir sebebi vardır mutlaka.. katiyyen tarafsızca aktarılmıştır, herhangi bir ibnelik söz konusu değildir.
“en çok da gelecek kuşaklar için kaygılanıyoruz. eğer, günün birinde karanlık güçler cumhuriyetimize ve ulusal değerlere hayat hakkı tanımazsa, onlara teslim olacak değiliz" demiş sanatçıya tepki bu olmuş; "kusura bakma da fazıl say sen kimsin ki bu millete bu yaftayı yapıştırıyorsun dediğim sanatçı." gibi aşağılık tanımlara da dur demek yine birilerinin boynunun borcudur.
ki adam kötü bir şey demiyor kaba ve aşağılık o tabiri caiz zihniyetinizle anlaşılması babında şöyle diyor "sizler ananızı sikilmekten kurtaran bir adamın geleceğe bıraktığı mirasa ihanet ettiniz". evet aynen böyle diyor tüm türkiye’ye.
ki adam kötü bir şey demiyor kaba ve aşağılık o tabiri caiz zihniyetinizle anlaşılması babında şöyle diyor "sizler ananızı sikilmekten kurtaran bir adamın geleceğe bıraktığı mirasa ihanet ettiniz". evet aynen böyle diyor tüm türkiye’ye.
"giderse saygı duyarız çok üzüntü duyacağımızı düşünmüyorum. bir fazıl say, 5 türkiye cumhuriyeti vatandaşına eşit değildir".
(bkz: aleykümesselam)
aslında hepimiz ermeni olsak her şey daha güzel olacaktı sanki. şimdilerde papazlara yöneldi harekat ve daha ironik oldu; "hepimiz papazız". papaz olmaya değer miydi bu kadar!.
(bkz: erkeklere çekilen restler)
izleyicilerin hayvan olduğu porno filmdir.
"erkekler bağlanmaz bir terk etmede söz konusu olamaz" gibi bir açıklamayla kof olacak soru önergesi.
an itibariyle 99 kişinin tren zannettiği oluşum.
anladığınız kadarıyla ki görünce anlaşılıyor montofonun önde gidenidir kendisi.
(bkz: tipe bak çay demle)
(bkz: tipe bak çay demle)
(bkz: bak sen hele)
eleştirme noktasına gelip kıyamadığım bilgiçtir. hani tanımam etmem tanışıp muhabbet edememe durumuna gelecek te değilim ayrıca..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?